Önceki gün TBMM’ye sunulan Demokratikleşme Paketi’ndeki bir maddenin Abdullah Öcalan ve dağdan inecek örgüt elemanlarına siyasi parti üyeliği yolunu açtığına ilişkin yorum büyük tartışma yarattı. Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, paketteki düzenlemenin Öcalan’ın siyasi parti üyeliğine olanak tanımadığını söyledi.
Bozdağ’ın, Öcalan’la ilgili tartışmalar ve Anayasa Mahkemesi’nin gazeteci Mustafa Balbay’ın vekil sıfatıyla uzun süreli tutuklu yargılanmasının hak ihlali olduğuna yönelik kararı konusundaki sorularıma verdiği yanıtlar özetle şöyle:
ÖCALAN ÜYE OLAMAZ: Paketle Siyasi Partiler Kanunu’nun 11/b düzenlemesi kalkıyor. Yani siyasi partilere üyelikteki kısıtlamalar. Orada da terör mahkumlarıyla ilgili kısıtlamanın da kalktığı görülüyor. Ancak TCK’nın 53. maddesi hapse mahkum edilenlerin belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasını düzenliyor. Yani mahkumiyetin sonucu olarak siyasi hakkını kullanamayacağı, seçme ve seçilme yetisi olmadığı gibi. Cezasının infazını tamamlayana kadar bu hakları, bu maddeye göre kullanamaz. Anayasanın da 67, 68, 69. maddeleri var. Partiye üye olmak, parti kurmak, üyelikten ayrılmak tamamı siyasi haklarla ilgili kısımda. Oraya göre de paketle
Yerel seçim sonuçlarının genel seçimlerle karşılaştırılmasının sağlıklı sonuçlar vermeyeceği malum.
Yerel yarışta, adayın kişisel niteliklerinden demografik belirleyicilere kadar çok geniş bir yelpazede yer alan faktörler sonucu belirliyor.
Ancak Türkiye gibi seçmenin her koşulda lider ve parti ismine sabitlendiği bir ülkede, 30 Mart yerel seçiminin sonuçları değerlendirilirken genel başarı ve ulaşılan toplam oy oranı esas alınacak.
Bu nedenle iller bazında sandıktan hangi sonuç çıkarsa çıksın derin sarsıntılar yaşayacak bir numaralı partinin CHP olacağından kuşku yok.
CHP geç kalıyor
Kestirmeden şöyle diyebiliriz:
Çankaya Köşkü’nde dün, TÜBİAK Bilim, Özel ve Teşvik Ödülleri töreni vardı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Köşk’e çıktığı yıldan bu yana, uluslararası düzeyde önemli başarılara imza atmış bilim insanlarının devletin en üst katında düzenlenen törenlerle ödüllendirilmesini önemsedi.
Çankaya Köşkü’nü, hangi siyasi görüşten olursa olsun, bu ülkenin bir ferdi olan her vatandaşın gurur duyması gereken başarıları yakalamış bilim insanlarının ödüllendirildiği törenlere açarak önemli bir mesaj vermeye çalıştı.
Doğrusu, Ankara’nın gitgide ısınan, vurdulu-kırdılı Türk filmlerinin tumturaklı repliklerine kadar inen gündeminin ortasından çıkıp, Köşk’te iki saatlik bir “bilim zirvesi” solumak çok rahatlatıcı oldu.
Gazeteci milleti olarak kafalarımız dershane tartışmasıyla doluydu ama ödül alan seçkin bilim insanlarımızın konuşmalarındaki samimi uyarılar, elde ettikleri başarıların büyüklüğü ve vazgeçilmezliği benim gibi o salonda olan herkesi mutlaka etkilemiştir.
Gündemin yakıcı konusu
Bugüne kadar, gündemin yakıcı konusu dershane tartışmasına ilişkin olarak hiç konuşmayan Cumhurbaşkanı Gül de bu kıymetli ortamın, yapacağı bir açıklamayla gölgelenmesini istemedi.
Tartışma yaratan MGK kararının altında imzası bulunan Vecdi Gönül, toplantının gündem maddesini dönemin Cumhurbaşkanı Sezer’in belirlediğini ve imzası bulunanların da ‘daha büyük bir sıkıntıyı önlemek’ adına itidalli davranarak tavsiye niteliğindeki kararı imzaladığını söyledi
Dershane tartışmasının ateşi düşmüyor. Taraf gazetesinde önceki gün yayımlanan MGK belgesi de gösteriyor ki, hükümet ile Gülen cemaati arasında bir orta yol bulunamazsa bu ateşe daha çok odun atılacak.
Taraf’ın tartışmayı alevlendiren haberi malum.
Ak Parti iktidarının rüştünü ispatlamaya çalıştığı, bunu yaparken de askeri vesayetin muhalefetiyle mücadele etmeye çalıştığı ilk dönemin, Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantılarından birinde, “Fethullah Gülen grubunun faaliyetlerine karşı alınması gereken tedbirler” başlığıyla bir karara imza atılıyor. Karar, Gülen grubuna karşı ağır yaptırımlar içeren bir eylem planı hazırlanmasını hedefliyor.
25 Ağustos 2004 tarihli kararın altında; Cumhurbaşkanı, Genelkurmay Başkanı, kuvvet komutanları ve Jandarma Genel Komutanı’nın imzaları var.
Önceki gün ortaya çıkan MGK kararının, “dershaneler meselesinin başlattığı siyasi tartışma nedeniyle” habere değer
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, dün Ak Parti grup toplantısında 10 ilin belediye başkan adaylarını açıklamasıyla birlikte yerel seçimin ateşi mart sonuna kadar düşmemek üzere yükselmiş oldu.
Başbakan, Rusya’dan dönüş yolunda adayları ilan sürecini öne çekeceğini açıklamıştı.
Bu hamle Eskişehir, Gümüşhane gibi dün açıklanan ve Ak Parti’de olmayan illerde yarışı önceden başlatmayı hedefliyor olabilir.
Aynı zamanda, dershanelerin kapatılması tartışmasının yarattığı puslu ortamı dağıtmayı amaçlaması ve “Asıl işimize bakalım” mesajını taşıması da kuvvetle muhtemel.
Velhasıl, Türkiye’nin önünde 30 Mart’a kadar sürecek bir seçim itiş kakışı var.
Dört aylık bu süre, memleketin en öncelikli konusu olan ve olması gereken barış süreci açısından ne kadar boş geçirilebilir?
Kamuoyu, çözüm sürecinin ruhunu yakalamış ve ateşkesin sunduğu sulh ortamının kıymetini yeterince içselleştirmiş durumda. Bu işten dönüş olmadığı ortada.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Rusya dönüşünde uçakta Çevikcan’ın sorularını yanıtladı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Rusya’nın St. Petersburg kentinde gerçekleştirilen Rusya-Türkiye Üst Düzey İşbirliği Konseyi Toplantısı’ndan Trabzon’a dönüş yolunda başta dershaneler olmak üzere, gündemdeki konularda açıklamalarda bulundu. Erdoğan, “Eğer cemaat olarak değerlendirilecekse, cemaatin mensupları, en ileri gelenleri bugüne kadar Tayyip Erdoğan’a ne getirdiler de Tayyip Erdoğan bunu geri gönderdi? Üniversitelerin hazırlanması, üniversitelerin verilmesi ile ilgili adımlardan tutunuz da birçok faaliyete yönelik yapabileceğimiz ne varsa bunları yaptık. Benden geri dönen hiçbir şey yoktur. Buna Rabbim şahittir. Artık geri adım atmamız biye bir şeyi kesinlikle, ben bu makamda olduğum sürece kimse bizden beklemesin. Hazirana kadar inşallah bu işi bitireceğiz. Bunu daha fazla kokutmaya gerek yok” dedi.
Erdoğan’a yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle:
‘Yetki Adalet Bakanlığı’nda’
St. Petersburg
Rusya’nın “kuzey başkenti” St. Petersburg’da dün dördüncüsü gerçekleştirilen Üst Düzey İşbirliği Konseyi Toplantısı, köprünün altından çok sular geçen Türkiye-Rusya ilişkilerinin kazan-kazan noktasına yeniden taşınması açısından büyük önem taşıyor.
Suriye krizinin çözümü konusunda başlangıçta siyahla beyaz kadar uzak olan iki ülkenin arasına son dönemde çok fazla kara kedi girdi.
Moskova’dan kalkan Suriye uçağının Ankara’da zorla indirilmesi, Türk sınırına patriot füzelerinin yerleştirilmesi ve son olarak Karadeniz’de Rus uçakları tarafından yapılan gözlem uçuşları ile Türk jetlerinin verdiği karşılık tansiyonu hep yukarıda tuttu.
Suriye krizinde bölgenin karar vericisi unvanını geçtiğimiz aylarda yürüttüğü diplomatik atak ile bir anda alan ve askeri seçeneği ortadan kaldıran Rus yönetimi, Türkiye’nin dış politik manevra alanlarında aktif bir tutum izliyor.
Gündem Suriye
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin dün, 12 Eylül darbesi sonrası kayıp yakınlarının sembolü olarak tanınan ve “Berfo Ana” olarak bilinen Berfo Kırbayır adına Çankaya’da yaptırılan parkın açılışına katıldı.AA
Ankara yerel seçim atmosferine çoktan girdi. AK Parti cephesinde, büyük şehirlerde üç dönem şartının dayatmasıyla şekillenecek aday listesi üzerinde harıl harıl çalışılıyor. Kabine revizyonu Aralık başında bekleniyor.
CHP’de aday adayı enflasyonu var. Özellikle Çankaya gibi yerlerde.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı için Parti Sözcüsü Haluk Koç konuşuluyor ancak yönetim katı için kader seçimi niteliği taşıyan yer kuşkusuz İstanbul. 2009’daki yüzde 38’lik oy oranını koruyamamak, korumak ancak artıramamak, hatırı sayılır biçimde artırmak ya da seçimi kazanmak seçeneklerinin her biri partide yeni bir süreç başlatmaya aday.
CHP’de İstanbul tartışması doğal olarak Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül etrafında dönüyor. Ancak Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin estirilen Sarıgül fırtınasına rağmen aday adaylığından vazgeçmiyor.
Tekin’le neden vazgeçmediğine dair sohbet ettik. Tekin’in yaptığı değerlendirmeleri ana başlıklarıyla şöyle