Güler: “Bir el demokraside, diğeri tetikte olmaz”

28 Eylül 2013

Dün Milliyet’i konuk eden İçişleri Bakanı Muammer Güler’in, çözüm süreci konusundaki sorumu yanıtlarken kullandığı ihtiyatlı dil ve “iyi niyet” vurgusu dikkat çekiciydi.
Güler’in, genel manzara ve devlet mekanizmasının sürecin diğer tarafından beklentisi konusunda yansıttığı yaklaşım, bu işin selameti açısından temel direği ifade ediyor:
Samimiyet.
Sınır dışına çekilmeyi durduran PKK’lılardan bazı grupların tekrar Türkiye’ye girdikleri yönünde bir tespitleri olmadığını belirten Güler, şunları söyledi:
“İçeri girdikleri yönünde bir tespitimiz yok ama çıkmadıkları yönünde bir tespit var. Daha doğrusu çıkanların sayısının şu anda yüzde 20’leri geçmediği gibi bir tespit var. Hâlâ o noktada duruyor. Ama beklenen bu değildi. Şimdi onlar şunu söylüyorlar: ‘Bu süreçte biz silah patlatmadık’. Güzel de bir elin demokraside bir elin de silahın tetiğinde. ‘Ama ben tetiği çekmiyorum ki’ diyorlar. Ama silah elinde. Amaç senin silahtan arınmandı. ‘Silah elimde dursun, tetikte dursun, ne olur ne olmaz. Lazım olursa kullanırım’ diye bir anlayış olmaz. Böyle bir lüks yok. Terörün verdiği bu gücü ve konforu sürdürmeye çalışarak hem demokratikleşme istemek hem de o baronluğu sürdürmek diye

Yazının Devamı

Gizli sanık

25 Eylül 2013

Gezi Parkı protestolarının Ankara ayağında, polis kurşunuyla yaşamını yitiren Ethem Sarısülük’ün ölümüne ilişkin davanın ilk duruşması, Türkiye tipi olgulara yeni bir halka ekledi.
Duruşmanın daha başında, Sarısülük ailesi ve avukatlarını salonda onlarca sivil giyimli polis karşıladı. Salona girildiğinde, sanık polis Ahmet Ş.’nin, meslektaşlarınca koruma altına alındığı, arka sıralara yine sivil giyimli polislerin oturtulduğu görüldü.
Bu mesleki dayanışma, salonda öyle bir görüntüye yol açtı ki, Sarısülük ailesinin avukatları, aileye ve kendilerine bile oturacak yer kalmadığını, salona girmekte zorlandıklarını mahkeme heyetine bildirmek zorunda bırakıldı.
Aileyi ve avukatları bekleyen asıl sürpriz ise sanığın görüntüsüydü. Polis Ahmet Ş., Ahmet Ş. olduğu bile anlaşılmayacak bir görüntüde, arkadaşlarının sağladığı güvenlik arasında oturuyordu.
Başında peruk, gözünde kalın çerçeveli gözlük vardı ve bıyıklıydı.
Malum davaların seyrini değiştiren ifadeler nedeniyle gizli tanıkların çokça tartışma konusu olduğu ülkemizde artık gizli sanıklarla karşı karşıyayız.
“Gizlenme ihtiyacı duyan sanık polis” de diyebiliriz.

Yazının Devamı

Dink’in pası, Drogba’nın golü

21 Eylül 2013

19 Ocak 2007.
Hrant Dink’in öldürüldüğü bu tarih öylesine bir tarih olabilirdi.
Bu ülkenin faili meçhuller ve suikastlerle ilmek ilmek örülmüş derin geçmişine bir tutam karanlık daha serpmeden öylesine geçip gidebilirdi.
Ama zamanın ruhu buna izin vermedi. Çentiğini 19 Ocak 2007’ye de atıverdi.
Sonrası bilinen sırlar geçidi, bir “geldim, gördüm, yendim” müsameresiydi.
Ö, r, g, ü ve t vardı ama “örgüt” yoktu.
Ardından Yargıtay’ın iki ileri bir geri kararı geldi.

Yazının Devamı

‘Sarıgül için tek yol partiye başvurmak’

20 Eylül 2013

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile sohbetimize merakla beklenen demokratikleşme paketiyle başladık.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Milliyet Ankara Temsilcisi Serpil Çevikcan’ın demokratikleşme paketi ve Suriye ile ilgili sorularını da yanıtladı.

BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, paketin, artık sürecin belirleyicisi olmaktan çıktığını yeni söylemişti. Öcalan’ın, “Ben uğraşıyorum ama asla silahlara dönülmeyecek diye bir şey yok” sözünün dumanı tütüyordu. Sorularıma, “En içi boş paket bile silahtan iyidir” diye başladım. Kılıçdaroğlu’nun sorularıma verdiği yanıtlar şöyle:

* Eğer bir ülkede demokratikleşme isteniyorsa demokratikleşme kim için isteniyor? PKK için mi isteniyor? Türkiye halkı için mi isteniyor? Eğer bu ülkede demokrasi kökleşecekse Türkiye halkı için olmalı. Fakat yapılan pazarlıklarla demokratikleşme paketi açıklandığı için toplumun her kesiminden haklı olarak kaygılar gündeme getiriliyor. Türkiye demokratikleşecek ama Türkiye halkının bundan haberi yok. Eğer bu ülkeye gerçekten demokrasi gelecekse, 12 Eylül askeri yönetiminin getirdiği yasalardan başlanması lazım. Yüzde 10 seçim barajının kaldırılması lazım. Demokratikleşme paketi diye

Yazının Devamı

Fırsat hedefi

18 Eylül 2013

Uyarılara rağmen, Türkiye sınırını 2 km. ihlal eden Suriye askeri helikopterinin Türk jetleri tarafından vurularak düşürülmesine dönük eleştirileri yanıtlarken, olaya bazı somut gerçeklerden bakmak daha yararlı olacak.
Bunu yaparken ilk soru şu:
“22 Haziran 2012’de keşif jetimiz Suriye askeri güçleri tarafından düşürülüp iki pilotumuz şehit edildikten sonra ne değişti, o gün ne yoktu, bugün ne var?”
Sistem tıkır tıkır işlemiş
Öncelikle zorunlu bir mantalite değişikliğinden ve buna uygun operasyonel formasyondan söz etmeliyiz.
Çok sıcak bir hattı ifade eden Suriye sınırımızda, ani gelişen bir olaya karşı, saniyeler içinde karar vererek, vurucu gücünü devreye sokan ve sonuç alan bir mekanizmayı kastediyorum.
Sınırı 2 km. ihlal, bir dakikadan çok daha az bir uçuş süresini ifade ettiğine göre, önceden alarma geçilse bile, sınır ihlalinin gerçekleştiği andan vurulma anına kadar geçen sürede, zincirleme işleyen ve “vur” komutuna kadar ulaşan bir düzen tıkır tıkır işlemiş demektir.

Yazının Devamı

Çelik: Amaçları ateizmse açık söylesinler

14 Eylül 2013

Ankara Tuzluçayır’daki cami-cemevi projesine dönük olaylar, Türkiye’de Alevilik üzerinden bir dalgalanma yaratmanın ne kadar kolay olduğunu yeniden hatırlattı.
Devlet, Gezi olaylarının teşhisini koymaya çalışırken, istihbarat birimlerinin seçim sürecinde “kaşınabilecek” en rahat konulardan birinin bu mesele olduğu yolundaki tespiti de kamuoyuna yansımıştı.
Milliyet’i konuk eden Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’le sohbetimiz bu konu ile başladı.
Malum, Bakan Çelik, kısa süre öncesine kadar hükümetin Alevi açılımından sorumlu kabine üyesiydi.
Çelik, “Ben bu olayların, masumane anlayışla olanların yanında, seçimlere dönük bir hesap olduğu inancındayım. 2014’te İstanbul merkezli yerel seçimler ve daha güçlü bir Cumhurbaşkanı sürecine gireceğimiz için, o süreçlere dönük bir hazırlığın, iyi niyetli bazı gençler bayraktar yapılarak daha sonra illegal unsurların caddeye çıkması olarak değerlendiriyorum” dedi.

‘İkisini de bilmiyorlar’

Yazının Devamı

Öcalan’ın mesajı krizi çözer

11 Eylül 2013

PKK’nın Kandil’deki yönetimi KCK’nın ‘çekilme durdu’ açıklamasından sonra, BDP yönetimi İmralı ziyaretinin çabuklaşması için girişime başladı.Milliyet’e konuşan BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan, ‘Hükümetin en ufak bir irade beyanı bile süreci rahatlatır’ derken, Kandil’in de İmralı’dan Öcalan’ın vereceği mesaja uyacağını söyledi.

Çözüm sürecinde kritik aşamalardan biri yaşanıyor. KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık’ın, örgüt mensuplarının sınır dışına çekilmelerinin durdurulduğunu açıklaması bir süredir devam eden önemli bir krizi açığa çıkardı.
Hükümete güvenmediğini duyuran Kandil, demokratikleşme paketini bekliyor.
Hükümet kanadından ise paketin ne zaman açıklanacağı konusunda net bir tarih yansıtılmadı. Üzerinde ciddi biçimde çalışılan bir paket, Başbakan tarafından açıklanacak.

Görüşme bu hafta

Yazının Devamı

Süreç çöker mi?

7 Eylül 2013

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık’ın önceki gün yaptığı açıklamaları, çözüm sürecinin geldiği nokta olarak mı, geleceği nokta olarak mı, yoksa istenen nokta olarak mı değerlendirmeliyiz?
Bayık, hükümetin üzerine düşeni yerine getirmediğini, sorunu çözmek istemediğini, hatta savaş istediğini savunuyor.
“Buna karşı kendimizi savunacağız. Gerillayı durduruyoruz. Savaşı daha da şiddetlendirmek isterlerse, güneye (Kuzey Irak’ı kastediyor) gelen grupları yeniden göndereceğiz” diyor.
Çekilmeyi durdurma argümanını açıktan masaya süren Bayık’ın sözlerine bu işe biraz kafa yoran hiç kimse şaşırmamıştır herhalde.
Görevi devraldığı Murat Karayılan’ın sürecin başından itibaren yaptığı açıklama rekorunu kısa sürede egale eden, tabir-i caizse işin diplomasisini yürütmek için görev alan, bu arada örgütün askeri kapasitesinin organizasyonunu daha iyi yapmak için kolları sıvayan Karayılan’a nefes aldıran Bayık’tan söz ediyoruz.
O’nun işi bu. Mesajını verecek. İki ileri, bir geri yapacak. Örgütün silahlı gücünü stratejik amaç için araç olarak dillendirecek.
Bu nedenle, Bayık her konuştuğunda, “süreç çöküyor mu?” diye sormak, olağanın üzerinde bir telaşı gösterdiği gibi,

Yazının Devamı