Sina Koloğlu

Böyle diyorum çünkü günün birinde bu yeni RTÜK kanunu başlarını epey ağrıtacak. İlgili yönetmelik, (Madde 18) zangoç gibi tepelerinde. Birinci fıkrası şöyle; “Genel ve tematik içerikli yayın yapan televizyon kuruluşlarının, çocuk yayınlarında çizgi filmlere yer vermeleri halinde, çizgi filmlerin en az yüzde 20’sinin, diğer çocuk programlarının en az yüzde 40’ının Türkçe üretilmiş olması ve Türk kültürünü yansıtması zorunludur. Bu oranların belirlenmesinde aylık yayın dönemleri esas alınır.” Yani yayın yapan 22 çocuk kanalı, haftada 250 çizgi filmin (Kaynak: Interpress) yüzde 20’sini ‘yerli’ yapacak ve bu yetmeyecek, ‘Türk kültürü’nü de yansıtacaklar. Ve bu işi, beş yıl içinde ‘kademeli’ olarak gerçekleştirmek zorundalar!

Yerli oran ne kadar?
Interpress Ajansı’na göre, 250 çizgi filmin yüzde 5’i yerli. İlgili yönetmelikte yer alan ikinci madde, çocuk yayınlarının süre, saat ve üretim diliyle ilgili aylık istatistiklerin üst kurula ulaştırılmasını öngörüyor. Yani, takip ediliyorlar. Bu kanunun pratikte nasıl uygulanacağı konusunda şu an bir açıklık yok. Tam olarak uygulanabilmesi için çocuk kanallarının birinin ya uyarı ya da sağlam bir ceza alması gerekebilir. Yani testi

Son zamanlarda fazlaca takıldığım ‘24 Kitchen’ kanalı fena halde bu soruyu sormama neden oldu. Yabancı yemek kanalı D-Smart’ta yayınlanıyor. Bizim yerli kanalların da ‘yemek’ konusunda aşırı iştahlı olduğunu gördüm. Yemek programı olmayan kanal yok gibi. Ya da çok izlenen programlar arasında gündüz kuşağında, ilk sırayı yemek programları alıyor. Yelpaze hayli geniş. Vatandaşın evinde yemek yapanlar var, vatandaşın keyfine, kesesine ve zevkine uygun yemek yapanlar var. Ben onlara ekranın ‘esnaf lokantaları’ diyorum (Mesela Oktay Ustamız, Emine Beder).
Gezip, tozup bizlere damak zevkimizi hatırlatanlar var; Vedat Milor ve Mehmet Yaşin gibi. Daha ‘entel’ yemekler yapanlar da var (Mesela Refika’nın Mutfağı NTV’de). Genç nesil daha ‘genç’ yemek yapanlar var mesela; ‘Hayat Batuhan’la Güzel (Sky Türk), ‘Arda’nın Mutfağı’ (CNN Türk). Bir de ‘gezelim görelim’ formatında içinde mutlaka yemek tanıtılan (Nuray Yılmaz bu işin temel taşlarını atmıştır) programlar. Yani şu toparlamadan bile bir ‘yemek kanalı’ çıkar. Canım onlar yine kanallarında kendi programlarını yaparlar. Ve inanın şu an ekranda var olan isimlerin yanına en az bir o kadar yeni isim daha katılır. Sponsor

Sonunda öğrendik... Konu Sneijder’e verilen parayla ilgili bir geyikte ortaya çıktı. Toroğlu, 70 milyon TL’nin bu futbolcu için fazla olduğunu, “Adam ekmek bulamıyor sen bana Sneijder’den bahsediyorsun” sözleriyle eleştirdi. Kaya Çilingiroğlu şu soruyu sordu; “Bir dakika hocam senin kaç tane araban var?” Toroğlu; “Üç tane” dedi. Çilingiroğlu; “Elalem ekmek bulamazken sen üç arabayı ne yapıyorsun tek başına” diye tekrar sordu. Toroğlu; “Ben üç arabaya binmiyorum ki. Bir tane arabaya biniyorum. Çocuklar biniyor, hanım biniyor.”
Hocanın üç arabasının olduğunu, bunlardan sadece birine kendisinin bindiğini, diğer ikisine oğulları ve eşinin bindiğini öğrenmiş olduk! Tabii ülkede bir futbolcuya 70 milyon TL verilirken, bu arada ekmek bulamayanların olduğunu da...

GS BAŞKANI TV PEŞiNDE KOŞMAZ!

Baktım Ünal Aysal ilk demecini GS TV’de veriyor. Diğer futbol programları da görüntü aldılar. Sneijder’in Galatasaray’a geldiğini açıkladı. Başka diğer açıklamaları da vardı tabii. Sonra Beyaz TV’de ‘Beyaz Futbol’a bağlandı. Bağlanınca, yüz göz oluyorsun. Sonra da şikayet ediliyor futbol basınından. Verdin kendi televizyonunda konuşmanı alıp yayınlasınlar. Bu kadar! Neden

Atv’de yayınlanan ‘Benim İçin Üzülme’ dizisinin son bölüm çekimleriyle ilgili bilgiler geldi. Klasik laftır “Zor hava koşullarında’ filmi ya da diziyi çektik.” Düşündüm “Eh o kadar olsun canım, tonla para alıyorsunuz” demenin ne kadar anlamsız olduğunu. Orada başroldeki iki üç oyuncu yok ki. Setin emekçileri de var. Ya da yan rollerdeki emekçiler... Kars’ta -30 derecede çekmişler son bölümü. Her gün 12 saat çalışmışlar. Başrol oyuncusu Fulya Zenginer’in çekim boyunca sıcak su torbası ve kulaklıklarını yanından eksik etmediği yazılmış. Ya o kameraman ne haldedir? Set işçilerinin hali nasıldır? Bir kere daha bu vesileyle selam olsun diyorum onlara. Bu dizilerin ‘çekim standartları’ başarılıysa bunda en çok setin emekçilerinin hakkı var.

BiR SET iŞÇiSiNiN ANLATTIKLARI

Söz dizilerin emekçilerinden açılmışken, bir set işçisinin anlattıklarını sizinle paylaşacağım. “Geneli belirler mi bir set işçisinin anlattıkları?” diye sorabilirsiniz. Bu kişi, bugüne kadar hemen hemen birçok ses getiren dizinin setinde çalışmış, tecrübeli bir isim.

GÖRÜNÜRDE PARA İYİ, YA GERÇEK?

“Ben yapım sorumlusuyum. Bölüm başına kazancım 1.500TL. Her hafta ‘düzenli’ alırsam 6 bin eder. Ama nerede.

Kanal 7’de ‘Gol Kralı’ filminin bazı sahneleri yine buzluydu. İnönü’deki maç görüntüleri içinde yer alan reklam panolarının tümü buzlandı. Tabii onları buzlamak için, görüntüler de feda edildi! RTÜK korkusuyla bu uygulama abartılıyor. “Aman RTÜK bizi buzlamadan, en iyisi biz kendimizi buzlayalım” yaklaşımı. Gizli reklam cezası almamak niyetine... Ama reklamın gizli olanının bazı şartları var; İstanbul’da her tarafı reklam panolarıyla dolu bir cadde... Çekim yapılıyor. Tamamı buzlanacak mı? Anlık durumlarla RTÜK’ün “Vay bu gizli reklam” diye ceza vermesi mümkün değil. Gizli reklam teşhisi nasıl oluyor? Bir sahnedeki marka veya ürünün, sahnenin doğal akışına uygun olmayacak şekilde, gereğinden uzun süre ekranda kalması, üzerine ‘zum’ yapılması ya da o ürün ve markadan söz edilmesi gerekiyor.

KANAL 7 DİKKAT ET; CEZA GELEBİLİR!

Bu arada kulağıma geldi, RTÜK’e Kanal 7’de yer alan bir yayınla ilgili şikayetler geliyormuş. Sağlık Bakanlığı’nın yasakladığı bir bal markasının sürekli reklamı yapılıyormuş! Buradan bir hatırlatma yapayım dedim! Epey dikkat çekiyormuş bu şikayetler!

DİLARA GÖNDER HANGİ KANALDA?

NTV Spor’un ekran yüzü Dilara Gönder kendi kararıyla

Biz kendi içimizde öyleydi, böyleydi diye tartışsak da bir başka gerçek aşağıdaki veriler. Son 8 yılda 80’e yakın Türk yapımı dizinin yayınlandığı ülkeler haritası yani... Şöyle bir pazar çıkıyor ortaya; müslüman ülkeler, Osmanlı döneminde imparatorluk sınırları içinde yer alan ülkeler...

Ortadoğu pazarında durum ne?
Irak, İran, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan. Sonra Kuzey Afrika ülkeleri, Mısır, Tunus, Cezayir, Fas, Libya. Bu iki bölgede toplam 22 ülkede 70’in üzerinde yerli dizi yayınlanıyor.
Peki bunlar hangi diziler? ‘Çemberimde Gül Oya’, ‘Ihlamurlar Altında’, ‘Gümüş’, ‘Elveda Derken’, ‘Kırık Kanatlar’, ‘İki Aile’, ‘Menekşe ile Halil’, ‘Sıla’, ‘Asmalı Konak’, ‘Bir İstanbul Masalı’, ‘Aliye’, ‘Annem’, ‘Arka Sokaklar’, ‘Asi’, ‘Berivan’, ‘Bıçak Sırtı’, ‘Genco’, ‘Kavak Yelleri’, ‘Kınalı Kar’, ‘Yabancı Damat’, ‘Yaprak Dökümü’, ‘Yılan Hikayesi’,’ ‘Aşk-ı Memnu’, ‘Acı Hayat’, ‘Yol Arkadaşım’, ‘Zerda’, ‘Fatmagül’ün Suçu Ne?’, ‘Ezel’, ‘Muhteşem Yüzyıl’, ‘Kuzey Güney’ ve ‘Umutsuz Ev Kadınları’ var.

Türki Cumhuriyetler’de 65 Türk dizisi

Şimdiden 2013 yılına damgasını vuran bir ‘Teke Tek’ izledik Habertürk’te. ‘Tek Tek’, 1995 yılından bu yana devam eden nadir televizyon programlarından biri. 18 yıllık yayın hayatının unutulmaz programlarının başında yer alacak bir buluşmaydı Altaylı’yla Levent Kırca’nınki.
Bir sohbet programında ‘acil durum’ konuklarla nasıl konuşulması gerektiği, nasıl tutum sergilenmesi gerektiği konusunda bir dersti. Köşe yazarı ağabey ve ablalar çok yazacaktır bunu. Biz başka bir açıdan bakalım; gelen konuk Levent Kırca olunca canlı yayın ‘Teke Tek’ de anlaşılan bir ‘RTÜK ceza tedbiri’ alınmış. ‘Teke Tek’ programında ‘yayın geciktime’ metodu uygulanmıştır. Programın başında Levent Kırca; “49 yıldır hem aktif olmak, gündemde olmak, her zaman makbul olmak...” dedikten sonra “Ne demek yani ve yani 49 yıldır hem aktif olmak” diye tekrar cümlenin başına döndü.

“Ben box office’in...”
Sanırım saat 24.00’e gelirken yani programın son bölümünde yer alan bir söz de ‘yayın geciktirme’yle bertaraf edildi! Kırca’dan “Yani ben bugün kariyerini box office’in ... etmiş bir sanatçı değilim” sözleri duyuldu. Teknik olarak tedbiri almak, demek ki mümkün oluyor!

TUBA BÜYÜKÜSTÜN SAÇLARI REKLAMDA

Yılbaşı gecesi ‘yayınımıza ara verdik’ yazısıyla ekranını karartan TV EM, aslında yola devam ediyor! Önce satılacağı söylendi. Bana gelen son bilgilere göre ne satılması düşünülüyor, ne de frekansının kiralanması... Önümüzdeki haftadan itibaren sponsorlu dış yapımlara başlanması bekleniyormuş. Yani yayın saatini satacaklar. Yani “Beyler, stüdyo var, ses ışık var, gelin burada program yapın” denilecek. TV EM cephesinde durum böyle. Bu bir çözüm mü? Bilemem! Çok keyifli olduğu söylenemez.

SHOW TV’DE DURUM NEDİR?

Bir in, bir çık kanalı oldu Show TV. Marka olarak ‘izlenilirlik imajı’ndan çok şey yitirdi. Başka bir kanal olsa, şimdiye kadar çoktan kepenkleri kapamıştı. Patron değişimi yaşadı. Yeni patronu, yeterince sahiplenmedi kanalı.
Bugün yine ‘dibe vurma’ günlerini yaşıyor. Peki ne olacak? Gelen bilgiler ‘artık kesin ve bir daha bu duruma gelmemesi için çözümlerin alınacağı’ yönünde. Yani patron, “Tamam sahipleneceğim kanalı” demiş. Köklü bir çözüm gelecek bilgileri ulaştı bana. Parasını ödeyebilecekse yeni dizi yaptıracağı ya da başka tür programlarla yarışa katılmak gibi bir çözüm bulunmuş galiba.
Bence Show TV’nin en büyük şansı, iç yapım ekibinin başka hiçbir