Sina Koloğlu

24 kanalının ‘24 Ekonomi’ programını sunan Zeliha Saraç ekrana kravatlı çıkıyor. Saraç bunun nedenini şöyle açıkladı:
“Neden kravat kullanıyorsunuz diye soruyorlar, cevabı aslında ekranlarda. Biz kadınlar olarak ekonominin içindeyiz. Borsadan ve piyasadan anlıyoruz. Erkeklerin dünyasıda kadınların da yeri var diye bu kravatı takıyorum.”
Programına üç kadın ekonomist çağırmıştı Saraç. Özlem Derici, bir yatırım kuruluşunda baş ekonomist, Figen Özavcı, bir yatırım kuruluşunun genel müdür yardımcısı ve akademisyen Derya Kuloğlu. Ekranda bu dörtlüyü görünce dikkatimi çekmişti. Çünkü hiçbir televizyonun, hiçbir ekonomi programında ‘kadın egemen’ bir konuk yelpazesine rastlamamıştım. Ekonomi ağırlıklı yayın yapan kanallarda da format şöyleydi; sunucu kadın, konuklarsa erkekler... Zeliha Saraç haklıydı. Özellikle ekonomi dünyasında azımsanmayacak sayıda kadın ekonomist yer alıyor. Ama nedense ekranda sayıları bunun karşılığı olmuyor. Yazılı basında da öyle değil mi?

BU KADAR HIZLI ARAŞTIRMA OLUR MU?
‘Tarafsız Bölge’de baktım “Terörle mücadele başarıya ulaşır mı?” sorusu üzerine konuşuluyor. 2013 yılında bir ümitsizlik varmış. Terörle mücadelede başarılı olunacağına inananların

Salı akşamı Star Ana Haber Bülteni’ni bekleyenler boşuna bekledi. ‘O Ses Türkiye’nin yılbaşı bölümünün tekrarı vardı. Tekrar yayın nedeniyle Star’ın her gün olduğu gibi saat 19.00’da başlaması gereken haber bülteni, yoktu! Sanırım gerekçe ‘izlenme oranı mücadelesi’. İzlenme oranları, haber bülteni yayınında düşeceği için böyle bir yöntem uygulanmıştı. İcabında haber bülteni de yayınlanmaz.

‘O SES TÜRKİYE’ PLAYBACK Mİ?
Yılbaşı akşamıyla ilgili bir arkadaşım aradı ve ‘O Ses Türkiye’de seslendirilen bir şarkıyla ilgili iddiada bulundu. İzlerken tartışmışlar, “Playback mi değil mi?” diye. ‘Bu Gece Kopmam Lazım’ adlı şarkıyı ‘O Ses Türkiye’nin jüri üyeleri hep beraber seslendirmiş. Söylemişler mi yoksa, söyler gibi mi yapmışlar? Ben de oturup izledim o bölümü. İzlenimim ‘söyler gibi yaptıkları’ yönünde. Vokal geliyor ama iki kişi hiç söylemiyor görüntüde. Sonra bazı şarkıcılar bazı bölümleri söylemiyor ama sesleri geliyor vs...
Bu o kadar önemli mi? Önemli, çünkü yarışmanın ruhu ‘canlı performans’. Yani Hülya Avşar, Hadise, Mustafa Sandal ve Murat Boz canlı performanslara puan veriyor. Böyle bir yarışmanın ‘öğretmenlerinin’ de öğrencilerine örnek olup parçayı canlı orkestra

Yeni bir hikaye değil. 2000’li yıllarla birlikte ve özellikle dizi yayıncılığının televizyon yayıncılığı olduğu anlayışı kabul gördükten sonra yılbaşı gecelerinin, ‘yaratıcılığı’ bitti. Sıra sıra şarkıcı çıkarılması ya da 24.00’te dansöz oynatılması günlerinin geride kaldığı bu yıllarda, dizilere yılbaşı senaryoları yaptırmak çözüm oldu. Bu sene bir yenilik (!) daha yapıldı. Yarışmalar! ‘Eski tarz eğlence’ye dönüş yapanlar da vardı: Haber kanalları!
Yeni yılda aslında normal yayınlara devam etmekte fayda var. Ve bundan böyle yılbaşına özel bir şey olmayacak televizyonda. Zaten niye olsun? Zaman harcamaya, kafa yormaya gerek yok. Koca bir yıl şov programı yapmayan bir kanalın senede bir kere şovları hatırlamasının da bir anlamı yok.

Kanal D’nin yılbaşı kurtarıcısı!

Üç kanalda yarışma vardı
Kanal D’nin geçen yıl çok tutan ‘Ben Bilmem Eşim Bilir’ yarışması kanalın bir nevi kurtarıcısı. Sunucusundan, bulunan ‘yarışma tekniklerine’ kadar başarılı bir yapım olduğu su götürmez gerçek. Su götürmez de, ortalama dört saat, bu yarışmayla ‘çok izlenen zaman dilimini’ kapatıyorsan, bilsinler 2014’te bu yarışma yok!
Show TV yine ‘zor yıllarından’ birini yaşıyor! 2012’nin

İsim vermek zor ama ‘haber kanalları’ dediğinizde, iki farklı kanal var. ‘Merkez medya’ diyorlar galiba birilerine. Heh işte ona yakın olanlar diyelim. Yılbaşı gecesini pek bir eğlenerek geçirdiler. Haber kanalları zaten bizde sulu sepken bir formatta. Hemen hemen hepsinde bir kere müzik, futbol, basketbol canlı yayınları mevcut. Sohbetin arasında müzik tamam. Ama bu abartıya gidip de bir nevi ‘haber kanalı yaşam biçimine’ dönüşünce! Kendini izlettirmenin de bir yolu olarak görülüyor yukarıda saydıklarım. Lafı fazla uzatmayayım; sanırım siyasetle, haberle bu kadar ilgisiz olup, bu kadar çok haber kanalı bulunan bir ülke olunca yayın anlayışı da, böyle oluyor diyeyim! Bu ülkenin ‘merkez medya haber kanalları’ yılbaşı gecesi tam eller havaya. Bu anlamda NTV tavan yaptı. ‘Eyvah Düşüyorum’ yarışmasının özel bölümü yayınlandı bir kuşak şeklinde! A Haber’de İclal Aydın’la şarkılar, türküler durumu mevcuttu. CNN Türk’te tüm yıl olduğu gibi Mesut Yar, yine ekibi toplamıştı. Sky Türk, ‘pop, caz, fasıl’ üçlüsünü bir kuşak halinde sürdü yılbaşı gecesine.

KORKU FİLMİYLE YENİ YILA GİRMEK
Eh enteresan bir durum oldu bu yılın sonunda. Sanırım ilk defa bir kanal yeni yıla bir

Coşkun Aral çıtlattı ‘Aykırı Sorular’da. Ortadoğu’yu en iyi bilen gazetecilerden biri Aral. Bizim dizilerin izlenip izlenmediğini en iyi test eden isimlerden de biri olacağını düşünerek Enver Aysever sordu: “Nedir bizim dizilerin hali?”
Coşkun Aral örneğini ‘batıdan’ verdi. İstanbul’a kendisini ziyarete gelen, çok iyi dostu olan bir kadın gazetecinin hayranlığını anlattı. Fransız Radio France International’in üst düzey yöneticisi kadın gazeteci, ülkemize geldiğinde bir istekte bulunmuş Aral’ dan: “Beni Halit Ergenç’le tanıştırma imkanın olabilir mi?” Fransız gazeteci ‘Muhteşem Yüzyıl’ı izliyormuş ve Halit Ergenç’in sıkı bir hayranıymış!

REHBERiM

“533 ÇOCUĞUM VAR”

Öğrencilik zamanında geçimi sağlamak için sperm bankasına bağış yapan adamın yıllar sonra tam 533 çocuğu olduğunu öğrenmesinin hikayesi. ‘Starbuck’ gecenin sürpriz filmi. Filmin yeniden çevrimi 2014’te vizyona girecek. (SİNEMA TV HD / 21.00)

İSTANBUL DEVLET OPERA BALE’DEN YENİ YIL KONSERİ

Orkestra’nın Beethoven 9. Senfonisi’ni yorumladığı konser canlı yayınlanacak. (TRT MÜZİK / 00.30)

Efendim, ‘Muhteşem Yüzyıl’ aslında bir denge tutturdu gidiyor. Geçen hafta “Başbakan kızdı, kadınlar kapandı” türünde haberler yer aldı basında. Son bölümde, yukarıdaki sahne dizimizde mevcuttu. Mihrimah Sultan, hamamdaydı. Dizinin büyük bölümünde dekoltelerin dengesi göz önünde tutuluyordu. Arada bir de böyle sahneler oluyordu. Ya da “Başbakan kızdı ama hamam sahnesi var” yorumu da yapılabilirdi. Belki de “Yahu zaten açılıp kapandıkları olacaktı, siz niye acele ettiniz?” de denebilirdi. Ha, bir şey kesin, padişahın ‘halvet’ olayı, sanırım bundan böyle olmayacak. “Zaten olmayacaktı, tarihten haberin yok” diyenler de çıkabilir. Olsun!

FİLMİN ORİJİNALİ VOTKALI YA DUBLAJI!
Kanaltürk’te ‘Sadakatsiz’ filmi vardı, geçen çarşamba akşamı. Daha önce de gösterildi. Bir daha denk geldi, izleyeyim dedim.
Konu kısaca şöyle Connie Sumner’la genç Paul, New York’ta bir kaza sonucu karşılaşır ve aralarında bir ilişki başlar. Kadının eşi Edward (Richard Gere) işe uyanır. Ve genç adamın evine gider. Bu buluşma bir cinayetle sonuçlanır. Öncesinde aralarında bir konuşma geçer. Paul, bir yerde ‘misafir’i olan Edward’a “Bir şeyler içer misin?” diye sorar. “Olur” yanıtını

Samanyolu TV’de ‘Yarım Elma’ programına oyuncular Mehmet Özgür’le Umut Oğuz konuk oldu. Mehmet Özgür şu mesajı verdi: “Seviye olarak ailenizle gidip izleyebileceğiniz bir film oldu. Hiç korkmadan gidebilirsiniz...” Peki hangi film bu? ‘Bana Bir Soygun Yaz’. Sonra bir başka bilgi daha verdi Özgür, “14 yaş sınırı var filmde. 14 yaşın altında olmayanlar ebeveynleriyle gidebilir.” Galiba işini esprisi ‘14 yaşın altındakiler için’ olmalıydı. Zaten 14 yaş ve üzeri yaramazlar pek anne ve babalarıyla sinemaya gitmeyi sevmez. Onlar artık ‘gençlik ateşi’yle yanıp tutuşmuş bir şekilde, arkadaşları ve hatta kız arkadaşlarına fiyaka satmak amacıyla böyle bir ekiple takılmayı severler! Yani film bu durumda 14+ oluyor zaten! Neyse, kısa bir süre kalmış filmin vizyondan kalkmasına. Merak eden 14 yaş üzeri gençler, yanlarına arkadaşlarını da alıp gidebilirler!

REHBERiM

“ABİYE TÜRBAN ZORDUR!”
‘Bugün Ne Giysem’ programında dört jüri üyesinin (ve özellikle Hakan Akkaya) tarzında hemfikir olduğu ender isimlerden biri Ayşe Doğan oldu. Hakan Akkaya, “Abiye türban zordur” diyerek elbisenin dikimini de çok beğendi. Yarışmacı bu akşam yayınlanacak gala gecesindeki finale kaldı. Eğer birinci olursa

Dedikodu soslu haber üzerine konuşmalara bir derece tahammül edilebilir. ‘Telegol’ aslında bugün Kanaltürk ve Beyaz TV’deki futbol programlarının temelidir. Bu iki programın formatı, ‘Telegol’den çıkmıştır. Mesela Ahmet Çakar da ‘Telegol’ ekibinin içinde yer almıştır uzun süre. Peki ‘Telegol’ ne yapmıştır? Bir nevi ‘Fanatik Gazetesi’ olmuştur ekranda. Muhabirleri ve bizzat Serhat Ulueren, kendisini kabul ettirmiş ve hâlâ devam eden bir ekibi kurmuştur. Zaman zaman kantarın topuzu tabii ki kaçmıştır. Bu formatta kaçmaması mümkün değildir. Ama elde görüntü olmadan ‘sansasyon’ haberciliği bir üsluba oturtmuştur.
Fakat bu ve benzeri programların en büyük sıkıntısı, ‘geyik muhabbeti’ olmaktadır. Ekrana çıkan isimler ceplerinde ‘özel haberleri’ yoksa - ki çoğu hemen hemen her futbol camiasından haber alacak isimlerdir-, iş son ‘Telegol’de olduğu gibi ‘papatya falı’ gibi bölümlere kadar düşmektedir. Ya da ‘düello’ gibi bir başka geyik formatına doğru kaymaktadır. Bu başlıklar ‘geyiği’ parlatma operasyonlarıdır.

HABER KANALINDAN ZIRVA BİR HABER!
Samanyolu Haber kanalı üçüncü sayfa haberiyle ilgili hazırladığı bülteninde olayı anlatmakla kalmadı, yorumunu da yaptı! Ankara’daki