CENTRAL PARK’TA iÇKi YASAK MI?

18 Mayıs 2012

Afyon’da Hıdırlık Tepesi’nde içkiyi yasaklayan Vali İrfan Balkanlıoğlu CNN Türk’te Cüneyt Özdemir’e konuk oldu. Özellikle yeri belirttim çünkü, Vali’nin yasak gerekçesi Hıdırlık Tepesi. Kendisi böyle diyor. Şehirde park bahçe yok gibi, vatandaşın tek eğlence yeri bu tepeymiş. Gündüz piknik yapıp gece de Afyon’u seyrediyorlarmış. Son zamanlarda nara atanların sayısı artmış, şikayteler gelmiş; Vali de, “İçki içmek yasak” demiş.

Vali, piknik olarak kullanılan alanda gündüz durum nedir açıklık getirmedi. Çünkü piknik alanlarında içki yasak değilmiş, yine kendisi öyle dedi. Yani kısaca Vali diğer şikayet konularından önce içkiye öncelik vermiş, anlaşılan bu.

Neyse programda bir New York Central Park muhabbeti geçti. Şöyle ki, Balkanlıoğlu, bundan bir buçuk ay önce (tabii ki resmi bir heyetle) New York’a gitmiş, Central Park’ı gezdirmişler. “Malum, orası halkın yegane eğlence yeri. Bir yerde Amerika’da da alkol alan vatandaş çok fazla. ‘Homeless people’ dedikleri (vali muhteşem) evsiz insanlar falan. Ama Central Park’ta alkol alan bir vatandaş, hatta sarhoş gezen, elinde şişeyle dolaşan kimse göremezsiniz, yasak” dedi.

İçki kese kağıdında

Cüneyt Özdemir, “Bunun nedeni tamamen yasak olması

Yazının Devamı

KIZINIZ; “NURi ALÇO’YLA EVLENECEĞiM” DERSE!

17 Mayıs 2012




ATV’nin yeni yarışmasının temel felsefesi bu. ‘Annemler Seni Çok Sevecek’, bir nevi ‘Şanslı Masa’nın evlilik üzerine olanı. Ekiple işbirliği yapan katılımcı genç, ailesine gidip “Ben bu kızla ya da oğlanla-evleneceğim” diyecek. Gelin ya da damat adayı, herkesin tanıdığı ünlü bir isim olacak.

ATV’nin bülteninden anlaşılacağı üzere, Nuri Alço bu isimlerden biri. Bu tarz yarışmalar hep akıllara “Acaba danışıklı dövüş mü?” sorusunu getirir. Programın ilerleyen bölümlerinde, “Babası damadın üzerine yürüdü” gibi sansasyonel durumların olacağını şimdiden söyleyebilirim.


Yazının Devamı

EV DE MASRAF DA ŞAHANE!

16 Mayıs 2012

Kanal D’nin ‘Evim Şahane’ programında Ayşe Hanım Teyze’nin evindeki odalara el atılıyor ve güzelleştiriliyordu. Programın mesajı şu: “Sizin de odalarınız, salonlarınız, mutfaklarınız bir gün pasaklı hallerinden kurtulur, merak etmeyin.”
Güzel bir hayal. Ben kendi açımdan bakarken, “Ah, bana da gelseler” demeden edemiyorum. Evet, bir evin odalarının kullanışlı, estetik bir halde olması para kadar bilgi ve beceri de gerektiriyor. Bu program bana, ev işinden anlamıyorum, biraz da param var, bununla işi bilen bir mimarı eve sokayım ortaya keyifli bir oturma mekanı çıksın düşüncesinin çok da uzak olmadığını gösteriyor.
İşte tam bu noktada programın mimar ve ekibinin girdiği evde yapacağı tadilatın maliyeti ekrana geliyor: 8 bin 500 TL. Evin tercih edilen (ki genelde salon oluyor gördüğüm kadarıyla) bir bölümüne harcanan para bu. Badana, boya, işçilik, mimarın parası bu rakamın dışında. İşte o zaman, “Bi dakika duralım” diyorum içimden. Bakıyorum kendi halime. Ben verebilir miyim bu miktarı? Hesap, kitap yaptım; yok. Bir odanın maliyeti bu hesaba göre en az 10 bin TL olur diye düşünüyorum. Yani evim şahane, masraf da şahane bir program izlemiş oluyoruz.

GÜNDÜZ ÖĞRETİM ÜYESİ,

Yazının Devamı

TRT NAKLEN MAÇ YAYINI NİYE KESTi?

15 Mayıs 2012


TRT 1’de Bank Asya 1. Lig ikincilik düğümünü çözecek olan maç, Çaykur Rizespor ile Akhisar Belediyespor arasında oynandı. Yani bir yerde Spor Toto Süper Lig’e çıkış maçı. Akhisar ikinci golü 89. dakikada atınca sahaya koltuklar yağmaya başladı. Bir maç daha olaylı bitecekti, bu anlaşılmıştı. Uzatmalar oynandı, hakem düdüğü çaldı. Akhisarlı futbolcular seviniyordu.
TRT spikeri, “Birazdan döneceğiz” diyerek reklama girdi. Tabii bir daha dönemedi Acele futbol belgeseli yayına girdi.
Seyircinin sahaya indiğini daha sonra haberlerde öğrendik. Peki TRT yayına dönemez miydi? Acaba yukarıdan dönmemesi konusunda talimat mı gelmişti? Ne de olsa Rize’deydi maç...
Ne olursa olsun, TRT’nin stada yeniden bağlanması gerekirdi. Sonuçta bu maçtan, Süper Lig’e bir takım çıkmıştı ve onun bu sevincinin paylaşılması hakkıydı. Sonra Lig TV’de Akhisar’ın teknik direktörü Hamza Hoca’yı gördüm. Anlaşılan bu işi TRT yerine onlar yapmış oldu.


TRT, Rize’de olanları ekrana taşımadı.

Yazının Devamı

KiM, KONSERE KAÇA ÇIKIYOR?

14 Mayıs 2012


Eh, biraz dedikodu yapalım. Tabii bu yaptığımızın bir altyapısı var. Yani kafamızdan atmıyoruz. Piyasanın içinde bu işlerle uğraşan arkadaşlarımız var. Merak edip sordum ortlama konser fiyatlarını. 100 bin ile 150 bin arasındaki bantta dolaşanlar Ajda Pekkan, Tarkan, Kenan Doğulu... Tarkan’ın 200 binlere yaklaştığı da oluyormuş. Serdar Ortaç da bu ortalamada. Mesela Hadise ve Murat Boz, ortalama 80 bin TL alıyormuş. Sinan Akçıl 40 bin civarında.
Rock tarafında ise ‘en çok kazanan’ iki isim var: Duman ve Şebnem Ferah. Şöyle bir kıstas vardır grupların konserlerinde, “Abi Bostancı’da (Bostancı Gösteri Merkezi) her konseri ful geçer.” İşte bunu gerçekleştiren bu iki isim var rock cephesinde. Duman grubu ortlama 40 bin TL alıyormuş konser başına. Şebnem Ferah da 40 ile 50 bin arasında.

RED HOT CHILI PEPPERS KAÇA GELİYOR?
En çok merak edilen konudur! Kaça geldi bu ünlü grup. Benim de “Bir gelse” dediğim, muhteşem grup. Efendim birileri “400 bin dolar vereyim” demiş. Grubun menajeri, “Onu ikiye katla ancak olur” diye cevap vermiş. Kulağıma gelen, 1,5 milyon dolar civarında bir fiyata geldikleri... Ee, yani fazlasını da hak ediyorlar...

YABANCI DİZİLERDE DÜŞÜŞ VAR
Ben

Yazının Devamı

DiGiTÜRK SÜPER FiNALDE NE KADAR KAZANACAK?

11 Mayıs 2012

Cumartesi akşamı ligde şampiyonluk düğümü çözülüyor. Lig TV’ nin ‘play off’ finalinden iyi para kazanacağı kesin. Sadece Fenerbahçe- Galatasaray maçının Lig TV cephesinde reklam gelirleriyle ilgili olarak bir rakamdan bahsedilmişti. Hürriyet Gazetesi’nde çıkan haberde bu gelirin 3 milyon TL olduğu yazılmıştı. Açtım yetkililere sordum “Bu miktar doğru mu?” diye. “Üzerinde olur” dediler. Bekledikleri rakam 5-6 milyon TL arasında...


POSTMODERN KUMAYLA SORUNLAR AŞILABİLİR
Şu ‘aile yapımızı bozan’ diziler konusuna taktım. Hükümet taktı, ben de taktım. Bu sorunu nasıl çözer, aile yapımızı bozmadan ama aynı zamanda, heyecanını da yitirmeden orta yol bulunur diye. Maksat yardım etmek. Her iki tarafı da olabildiğince mutlu ve mesut kılmak.
İşte tam bu sırada bir örnek karşıma çıktı. Fox’ta ‘Dinle Sevgili’. Şafak, galiba Taner’in şirketine hukuk müşaviri olarak alınmıştı bir zamanlar. Ondan sonra olan olmuştu. Son bölümde Taner baba olmuş. Ceren hâlâ evde oturup “Bunun cebi niye kapalı” muhabettinde. O sırada onların mutlu yuvalarının çocukları, zırıl zırıl “Babamı isterim” diye ağlıyor. Taner ‘yine yeniden baba’ olmanın mutluluğu içinde Şafak’ın evinde.

Yazının Devamı

BU SONER’iN HALi NE OLACAK SAYIN ARINÇ?

10 Mayıs 2012

‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’ dizisinde Soner’in hali içimizi paraladı. Soner, Aylin’i seviyor. Karnında çocuk, Aylin de perişan. Doktor Tarık’la evlenecek. Onu nikah masasında bırakan Soner, tam bu sırada ortaya çıkıyor. Tarık, “Biz evleneceğiz, ne istiyorsun bizden” diye isyan ediyor. Nikah masasında onu terk ettiğini, bir kadına bunun yapılmaması gerektiğini söylüyor ve soruyor, “Neden terk ettiniz?” Soner, işte içimizi paralayan hikayeyi anlatıyor, “Sen de kardeşinden boşanmış, bir kadınla evlenmeye karar verseydin ve evlenmeye karar verdiğin kadına, canından çok sevdiğin öz kardeşin seni düğün günü yanına çağırıp ‘Abi sana düğün hediyesi vermek istiyorum’ deyip gözünün önünde kafasına kurşun sıkıp beynini parçalasaydı ne yapardın?”


Şimdi bu dizi ne yapmalı, Aylin’i kime vermeli?

Biz kahrolduk sayın Bülent Arınç. Bir de tabii başka bir durum var; bu konuşmanın üzerine Tarık, Aylin’in Soner’i sevdiğini söyledi ve karnındaki bebeğin onun olduğunu açıkladı.

Diyanet TV’nin yayın hayatına başlamasıyla ilgili toplantıda dediniz ki, “Evlenmeyi külfet olarak görenler...” Bir acı var Sayın Arınç. Aylin var, çocuk var, iki damat adayı var. Biri seviyor ama kanlı bir nikah masası macerası

Yazının Devamı

BiRAND’IN KIRMIZI SAATi

9 Mayıs 2012

İlk bakış, ilk temas diye standart bir laf vardır. Kanal D Ana Haber Bülteni’ni izlerken birden gözüm Mehmet Ali Birand’ın saatine takıldı. Kırmızı renkli bir saat. Ayrıntısını bilmem, anlamam. Gözümü alamıyorum. Haberler ardı ardına gidiyor da, benim gözüm Birand’ın saatinde. Haber sunan kadın spikerlerin küpeleri ve kıyafetleri üzerine çok yazılır. Erkek spikerlerin aksesuarlarına, kravatlarına pek ilişilmez. Ama Mehmet Ali Birand ağabeyimizin saati hani fark edilmeyecek cinsten değildi. Haber niyetine saatine bakıp durdum. Ağabey ne marka?

‘Bir MAB Yorumu’
Bir süre sonra saate alıştım herhalde. Şöyle bir alt başlık gözüme çarptı: “Sarkozy Türkiye’yi reddetti ve kaybetti...” Bir MAB (Mehmet Ali Birand’ın açılımı) yorumuydu...

STATLARDAN ÇIKIP ÇAYIRLARA GİDELİM
Ahmet Hakan ‘Tarafsız Bölge’de ‘19 Mayıs gösterileri’ üzerine bir program yaptı. Avukatı, sosyoloğu, gençlerin sivili, gazetecisi mevcuttu tartışmada. En son 19 Mayıs gösterilerini ne zaman izlemişler merak ettim. ‘Oynama Şıkıdım’ moduna girdi artık bu törenler. Yani epey bir ‘sivilleşti’.
Genç kardeşler buralarda aile baskısından uzaklaşıyor ve prova ayağına birbirleriyle kaynaşıyorlar. Bu

Yazının Devamı