ASTROLOJi KÖTÜ YOLA DÜŞEN KADIN MI?

27 Ocak 2012


Prof. Dr. Üstün Dökmen, Star’daki ‘Küçük Şeyler’ programında astrolojiyi, astrologları, yıldız falını, kahve falını, kahinleri vs. tabiri yerindeyse yerden yere vurdu. “Gençler söylüyor, astronomi bilimlerin anasıdır. Astrolojiyse astronominin para hevesiyle kötü yola düşmüş kızıdır” diye tarif etti Dökmen astrolojiyi.
“Bugün astrolojiden, yıldızlardan söz edeceğiz” diye başladığı programında Dökmen, “Burçlar tarihin en uydurmalarından biridir” dedi. Alanının psikoloji ve rüyalar olduğunu vurgulayan Dökmen; ‘rüya tabirlerinin’ bir yalandan ibaret olduğunu söyledi. Rüyasında balık gören herkesin aynı şeyi hayal etmesinin mümkün olmadığını belirten Dökmen, “Balık görürsen kısmetin artar, diye bir şey yok. Kiminin karnı acıkmıştır o gün içinde balık görür, kimi imtihanda hocanın balık soru sormasını ister” dedi.

Mars seks gezegeniymiş!
Üstün Hoca elindeki kitaptan okuyor ve yorumluyordu, “Mars seks gezegeniymiş. Yani Mars’ta değilsen, sen seksten umudunu kes. Damat adayı Mars’tan değilse alma gitsin...”
Dökmen, kahve falıyla ilgili, ‘bilimsel olması için 40 kişiye bakılan falda 20 bilinmezden, 19’unun falcı tarafından bilinmesinin gerekli olduğu’nu söyledi. Yani her

Yazının Devamı

FATiH ALTAYLI’DAN AĞABEY TAVSiYESi!

26 Ocak 2012

Karolin Fişekçi’yi ‘Teke Tek’ programında baştan sona izledim. Konuşmayı sevdiğini ve soru sorulunca mutlaka içini doldurmak gibi bir özelliği olduğunu söyledi Fişekçi. Orhan Pamuk’un kendisiyle basına sızan fotoğraftan sonra hiç konuşmadığını, kaçtığını ve bir yerde bu işi kendisine bıraktığını belirtirken ‘içi dolan cümlelerin’ de nedeni ortaya çıkıyordu. Hatta “O zaman ben de golümü attım diyeyim” sözleriyle noktayı koydu. Önce merak, sonra karşı tarafın buna ilgisiz kalmaması, sonra merakı aşan durumlar, sonra gizlilikle giden bir ilişki, sonra ortaya çıkması, sonra Orhan Pamuk’un kaçması, sonra bunu kendine yediremeyen ve yediremediğini sakınmayan bir kadın. Biraz da kafa bularak, gizli-saklının mizahını yapması. Bundan kendine de pay çıkarması, “Zor şeyleri başarmayı severim” cümlesiyle durumun özeti.
Açtığı sergide iki tablosu 17 bin TL’ye satılmış Karolin Fişekçi’nin. Bundan sonra açılacak sergilerde fiyat kesinlikle daha da artacak. Fatih Altaylı’nın ağabey tavsiyesine uyacağı da kesin: “Bundan sonra susun, benden size ağabey tavsiyesi!”

EURONEWS, TRT’Yİ KAYBETMEK İSTEMEZ!
Ermeni soykırımı inkar yasasının Fransız Senatosu’nda kabul edilmesinin ardından,

Yazının Devamı

DELiLERiN RADYOSU 20. YILINI KUTLUYOR

25 Ocak 2012

Psikiyatrik tedavi gören hastaların oluşturduğu dünyanın tek ‘deli’ radyosu Arjantin’de. Geçen yıl 20’nci yılını kutlayan ‘Radio Colifata’ 1991 yılında Arjantin’in başkenti Buenos Aires’de Borda Hastanesi’nde kapalı devre yayına başladı. Doktor Alfreda Olivera Borda terapi için bir radyo yayını başlattı. Hastalarıyla yaptığı günlük konuşmaları kaydetti. Sonra bu konuşmalarla ilgili gelen yorumları onlara dinletti. Bu çalışmalar duyuldu. Ve başka radyolar yayınların daha geniş bir kitleye yayılması için verici ve gezgin verici kurulması için yardımda bulundu. Radyo yayınları için staj verenler oldu ve daha ilerleyen zaman dilimi içinde stüdyolarını açanlar oldu.
Birbirinden ünlü isimler destek için sunuculuk yaptı
Radio Colifata, daha sonra kendi stüdyolarını kurdu. Bütün Arjantin’deki hastanelerde dinlenir hale geldi. Hastaların toplumsal yaşama katılmaları, bir arada olmaları yönünde olağanüstü bir başarı elde etti radyo. Dünya çapında ses getirdi. Ünlü isimler bu radyoda sunuculuk yaptı. Ünlü yönetmen Francis Ford Coppola, ünlü futbolcu Ruggeri, müzisyen Manu Chao bunlardan birkaçı.
Bilmem bizde de böyle bir radyo olabilir mi? En azından böyle düşüncesi olan

Yazının Devamı

RTÜK YASAKLARI PROJELERE DEĞER KAZANDIRIYOR

24 Ocak 2012

‘M.U.C.K.’, sıradan bir gençlik dizisiyken fragmanındaki görüntülerin ceza almasıyla birden bire ilgi odağı oldu. Yani cezalar bir çeşit reklam aslında

Projelerin olmayan değerine değer katıyor cezalar. Şu meşhur klip cezaları mesela... “Hikaye iyi mi ya da estetik mi?” gibi sorular bir kenara atılıyor ve ortaya ‘yasak’ çıkıyor. Yasak girince arkasından ‘özgür sanat’, ‘sanatçının bağımsızlığı’, ‘kültür ve sanata devlet baskısı’ gibi çok büyük sıfatlar ekleniyor arkasına. Ve klip ‘sanatsal’ bir değer kazanarak birden ticari kimliğinden çok daha ötelerde bir konuma getiriliyor.
Mesela ‘M.U.C.K.’ dizisi sıradan bir gençlik dizisiyken fragmanındaki görüntülerin ‘ceza’yla ilgi odağı olması projeyi, benzer bir platforma çekti. Bir de ticari tarafına bakalım; sözkonusu kliplerden dolayı o şarkılara ilgi daha da artıyor. Şarkıcının albümü daha çok soruluyor. Yapımcı firma bu durumdan çok memnun oluyor. Beklenmedik bir anda hiç düşünmeyeceği bir reklam yapılmış oluyor. Aynı durum sözkonusu dizi için de geçerli.

BEHZAT Ç., TELEVİZYON EĞİTİM ARACIDIR!
Behzat Ç. son bölüm, tam da böyle bir ortam içinde ilerledi. ‘Laik Çankaya teyzesi’, ‘farklı cinslere saygı gösterelim’

Yazının Devamı

YENi YILIN BAĞIRANLARI

23 Ocak 2012

Bu senede tartışma programlarının ‘bağıranları’ kaldıkları yerden devam ediyor, hiçbirinin değişmediği görülüyor. Beyaz TV önde gidiyor. Beş ‘tartışma’ programında ‘sinir derecesi’ yüksek. ‘Ve Gol’, ‘Derin Futbol’, ‘Medcezir’, ‘Dinamit’ ve ‘Açık Kahve’de hemen hemen her hafta olay var!
Bir başka dikkat çeken program, Kanaltürk’teki ‘Merkez Siyaset’. ‘Telegol’deki tartışmalar kadar haberler ve canlı telefon bağlantıları da sürprizlere açık olabiliyor!
CNN Türk’ün ‘Dört Bir Taraf’ı da özellikle Negahan Alçı ve Enver Aysever’in bağırışmalarıyla geçmeye başladı.
En çok bağıranların başında Rasim Ozan Kütahyalı’yla eşi Nagehan Alçı geliyor. Alçı, Beyaz TV, CNN Türk, Kanal 24 olmak üzere haftada üç programda yerini alıyor. Rasim Ozan - Ümit Zileli ikilisinin sesleri her daim yüksek. Can Ataklı’yla Faruk Mercan’ın da ‘Merkez Siyaset’te dozu yüksek tartışmaları oluyor. Sevilay Yükselir de tartışmayı alevlendirecek cümleler kurmayı seviyor (Kendi aleyhinde durumlar dahil).

SESİ YÜKSELTEN KONULAR
Katıldıkları tartışma programlarında iddiaları ve cevaplarıyla ortamın tansiyonunu yükselten isimler de var: Ali Tezel, Mehmet Baransu ve Fikri Akyüz.

BAĞIRAN MİLLETVEKİLİ DE VAR

Yazının Devamı

REYTiNG ÖLÇÜLMÜYOR AMA ÖLÇÜLÜYOR

22 Ocak 2012

“Türkiye’yi özetleyen bir başlık” diye düşündüm. Televizyon için geçerli olan bu durum aslında tüm hayatımızın bir özeti. Hrant Dink davasında örgüt var ama “Yok” diyoruz, şike var ama “Yok” diyoruz, Türkiye’nin borcu çok ama “Çok da değil” diyoruz... Diyoruz da diyoruz. Malum reyting ölçümlerinde de şike yapıldığı ortaya çıkmıştı. Ölçümü yapan şirketin bileti kesildi. Televizyon İzleme Araştırma Komitesi ölçüm yapacak firmayı belirlemişti; TNS. Ama birde TBS adlı şirket var. TRT’nin anlaşıp ölçümlerini yaptırdığı. Şu sıra televizyonların ‘ölçümleri’ yapılmıyor ama yapılıyor. TBS’in yaptığı günlük veriler ‘resmi olmayan sonuçlara’ göre diye veriliyor gene. “Günün birincisi ben oldum” diyorlar, bu verilere göre. O zaman bu tantana neden yapıldı? Çok izlenen bir kanal yöneticisi şöyle bir yol izlediklerini söyledi; “Biz zamanında hem AGB’nin hem de TBS’nin verilerine bakıp ortalama çıkartıyorduk.” Yani ülke üç kağıdı kabullenmiş. Tüm sektör zaten söz konusu ‘ortalama’ üzerinden işlerini yürütüyormuş da haberimiz yokmuş! Şu sıralar da belirsizlik filan yok. Ölçülmeyen ama ölçülen verilerle işler yürüyor anlayacağınız!

BARBAROS ŞANSAL’A ŞAŞIRMIŞLAR!
Okan’ın programını ben de

Yazının Devamı

TRT HABER’DE GARiP SANSÜR

20 Ocak 2012

TRT Haber’de ‘Büyüteç’ programında ‘12 Eylül İddianamesi’ konuşuldu. Konuklardan biri Şanar Yurdatapan’dı. Konuşmasının büyük bölümünü ‘Hepimiz Davacıyız’ sitesine ayırdı. Bu sitenin adını da verdi. Konuşmasının sonunda “Herkesi bu siteye davet ediyorum” dedi ve ekledi: “Adresi çabucak verebilir miyiz?” Programın suncusu Doç. Dr. Savaş Genç: “Onu veremeyiz” dedi. Yurdatapan, “Öyle mi, yasak mı?” diye sordu. Genç, “Evet, ama bahsetmiş olduk” dedi. Yurdatapan işin peşini bırakmadı, “‘Hayır niye vermiyorsunuz. Reklam mı?” diye üsteledi. Genç, “Şahsi domainleri (bir web sitesinin internetteki adı ve adresi) de görmüyoruz” dedi.

Yurdatapan “Hepimizdavaciyiz.net” dese iş bitecekti
Şimdi konuk anlatmış uzun uzun bu siteyi. Hatta adını da vermiş. Zaten bu programı izleyenlere sitenin içeriği, ismiyle ilgili tüm bilgiler veriliyor. Bir tek sonuna ‘net’ mi gelecek’ yoksa ‘com’ mu, bu kalmış geriye! Bence Şanar Bey, “‘Efendim hepimizdavaciyiz.net diye bir sitemiz var” diyerek konuşsa iş bitmişti!
Neyse ondan sonra bir sahne daha yaşandı. Bir diğer konuk BBP Genel Başkan Yardımcısı Remzi Çayır, “4 Nisan’da Ankara Adliyesi önünde olacaklarını söyledi. Zaten bütün millet orada olacak.

Yazının Devamı

ABD’DE YILDA KAÇ PROJEDEN KAÇ DiZi ÇIKIYOR?

19 Ocak 2012

Biz kendi kendimize kızıyoruz ya hani, “Çok dizi var, hemen harcanıyor” diye. Bir kere her dizinin tutma şansı var diye bir kural yok. Dünyanın en büyük dizi ihracatçısı ülkesinden (27 ülkeye yılda 6 milyar dolarlık dizi ihraç ediyor!) ABD’den bir örnek vereyim; sektöre yılda, 250 proje geliyor. Projelerin pilot çekimleri, örnek seçilen izleyiciye izletiliyor. Bu aşamadan sonra 50 proje çekim için olur alıyor. Ve bu 50 projeden ortaya çıkan dizilerin yaklaşık yarısı ekrana veda ediyor.
ABD’de durum böyle. Bizdeki ortalama da buna yakın sayılır. Farkımızın bu kadar ‘lüksü’ olmayan bir ekonomiye sahip olmamız ve çalışmaların o kadar ‘bilimsel’ olmadığı olduğunu düşünüyorum.

İZLEYE İZLEYE ARTIK DİZİ İŞİNİ ÖĞRENDİLER
Bir yüzyıl kadar Amerikan yapımları ekranda ‘dizi’ gösteren bütün ülkelerde tek tabancaydı. Şimdi yeni bir kuşağın artık ‘Amerikan’ dizilerine dur dediği döneme geldik. Dünya televizyon sektörünün yeni yorumu böyle. Peki nasıl oldu bu?
Senaryonun ana temaları iyi öğrenildi (konularda gözüpeklik, entrikalar sarmalı, seri formatında yetkinleşme vs.), birçok Avrupa ülkesi genç nesil yönetmen oyuncular (Güney Amerika ülkeleri, Kore ve Japonya da dahil)

Yazının Devamı