Hay reklamınıza!

7 Eylül 2009

Aynen böyle ve daha fazlasını da evde bağıra bağıra söyledim. Ya şu kafam kadar reklamları maçlarda futbolcuların üstüne koymaktan vazgçemeyecek miyiz?
Türkiye - Estonya maçından bahsediyorum. Hepsi aynı, hiçbirinin diğerinden farkı yok kanalların aslında. Kardeşim daralt ekranı, ver alttan. Hayır illa gözüne sokacak izleyicinin. O reklamı veren, zannetme ki, seni hatırlıyorum. Sadece dümdüz gidiyorum, anladınız mı? Ve buradan RTÜK’e şikâyet ediyorum. Maç yayınlarında reklamlara bir çekidüzen verilmeli. Çünkü kanalların bunu yapacağı yok, umrunda da değil.

Siz de sövdünüz!
İnanıyorum ki maçı izlerken sövmeyen az seyirci vardır. Para kazanmakla seyirciye saygı arasında bir denge olabilir. Ama uğraşmak işine gelmiyor. Reklamveren de “benimki en büyük olsun” diyor. Hatta bakın valla utanmasalar, “Abi tam boy versene” de diyecekler. Maç yayını vermesinler havadan yayın yapan kanallara. Gerçi duyduğuma göre şifreli olup da bu konuda abartan da varmış!

Yorum yapmak zorunda mı?

Yazının Devamı

Hay reklamınıza!

7 Eylül 2009

Aynen böyle ve daha fazlasını da evde bağıra bağıra söyledim. Ya şu kafam kadar reklamları maçlarda futbolcuların üstüne koymaktan vazgçemeyecek miyiz?
Türkiye - Estonya maçından bahsediyorum. Hepsi aynı, hiçbirinin diğerinden farkı yok kanalların aslında. Kardeşim daralt ekranı, ver alttan. Hayır illa gözüne sokacak izleyicinin. O reklamı veren, zannetme ki, seni hatırlıyorum. Sadece dümdüz gidiyorum, anladınız mı? Ve buradan RTÜK’e şikâyet ediyorum. Maç yayınlarında reklamlara bir çekidüzen verilmeli. Çünkü kanalların bunu yapacağı yok, umrunda da değil.

Siz de sövdünüz!
İnanıyorum ki maçı izlerken sövmeyen az seyirci vardır. Para kazanmakla seyirciye saygı arasında bir denge olabilir. Ama uğraşmak işine gelmiyor. Reklamveren de “benimki en büyük olsun” diyor. Hatta bakın valla utanmasalar, “Abi tam boy versene” de diyecekler. Maç yayını vermesinler havadan yayın yapan kanallara. Gerçi duyduğuma göre şifreli olup da bu konuda abartan da varmış!

Yorum yapmak zorunda mı?

Yazının Devamı

Yaprak artık dökülür

4 Eylül 2009

Bana göre “Yaprak Dökümü” artık sona doğru geliyor. Diziyi izlemeye çalıştım. Çünkü kaç kuşak reklam girildi sayamadım. Bu dizinin fanatikleri için ne büyük işkence. Bir sinema filmi uzunluğunda olup bir de araya bu kadar reklam alınca...
Ferhunde, kapatmış Mithat Kara’yı. Mithat da böyle hatunu zor bulur yani. İçine düşüyor. Şimdi şöyle bir sahne var; Mithat’a Ferhunde’yi kötülüyor Leyla. Mithat ayrılmayı istiyor boş kağıda da imza atıp “Ne istersen buraya yaz” diyor. Yani bir don-bir atlet evden çıkacak adam. Böyle bir durumda hangi akıllı kadın imzalar o kağıdı? Akıllı kadın, yavaş yavaş bitirir adamı. Nitekim Ferhunde de öyle yapıyor. Kağıdı yırtıp atıyor. Sonra bi güzel de adamı öpüyor. Ama dizimiz yine bir soru işareti ile bitiyor. Evde yangın çıkıyor. Bence söndürülür yani. Daha erken... Daha Ali Rıza Bey’in felç olma hali var. Onlar gelecek!

Sami Yusuf’a reklam sürprizi!
Sürpriz değil aslında, rezalet yani. Sen adamı kaldır ATV haber stüdyosuna getir, bir de piyano kur. Sezen Aksu’nun kendisi için yazdığı “Giz” şarkısını söylet. Şarkıyı bitirmeden de reklamlara gir. Madem süreyi ayarlayamıyorsun o zaman gevezeliği bırak, çalsın baştan sona. Sonra ne halt edersen et!

Yazının Devamı

Yaprak artık dökülür

4 Eylül 2009

Bana göre “Yaprak Dökümü” artık sona doğru geliyor. Diziyi izlemeye çalıştım. Çünkü kaç kuşak reklam girildi sayamadım. Bu dizinin fanatikleri için ne büyük işkence. Bir sinema filmi uzunluğunda olup bir de araya bu kadar reklam alınca...
Ferhunde, kapatmış Mithat Kara’yı. Mithat da böyle hatunu zor bulur yani. İçine düşüyor. Şimdi şöyle bir sahne var; Mithat’a Ferhunde’yi kötülüyor Leyla. Mithat ayrılmayı istiyor boş kağıda da imza atıp “Ne istersen buraya yaz” diyor. Yani bir don-bir atlet evden çıkacak adam. Böyle bir durumda hangi akıllı kadın imzalar o kağıdı? Akıllı kadın, yavaş yavaş bitirir adamı. Nitekim Ferhunde de öyle yapıyor. Kağıdı yırtıp atıyor. Sonra bi güzel de adamı öpüyor. Ama dizimiz yine bir soru işareti ile bitiyor. Evde yangın çıkıyor. Bence söndürülür yani. Daha erken... Daha Ali Rıza Bey’in felç olma hali var. Onlar gelecek!

Sami Yusuf’a reklam sürprizi!
Sürpriz değil aslında, rezalet yani. Sen adamı kaldır ATV haber stüdyosuna getir, bir de piyano kur. Sezen Aksu’nun kendisi için yazdığı “Giz” şarkısını söylet. Şarkıyı bitirmeden de reklamlara gir. Madem süreyi ayarlayamıyorsun o zaman gevezeliği bırak, çalsın baştan sona. Sonra ne halt edersen et!

Yazının Devamı

Bulut olmak!

3 Eylül 2009

Kanal D’nin geçen yıl ses getiren dizilerinden “Bir Bulut Olsam” yeni bölümüyle sezonu açtı. Zaman zaman töre, kadının ezilmişiği vs. simgeleri kullansa da sonuçta bildik temaları “reyting” uğruna vermek zorunda kalıyor. Şimdi ortada bir kanlı gelinlik var. Narin yaktı gelinliği de şimdi Mustafa’dan çocuk olacak mı? Bir de Narin’e üç erkeğin ilgisi fazla değil mi? Mustafa başlı başına zaten yetiyor. Bir eşi var, e bir de doktor var... Bana göre eşi hikâye. Mustafa ile doktor kapışacak gibime geliyor.
Sanırım dizi bu sene biter. Hikâye yine uzun. Aslında şimdi aklıma geldi, senaristlerin bir suçu yok. Bir saate yakın (reklamlar dahil) dizi ekrandaydı. Böyle olunca tam bir entrikayı yakalıyorsun yetmiyor, iki yetmiyor, üç yetmiyor... Bu sene de aynı sıkıntılar var anlaşılan. En az üç dört bölüm götürecek malzeme bir bölümde tüketiliyor. O zaman da dizinin keyfi kalmıyor. Bakalım öteki çok izlenen diziler ne yapacak?
Sahip olmanın dayanılmaz ağırlığı!
Bu arada Mustafa’nın Narin’e “sahip” olduğu sahne de tam fanteziydi yani! Bütün meşaleler tepelerde yakılmış, ortaya “muhteşem” bir hava çıkartılmış. E, ne de olsa adamın aşkı sonsuza dek gidecek. Varsın olsun, böyle bir sahne de

Yazının Devamı

Bulut olmak!

3 Eylül 2009

Kanal D’nin geçen yıl ses getiren dizilerinden “Bir Bulut Olsam” yeni bölümüyle sezonu açtı. Zaman zaman töre, kadının ezilmişiği vs. simgeleri kullansa da sonuçta bildik temaları “reyting” uğruna vermek zorunda kalıyor. Şimdi ortada bir kanlı gelinlik var. Narin yaktı gelinliği de şimdi Mustafa’dan çocuk olacak mı? Bir de Narin’e üç erkeğin ilgisi fazla değil mi? Mustafa başlı başına zaten yetiyor. Bir eşi var, e bir de doktor var... Bana göre eşi hikâye. Mustafa ile doktor kapışacak gibime geliyor.
Sanırım dizi bu sene biter. Hikâye yine uzun. Aslında şimdi aklıma geldi, senaristlerin bir suçu yok. Bir saate yakın (reklamlar dahil) dizi ekrandaydı. Böyle olunca tam bir entrikayı yakalıyorsun yetmiyor, iki yetmiyor, üç yetmiyor... Bu sene de aynı sıkıntılar var anlaşılan. En az üç dört bölüm götürecek malzeme bir bölümde tüketiliyor. O zaman da dizinin keyfi kalmıyor. Bakalım öteki çok izlenen diziler ne yapacak?
Sahip olmanın dayanılmaz ağırlığı!
Bu arada Mustafa’nın Narin’e “sahip” olduğu sahne de tam fanteziydi yani! Bütün meşaleler tepelerde yakılmış, ortaya “muhteşem” bir hava çıkartılmış. E, ne de olsa adamın aşkı sonsuza dek gidecek. Varsın olsun, böyle bir sahne de

Yazının Devamı

Kocam bir melek mi?

2 Eylül 2009

Show TV’deki “Benim Kocam Bir Melek” yaz sonu yarışması. Özetle “Biz ev hanımı olarak debelenirken siz olayın farkında değilsiniz” yarışması. Beyler yemek yapıyor, çocuk bakıyor, cam siliyor vs... Şimdi bizde olan bir olaydır. Sorduğunuzda hanımlara, ne yaparsınız diye, “ev hanımıyım” der.
Bu ev hanımlığı bir meslek midir? Bu konuda yorumu uzman (!) kişilere bırakıyorum. Ama ev hanımlığı kolay bir iş değil. Yarışma belki de bunu göstermeye çalışıyor.
Ama tabii bir de başka bir yön daha var; hanımlar da beylerin meslek ortamında bulunsa keşke. Bu arada ben yakından biliyorum, hem evini çeviren, hem de gazetecilik yapan kadın arkadaşlarımız var. Cam da siliniyor, yemek de yapılıyor yani. Ama klasik demden vurursak bu yarışma “Oh akşam hazır yemeğe konuyorsun, sen benim gündüz yaşadıklarımı biliyor musun?” sorunun cevabı.
Adam yumurta yapıyor mesela. Ardından çocuğa bakacak. Eşi de kurulmuş köşeye, emirler veriyor. Yarışma bitince ne olacak? Valla bu yarışmanın sonucunda eşler ne yapar bilemem...

Sansürsüz
Kürt açılımı ile ilgili MÜSİAD eski başkanı diye bir vatandışımız yer aldı Yiğit Bulut’un “Sansürsüz” programında. “MÜSİAD, TÜSİAD yok” dese de Bulut, vatandaş iki defa

Yazının Devamı

Kocam bir melek mi?

2 Eylül 2009

Show TV’deki “Benim Kocam Bir Melek” yaz sonu yarışması. Özetle “Biz ev hanımı olarak debelenirken siz olayın farkında değilsiniz” yarışması. Beyler yemek yapıyor, çocuk bakıyor, cam siliyor vs... Şimdi bizde olan bir olaydır. Sorduğunuzda hanımlara, ne yaparsınız diye, “ev hanımıyım” der.
Bu ev hanımlığı bir meslek midir? Bu konuda yorumu uzman (!) kişilere bırakıyorum. Ama ev hanımlığı kolay bir iş değil. Yarışma belki de bunu göstermeye çalışıyor.
Ama tabii bir de başka bir yön daha var; hanımlar da beylerin meslek ortamında bulunsa keşke. Bu arada ben yakından biliyorum, hem evini çeviren, hem de gazetecilik yapan kadın arkadaşlarımız var. Cam da siliniyor, yemek de yapılıyor yani. Ama klasik demden vurursak bu yarışma “Oh akşam hazır yemeğe konuyorsun, sen benim gündüz yaşadıklarımı biliyor musun?” sorunun cevabı.
Adam yumurta yapıyor mesela. Ardından çocuğa bakacak. Eşi de kurulmuş köşeye, emirler veriyor. Yarışma bitince ne olacak? Valla bu yarışmanın sonucunda eşler ne yapar bilemem...

Sansürsüz
Kürt açılımı ile ilgili MÜSİAD eski başkanı diye bir vatandışımız yer aldı Yiğit Bulut’un “Sansürsüz” programında. “MÜSİAD, TÜSİAD yok” dese de Bulut, vatandaş iki defa

Yazının Devamı