Suriye’de kim dost kim düşman belli değil

5 Aralık 2016

Fırat Kalkanı’nın amacı ne? Terör örgütü IŞİD’in bölgedeki varlığını yok etmek ve PYD/YPG’nin IŞİD ile mücadele adı altında bir koridor oluşturma hevesini önlemek. Bu bağlamda da öncelikli hedef artık kapısına dayanılan El Bab’ı almak, sonrasında ise YPG’nin kontrolündeki Menbiç’e dönmek. Yani Türkiye’nin Suriye’deki tavrı çok net. Buna karşı Türkiye ile müttefik havasındaki bazı ülkelerin (-ki bunların başında ABD geliyor) görüntüleri ile gerçek niyetleri arasında keskin farklılıklar söz konusu. O nedenle de Türkiye sadece askeri değil, siyasi boyutları da olan bir harekât yürütüyor. Tabii bu arada harekâtın ÖSO kuvvetleriyle birlikte yürütülmesinden kaynaklanan sıkıntılar da var. Çünkü ÖSO tek bir çatı altında toplanmış düzenli bir yapı değil ve sıkıştıkları zaman umulmadık bazı refleksler (bölgeyi terk etmek gibi) gösterebiliyorlar. Dolayısıyla da 100 günü geride bırakan harekâtın ÖSO’dan kaynaklı “durakladığına” yönelik görüşler söz konusu...

Gerçekten öyle mi? Emekli Özel Harp Subayı Terör ve Güvenlik Uzmanı Abdullah Ağar’ın bu soruya yanıtı şuydu:

“Harekâtın dönem dönem duraklamasının sebebi öncelikle sahanın üretmiş olduğu tehdit. Çok mayın, bubi, eyp ile IŞİD ve PKK’nın

Yazının Devamı

Ütüyle kurtarılan Emniyet arşivi!

3 Aralık 2016

Karanlığı aydınla-tacağız diye yola çıkan Meclis Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu 15 Temmuz’un en önemli figürleri Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ile MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı hâlâ dinlemedi. Bırakın dinlemeyi, “Çağıralım mı, çağırmayalım mı?” oylamasını dahi başaramadı. Çünkü oylanırsa kimin karanlıktan, kimin aydınlıktan yana olduğu netleşecek... Dolayısıyla da “O gece ne oldu, nasıl oldu, kimler destekledi” sorularına dönük ortada henüz doğru dürüst bir yanıt yok. Yani 7 Ekim’den bugüne kadar birçok ismi dinleyen FETÖ Komisyonu’nun darbe girişiminin aydınlatılması açısından aldığı yol bir arpa boyu... Ancak yine de haksızlık etmeyelim, komisyonun iki aydır süren bu faaliyetleri nedeniyle ortaya çıkan bazı “gerçekler” de yok değil. Örneğin, komisyon üyelerinin Yenimahalle’deki Özel Harekât Merkezi’ni ziyaretinde Ankara Emniyet Müdürü Mahmut Karaaslan “o gece” ile ilgili ne söyledi?

“Ankara Emniyet Müdürlüğü bombalandığında sular patladı. Cumhuriyet’le yaşıt olan terör arşivi sular altında kaldı. Kâğıt arşivdi. Arkadaşlarımız tek tek ütüleyerek kurtardılar o arşivi. Arşiv kurtarılmasaydı terörle mücadele hafızası biterdi.”

Peki, bu ne demek? 40 yıldır terör

Yazının Devamı

Kara Havacılık’taki FETÖ tezgâhı

1 Aralık 2016

Darbe girişiminde aktif olarak kullanılan helikopterlerin karargâhı Kara Havacılık Komutanlığı’ydı. Ankara- Güvercinlik’ten 15 Temmuz gecesi kalkan askeri helikopterler MİT Müsteşarlığı, Genelkurmay, Jandarma Genel Komutanlığı civarında bomba yağdırmış, halka ve polislere makineli tüfek atışı yapmışlardı. Hâlâ o korkunç geceyi ve kendi halkının üzerine ateş açan FETÖ’cü pilotların TSK’ya nasıl sızdığını sorgularken aynı komutanlıkla ilgili iki yıl önceki (17.02.2014) “Kara Havacılık Airlines” başlıklı yazımızı anımsadık. İçeriği şuydu:
Mecburi hizmet süresi dolan pilotların ordudan ayrılmasından yakınan TSK, askeri pilotları sivil havacılığa kazandırmak için Kara Havacılık Komutanlığı bünyesinde kurs düzenliyordu. Bu eğitime katılan helikopter pilotları da uçak pilotu sertifikasını alır almaz havayolu şirketlerine geçiyorlardı. Hem de dışarıda 100-150 bin dolarlık bu eğitime hiçbir ücret ödemeksizin. Yani bugün pilot açığını kapatmak amacıyla havayollarına giden pilotlarını döndürmeyi planlayan TSK o günlerde başarılı personelini gitmeleri için bir anlamda teşvik ediyordu. Tabii gidenlerin yerine de yenileri geliyordu. Kimlerin getirildiği de 15 Temmuz’da ortaya çıktı...
Dün bu

Yazının Devamı

İhtiyat pilotlar sorunu çözer mi?

28 Kasım 2016

FETÖ’yle bağlantılı ihraçlar sonucu pilot sayısı kritik eşiğe düşen Hava Kuvvetleri’ndeki açığı kapatmak için atılan ya da ayrılanlara dönün çağrısından sonra “ihtiyat pilot” uygulaması da hayata geçirildi.Buna göre Orduda görev yaptıktan sonra özel havayolu şirketlerine geçmiş olan pilotlar, ayda en az 3 gün F-16’larla uçuş pratiği yaparak savaş durumunda görev yapmak üzere hazır tutulacak. İhtiyaç halinde rezerv pilotlara savaş durumu söz konusu olmadan da görev verilebilecek..

Peki böylece TSK’daki pilot sorunu çözülecek mi? Zor çünkü dünyada koltuk sayısı/pilot sayısı oranı minimum 1/1.5 olarak kabul ediliyor. Türkiye’de ise bu oran 1/0.8’e düşmüş durumda, hatta 0.6 diyenler bile var. Bu 10 uçaktan 6’sı ya da 8’i uçabiliyor demek. Tabi bu da normal uçuşlar için geçerli, yani içinde bulunduğumuz olağanüstü şartlar açısından bu görüntü daha da vahim. Dahası FETÖ’cü pilot ihraçları da durmuş değil. Açıkcası mevcut pilot sayısı daha da azalabilir. Nitekim dün konuştuğum Hava Kuvvetleri uçuş okullarında uzun yıllar komutanlık ve öğretmenlik yapan emekli generalin endişesi (özellikle uçucu pilotlar açısından) de bu yöndeydi.Gerekçesi de şuydu:

“Filolarda aktif olarak genellikle 10

Yazının Devamı

AP kararının mülteci yansıması

26 Kasım 2016

AP’nin “Türkiye ile müzakereler donsun” kararı bağlayıcılığı olmasa da siyasi açıdan görmezden gelinmesi mümkün olmayan bir belge. Bu nedenle gözler artık AB Komisyonu’nun ve özellikle de AB üyesi ülkelerin nasıl bir tavır takınacağında. Tabii bir de Türkiye ile AB arasında imzalanan Geri Kabul Anlaşması’nın ne olacağı konusu var. Çünkü Türkiye “Ben de bu anlaşmayı tanımıyorum” diyebilir, bu durumda da Avrupa’ya yeni göç dalgaları olabilir. Nitekim AP’nin bazı üyeleri de bu yöndeki endişelerini dile getirdiler, getiriyorlar ve Türkiye’den de bu yönde sinyaller var. Yani AB liderlerinin aralıktaki zirvesine kadar mülteci krizi ve müzakereler donsun konusunda hararetli tartışmalar devam edecek.
Peki, o zirvede de böyle bir kararın çıkması olası mı? “Mümkün değil’ diyen Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi Müdürü Doç. Dr. M. Murat Erdoğan’ın dayanakları şunlar:
“Olmayacağını herkes biliyor, çünkü orada oybirliği gerekiyor. Oybirliği konusunda da bugüne kadar Türkiye’yle müzakereler durdurulsun diyen iki ülke var; biri Lüksemburg, diğeri Avusturya. Dolayısıyla, oradan geçme ihtimali çok minimal. Kaldı ki AB’nin hiçbir şekilde Türkiye ile ilişkilerini bu

Yazının Devamı

Türkiye’de AB oylanırsa sonuç ne çıkar?

24 Kasım 2016

Avrupa Parlamen-tosu Türkiye ile müzakere sürecinin ‘geçici olarak dondurulmasını’ öngören bir tasarıyı bugün oylayacak. Kararın hukuki bağlayıcılığı yok ama görmezden gelinmesi de mümkün değil. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu konudaki tepkisini dün “Sonuç ne çıkarsa çıksın, bu oylamanın bizim için bir kıymeti harbiyesi yoktur” sözleriyle çok net ortaya koydu. Dahası, Cumhurbaşkanı’nın birkaç gün öncesinden AB’ye “Yıl sonuna kadar sabredelim, ondan sonra millete gidelim” diye mesajı da var. Yani 53 yıldır süren bu yolculukta ilişkiler kırılma aşamasında. Ve bu yolculuğa devam mı yoksa tamam mı oylaması bizde de olabilir.
Peki, gelinen bu noktada millet ne düşünüyor? Ya da olur da “tamam mı devam mı” diye AB oylanırsa sonuç ne çıkar? Dün bu soruyu kamuoyu araştırmacısı Adil Gür’e yönelttim. Öncelikle bir dönem Türkiye AB’ye mutlaka girmelidir ya da girmesi Türkiye’nin hayrınadır diyenlerin oranının hayli yüksek olduğu ve yüzde 77’lere kadar çıktığına dikkat çeken Gür’ün yanıtı şöyleydi:
“İnsanların büyük çoğunluğu daha çok AB nedeniyle Türkiye’de insan hakları alanında bazı düzenlemeler oluyor diye değil, Avrupa’da nasıl iş bulabiliriz düşüncesiyle girelim diyordu. Elbette

Yazının Devamı

Çocuk istismarı mı aile kurtarmak mı?

21 Kasım 2016

Dün Çocuk Hakları Günü nedeniyle “büyükler” tüm çocukların doğuştan sahip olduğu; eğitim, sağlık, yaşama, barınma; fiziksel, psikolojik veya cinsel sömürüye karşı korunma gibi haklar üzerine mesajlar verdiler ve “Her birey on sekiz yaşına kadar çocuk olarak kabul edilir” dediler. Dahası çocuklarla ilgili bütün yasa ve uygulamaları oluşturanların, önce çocukların yararını düşünmek zorunda olduğunu söylediler.

Yarın ise aynı büyükler çocuk denecek yaştaki kızları alıp, yıllarca nikâhsız yaşayan cezaevindeki koca koca adamlara “af” getiren geceyarısı sokuşturması
bir önergeyi Meclis’te (son dakika değişikliği olmazsa)yasalaştıracaklar Yani “aile kurtarmak” adı altında çocuk gelinlerin dramını meşrulaştıracaklar. Hemde bütün Türkiye’nin ayağa kalkmasına,hatta BM’nin bile tepki göstermesine
rağmen..

Özetle bir yanda çocuğun istismarına asla izin verilmeyeceğine yönelik verilen sözler öte yanda da çocuğu istismar suçlarının işlenmesine göz yum, yasa işlenen suçun failini cezalandırınca da “ortada bir mağduriyet var. Giderelim” de mantığı.

Aksiyonu hiç eksik olmayan güzel ülkemizde neye inanacağımızı şaşırdık..,

El Bab’ı almak kolay ama...

Türkiye 24 Ağustos’ta başlattığı Cerablus harekât

Yazının Devamı

Türkiye’nin göç yükü çok fazla

19 Kasım 2016

Suriye krizinin Türkiye’ye maliyeti giderek artıyor. 2011 yılından bu yana Türkiye’ye sığınan Suriyelilere harcanan para 24 milyar doları aştı. Dahası, Suriye ve Irak’ın içindeki milyonlarca insan da yardım konusunda Türkiye’nin eline bakıyor. Yani İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana yaşanan en büyük insani krizde yük Türkiye’nin omuzlarında. Nitekim buna geçenlerde Türk Kızılayı’nın Genel Başkanı Dr. Kerem Kınık da dikkat çekerek şöyle dedi:
“Türkiye’nin üstlenmiş olduğu yük çok fazla. Bu uluslararası destek olmadan kaldırılabilecek durumda değil. Bu çerçevede AB, BM’nin Türkiye’ye yapısal çalışmaları için destek vermesi gerekiyor.”
Bu mesaj üzerine Kızılay Başkanı’nı aradım ve “Gerçekten destek gelmiyor mu?” diye sordum. Yanıt şuydu:
“Geliyor ama mesela insani yardım konusunda Irak’la ilgili 2016 yılı için toplam çağrı 1.1 milyar dolardı. 2016 yılı bitiyor, şu anda bunun karşılanma oranı yüzde 45’lerde. Bu 450 milyon gibi duruyor ama bu paranın da neredeyse yarısı bu sistemin operasyonel giderlerine harcanıyor. Yani doğrudan vatandaşa yönelik faydaya dönüşecek oran bunun çok çok altında. Dolayısıyla, yardım var ama çok düşük. Yine BM’nin 2016 için küresel insani yardım çağrısı

Yazının Devamı