İdlib’den yeni bir göç dalgası olabilir

29 Şubat 2016

Suriye’de beş yıldır süren iç savaşa çözüm bulma yolunda kritik eşik olarak değerlendirilen iki haftalık ateşkes yürürlükte ancak savaşan tarafların bu anlaşmaya ne kadar uyacakları ya da kimin tarafından bozulacağına yönelik kuşkular, tartışmalar sürüyor. Bu konudaki olasılıkların başında da “terörist” olarak gördüğü gruplara yönelik hava saldırılarına devam edileceğini açıklayan Rusya ve Esad rejiminin hedef saptırma riski var. Çünkü hem bu gruplar hakkında net bir tanım yok hem de IŞİD gibi ateşkese dahil edilmeyen El Nusra’nın kontrolündeki yerler muhaliflerin bulunduğu İdlib’de... Yani Rusya veya Esad rejimi El Nusra diye İdlib’i vurabilir. Bu durumda da muhalifler kendilerine dönük saldırı olduğunu gerekçe göstererek ateşkesi bozabilir. Bu da hem Suriye’de öngörülen çözüm sürecinin çökmesine hem de Türkiye’nin yeni bir göç dalgasıyla karşı karşıya kalmasına yol açabilir... Nasılını ve nedenlerini hafta sonu konuştuğumuz CHP Ardahan Milletvekili ve Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz şöyle sıraladı:
- Bundan sonraki sürtüşme alanı İdlib merkezli olacak. O bölgede nereden baksan 1.5 milyon nüfus var ve şimdi daha da arttı. Çünkü Halep’ten kaçanlar

Yazının Devamı

30 yıldır görevdeler ama sıfatları geçici

25 Şubat 2016

Geçici köy koruculuğu, terör örgütünün varlığı sonucu 26 Mart 1985 tarihinde 442 sayılı Köy Kanunu’nun 74. maddesinde yapılan değişiklikle ortaya çıkan bir sistem. Uygulamaya geçildikten sonra Güneydoğu’daki izlenimlerimizi (25 Ağustos 1986) şöyle aktarmıştık:
Bölgede her taşın arkasında artık güvenlik kuvvetlerine yardımcı olan köy korucuları var. Bölücülere karşı savaşan korucular uykuda dahi silahlarını bırakmıyorlar. Herhangi bir saldırıya karşı da tek dolaşmaları yasak.
O günden bu yana tam 30 yıl geçti. O tarihlerde sayıları yüzlerle ifade edilen köy korucuları bugün 50 bini maaşlı, 25 bini gönüllü ve 20 bini de emekli olmak üzere 100 bin kişiyle ülkenin üçüncü büyük silahlı gücü haline geldi, hatta 5 bin yeni köy korucusu daha alınacağı duyuruldu ama sıfatları hâlâ geçici!.. Dahası o günden bu yana 1664 şehit veren köy korucularının özlük hakları ve en çok da “can yoldaşları” silahları konusunda ciddi sıkıntıları var. İşte geçici köy korucusu babası şehit edilen, kendisi de gönüllü korucu olan Anadolu Köy Korucuları ve Şehit Aileleri Konfederasyonu Başkanı Ziya Sözen’in anlattıkları:
- Koruculuğun önündeki geçici sıfatı bizim moral ve motivasyonumuzu bozmaya yetiyor.

Yazının Devamı

PYD-PKK ilişkisini aşan bir olay

22 Şubat 2016

Ankara’daki hain saldırının arkasında PKK ve örgütün Suriye kolu YPG’nin olduğunun açıklanmasıyla birlikte Türkiye’nin Suriye’ye yönelik kara harekatına başlayıp başlamayacağı tartışması yine alevlendi. Bu da dünya güçlerini karşı karşıya getirebilecek “savaş” lafının daha da yaygınlaşmasına yetti. Yani atılacak her yanlış ya da hesapsız bir adımın sonrası felaket olabilir. Çünkü MİT eski müsteşar yardımcısı Cevat Öneş’e göre; Ankara saldırısı PYD-PKK ilişkisini aşan bir olay. Dahası Türkiye’yi çıkmaz bir sokağa sürükleyebilecek bir tuzak. O nedenle de bu kritik süreçte “Türkiye nereye sürükleniyor” tartışmasından ziyade ülke olarak birlik ve beraberlik içinde çözüm üretmek şart. Öneş’in bu konudaki öngörüleri şunlar:
- Türkiye bir yere gitmez. Gitmez de bedeller ödeyerek devam ediyoruz. Türkiye’nin ihtiyacı olan çözümleri üretemiyoruz. Temel mesele siyaset yetersizliği.
- Saldırı devlete mesaj veriyor, devleti hedef alıyor. YPG’li şahıs Suriye orijinli mesele PYD PKK ilişkisini aşan bir durum. Ortadoğudaki politikalar Türkiye’nin Suriye politiklarıyla bağlantılı bir olay çünkü doğrudan değil ama Türkiye ile Suriye savaş içerisinde. Yakalanan şahsın Suriye rejimi, askeri

Yazının Devamı

Dum Dum’un vedası

21 Şubat 2016

Her ayrılık zordur. Hele de geri dönüşün olmayacağını bildiğin zaman. Çaresizlik içinde o anı beklemek, yaşananları, paylaşılan mutlulukları anımsayarak arada bir “belki” diye umutlanmak...

Biz de Dum Dum’la böyle “veda”laştık...

Son üç buçuk aydır takvimden düşen her yaprakta bir gün daha yaşadı diye sevinerek her dakika onu öpüp kokladık, kulağına “Bizi sensiz bırakma” sözcüğünü fısıldadığımızda da ondan gelen kısık mırıltıları duyunca umutlanarak, geride kalan günlerimizi düşündük...

Dum Dum, 2007 Mayıs’ında Ankara’daki pet shop’ta ilk gördüğümde maviş gözlü, 45 günlük bir bebekti. Suratı, patileri ve çok sevdiği kırık kuyruğu da bugünkü gibi kara değildi. Diğer iki kardeşine oranla o kadar afacandı ki dayanamayarak avucumun içine alıp öptüm. O da “anlaştık” dercesine minik patisiyle burnuma dokundu. Bu ilk temasın ardından birlikte olmaya ve ömür boyu hiç ayrılmamaya karar verdiğimizde ise miki fareli tırmık tahtası, tuvalet kabı, ıslak mamaları ve birkaç küçük oyuncak fareden oluşan tek poşetlik eşyasıyla çoktan İstanbul’a doğru yola koyulmuştuk bile...

Kısmetiyle geldi derler ya Dum Dum’unki aynen öyle oldu. Birkaç ay sonra Ebru ile evlendik ve küçük bekâr evimizden dört odalı

Yazının Devamı

CHP’de değişmeyen tek şey değişim

18 Şubat 2016

CHP’de herkes “Köklü değişime ihtiyaç var” diyor. Aslında bu CHP’de genel başkanlık koltuğunun değiştiği 22 Mayıs 2010’dan bu yana Kılıçdaroğlu’ndan sıkça duyduğumuz ancak içi doldurulamayan bir söylem... Ya da alınan her seçim yenilgisinden sonra veya gerçekleştirilen her kurultay öncesinde parti tabanına heyecan vermek amacıyla muhalefet tarafından dillendirilen “O gitsin, ben geleyim” ritüeli. Yani partide iktidar da muhalefet de yüzde 25 bandında sıkışan CHP’nin hem tabanına hem de sokaktaki insana umut olması için yenilenmesi konusunda hemfikir ama beklentiler ve içerik konusunda 180 derece farklılık var. Daha yeni kurultaydan çıkan CHP’nin bugünkü durumu da aynı çünkü biri “2019’da seçimlere yeni tüzük ve örgüt yapılanmasıyla gitmek şart” görüşünde ve onun hazırlığında, diğeri ise “Bu lider ve mevcut kadroyla yürümez” ısrarında. Bir başka deyişle, bugüne kadar yenilenmeyi kişilerin değişimi olarak gören Kılıçdaroğlu cephesi seçimlerde alınan başarısızlıkları bu kez partideki sisteme, muhalefet ise lider ve kadrolara bağlıyor. Nitekim bunu ilk kez Deniz Baykal da açık açık dile getirdi ve Kemal Kılıçdaroğlu’nu nazik bir şekilde istifaya davet etti.. Sonrasında da “Ben kendim

Yazının Devamı

Koltuk beni asla değiştirmez

15 Şubat 2016

Hafta sonu CHP’nin eski Genel Sekreteri Gürsel Tekin’le partinin en aktif ve lidere en yakın isimlerden birisiyken yıllar sonra nasıl PM dışında kaldığını konuştuk. Hazır buluşmuşken de son dönemde CHP’yi en çok yıpratan, hatta “Ülke yanarken CHP kendisiyle meşgul” dedirten Atatürk portresini indirme krizi ve Sezgin Tanrıkulu ile beraber İngiltere parlamentosunda yaptıkları açıklamalara yönelik eleştirileri sorduk. Öncelikle kurultay sürecinde kendisine dönük yaşananları ve sonucu bir operasyon olarak değerlendiren Tekin, “Kimlerin yaptığını biliyorum. Benim adım Gürsel ama soyadım bazen Tekin olmayabilir onu da bilsinler” dedi. Hemen ardından da parti yapılanmasının içe değil dışa dönük olarak revize edilmesi gerektiğine dikkat çekerek, bu konuda yaptığı çalışmayı Kılıçdaroğlu’na sunacağını söyledi. Yani Gürsel Tekin şu an parti yönetiminde olmasa da hâlâ oldukça iddialı ve kararlı. İşte sohbetimizin detayları:
‘Kimseyle sorunum yok’
-Sokakta kabul gören bir politikacısınız ama parti içinde durum biraz sıkıntılı...
Doğru ortalama 32 yıldır aralıksız partinin içindeyim. Yani bir dönem olursunuz bir dönem olmazsınız değil her dönem seçilmişimdir mutlaka bir yerde görevim

Yazının Devamı

BM ‘aç’ diyeceğine neden ‘dur’ demiyor?

11 Şubat 2016

Rus uçaklarının bombaladığı, Esad güçlerinin ablukasındaki Halep’ten kaçan binlerce kişi Türkiye sınırında, on binlercesi de yollarda... Gelenler şimdilik Suriye tarafında AFAD ve Kızılay tarafından oluşturulan kamplarda kalıyor. Şu anda da Suriye topraklarındaki 9 ayrı kampta 50-60 bin kişi var, yeni gelenler için de bir kamp daha yapılıyor. Çünkü savaşın başından bu yana “açık kapı” politikası uygulayan Türkiye’nin yeni stratejisi şimdilik bu. Yani yaralılar, hastalar, yaşlılar ya da orada yaşamını sürdüremeyecek durumda olanları içeri almak, diğerlerini sınırın öte yanında güvenli bir şekilde barındırmak. Ancak bu durum gelişmelere bağlı olarak her an değişebilir ve ilk zamanlarda olduğu gibi sınıra gelen herkes Türkiye’ye alınabilir. Nitekim Cumhurbaşkanı da “gerekirse” vurgusuyla bunu açık ve net dile getirdi. Başbakan da “Türkiye’nin zorda olan, canını kurtarmaya çalışan kimseye kapısını kapatmadığını, kapatmayacağını” söyledi. O nedenle, BM’nin Türkiye’ye Halep’ten kaçan mültecilere kapıyı hemen açma çağrısına hiç gerek yok. Hele de bunun bir uluslararası yükümlülük olduğu gibi hatırlatmalara... Zira başından beri uygulanan Suriye politikası doğrudur, yanlıştır tartışılır

Yazının Devamı

Suriye’ye insani yardım da durdu

8 Şubat 2016

Halep bölgesinden kaçan binlerce kişi Türkiye sınırında, 100 bine yakını da yollarda... İnsanlar canlarını kurtarmak için Türkiye’ye doğru kaçıyor ama geliş yolları da güvenli değil. Çünkü o hat da Rus uçaklarının hedefleri arasında dahası bu yoğun bombardıman nedeniyle Türkiye ile Halep arasındaki “insani yardım koridoru”da kapanmış durumda. Yani insanlar hem iki ateş arasında hem de bölgeye gıda ve diğer ihtiyaç malzemeleri ulaşamıyor. Ve bu nedenle bölgede sıkışmış yüz binlerce insan var. İşin en acı yanı da tüm dünyanın bu dramı seyretmesi. Suriye’deki savaşın sona erdirilmesi için yapılması planlanan Cenevre görüşmelerinin ilk denemesini gördük bırakın akan kanın durmasını sağlayacak bir adım atmak, yaralıların tahliyesi ya da insani yardımların ulaştırılmasına dönük ateşkes dahi konuşulmadı. Herkes birbirini suçlayıp masadan kalktı. Katliamlar, gözyaşı ve insanlık utancı cephesinde değişen bir şey olmadı. Dahası Esad güçlerinin ablukası ve Rus uçaklarının yoğun bombardımanı nedeniyle önümüzdeki günler daha vahim olaylara gebe. Niye mi? İşte Türk Kızılayı Genel Başkan Vekili Dr. Kerem Kınık’ın anlattıkları:

-Rusya bu ağır hava saldırılarına ki misket ve Cruise bombaları

Yazının Devamı