Örgütler bu gücü ve cüreti nereden alıyor?

24 Mart 2016

Terör Paris, Ankara, İstanbul’dan sonra Brüksel’i de vurdu. Ve sonrasında yine her ülke radikal yapıların faaliyetleri ve uyuyan hücrelere karşı kendi güvenliğine dönük önlemleri konuşuyor, arıyor. Aslında bu, bugün insanlığın karşı karşıya kaldığı terör belasındaki çözümsüzlüğün baş nedeni. Zira kendi güvenliğini düşünen her ülkenin sonuç alabilmesi için öncelikle bu küresel tehditle mücadelenin bir parçası haline gelmesi şart. Yani tüm ülkelerin terör konusunda gerek tanımlamadan gerekse de ortak hareket etme noktasında uyum ve işbirliği içinde olması lazım. Var mı şu anda? Yok. Ya da böylesine kutuplaşmış bir dünyada menfaat birliği çok zor. Çünkü birinin terörist dediğine diğeri özgürlük savaşçısı tanımı yapabiliyor ve de bu konjonktürel duruma, zamana göre değişebiliyor. Dahası, terör Ortadoğu’daki vekâlet savaşlarında “araç” olarak kullanılmaktan çekinilmiyor.
O nedenle de aralarında ABD, NATO üyeleri ve Rusya’nın da bulunduğu 60’dan fazla ülkenin hedefinde olan IŞİD’in ya da diğer terör örgütlerinin eylem gücü ve cüreti hakkında fazlaca kafa yormaya gerek yok. Nitekim bu duruma Genelkurmay İstihbarat Dairesi eski Başkanı İsmail Hakkı Pekin de şu sözlerle açıklık getiriyor:

Yazının Devamı

Hedef ya da bombacı değişse fark eder mi?

21 Mart 2016

Türkiye, çok ciddi bir terör dalgasıyla karşı karşıya... Acının biri küllenmeden yeni bir canlı bomba katliamıyla sarsılıyoruz ama her saldırı sonrasında da aynı tartışmaya odaklanıyoruz. Kim ne için yaptı, canlı bombanın hedefinde kim vardı ya da gerçek hedef neydi? Tamam teröristin bağlı olduğu örgüt ve hedef kriminal soruşturma açısından önemli ancak sadece o kadar. Çünkü sonuçta PKK ya da IŞİD fark etmiyor ve amacı, hedefi ne olursa olsun her saldırıda masum siviller, çocuklar ölüyor, yaralanıyor. Bu nedenle de insanlar terk edilmişlik, zayıflık kıskacında ve yeterince korunmadığı fikrinde. Bu da terörün, teröristin işini, hedefini kolaylaştırıyor. İstiklal Caddesi’ndeki patlama ve Nevruz tedirginliğinin İstanbul’a etkisini gördük. Her gün milyonlarca insanın geçtiği caddeler ve AVM’ler bomboştu. Onun için öncelikle bu sarmaldan çıkmak gerekiyor. Bunun tek yolu ise siyasi görüşü ya da inancı ne olursa olsun herkesin “Hedefleri Türkiye” deyip amasız, fakatsız terörü lanetlemesi ve ortak tepki vermesi. Aynen Fransa’da olduğu gibi..
Nitekim geçenlerde güvenlik politikaları uzmanı emekli binbaşı Mete Yarar da bu noktaya değinerek şunları söyledi:
“Ankara saldırısında

Yazının Devamı

ABD’de bizdekinin iki katı PKK analisti var

17 Mart 2016

Kızılay’daki katliamın ardından yine “istihbarat zafiyeti” tartışılıyor. Tıpkı Merasim Sokak ve Gar’da yaşananlar sonrasında olduğu gibi... Doğru, terör eylemlerine karşı en güçlü silah istihbarat. Yani örgütü, teröristi harekete geçmeden duyum almak ve çökertmek. Üstelik de bu canlı bomba ya da intihar eylemcisiyse. Yoksa son noktada alınan polisiye önlemlerle bunu engellemek mümkün değil. Geçmişte bunun başarılı örneklerine tanık olduk, bugün de çok sayıda olay önlendi deniliyor ama Ankara’da son beş ayda meydana gelen üç olayda gördük ki “endişeyle beklenen eylemlere” bile müdahalede ciddi sorun yaşanıyor. O nedenle de istihbarat teşkilatının yetersizliğine yönelik eleştiriler dorukta. Dün bu konuyu bizde Genelkurmay İstihbarat Dairesi eski Başkanı İsmail Hakkı Pekin ve MİT eski Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş’e sorduk. Biri teşkilatın yeniden yapılandırılması, diğeri operasyonel önlemlerle birlikte siyasi çözümler üretilmesi gerektiğini söyledi. İşte anlattıkları:
İsmail Hakkı Pekin: Dünyanın her yerinde iç istihbarat İKK (İstihbarata Karşı Koyma) ve güvenliktir. Bizim istihbarat teşkilatı hem içle hem dışla uğraşıyor. Personel itibarıyla da ne nitelik ne de nicelik yönünden

Yazının Devamı

Vatandaşın mı yoksa vekilin çıkarı mı?

14 Mart 2016

Teröre lanet
Güven Park’taki patlama ile başkent Ankara 5 ay içinde üçüncü kez hedef oldu. Yine onlarca insan öldü ve çok sayıda vatandaşımız yaralandı. Milletçe bu terörü lanetliyor, ölenlere rahmet yaralılara acil şifalar diliyoruz. Kahrolası terörün amacı açık; devleti çaresiz göstermek, toplumda sindirme ve yıldırma yaratmak. O nedenle terörle mücadelede aslolan bu tür saldırıları olmadan engellemek. Bunun tek yolu da istihbarat ama göründüğü kadarıyla yine sınıfta kaldı. Hemde güvenlik birimlerinin uzun süredir “alarm” durumunda olduğu ve Ankara’da bazı hareketlenmelerin olacağı bilgisinin yayıldığı bir dönemde...

Turizm sektörünü ve vatandaşı heyecanlandıran “haziranda vizesiz Avrupa” söylemlerinin gerçekleşmesi için 9 yasanın iki ay içinde Meclis’ten geçirilmesi gerekiyor. O nedenle de Başbakan muhalefet partilerine destek çağrısı yaparak “Muhalefetin en azından köstek olmamasına ihtiyacımız var. Biz kanunları 317 ile çıkarırız ama engellemesinler” dedi. Ancak o noktada da bazı sıkıntıların yaşanma olasılığı var. Özellikle de 9 kanun içerisinde yer alan Siyasi Etik, yani milletvekillerinin neler yapıp yapamayacaklarını öngören yasa açısından. Çünkü bu yasa tasarısı

Yazının Devamı

Suriyeliler için gereken para 20 milyar euro

10 Mart 2016

Türkiye AB ile “Müzakereler başlıyor” açıklamasının yapıldığı 2004’den bu yana unutulan tarihi zirvelerden birini Suriyeli mülteciler sayesinde yaptı. Yani mülteci akınından gözü korkan AB “Ver parayı kurtul” mantığından hareketle Türkiye ile zoraki masaya oturdu. Henüz bir anlaşma metni olmayan ve açıklamalara dayanan sonuçlarına göre de herkes mutlu görünüyor. AB, Suriyeliler için 3 değil 6 milyar euro verecek, Türkiye’ye iade edilen sayı kadar da uluslararası hukuku çiğnememiş göçmen Avrupa’ya gönderilecek. Böylelikle de Türkiye’deki mülteci sayısında artış olmayacak. Bunlar Türkiye açısından iyi pazarlık olarak değerlendiriliyor ama bu noktada Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi Müdürü Doç. Dr. M. Murat Erdoğan’ın bazı çekinceleri var. Gerekçeleri de şunlar:

- Türkiye geçen hafta bir strateji planı gerçekleştirdi ve mülteciler için 2018’e kadar ihtiyacımız olan paranın 3 değil 20 milyar euro olduğu ortaya çıktı. Bu da pazarlık masasında tartışıldı. Sonradan ortaya çıkan 3 milyar euro da bunun bir parçası.

- Avrupa’da şu an 1.5 milyon mülteci var, bunların yarısı da Suriyeli değil. Yani AB en az 700 bin kişiyi Türkiye’ye göndermeyi planlıyor. Biz

Yazının Devamı

CHP’nin ilacı yönetimi yeniden yapılandırmak

7 Mart 2016

CHP parti içi iktidar tartışmalarından, ülke iktidarına bir türlü odaklanamadı. Bugün de durum aynı. Daha geçenlerde Deniz Baykal’ın sürpriz çıkışıyla “yeniden göreve mi talip” tartışması yaşandı. Gerçi Kılıçdaroğlu “O defter kapandı” diye noktayı koydu ama kime sorsan, ülkede güçlü bir muhalefet ya da iktidar alternatifi olmadığından yakınıyor. Açıkçası yüzde 25’lik oy bandında sıkışan CHP’ye dönük sokaktaki insanda güven sorunu var. O nedenle de CHP’de değişim sözcüğü gündemden düşmüyor ve bu da ağırlıklı olarak “o gitsin ben geleyim” mantığı üzerinden yürüyor. Yani iktidar yürüyüşü için çözüm isimlere odaklanmış durumda...
Hafta sonu konuştuğumuz Murat Karayalçın ise bunun tam aksini savunarak isimlerin değil yönetim yapısının değişmesi gerektiğini söyledi. Niyesini de şöyle açıkladı:
“CHP yüzde 25’lik oy oranıyla düşük siyaset kapanına yakalanmış durumda. Biraz altında kalıyoruz, üstüne çıkıyoruz ama hep yüzde 25’lerdeyiz. Bu kapandan kurtulabilmemiz için mevcut örgütlenme yapımızı değiştirmemiz gerekiyor. Ancak böyle bir durumda yüzde 30’ların üzerinde oy alarak iktidara talip olabiliriz.”
“Peki bu nasıl olacak ya da olmalı?” diye sorduğumuzda da Karayalçın’ın yanıtı şu

Yazının Devamı

Hukuk görevini yaptı sıra iade-i itibarda

3 Mart 2016

Kamuoyunda “Askeri Casusluk” olarak bilinen çoğunluğu asker 356 sanığın yargılandığı dava 4. yılında beraatla sonuçlandı. Yargılama sürecinde ölen sanıklardan emekli Tümgeneral Alaettin Parmaksız hakkında açılan kamu davası da düştü. Yani Parmaksız paşa aklandığını göremedi. Karar üzerine TSK da “Hukukun üstünlüğü” vurgusu yaptığı açıklamasında “Beklentilerimizin haklılığı tekrar ortaya çıkmıştır” dedi ancak bu suçlamalar nedeniyle ordudan atılan askerlerin geri dönüş yolu hâlâ kapalı. Şöyle ki; bu davanın ana delili olan ve Sapanca’daki çiftlik evinde bulunan bir hard diskte sadece adı geçtiği için sanık durumuna düşen değişik rütbelerdeki 80 muvazzaf askerin Yüksek Disiplin Kurulu kararıyla TSK’yla ilişikleri kesildi. Gerekçe de TSK mensuplarına uygun olmayan davranışlar içerisine girmekti. O tarihte bu karara itiraz eden askerler ise “Bu hukuksuz bir işlemdir, yargılama sürerken bizi ihraç edemezsiniz” diyerek Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nde dava açtılar ve kazandılar da... Yani mahkeme “Evet, bu kişilerin bu aşamada ihracı mümkün değildir, mesleğe geri dönmeleri gerekir” şeklinde karar verdi ama Milli Savunma Bakanlığı’nın kararı temyiz etmesi nedeniyle dönüş olmadı,

Yazının Devamı

İdlib’den yeni bir göç dalgası olabilir

29 Şubat 2016

Suriye’de beş yıldır süren iç savaşa çözüm bulma yolunda kritik eşik olarak değerlendirilen iki haftalık ateşkes yürürlükte ancak savaşan tarafların bu anlaşmaya ne kadar uyacakları ya da kimin tarafından bozulacağına yönelik kuşkular, tartışmalar sürüyor. Bu konudaki olasılıkların başında da “terörist” olarak gördüğü gruplara yönelik hava saldırılarına devam edileceğini açıklayan Rusya ve Esad rejiminin hedef saptırma riski var. Çünkü hem bu gruplar hakkında net bir tanım yok hem de IŞİD gibi ateşkese dahil edilmeyen El Nusra’nın kontrolündeki yerler muhaliflerin bulunduğu İdlib’de... Yani Rusya veya Esad rejimi El Nusra diye İdlib’i vurabilir. Bu durumda da muhalifler kendilerine dönük saldırı olduğunu gerekçe göstererek ateşkesi bozabilir. Bu da hem Suriye’de öngörülen çözüm sürecinin çökmesine hem de Türkiye’nin yeni bir göç dalgasıyla karşı karşıya kalmasına yol açabilir... Nasılını ve nedenlerini hafta sonu konuştuğumuz CHP Ardahan Milletvekili ve Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz şöyle sıraladı:
- Bundan sonraki sürtüşme alanı İdlib merkezli olacak. O bölgede nereden baksan 1.5 milyon nüfus var ve şimdi daha da arttı. Çünkü Halep’ten kaçanlar

Yazının Devamı