Kazandık!

4 Kasım 2011

Nihayet maçı kazandı Fenerbahçe Ülker, THY Euroleague’de. Aslında çok daha fazla kazancı olan bir maç oynayabilirdi, en önemli pota altı silahı 17 sayı, 8 ribaunt ortalamalı Akingbala’dan yoksun oynayan Nancy önünde.
Öncelikle yerlerde gezen moralini, maç kazanma enerjisini yeniden kazanabilirdi Fenerbahçe Ülker, başladığı gibi bitirebilseydi maçı İpekçi’de. Nasıl başladı diye sorarsanız; Sefolasha’nın müthiş enerjisi vardı ilk çeyrekte. Formsuz Ukic-Jerrels ikilisinin yapamadığını kenardan gelen Emir yapıp, oyun kurucu gibi oynayıp, oyunu pota altına yığınca, hem Oğuz fizik avantajını çok iyi kullanıp skor buluyor, hem de dışarıda isimler rahatladığından Bogdanovic, haftalardır beklenen resitale başlıyordu. Batum’a karşı Sefolasha’nın gövde gösterisi takımın güvenini artırıyor, sahada kimin ‘patron’ olduğu çok net hissediliyordu.
Ancak 2. yarı birden görüntü değişti. Ukic art arda top kaybı yaparak rakibi maça inandırırken, boyalı alana bir türlü geçiremediğimiz toplar potamızda hızlı hücum sayılarına dönüşüverdi. Fizik avantajını kullanamayan temsilcimiz, bu sezonki en büyük hastalığı olan ikili oyun savunmasında yine ilkokul takımının yapmayacağı hataları tekrar edince

Yazının Devamı

BASKETBOL PANORAMA

1 Kasım 2011

HAFTANIN KARMASIDERON WILLIAMS (BEŞİKTAŞ MİLANGAZ)
Ankara deplasmanında da şovuna devam etti. 23 sayı, 3 ribaunt, 8 asistlik performansıyla Telekom deplasmanında resital sergiledi.

RYAN TOOLSON (ALİAĞA PETKİM)
Takımının ligdeki ilk galibiyetinde başroldeydi. 20 sayı, 7 asist ve 5 ribaunt ile triple-double’a yakın performans sergiledi.

PRESTON SHUMPERT (GALATASARAY M.PARK)
Pınar Karşıyaka karşısında oyuna çok kötü başlayan takımını kurtaran isim oldu. 22 sayı, 4 ribauntluk performansıyla maça damga vurdu.

ERMAL KURTOĞLU (ANADOLU EFES)

Yazının Devamı

Hepsi bir arada!

27 Ekim 2011

Euroleague’de final-four adayları arasında yer alan Anadolu Efes’in Spirou Basket gibi sıradan bir Belçika takımına yenilmesi için birçok aksiliğin ve beceriksizliklerin bir arada olması gerekiyordu. Tıpkı dünkü gibi! Maça çok rahat başladı temsilcimiz, belli ki rakibi küçümsemişti. Ancak Euroleague arenasında hemen cezanın kesilebileceğini ilk periyodu 24-15 geride bitirince anladı. Bu bölümde rakip, hücumlarda yüzde yüze yakın bir isabetle oynarken, bunlar tamamen birebirlerde çok kolay yenilmemizin getirisiydi.
İkinci periyotta savunmada kıpırdandı temsilcimiz ama bu kez de hücumda anlamsız işler yaptı. Kerem’in daha 5. dakikada sakatlanarak oyundan çıkması, organizasyon anlamında sıkıntı yaşamamıza neden olurken, özellikle boyalı alana topu yeterince geçiremeyişimiz, Savanovic’i ilk kez bu kadar silik bir görüntüde izleyişimiz, rakibin maça biraz daha inanmasını sağladı. Bir de konuk takımdan yağmur gibi üçlükler gelince, temsilcimiz bir anda maçın dönmeyecek noktalara doğru gidişini izledi. Bu krizden çıkmanın tek yolu vardı, o da agresiflik ve top çalmalar olmalıydı. Kinsey ile Ermal bu konuda üzerlerine düşeni fazlasıyla yaptı, Ersan da şutlarıyla takımını oyunda

Yazının Devamı

BASKETBOL PANORAMA

25 Ekim 2011

HAFTANIN KARMASI

DARIUS WASHINGTON(TÜRK TELEKOM)
Takımının Bandırma Kırmızı karşısında rahat bir galibiyet alması bekleniyordu ama o işi daha da kolaylaştırdı. 16 sayı, 10 asist ile double-double yaptı.

AUSTIN NICHOLS(TOFAŞ)
Erdemir gibi hedef maç olarak düşünülen karşılaşmada 24 sayı üretti, 8 ribaunt ve 3 asistlik performansıyla Bursa ekibini galibiyete taşıdı.

Yazının Devamı

BASKETBOL PANORAMA

18 Ekim 2011

HAFTANIN KARMASIMİRE CHATMAN(PINAR KARŞIYAKA)
14 sayı, 5 ribaunt, 7 asist, 3 top çalmalık performansıyla Pınar Karşıyaka ’nın Banvit karşısında elde ettiği galibiyetin mimarlarından oldu.

DARIUS WASHINGTON(TÜRK TELEKOM)
Kazanmak için atmak zorunda olan Ankara ekibinin hücumdaki en
etkili ismiydi. 23 sayı, 8 asist,
3 ribauntla galibiyeti getirdi.

MARCELUS KEMP(BEŞİKTAŞ MİLANGAZ)

Yazının Devamı

Kazanan Mahmuti

13 Ekim 2011

Sezonun henüz başında, hazırlıklar tamamlanmamışken, kadro oturmamışken sergilenen mücadele için iki takımı da tebrik etmeli. Birbirlerinin ne yapacağını öyle iyi biliyorlardı ki, coachların yaptıkları ya da yapmadıkları her hamle skora etki etti. Fenerbahçe Ülker, Lakovic’in savunmasındaki Ömer ve Bogdanovic’i kritik anlarda sahneye sokarken, sarı-kırmızılılar özellikle post-up oyunları da iyi oynayan Bogdanovic rüzgârını Shumpert ile kesti.
Galatasaray’ın en önemli kozu ise yine ikili oyunlardı. Rakibin bu oyuna aldığı önlemi ekstra pas ile aşmayı bilen Galatasaray, sürekli boyalı alanı işledi ve skor üretti. İlk yarıda Galatasaray’ın yakaladığı 10, ikinci yarıda Fenerbahçe’nin yakaladığı 7 sayılık farkların erimesini sağlayan da coach hamleleriydi. Spahija rakibin çift guard taktiğini Emir’i potaya yaklaştırarak lehine çevirirken, ikinci yarıda Fenerbahçe arayı açtığında Oktay Mahmuti alan savunmasına dönerek rakibin hızını kesti. İki coach arasındaki taktik savaşı kazanan sonunda Mahmuti oldu. Spahija’nın 4. periyotta fark açılmışken ve rakip alan savunmasına dönmüşken Ukic ile Bogdanovic’i kenarda oturtarak skorun dengeye gelmesine göz yumması maç boyunya yaptığı tüm

Yazının Devamı

Düşünme zamanı

12 Eylül 2011

Ne yazık ki, bu turnuvada rakiplere bizim takımı durdurmaları için yeni bir taktik hediye ettik! 'İster faul yapın, isterseniz de dışarıdan zorlama atışlara itin bizi, zaten sokamayız' dedik.
Sırbistan da öyle başladı maça. Potaya yaklaştırmadı bizi, doğru gibi gözükse de attığımız şutlar, Litvanya'nın genelinde olduğu gibi çemberden geçmedi. 7'de 1 ile başladığımız maçta Teodosic ilk çeyrekte şov yapınca, kazanma umutlarımız bitiyor gibiydi.
İkinci yarıda bir gerçeği hatırladı oyuncularımız. Biz savunma yaptığımız kadar takımız. Kritik üçlükleri sokarak rakibin savunmasını açan Kerem Tunçeri, Teodosiç'e de adım attırmayınca bir anda maç ortaya geldi. Savunma, hücuma da güven getirmişti, Ömer Onan başta olmak üzere, kısalar skora katkı yapınca, içerisi de devreye girdi.
Orhun Ene'nin ikinci yarıya Enes ile başlayıp, Savanovic'in savunmacısını potaya yaklaştırması çok akıllıca bir işti. Zaten Enes, o noktayı, işledi de işledi... Ivkovic, bu hamleye Macvan ile karşılık verdiğinde Ene, Ersan'a güvendi. Son çeyreğin başında 4 kısaya dönerek baskıya başlamak, son dakikada Sırbistan 5 sayı öne geçmişken, 5 kısayla tam saha prese dönüp, rakibe top kaybı yaptırmak, elindeki

Yazının Devamı

Sona kalmamalı!

10 Eylül 2011

Anladık ki, Litvanya’da maç sonlarını oynayamıyoruz, ister şanssızlık diyelim, ister beceriksizlik; oyunun sonu kafa kafaya geldiyse, salondan üzgün çıkan biz oluyoruz. Ne yapmalıyız öyleyse; işi son ana bırakmamalıyız. Oyun içinde bize skor üstünlüğünü getiren hamleleri unutmadan, onlarda ısrarcı olmalıyız.
Nelerde ısrar edebilirdik mesela... Oyunu pota altına yıkmışken, NBA’in yeni ismi Enes, ligin MVP’si Nowitzki’ye karşı gövde gösterisi yaparken onu sahada tutabilirdik. Süper yıldızın durduramadığı Enes’i diğerlerinin hiç durduramayacağını hesap edebilirdik. Belki de, malum rotasyon; Enes’i maçın ikinci bölümüne saklamayı istedik! Peki ilk yarıda 6 dakika oynatıp çok da iyi performans aldığımız, Kaman’ı durduran Oğuz Savaş’ı neden bir daha düşünmedik! Özellikle 3. çeyrekte yediğimiz 25 sayıda başrolü oynayan dev ismi Oğuz ile biraz daha yıpratamaz mıydık?
Aslında bir kez daha maça ne yapacağımızı çok iyi bildiğimizi göstererek başlamıştık. 2. dakikada 4-0 gerideyken bile seçtiğimiz şutların doğru olduğunu biliyor, oyunu boyalı alana yıktıkça da, önce Ömer Aşık, sonra da Enes ile sonuca gidiyorduk. Ribaunt üstünlüğünü kurmuştuk ve rakibe ikinci top şansı vermiyorduk. En

Yazının Devamı