Fenerbahçe bütün spor sahalarını sarı lacivert yaptı.

18 Haziran 2011

Fenerbahçe-Galatasaray rekabetinin sporumuz için ne kadar önemli olduğunu bu seride bir kere daha görmüş, anlamış olduk. Fenerbahçe Ülker, Galatasaray Cafe Crown dışında hangi takımla eşleşmiş olsaydı bu final bu kadar oynanmaz, büyük bir olasılıkla da geçen hafta Perşembe günü tamamlanırdı.

Hatta bir adım öteye gidelim, bunu yazıyor olduğum için Galatasaray formasını giyen oyuncular alınganlık göstermesinler, zaten maç sonunda Ermal da benzer açıklamalarda bulundu; bu oyuncuların üzerilerinde sarı kırmızı dışında başka bir forma olsaydı sonuç yine değişmezdi.

Ancak işte o forma rekabeti bu noktalara kadar taşıdı, bir anlamda Fenerbahçe Ülker’in başarısını daha da büyüttü, değerini arttırdı.

Galatasaray Cafe Crown bu bakımdan belki de potansiyelinin üzerinde bir çizgiye geldi, hatta öyle ki Salı günü Sinan Erdem’de oynanan maçla taraftarının kattığı sinerji ile birlikte şampiyonluğa da inandı. Ezeli rekabetin doğasında böylesi mücadelelerin sonunda sürprizler olduğuna da defalarca kere

Yazının Devamı

Aziz Yıldırım'dan Mahmut Özgener'e...

16 Haziran 2011

Dünyada futbol yönetilmesi en zor işlerden bir tanesidir. Türkiye’de ise neredeyse imkânsıza yakın yönetim konularındandır. Bu nedenle de öncelikle bir kulübün başkanı ve hatta hepsinin üzerinde bir federasyon başkanı olmak için insanın yatıp kalkıp düşünmesi beklenir. Bu bahiste düşünmenin yeterli olmadığını biraz da o akıl mekanizmasını durdurmak gerektiğini eklemeliyiz.

Sn. Ali Şen’in 1998 Şubatında Fenerbahçe’yi Sn. Aziz Yıldırım’a devrettiği günlerden sonra uzun yıllar geçti. Şimdilerde Aziz Yıldırım’ın o ilk yıllardaki uzlaşmacı, kavgadan uzak, Ali Şen’in yarattığı antipatik görüntüyü silmek için uğraştığı günleri hiç hatırlanmıyor. Aziz Yıldırım Türkiye’nin en çok sevdiği başkan modeliydi.

Ancak ortalık öylesine bir yangın yeriydi ki Aziz Yıldırım kendisini bu etkiden kurtaramadı.

Sonuçtan hareket ettiğimizde ortam mı insanları insanlar mı ortamı değiştiriyor, etkiliyor sorusunu sormak veya cevabını aramak anlamlıdır.

Çünkü futbol ülkemizde sporun ötesinde

Yazının Devamı

Galatasaray'ın savunması Fenerbahçe'ye nefes aldırmadı.

15 Haziran 2011

Öyle bir final serisi izliyoruz ki doluya koyuyorsun dolmuyor, boşa koyuyorsun almıyor. Bu ancak bir Fenerbahçe-Galatasaray ezeli rekabetinin içinde anlam kazanabilecek bir karşılaşma statüsünde değerlendirilebilir.

Galatasaray CC maç boyunca 16 top kaybediyor ancak bu topların hiçbiri Fenerbahçe Ülker adına kayda değer bir sayıya dönüşmüyor. Normal şartlarda böylesi bir üstünlük dahi bir maçın kazanılması adına yeter de artar bile; oysa kaybettiği topları geri almak için kıyasıya ve bıktırıcı bir alan savunması yapan bir Galatasaray Cafe Crown izliyoruz.

Açıkçası bu maçı izlerken serinin öncesine, Galatasaray CC’ın Banvit’le oynadığı maçlara kadar gittim. Serinin ikinci randevusunda da aynen bu şekilde savunma yapan ve direnen bir Galatasaray Cafe Crown izlemiştik. Öyle ki kendi boyalı alanını geçilmez, girilmez bir hale getirmiş, rahat top kullanımını olanaksız kılmıştı. Ancak o gün Fenerbahçe Ülker dışarıdan peş peşe üçlükleri gönderince maçı kendi lehine çevirmişti.

Zate

Yazının Devamı

Fenerbahçe Ülker için maç ve şampiyonluk sayısı

13 Haziran 2011
Galatasaray CC’ın yüksek tempolu ve üst düzeyde mücadele gösterdiği serinin üçüncü karşılaşmasında yapamadığı bir şey vardı; taraftarının önünde Abdi İpekçi’de yenilemeyeceğini Fenerbahçe Ülker’e hissettiremedi ya da onun bu yöndeki inancını kıramadı. Aksine karşılaşma uzatmaya gidince sarı lacivertli oyuncuların kötü oynadıkları günde dahi bu maçı çevirecek kadar kapasiteleri (veya şansları) olduğunu göstertti. Ayrıca bir şey daha eklemeliyiz; Galatasaray CC taraftarı o maçta elinden geleni yapmış, ancak Fenerbahçe Ülker’li oyuncular üzerinde, Fenerbahçe taraftarının kendi takımının üzerinde yaptığı baskıyı kuramamıştı. Seriler teker teker maç üzerinden oynanıyor ancak hiç kuşku yok ki birbirini takip eden bir kurgu, senaryo ve süreç söz konusudur. Basketbol oyununu en az dört en fazla yedi maçlık bir dizi olarak ele almanız gerekir. Perşembe günü deplasmanda oynayan takım dört sayı ile salondan yenik bir şekilde ayrılırken büyük bir olasılıkla bir sonraki maçta neler yapabileceğini çoktan kafasında şekillendirmişti bile. Galatasaray Cafe Crown ile Fenerbahçe Ülker arasında sadece oyunculardan kaynaklanan bir fark bulunmuyor; son dört senedir Euroleague’de oynuyor olmanın verdiği bir alışkanlık ve tecrübe de söz konusudur. Bu takıma Ülker’den gelen oyuncuların önceki dönem tecrübeleri de eklendiğinde ve yine yabancı oyuncuların aynı platformda oynamış olduklarını da dahil edersek çok önemli bir detay ortaya çıkıyor. Fenerbahçe Ülker üçüncü maçta Galatasaray CC pota altına bir türlü girememiş, fazla da zorlamamıştı. İkinci maçta gerek kalmamıştı; çünkü üç sayılık seri isabetler oyunu koparmıştı. Hatta son maçta Spahija’nın hücumlarda yanlış tercihler kullandığını, uzun mesafeli şut atmak (0/4) yerine boyalı alana penetre ederek oynamayı tercih etmiş olsa eşitlenmiş skoru kendi lehine çevirebileceğinden konuşmuştuk. Spahija dersini almış olacak pota altı hücumlarına odaklanmış bir takım çıkardı sahaya. Öyle ki ilk yarı tamamlandığında Fenerbahçe Ülker’in Galatasaray CC’dan 5 tane fazladan hücum ribaundu vardı ve Oğuz Savaş ile Lavrinoviç çift haneli sayılara ulaşmıştı. Üç sayılık atış kullanmamak için de çaba harcıyorlardı. Ancak bunu başka bir şekilde tanımlamak da mümkün; boş atış olmadıkça garanti topları tercih ediyorlardı. Devre tamamlandığında Fenerbahçe Ülker’in 2 sayılık atışlarda da 5 tane fazlası vardı ve bunlar 10’a %’5’lik hücum ribauntlarından gelmişti. Galatasaray CC üçüncü periyot çok yorgun ve dirençsiz göründü. Tam da bu bölümde Fenerbahçe Ülker’in peş peşe üçlükleri geldi, fark açıldıkça açıldı. Son periyotta ev sahibi takım taraftarının da zorlamasıyla oyuna bir kere daha ortak olur muyum düşüncesiyle tam saha baskı kurdu. İlginçtir Fenerbahçe Ülker bu bölümde üç oyun kurucusuyla topu bir türlü diğer tarafa geçiremedi. 17 sayılık fark bir anda 4’e kadar indi. Ancak Galatasaray CC oyuncularının son direncini bu maçta kontrolü eline alan Ukiç kırdı. Ukiç müthiş bir performans gösterdi. 34 dakika ile her iki takımda da oyunda en uzun kalan oyuncuydu. 17 sayı atarken, 8 ribaunt ve 5 asistle maçın Fenerbahçe Ülker’e dönüşünün mimarıydı. Üçüncü periyotta Galatasaray CC’ın sadece etkili savunmasını kırmadı iradesini de teslim aldı. Son üç maçta özellikle profesyonellikten uzaklaştığı için eleştirdiğimiz Oğuz Savaş 19 sayı ile maçın ikinci kahramanıydı. Preldzic ve Lavrinoviç de çok önemli katkı sağladılar. Galatasaray CC bir Shumpert talihsizliği yaşadı. Erken sakatlanması ve bir daha oyuna girememesi sayı bulmada işini çok zorlaştırdı Mahmudi’nin. Maç bir anda Andric’in üzerine yıkılıverdi ve ikinci yarı Galatasaray CC’nın ayakta kalmasını sağlayan oyuncuların başında geliyordu. Shipp ve Johnson bir önceki maçla kıyaslanmayacak derecede etkisiz kaldılar. Bunda Ömer Onan’ın Johnson’a yaptığı savunmanın öneminin altını çizmeliyiz. Ancak takım olarak görüntüleri üçüncü maçta ortaya koydukları yüksek mücadeleden kaynaklanan yorgunluktu. Bu nedenle Oktay Mahmudi sürekli rotasyona gitti. Oyuncu değişiklikleri takımın dengesini bozdu, senkronizasyon kayboldu. Son periyodun başındaki üç sayılık atış isabeti son bölümde yanlışa dönüştü. 
FENERBAHÇE ÜLKER  
Klasman Atış Yüzdesi Ribaunt  
Sayı  2 Sayılık 3 Sayılık SA H S T A 
Euroleague 78, 2 52, 20% 37, 10% 70, 80% 10, 1 24, 6 34, 7 14, 7 
Beko Ligi 84, 4 55, 30% 37% 68, 70% 9, 9 24 33, 9 17, 8 
1. Final Maçı 81 56% 39% 70% 10 28 38 21 
2. Final Maçı 95 57% 45% 94% 32 37 21 
3. Final Maçı 93 63, 1% 30, 4% 80% 26 33 18 
4. Final Maçı 85 55.3% 54, 5% 71, 4% 12 20 32 15 
 Fenerbahçe Ülker tecrübesi, oyuncularının daha fazla katkı yapması ve ne istediğini bilen anlayışıyla maçı kazandı. Bu maçta istatistiksel olarak sezon ortalamasının üzerine çıktı. Öyle olunca da kazanmak normal bir sonuca dönüştü. 
GALATASARAY CAFE CROWN 
Klasman Atış Yüzdesi Ribaunt  
Sayı  2 Sayılık 3 Sayılık SA H S T A 
Beko Ligi 79 54% 35, 30% 75, 40% 8, 3 22, 2 30, 5 17, 7 
1. Final Maçı 59 40% 20% 89% 24 30 12 
2. Final Maçı 74 45% 29% 74% 11 20 31 14 
3.Final Maçı 97 53% 53, 3% 72, 4% 10 26 36 18 
4.Final Maçı 74 51, 6% 40, 9% 71, 4% 16 25 13 
 Galatasaray CC için her maç ayrı bir sınavdı ve ekstra bir şeyler yapması gerekiyordu. Üçünü maçta Fenerbahçe Ülker’in 93 sayı atmasına engel olamamış ancak kendisi daha fazla atabilmişti. Bu maçtaysa rakibi yine seksen sayının üzerine çıktı ancak karşılık veremedi. İstatistiksel olarak da sezon ortalamasının altına indi ve onun da kaybetmesi normal oldu. Sanırım Salı günü bu sezonun spor olayları tamamlanmış olacak. Bu çok büyük ve heyecanı yüksek bir final serisiydi. Son sözü Biletix’e yazacağım. Kaç yıldır hayatımızda var şu an bilmiyorum. Ancak internet hizmetlerini hala böylesi final maçlarında bilet temin etmek üzerine kuramamış olmalarını çok yadırgadığımı söylemek istiyorum. Bu çok önemli bir başarısızlıktır. Önümüzdeki dönemde ülkemizde birçok spor olayı olacak ve bunu tek elden organize eden bir bilet tedarikçisinin çağın gereği olan internet sistemi üzerinden hizmet vermede aksaması düşündürücüdür. http://twitter.com/uzaygokerman  
Yazının Devamı

Galatasaray CC, Fenerbahçe Ülker’i yenebilir mi?

9 Haziran 2011

Uzun yıllar sonra gelen, futbolun olmadığı ve bu nedenle de sporun enerji seviyesinin çok düştüğü şu günlerde bir anlamda heyecan kaynağına dönüşen Fenerbahçe Ülker-Galatasaray CC basketbol finalinin bu akşam oynanacak karşılaşması öncesinde bıraktığımız yerden devam ederek Galatasaray CC'nın ne şekilde dengeyi kurabileceği üzerine analitik bir gözle bakmaya çalışalım.

Serinin ilk iki randevusunda Fenerbahçe Ülker’in rakibine karşı farklı üstünlükler kurmuş olması bir anlamda Galatasaray CC’ın bu karşılaşmayı nasıl kazanabileceği üzerine bir kafa yormayı zorunlu kılıyor.

Çünkü Fenerbahçe Ülker’in ne yapacağı, nasıl oynayabileceği ve kazanabileceğini gördük, biliyoruz.

Galatasaray CC, Fenerbahçe Ülker’i nasıl yener?

Bir başka şekilde de sorabiliriz; Galatasaray CC, Fenerbahçe Ülker’i yenebilir mi?

Bu sorunun cevabını ararken ilginç bir takım sonuçlarla karşılaşıyoruz. Fenerbahçe Ülker bu sezon Euroleague’de 16 maça çıktı ve bunlardan 5 tanesini

Yazının Devamı

Galatasaray ve Fenerbahçe NBA standardına yaklaştılar.

9 Haziran 2011

Final serisinin üçüncü maçının ilk yarısı sona erdiğinde skor tabelasında 50-45 gibi yüksek bir sayı yazıyordu ve şekil olarak NBA standartlarına yaklaşmış bir karşılaşma izliyorduk. Galatasaray CC taraftarının da desteğini alarak canını dişine takmış müthiş bir mücadele ortaya koyarken, Fenerbahçe Ülker bu baskılı ortama Ömer Onan ve Ukiç ile karşılık vermeye çalışıyordu.

Galatasaray CC mutlak kazanması gereken bu karşılaşmada maç boyunca yapması gereken bütün doğruları sahaya yansıtırken, Fenerbahçe Ülker belki takım olarak kendi ortalamalarına yakın bir oyun oynarken bireysel olarak bir türlü istenen verimi veremeyen oyuncuları yüzünden rakibini hep geriden takip eden takım konumundaydı.

Galatasaray CC’ın bu maçı kazanabilmesi için sert savunma yapması şarttı. Ancak bu boyalı alan çevresini kontrol eden bir alan savunması stratejisiyle asla yeterli olamazdı; çünkü bir önceki maçın üçüncü periyodunda bu çizginin ötesinden yediği 5 adet üçlükle

Yazının Devamı

Galatasaray, Fenerbahçe nasıl öne geçti "fark" edemedi

7 Haziran 2011

Fenerbahçe Ülker, rakibinin yarı final serisini izlemiş, büyük bir olasılıkla açıklarını görmüş, nasıl hücum ve savunma yapacağını belirlemiş bir şekilde finalin ilk karşılaşmasına çıkmış sonunda da 22 sayılık bir fark ortaya çıkmıştı.

Serinin ikinci maçının ilk yarısı 46-44 GSCC üstünlüğü ile tamamlanırken ilk iki periyottaki genel görünüm; Galatasaray CC ilk maçta rakibinin neler yapabileceğini anlamış, dersine çalışmış ve ona göre oynuyordu ve bu da sonuca direkt yansımıştı; kendilerini maçı kazanabilecek durumda hissediyor olmalıydılar.

Galatasaray CC birinci maça göre 13 fazla sayı bulmuş, 3 tane üçlük atmış, esas önemlisi ribauntlarda büyük bir fakirlik yaşamışken 19’a 17 gibi bir üstünlük sağlamayı başarmıştı. İkinci periyottaki skor da 26-18 gibi farkla Galatasaray CC lehineydi.

Normal şartlar altında Galatasaray CC ligin Efes Pilsen dâhil olmak üzere hangi takımıyla oynuyor olsaydı bu şekilde momentumu da eline aldığı karşılaşmada başa baş bir oyun sergiler, muhtemelen de

Yazının Devamı

Fenerbahçe Ülker ile Galatasaray CC arasındaki fark

4 Haziran 2011

Dün final serisinin ilk karşılaşmasını izlerken Fenerbahçe Ülker’in bu sezon Euroleague’de dörtlü finallere kalamamış olmasının ne kadar büyük bir şanssızlık olduğunu bir kere daha gördük. Ligi üç yenilgi ile tamamlayan ve neredeyse kapasitesinin %40’ı kadar bir güçle mücadele eden Fenerbahçe Ülker’in klasmandaki ve play-off’lardaki son maçlarını takip ederken ister istemez zihnimizde olduğundan farklı, kapasitesi sınırlı bir takım kurmuştuk. Ancak bir kere daha anladık ki Fenerbahçe Ülker çok farklı bir kategorinin takımı ve Galatasaray CC ona rakip dahi olamadı.

Maç sonunda kelimenin tam anlamıyla kayalıklara çarpmış gibi hissediyor olmalıdırlar.

Galatasaray CC dün diğer plaf off maçlarından farklı bir anlayışla salona çıkmamıştı. Dizilişi, kurgusu ve taktiği aynıydı.

Boyalı alanı kapatacak; Fenerbahçe Ülker’in hem formsuz hem de sınırlı uzunlarını bu bölgeye sokmayacak, ikili sıkıştırmalarla top kullanan Ukiç, Jasikevicius’a oyun kurdurmayacak, ribauntları alarak set

Yazının Devamı