Galatasaray kendini bulurken Trabzonspor durdu!

7 Şubat 2011

Geçen hafta Bursaspor karşısında dağıldığını iddia ettiğimiz sonra hafta içinde bunun yepyeni bir başlangıcın habercisi olabileceğini yazdığımız ve kupa maçından sonra da kimilerince çok iyimser bulunsa da toparlanıyor olduğunu müjdelediğimiz Galatasaray dün Eskişehirspor karşısında yetenekli oyuncularının ekstra katkıları sayesinde kısa süre içinde farka giderek taraftarını fazlasıyla mutlu etti.

Bu kadar kısa sürede ortaya çıkan değişikliğin sebepleri neydi? Kısa süreli bir alev alma mıdır yoksa belli bir istikrardan söz etmek mümkün müdür?

Bu sayfa aracılığıyla futbolun doğru futbolcularla oynandığında teknik, taktik, diziliş, şablon gibi unsurların ikincil öneme sahip olduğunu fazlasıyla konuştuk. İspanya’daki son Barcelona-Real Madrid karşılaşması bunun çok tipik bir örneği niteliğindeydi.

Teknik adamlar kendilerini zaman zaman çok ön plana çıkarıyorlar ve takımın ortaya koyduğu oyunun neticesinden kendilerine daha büyük pay çıkarıyorlar. O teknik adamlardan bir tanesi de dün Galatasaray’ın rakibi olan

Yazının Devamı

Aykut'la kenetlenen Fenerbahçe'den muhteşem geri dönüş!

6 Şubat 2011

Karşılaşmanın 54. dakikasında Kahe Fenerbahçe kalesine golünü gönderirken o an karşılaşmayı izleyen bütün sporseverler istisnasız gol vuruşu yapılırken Fenerbahçe’nin sağ kanadında oynayan Bekir’in nerede olduğunu merak ediyordu. Büyük bir ihtimalle gol sonrasında da Bekir’in ardından saydırıyordu.

Açıkçası Bekir’in nerede olduğu Lig TV’nin ince araştırmaları sonucu ortaya çıkmamış olsaydı hele karşılaşma Fenerbahçe aleyhine sonuçlanmış olsaydı Bekir’in ipi hemen çekilirdi. Ancak gördük ki Bekir hiç de işi olmadığı halde maçın heyecanı ve temposu onu nasılsa oraya doğru sürüklemişse Santos’la birlikte sol kanatta savunma yapmaya çalışıyordu. Kuşkusuz bu golün nedenlerinden bir tanesi Bekir’in savunmadaki yerinde oynamıyor oluşuydu. Bekir maç boyunca birden fazla hata da yapmış olabilir. Hatta Fenerbahçe adına en kötüsü olduğunu da söyleyebiliriz; fakat Bekir dahil istisnasız tüm takım bu karşılaşmayı kazanmak adına öylesine canla başla mücadele

Yazının Devamı

Pierre van Hooijdonk çok doğru bir tercihtir!

5 Şubat 2011

A2 Milli Takımı çok tanıdık bir isme emanet ediliyor. Pierre van Hooijdonk isminin futbol dünyamızda nereye karşılık geldiğini burada tekrarlamamıza gerek yoktur sanırım.

Hooijdonk’un Fenerbahçe’den nasıl erken koptuğunu hatırlayanlar bunun futbol takımı için bir kırılma noktası olduğunu da ifade edeceklerdir.

Geçtiğimiz sene Hiddink’in göreve getirilmesiyle birlikte yardımcısının kim olması gerektiği konusunu da konuşmuş ve en doğru ismin PVH olduğunun altını çizmiştik. Ancak bu senaryo gerçekleşmedi, Hollandalı oyuncunun şimdi söylediklerinden ülkesindeki bir dönem formasını da giydiği NAC Breda isimli takımın başına geçme umudu nedeniyle milli takımımızdan gelen teklifi geri çevirdiğini anlıyoruz.

Derwall-Mustafa Denizli, Piontek-Fatih Terim tandemlerinin futbol dünyamızdaki etkisini hepimiz biliyoruz. Şu bir gerçek ki futbolumuz gelişmeleri çok geriden takip ediyor. Bu nedenle de ister istemez yurtdışından teknik adam ithalatımız sürüyor.

Son yirmi yıla damgasını vurmuş bu teknik adamların ellerini ayaklarını sahalardan çekmesiyle birlikte bir

Yazının Devamı

Galatasaray kendine geliyor.

4 Şubat 2011

Bir gerçek var ki o da Galatasaray’ın önümüzdeki sene Avrupa’da mücadele edebilmesi için kupada mutlak suretle yoluna devam etmesi gerekiyor. Öyle olunca da işin önemi kupa maçında kendisini gösterdi ve Galatasaray Gaziantepspor karşısına oldukça dirençli, kadrosundaki eksikler tamamlanmış bir şekilde çıktı. Ancak ne yaptı etti rakibinin de çok organize olmuş atakları karşısında üç gol gördü kalesinde.

Bir takımın harmonisi kaybolduğunda ne yaparsanız yapın bir şekilde bir noktada açık veriyor ve istediği sonuca ulaşmada büyük sıkıntı yaşıyor. Galatasaray’ın dünkü oyununun karşılığı bu olmayabilirdi. Hatta 2-1 öne geçtikten sonra üçüncüyü bulacak pozisyonları da üretebilirdi. Ancak Gaziantepspor’un da kupada kalma arzusu ortaya izlenmesi keyifli bir karşılaşma çıkardı.

Gaziantepspor orta sahayı özellikle kanatlardan çok çabuk kat ederek rakip alana geçebilen bir takım. Üstelik bunu Galatasaray gibi orta sahasında üç ön libero ile

Yazının Devamı

Euroleague'de Fenerbahçe çeyrek finali gördü.

3 Şubat 2011

Fenerbahçe Ülker’in Euroleague macerasındaki başarısı çizgisini belirleyen en önemli etkenin serbest atışlar olduğunu bu sayfaların üzerinde sürekli konuşmuştuk. Hatta 14 sayılık farkla kazandığı Olympiacos karşılaşmasında 20/27 ile %74’lük isabet oranının bu maçın Fenerbahçe’ye dönmesini sağlayan şey olduğunun altını çizmiştik.

Dün akşam Fenerbahçe Ülker takımı Sinan Erdem’in parkesi üzerinde serbest atış çizgisinin gerisine 22 defa gelirken buradan sadece 9 sayı üretebilmiş olması karşılaşmanın son periyoda uzamasının en önemli nedeniydi. 1/6 ile maçın kahramanı Mirsad’ın ve 1/4 ile Tomas’ın serbest atışlarda düşük yüzde ile oynamış olmaları maçın çok ilginç çelişkilerinden bir tanesiydi.

Fenerbahçe Ülker’in Zalgiris karşısında zorlanmasının çok daha belirleyici olan nedeni sakatlıklardan kaynaklanmış takım dizilişinde yaşanan farklı rotasyonlardı. Spahija ilk defa bir maçta Ukiç ile Jasikevicius’u bir arada oynatmak zorunda kaldı.

Yazının Devamı

Galatasaray gerilemiyor, dağılıyor; ama...

2 Şubat 2011

Galatasaray’ı milenyuma taşıyan projenin artık sonuna gelinmiş gözüküyor. Bu proje 1984 yılında Alman teknik adam Derwall’in göreve getirilmesiyle başlamıştı; Fatih Terim’in 2002’de ikinci kez göreve gelmesiyle sona ermiştir.

O tarihten itibaren Galatasaray’ın yönetim ve idaresinde bulunan kişiler bir bayrak yarışındaki atletler gibi görevi birbirlerine devrederlerken geçmişinde sadece 6 şampiyonluk bulunan futbol takımına 2008’e kadar geçen sürede tam 11 şampiyonluk daha ekleyerek toplamda Fenerbahçe ile ilk sırada kendisine yer bulmayı başarmıştır.

Aynı zaman diliminde Avrupa’daki hedefler birer birer aşılmış, ülkemizin futbolda Avrupa’da belli bir yere gelmesinde motor güçlerin en önemlisi olmuştur.

Ancak bu başarı çizgisi yönetim kademesindeki kişilerin enerjilerini yitirmeleri, yerlerine aynı vizyonda veya yetenekte idarecilerin bulunamaması ya da yetiştirilememesi nedeniyle baş aşağı düşüşe geçmiştir.

Galatasaray sadece futbolda değil; diğer spor branşlarında da lider vasfını terk emiştir.

Artık bir gerilemeden değil,

Yazının Devamı

Schuster'in B Planı olmayacak mı?

1 Şubat 2011

Süper Ligimizde futbolu bütün yönleriyle oynamayı başarabilen takım, lider dahil yok. Sezonunun en çok merak edilen ve belki de hücum anlamında en doğru işleri yapan takımı Beşiktaş’ın Olimpiyat Stadyumu’nda yaşadığı çelişkiler bize bu gerçeği bir kere daha göstermiş oldu.

Çok ilginçtir, Schuster bu kadroyu İspanya’da kurmuş ve La Liga’da mücadele ediyor olsaydı muhtemelen böylesi sorunlarla daha az karşılaşacaktı. Fakat Türkiye’nin temel farklılıkları bu insanlar üzerinde çok önemli sıkıntılar yaşatıyor. Hele Schuster gibi biraz da aykırı kişiliğiniz varsa işiniz çok daha zorlaşıyor.

Zico’nun geldiği ilk sezonda Fenerbahçe ofansif ağırlıklı çift forvetli bir oyun kurgusuyla oynamaya çalışmış ancak kısa sürede ibre başarısızlık yönüne dönmüştü. Zico bu durumu Avrupa Ligi’nde oynadığı Newcastle United maçında denediği ön liberolu sistemle aşmış, Fenerbahçe’yi şampiyonluğa götüren süreci başlatmıştı.

Zico pragmatist bir teknik adamdı ve oyun

Yazının Devamı

Fenerbahçe'de geri sayım; 9...7...4...

31 Ocak 2011

Şenol Güneş’in gemisi İstanbul Boğazı’nın akıntısına dayanamadığı gibi kontrolden çıkarak Marmara’da kayboldu. Beş gün içinde biri Avrupa yakasında, diğeri Anadolu’da oynadığı maçlardan büyük hasar alarak evine dönüyor. Mesele de zaten orada; evde onu bekleyen tehlike İstanbul’dakinden çok daha kritik, artık!

Fenerbahçe’nin nasıl oynaması gerektiğini Schuster, Aykut Kocaman’a Çarşamba akşamı göstermişti. O gün şu soruyu sormuştu futbol kamuoyu; Şenol Güneş, Beşiktaş karşısına yedekleri ile değil de as takımını çıkarsa sonuç aynı mı olurdu? Bu sorunun cevabını dün akşam Şükrü Saraçoğlu’nda aldık.

Evet, üç aşağı beş yukarı Trabzonspor yine yenilirmiş.

Çünkü Trabzonspor bir seneyi aşkın bir süredir takım halinde kriz yönetimi ile karşı karşıya kalmamıştı. Geçen sene yazdığım yazılarda Şenol Güneş’in önünde çok rahat bir dönem olduğunu, görevinin şampiyonluk baskısı olmaksızın takımını bir sonraki sezona hazırlaması gerektiğinin altını

Yazının Devamı