Euroleague'in Fener'i ışık saçıyor!

24 Kasım 2010

Fenerbahçe Ülker Euroleague’de dün akşam üçüncü periyottaki etkili oyunu ile Lietuvos Rytas’ı rahat geçti diyebiliriz. Rytas takımındaki tanıdık yüzler karşılaşmayı çok ilginç bir havaya sokarken Fenerbahçe Ülker’i ne yaptığını ve istediğini bilen, doğru rotasyonlarla kenardan gelen adamların müthiş katkılarıyla izlenmesi güzel bir basketbol takımına dönüştürdü.

Rytas El-Amin’in sokak basketbolu, Jasikevicius’un tek adamlık gösterisi, Gecevicius’un tek başına sayı yükünü üstlenmesi ve Cemal Nalga’nın ekstra motivasyonu ile takım oyunun çok uzağındaki görüntüsü ile Rytas’ın Fenerbahçe’ye rakip olamayacağı daha ilk periyotta ortaya çıkmıştı.

Gecevicius’un 34.45, Jomantas’ın 32.57 dakika sahada kaldığı, Fenerbahçe’de en fazla zaman alan oyuncunun 27.37 ile Ukiç olduğu göz önünde bulundurulursa ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılacaktır.

Fenerbahçe Ülker’in yıllardır büyük bir özlemle

Yazının Devamı

Bu soruları kim cevaplayacak?

23 Kasım 2010

Galatasaray’ın lig lideri ile arasındaki puan farkı 13; sonuncu Kasımpaşa ile 10… Yani Galatasaray bu haliyle ligin dibine daha yakın duruyor.

Bu görüntü Galatasaray’ın çöküşünün resmidir, sonucudur.

Şimdi moda Galatasaray’ın nasıl kurtulacağının cevabını aramaktır. O zaman bu kurtuluş reçetesini daha geniş ölçekte tartışmaya açalım.

Aslında her hafta bu sorulara aklımıza geldiğinde eklemelerde bulunmalıyız. Soru sormak demek çözüm için bir arayışta bulunmak anlamına geliyor.

Bu soruları kim cevaplayacak?

http://twitter.com/uzaygokerman

Yazının Devamı

Fenerbahçe'nin santraforu var

22 Kasım 2010

Fenerbahçe 13 maçta toplam 18 gol yemiş; ortalaması 1,4 gole denk düşüyor. Bunun bir diğer anlamı maç kazanabilmesi için en az üç gol atması gerekiyor. Zaten sahadan 3 puanla ayrıldığı karşılaşmalara baktığımızda bu ortalamayı tutturduğunu, hatta daha fazlasını başardığını görüyoruz.

Ortada yarım bardak su var; peki biz dolu tarafına mı bakacağız, yoksa dolusuna mı?

Ligin en az gol atan takımından bir maçta 2 gol yiyen bir Fenerbahçe’yse söz konusu olan elbette boş tarafıdır görülmesi ve üzerinde düşünülmesi gereken. Üstelik Bucaspor attığından çok daha net üç gol pozisyonunu kaçırmışken. Biraz abartı da olsa Samet Hoca'nın sözlerine hak vereceğiz bu maçın 5-5 bitmesi de mümkündü.

Yobo’nun kiralık, Lugano’nun da fazlasıyla güvenilmez, Bilica ve Santos’un yolcu olduğu bir defansın daha uzun süre Fenerbahçe’nin başına dert olacağı ve bu haliyle asla dördüncülükten daha yukarı çıkamayacağını söylemek için de kâhin olmaya gerek yok

Yazının Devamı

Sarı çizginin üzerindeki Beşiktaş.

21 Kasım 2010

Lig Tv’nin maç sırasında tartışmalı ofsayt kararlarına açıklık getirmek için çizdiği sarı çizgi var ya işte Beşiktaş şampiyonluk yarışında tam da o çizginin üzerindeki futbolcuya benziyor. Futboluyla göz dolduran, her an bir gol atacakmış gibi oynayan Beşiktaş sanki hep bir adım ileride ofsaytta kalıyor.

Konyaspor karşısında varını yoğunu ortaya koyan ve galibiyete yakın taraf olarak gözüken, bir büyük takıma yakışmayacak golleri yediği yetmiyormuş gibi bir de kaçmayacak golleri atamayan Beşiktaş’ın bu yarışa devam edip edemeyeceği hala büyük bir sis bulutunun içinde saklı duruyor.

Beşiktaş taraftarı 1-0 yenik götürdüğü dakikalarda dahi sahadaki futbola bakarak bu maçın çevrilebileceğine çok emindi; takımını gol atmaya davet ediyordu. Zaten Konyaspor’un istatistiksel olarak kolay gol yeme potansiyeli vardı. Ancak kaygı uyandıran Beşiktaş’ın da gol atmada büyük sıkıntı yaşadığı gerçeğiydi.

Beşiktaş son beş sezondur şampiyonluk yarışında en az gol atan takımı konumunu ısrarla koruyor. İkinci yarı Holosko ve

Yazının Devamı

Allen Iverson Ömer Onan olabilir mi?

21 Kasım 2010

Oyunda kaldığı süre boyunca Allen Iverson’ı Ömer Onan tutmaya çalıştı. Iverson da sahada olduğu süre boyunca ilginçtir Ömer Onan’ın pozisyonunda oynadı. Ancak istatistiklere baktığımızda Ömer 31 dakika 8 saniye oyun içinde forma şansı bulurken, dünyaca ünlü NBA yıldızı sadece 19 dakika 17 saniye sahada kaldı.

Iverson transferi gerçekten çok önemli. Onun maçları Amerika’nın kanallarından bir tanesinden naklen yayınlanıyor ve Beşiktaş bundan gelir elde ediyor; dünyada sadece kendi ligleri ile yatıp kalkan bir ülke ilk defa Türkiye’deki basketbolu, Beşiktaş’ı izliyor. Dünkü derbi de kalite, heyecan, mücadele bakımından dünyadaki her basketbol izleyicisini ekran başında tutacak düzeydeydi.

Ancak toplam 40 dakikalık bir süre içinde oynanan bu oyunun yarısından daha az bir süre sahada kalabilen Iverson hayranlarını üzmüş olmalıdır. Muhtemelen kendisi de daha fazla oynayacağını tahmin etmiş, beklemiştir.

Ülkemize gelen üst düzey oyuncular hep bu yanılgıyı yaşıyorlar.

Geldikleri ligin

Yazının Devamı

Saat kaç Sn. Adnan Polat?

17 Kasım 2010

Galatasaray’ın Derwall ile başlayan 2000’de UEFA Şampiyonluğu ile sonuçlanan yaklaşık 20 yıla yayılmış süreci hep üzerine bir şeyler ekleyerek ve gelişerek devam etti. Geri planında ciddi bir planlama ve yapılanma vardı. Kuşkusuz örgütlü bir yapıdan söz ediyoruz. Sadece futbol değil, sporun birçok branşında Galatasaray’ın sarı kırmızı bayrağı dalgalanıyordu.

Galatasaray’ı böylesi bir hamle yapmaya iten şeyse yaklaşık 14 yıllık başarısız dönemdi. O başarısız dönemin başında da Brian Birch yönetiminde alınmış üst üste üç yıllık bir şampiyonluk vardı. Son şampiyonluğunu 1973 yılında alan futbol takımının özlemi 1987 yılında sona erecekti. O tarihten sonra da Galatasaray hep başa oynadı, kupalar kazandı.

Galatasaray’ı 1987 sonrasına taşıyan yapının içindeyse ismi kamuoyu tarafından ezbere bilinen, başkanlık ve yöneticilik yapmış kişiler vardı.

Galatasaray bu sürede her ne kadar Hıncal Uluç aksini iddia ediyorsa da medyadan bizzat kendisinin katkılarıyla büyük destek buldu. Federasyonda etkin hale geldi. Siyasetten de etkin destek

Yazının Devamı

Büyük üzüntüleri nasıl fırsatlara dönüştüreceğiz?

15 Kasım 2010

Bu sabah erken bir saatte kalkmış dostlarla sahilde yürüyüş yapıyor, oradan buradan sohbet ediyorduk. Kumların üzerinde rengarenk taşlar vardı ve dalgalar bu taşların pırıl pırıl parlamasını sağlayan bir cila gibi sahili sürekli dövüyordu.

Hemen hepimiz o taşların muazzam değerli görüntüsüne kaç defa aldanıp o taşları küçük bir poşetin içine doldurma telaşı yaşamışızdır.

Ancak yine biliriz ki sahildeyken büyük hevesle toplayıp evimize getirdiğimiz o gösterişli taşlar evimizde bize asla o duyguları vermez, ışığını kaybetmiş, sönmüş kelimenin tam anlamıyla bir taşa dönüşmüş olur.

Cumartesi akşamı Gaziantep’teki Fenerbahçe’yi, ertesi gün Ankara’daki Beşiktaş’ı izlerken (Galatasaray’ın maçını takip etmedim, ancak asla bunun dışında kalamadığını gördük) hissettiğim duygu da böyleydi.

Birçok kişi sezon başında Fenerbahçe’nin, Galatasaray’ın ve sonra Beşiktaş’ın puan kayıplarını çok normal karşıladı. Her şey kontrol altındaydı. Nasıl olsa bir süre sonra suyun

Yazının Devamı

Fenerbahçe tazı yarışlarındaki tavşan gibi

13 Kasım 2010

Fenerbahçeli oyuncular kendilerince mücadele ediyor olduklarını düşünebilirler; belki gerçekten bu onların güçlerinin son noktasıdır ancak yetmiyor.

İkinci yarının ortalarına doğru ekranlara bir istatistik geldi. Her iki takımın yaptığı pas sayısı yazıyordu. Uzun yıllardır Türkiye’de bir takıma karşı Fenerbahçe’nin yaklaşık 100 pas daha az yapmış olduğuna şahit olduk. Bu zaten bize sahada neler olup bittiğini gösteriyordu. Sayılar bazen gerçekleri gizler, başka şeyler ortaya koyar. Ancak oyun anlamında da Gaziantepspor’un Fenerbahçe’ye karşı çok net olarak üstünlük kurmuş olduğunu söylemek gerekiyor.

Olcan Adın adına çok sevindim.

Geçen seneki karşılaşmada da sahanın en iyisi olmasına rağmen golleri atan Brezilyalıları payeyi almıştı. Ancak bu sefer futbolun iyilik perisi Olcan’ı pas geçmedi. İlk yarıda uzaktan kaleye çektiği ve Volkan’ın güçlükle dokunup direğe çarpan şutunun gol olmasınaysa izin vermedi. Olcan Fenerbahçe’de kalsaydı asla bu noktalara gelemezdi. Tam da futbolculuğunun

Yazının Devamı