Bunları bilmemeniz gerekiyor (2)

18 Ağustos 2009

“Thinks You’re Not Supposed to Know (Bilmemeniz Gereken Şeyler)” kitabı yıllardır, yenilenerek yayımlanıyor. Önceki yazımda, bilmemeniz gereken bazı bilgilerden bahsetmiştim. Devam ediyorum:
- ILO’nun (International Labor Organisation) raporlarına göre, iş kazaları, savaşlardan daha fazla can alıyor. İş kazalarında ölü sayısı yıllık 350.000’in üzerinde.
- 1897 yılında, meşhur ilaç şirketi Bayer, “Heroin” adı altında resmen eroin hapı satmaya başlamış ve binlerce örnek ilacı doktorlara göndermişti. Bu ilaç, 23 ülkeye ihraç edildi. Bayer, ancak 1913 yılında eroin hapı satmaktan vazgeçti.
- Dünyanın en büyük müzelerindeki eserlerin ortalama yüzde 40’ı sahte, eklenti yapılmış veya onarılarak değiştirilmiş vaziyette. Bu oran Eski Mısır’dan kaldığı söylenen parçalarda ve dini objelerde yüzde 99’a kadar çıkıyor.

En çok mahkum ABD’de
- Dünya çapında yapılan araştırmalar, doğan her 100 çocuğun 10’unun babasının aslında gerçek biyolojik babası olmadığını gösteriyor. Sanılanın aksine, kültürlü ailelerde oran, yüzde 1’e kadar azalıyor.

Yazının Devamı

Bunları bilmemeniz gerekiyor

17 Ağustos 2009

“Thinks You’re Not Supposed to Know (Bilmemeniz Gereken Şeyler)” kitabı yıllardır, yenilenerek yayımlanıyor. Bakın, bilmemeniz gereken neler var:
- Papa Pius II, seçilmeden önceki dönemde, yaklaşık 1444 yılında, erotik kitaplar yazmıştı.
- CIA, dünya çapında, her yıl ortalama en az 100.000 kez yasaları ihlal edecek faaliyetlerde bulunuyor. Tabii, ABD dışındaki ülkelerin yasalarını. Bu, CIA’nın her gün yüzlerce yasadışı iş yaptığı anlamına geliyor.
- 2000 yılı itibariyle, şimdiye kadar 69 CIA ajanı görev sırasında öldü. Bunlardan, sadece bazılarının kimliği açıklandı. 1947 Mayıs ayında ölen Douglas Mackierman, görev sırasında hayatını kaybeden, ilk CIA ajanı idi. Çin-Rus sınırında, Rusların atom bombası çalışmalarını izlemek üzere oradaydı.
- 11 Eylül saldırıları sonrasında, ABD Savunma Bakanlığı’na, Afganistan’daki tüm gıda maddelerinin zehirlenmesi için bir teklif sunuldu. Rumsfeld ve Rice rapordan haberdardı.
- 11 Eylül saldırısı sonrasında, birçok masum eylem, “terörist faaliyet” olarak fişlendi ve kamuoyuna duyuruldu. Oysa, “uluslararası terör faaliyeti” denilen eylemlerin, yüzde 75’inin, “iç terör faaliyetleri”nin ise yüzde 42’sinin terörle ilgisi yoktu. Örneğin,

Yazının Devamı

Çikita muz cumhuriyeti

11 Ağustos 2009

“Muz cumhuriyeti” deyimi, bugün “adaletsiz ve dışa bağımlı bir devlet idaresi” anlamına geliyor. Tarih sayfalarında, gerçek bir “muz cumhuriyeti” var. Deyim de o devletin bir zamanlar yaşadığı sömürünün biçiminden alınmış. O devlet, şimdiki Guatemala devleti.
1871’den sonra Kosta Rika demiryollarını inşa etme karşılığında, hiç vergi ödememe imtiyazını da kullanarak, demiryolları etrafındaki bölgeyi ve limanları istediği gibi kontrol eden Amerikan United Fruit Company(en son adı), Orta Amerika ticaretinin tek hâkimi haline gelmişti. Şirket, meyve ticareti ve özellikle de “muz” ticareti yapan diğer 2 büyük şirketle de birleşince, “büyük beyaz filo(Great White Fleet)” denilen gemileriyle, bölge ticaretinin kontrolünü tamamen eline geçirdi.
1901’de Guatemala’nın sağ görüşlü diktatörü, meyve ticaretiyle uğraşan bu şirkete, ülkenin “posta idaresi”ni devretti. Ancak, burada işçi ücretlerinin çok ucuz olduğunu gören United Fruit, tüm operasyonlarını bu ülkeye kaydırdı. Şirket, hükümetten öyle özellikli haklar almıştı ki, bu hakların kullanılmasıyla, “muz cumhuriyeti” doğdu.
Uygulanan bilinçli bir plan sonucu ülkedeki ağaçlar kesilmeye başlandı. Ağaçların yok olması toprak kaymalarına

Yazının Devamı

Ekonomiye ne olacak?

10 Ağustos 2009

- Vergi gelirleri, beklenenin % 20 altında gerçekleşiyor. Kaçınılmaz olarak vergiler arttırılacak; vatandaşa devletin sattığı veya satışından pay aldığı petrol gibi ürünlerin fiyatı yükselecek.
- Bütçe açığı, yılsonunda olması gerekenin şimdiden % 100 üzerinde gerçekleşti. Bu durumda, IMF ile bir anlaşma imzalanamazsa, Türkiye’nin ülke notu düşürülecek.
- Bütçedeki “faiz dışı fazla” rakamı, olması gerekenin 10 katı altında. Bu rakam, bütçe açığının giderek artacağını gösteriyor. Sonuçta, ülkemizin risk primi yükselecek ve gerek Hazine, gerekse özel sektör daha pahalı dış borç bulabilecek.
- Bütçe açığını kapatmak adına, Hükümet, özelleştirmeleri hızlandırmak zorunda. Ancak, satın almaya fazla talipli yok. Dolayısıyla, özelleştirmeden faydalananlar kârlı çıkacak. Milletin malı, daha da ucuza satılacak.
- Sanayi üretimindeki ilk 3 aylık % 13.8 düşüş, ikinci 3 ayda % 8.7’ye geriledi. Gayri Safi Milli Hasıla büyümesi de, genellikle buna paralel hareket ediyor.
Yani, üretim artışı başladı. 2010 yılının başından itibaren ekonomi yeniden büyümeye başlayacak. 2010 yılında büyüme, % 3-4 civarında olacak.

Yazının Devamı

Merkez Bankası doğru kararlar aldı

4 Ağustos 2009

Belirsizlik arttıkça insanların harcamaları düşüyor, mal ve hizmet talebi azalıyor. Talep olmayınca ve belirsizlik sürdükçe yatırımcılar yeni yatırım projelerini askıya alıyor. Sonuçta, üretim düşüyor; ticaret hacmi küçülüyor ve gayri safi milli hasıla (GSMH) büyümesi duruyor; hatta, GSMH’de küçülme yaşanıyor. İşte, bu duruma doğru teşhis koyan Merkez Bankası, bankalar için uyguladığı faiz oranlarında istikrarı ve belirliliği işaret ederek, önümüzdeki dönemdeki faiz oranları için bir sinyal verdi. Amaç, ekonomideki belirsizliklerin bir ölçüde de olsa giderilmesi.
Geçen yıla göre artış ve azalışlar esas alındığında, GSMH’si en çok düşen ülkelerden biriyiz. Bu yılın ilk çeyreği sonuçlarına göre bile, önceki yıl aynı dönemden yüzde 13.8 küçülmüş durumdayız. 2000’de dahi, GSMH küçülmesi yüzde 9.8’de kalmıştı.
Ekonomimizin önceki yıla göre karşılaştırmalı küçülmesi

Yazının Devamı

Akraba ekonomistler

3 Ağustos 2009

Akraba ekonomistler, birbirlerini etkileyen veya birbirlerinden etkilenen, ama sonuç olarak, aynı hafta içinde aşağı yukarı aynı şeyleri yazan köşe yazarlarıdır. Sık sık bir araya gelen “akraba ekonomistler”den bazıları lider, bazıları takipçidir. Ortak ekonomik çıkarları olup olmadığını bilmiyorum.
“Akraba ekonomistler”in geçen haftaki hedef tahtası Merkez Bankası idi. Neler demediler:
-  Merkez Bankası, uzun vadeli plan açıklamamalı.
-  Merkez, “faiz böyle olacak” diye açıklama yapmaz.
-  Hedef enflasyondur; faiz olamaz.
-  Yüzde 4 enflasyon hedefinin değiştirilmesi ve hedefe alt üst sınırlar konulması kafaları karıştırıyor. 
-  Merkez Bankası Başkanı çok sık konuşmamalı.

Yazının Devamı

İngiltere’de topu herkes birbirine atıyor

28 Temmuz 2009

İngiltere’de, sonraki seçimlerde iktidara geleceğine kesin gözle bakılan, muhalefetteki Muhafazakâr (Tories) Parti’nin Gölge Maliye Bakanı George Osborne, iktidara geldiklerinde, İngiliz mali yapısını tamamen değiştireceklerini açıkladı. Halen, İngiltere’de mali sistem, Hazine, Merkez Bankası (Bank of England-BOE) ve Financial Services Authority-FSA (bizdeki BDDK benzeri) tarafından, parça parça yetkilerle yönetiliyor. FSA’in yetki karmaşası nedeniyle, yeterince denetim yapamadığının ortaya çıktığını savunan Osborne, iktidara geldiklerinde tüm yetkilerin eskiden olduğu gibi BOE’de toplanması için çalışacaklarını söyledi.
FSA ise, sadece “tüketicinin korunması” için çalışan bir kurum olacak. Osborne, 12 yıl öncesine kadar olduğu gibi, bankaların denetlenmesinin, BOE’de oluşturulacak bir Guvernör Yardımcılığı aracılığı ile yapılmasını önerdi. Ayrıca, bir de “Mali Politikalar Komitesi” oluşturulacak. Ancak, BOE Başkanı Mervyn King, ek yetki isteğinde bulunmadıklarını ve bu konuda da görüş

Yazının Devamı

Erol Sabancı aradı

27 Temmuz 2009

Amerika’daydım, Erol Sabancı aradı. “Gördün mü? İngiltere’de, bankacılık konusundaki yetkiler, yeniden Bank of England’da toplanıyor” dedi ve Financial Times’ın bu konudaki yazılarını gönderdi.
Erol Bey eskiden beri, bankaların Merkez Bankası tarafından denetlenmesi gerektiğini savunur. Halen BDDK’da bulunan mali sistemi düzenleme ve denetleme yetkisi ile TMSF’de bulunan “sigorta fonu”nun yetkilerinin, Merkez Bankamız tarafından kullanılması gerektiği görüşündedir.
Bu görüşünü de başbakanlar, bakanlar ve üst düzey bürokratlar karşısında da sık sık dile getirmekten kaçınmamıştır. Bir keresinde, Merkez Bankası başkanı olarak katıldığım, Tansu Çiller ile yapılan toplantıda da bu görüşleri dile getirdi. Ben ise Merkez Bankası başkanı olarak, kendisine hak vermiş olsam da, “yetkiler bende toplansın” diyemezdim.

Yetkiler siyasilere aitti
Zaten, o sırada bankaları denetleme yetkisi Hazine’deydi ve Hazine bu yetkisinden vazgeçmek niyetinde değildi. Hazine de, Ekonomiden Sorumlu Bakan tarafından

Yazının Devamı