Çözüm Küresel piyasa dalgalanması, likidite sıkıntısı nedeniyle oluştu. Likidite sıkıntısının nedeni ise, yatırımcıların karar değiştirerek paralarını başka enstrümanlara yatırma eğiliminde olmaları nedeniyle oluşuyor. Geçen hafta başından beri, piyasalardaki küresel dalgalanma sürüyor. 7 Ağustos günkü yazımda, küresel etki olmasa bile, önümüzdeki günlerde Türk ekonomisinde bir kur düzeltmesi yaşanabileceği konusunu gündeme getirmiştim. Şimdi, küresel piyasa dalgalanması Türkiye'yi de kapsayacak biçimde genişledi. Bence, bu gelişme bizim için bir şans. Çünkü, küresel gelişmeler dışında bir kur düzeltmesiyle karşılaşma olasılığımız vardı. Şimdi, küresel dalgalanma sayesinde kurlarda bir yükselme sağlanır ve Türk lirası biraz değer kazanmaya bırakıldıktan sonra denge bulunabilirse, küresel dalgalanma yavaşlar yavaşlamaz, yeniden Türk borsası ve Hazine kâğıtları gözde yatırım araçları haline gelir. Dalgalanma nedeniyle, merkez bankaları piyasalara 270 milyar doları aşan bir tutarla, tarihin en büyük müdahalesini yaptılar. Bu müdahalenin yapılış biçimi ve stratejisi şöyle açıklanabilir:a) Piyasaya likidite sağlayarak piyasadaki dalgalanmayı azalttılar.b) Müdahaleler sırasında her
Çözüm "Atam, hâlâ yaşıyorsak; edepsizlik sayesinde!Altı oku soruyorsan, politika dehlizinde!Yobazlarla gericiler, onlar bizden daha zinde!Halkçılıkla devletçilik: Anlatamam, çok hazin de...Çoktan beri sahteciler, ağır çeker her vezinde!Tek umut var, o da yalnız, Amerikan dövizinde!Sorma Ata'm, halimizi, hal mi kaldı anlatacak...Yata yata çok yorulduk, tatil yaptık, izindeyiz!Hocamız var, hacımız var, uçan kuşa borcumuz var,Geçeceğiz Avrupa'yı ama şimdi izindeyiz!"Türk milleti çalışkandır". Biz de senin tezindeyiz,Dinlenmekten yorulduk da, onun için izindeyiz!İlerledik Ata'm öyle, şimdi görsen tanımazsın,Arasan da bulamazsın, Amerikan tarzındayız,Bugün değil, bu yıl değil, çoktan beri izindeyiz!Hani, "Türk, öğün, çalış, güven" demiştin ya...Biz ilkinde takılıp kaldık, çalışmaya zaman kalmadı.Her sabah güne başlarken, "Türküm, doğruyum, çalışkanım"Diye bağıran, geri ve tembel nesiller yetiştirdik.O gün yazdıklarını, bugün ağza alamayacak haldeyiz.Seni aşmaktan vazgeçtik, sana ulaşamıyoruz Ata'm.Şu "izindekiler"in listesini bir görsen, inanamazsın Ata'm;Kendini tanıyamazsın. Bağışla bizi... İzindeyiz Ata'm...!"* * *Yüz binlerce şehit vererek kurduğumuz, Türk gençliğine emanet ettiğin
Çözüm Kurumsal yönetim konusundaki en son araştırma, Prof. Dr. Mustafa A. Aysan tarafından yazılan "Kurumsal Yönetim ve Risk" kitabı oldu. Aysan'ın Harward Üniversitesi'nden mastır derecesi var. 1982-83 yılları arasında, Ulaştırma Bakanlığı yaptı. Halen, Alarko ve Finansbank'ta Yönetim Kurulu Üyesi. Kurumsal yönetim konusunda, hem teorik hem de pratik bilgisi var. Kurumsal yönetim anlayışı Türkiye'de henüz tam anlamıyla yerleştirilememiş durumda. Bankalar ve Borsa'ya açılmış bulunan şirketler, kurumsal yönetim ilkelerine elden geldiğince uymaya çalışıyorlar. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun ve Sermaye Piyasası Kurulu'nun bu konuda oldukça iyi düzenlemeleri var. Ama, hem düzenlemelerde hem de uygulamalarda daha ulaşılacak aşamalar bulunuyor. Aysan'ın kitabının en önemli özelliği, kitapta Enron, Swissair, Arthur Andersen gibi son yılların önemli vaka etütlerinin de yapılmış olması. Amerikan devi Enron'un iflası, işletme uygulamalarında ve muhasebe mesleğinde büyük değişmeler yarattı. Swissair, kurumsal yönetim ilkelerinin uygulamasındaki eksiklikler nedeniyle iflas edip devlet tarafından kurtarıldı. Bağımsız denetim mesleğinin dürüstlük simgesi ve dünyanın en büyük
Çözüm Küreselleşme dediğimiz süreç de, yabancıların borsamıza olan ilgileri de, yabancı yatırımların çığ gibi büyümesi de yeni kapitalizm ve yeni kapitalistler sayesinde gerçekleşiyor. Böyle bakınca, şimdiki TC hükümetinin de yeni kapitalistlerden ve yeni kapitalizmden destek aldığını söyleyebiliriz. Başka bir hükümet de olsa muhtemelen aynı sonuçla karşılaşacaktık.Stephen Davis, "The New Capitalists (Yeni Kapitalistler)" isimli kitabında, hisse senedi sahiplerinin şirketlerin gündemini nasıl değiştirdiğini inceliyor. Davis'e göre, ikisi de çok zengin olan Bill Gates ve Brunei Sultanı arasındaki temel fark, hesap verebilirlik, şeffaflık ve denetim standartlarının varlığından kaynaklanıyor. Yeni kapitalistler, şirket sahipleri değil hisse senedi sahipleridir. Kapitalizm öyle bir aşamaya ulaştı ki, artık büyük şirketlerde, hiçbir aile veya kimse şirketin tümüne sahip değil. Böylelikle, hem riski dağıtmak hem de daha çok kazanmak mümkün olabiliyor. Aynı standart, ölçü, vergi sistemi ve mevzuatın dünya çapında uygulanmaya başlaması, hükümetler üzerinde bir örnek uygulamalar yapılması için büyük baskı bulunması, ekonomik birliklerin en önemli hedefinin bu olması, yeni kapitalizmin
Çözüm - Gayrimenkul alım satımı sırasında dikkat edilmesi gereken hususlar.- Yabancıların Türkiye'de gayrimenkul edinimleri.- Ana hatlarıyla konut finansmanı süreci.- Konut finansmanı sistemiyle getirilmiş olan imkânlar. Bu konulardan en bilinmeyeni, yabancıların ülkemizde mülk edinimi. Çünkü, bu konudaki spekülasyonlar çok çeşitli. Türkiye sistemini, bir yabancı ülkenin Türk vatandaşlarına tanıdığı hakları aynen o ülke vatandaşına tanıma prensibi üzerine kurmuş. Yani, "karşılıklılık" ilkesi tam anlamıyla uygulanıyor. Mal edinme konusunda ülkemizle karşılıklılık anlaşması bulunmayan ülkeler arasında, Birleşik Arap Cumhuriyeti, Katar, Kuveyt, Sudan ve Suudi Arabistan da var.Karşılıklılık ilkesinin istisnaları da var:- Vatansızlar,- Ülkemizde 3 yıldan fazla ikamet eden mülteciler, istisnadan faydalanıyor.Ayrıca, yabancı kişi ve şirketler adına, "gayrimenkul rehni" tesis edilebiliyor. Bu işlem de, istisna kapsamında düşünülüyor. Osman Oy, Türkiye'de Mortgage Uygulaması isimli kitabında, gayrimenkul alımıyla ilgili her türlü sorunu detaylarıyla incelemiş. Kitapta şu konulara da yer veriliyor: Türkiye'de kurulu yabancı sermayeli şirketler, "yabancı şirket" sayılmıyorlar. Böylece, bizim
Çözüm a) İşsizliğin azaltılması: Nisan sonu itibariyle, işsizlik oranımız % 9.8. 2000 yılında bu oran % 6.5'ti. İşsizlik oranı, 2003 yılında % 10.5'e yükselmişti. Acilen bu konuda tedbir alınması, bu amaçla özel sektör ve kamu yatırımlarının artırılması gerekiyor. Kamu yatırımlarının artırılması kararı ise bütçe disiplini ve sıkı para politikası uygulamalarıyla çelişiyor. Hükümet, bu nedenle zorunlu olarak, özel sektörün üretim ve ihracat faaliyetlerini desteklemek durumunda. Sonuçta, döviz kurunun yükseltilmesi ve yeni bir denge oluşturularak yola devam edilmesi durumuyla karşılaşabiliriz. Yeni hükümetin oluşturulmasının ardından, acil çözüm bekleyen ekonomik sorunlarımız var. Bunları şöyle sıralayabiliriz: b) Sosyal Güvenlik Sistemi'nin yeniden oluşturulması: Sosyal Güvenlik Sistemi'nin Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH) içindeki oranı 2006 yılında % 4.2 oldu. Daha 2000 yılında bu oran % 1.4'tü. Bu konudaki harcamaların sağlık konusunda alınan kararlar sonrası çok süratle artacağı anlaşılıyor. IMF'ye verilen sözler arasında, bu harcamanın, on yıl içinde GSMH'nin % 1'ine indirilmesi de var. Bu durumda, sağlık konusunda halka verilen sözlerin bir bölümünden geri dönülmesi veya
Çözüm Avrupa Birliği ülkelerinin ekonomileri düzeliyor. İşsizlik oranı, bir yılda % 8.3'ten % 7'ye düştü. Enflasyon oranı da % 2.4'ten % 1.9'a geriledi. Büyüme % 2.7 civarında. Bu bölgede ekonomi güçleniyor. Bu bizim için de iyi haber.Türkiye'de büyümenin lokomotifi geçen yılın üçüncü çeyreğinden beri artık özel sektör değil. Kamu sektörünün rolü ise yıllardır hep küçük oldu. Son üç çeyrekten beri lokomotif dış ticaret. Başbakan'ın ekonomik önlemlerde ilk dikkatin ihracata verileceği yönündeki açıklamaları bu nedene dayanıyor. Avrupa Birliği'nden gelen iyi haberler, ihracatımızı iyi yönde etkiledi. Gümrük Birliği'nin faydaları sürüyor.Ülkemizde, yavaşlayan iç talep ve özel sektör yatırımları, enflasyonu aşağıya çekecek. Merkez Bankası'nın enflasyon beklentileri de bu gelişmelerle uyumlu. Amerika'da çekirdek enflasyon 2.2 puanla, 2.7 olan enflasyon oranının altında. Büyüme geçen yıl birinci üç aydaki 3.7 oranının altında ve 2.2 oranında. Büyümedeki yavaşlama, gayrimenkul kredilerindeki sorunlar ve inşaat sektöründeki zayıflıktan kaynaklanıyor. Ancak, petrol fiyatlarındaki artış nedeniyle yeni faiz yükselmesi olmazsa sıkıntılar yıl sonuna kadar aşılacak gibi. Türk lirası, çok
Çözüm AKP iktidara geldiğinde sadece 9 ile doğalgaz verilebiliyordu. Seçim sırasında, doğalgaza kavuşan il sayısı 44'e çıkmıştı. Üstelik, seçimler zamanında yapılsaydı, buna ek olarak 14 ile daha doğalgaz verilmiş olacaktı. 2009 yılı sonuna kadar ise tüm iller doğalgaza kavuşacak. Oyların AKP'ye akmasının en önemli nedenlerinden biri bu oldu. AKP döneminde, ülkemizdeki doğalgaz boru hatları toplamı ikiye katlandı. Ucuz ve temiz enerji kullanımı % 144 artırıldı. AKP'nin seçimi kazanmasındaki en büyük katkılardan biri, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın çalışmalarıydı. Enerji Bakanlığı'nın halka inen, önceki dönemdeki çalışmalarını hiçbir muhalefet partisi anlayamadı. Sanayide ve evlerde kullanılan doğalgazın fiyatı, Avrupa Birliği fiyat ortalamasının yarısında tutuldu. Dünyada en ucuz doğalgaz kullanan ülkelerden biriyiz. AKP'nin yaşadığı oy patlamasının bir nedeni de bu oldu. Türkiye neredeyse, bir enerji koridoru haline gelmeye başladı.İktidarda bulunulan sürede elektrik fiyatlarına zam yapılmadı. Dört yılda elektrik iletim kapasitesi % 40 artırıldı. GAP bölgesindeki gerilim düşüklüğü problemi giderilerek, bu bölgenin sulama problemi çözüldü. Millet, bu partiye oy vermesin