Hâlâ % 118 kazanabilirsiniz

22 Kasım 2005

Daha sonra, "tarihin en büyük faiz rantı yaratan sistem"i rakamlarıyla açıklamıştım. İşte, sıcak para böyle yaratılıyordu. Ülkeye bol döviz girişinin önemli bir nedeni de buydu. Ama, bu kazancı elde edebilmek için asgari 1 milyon YTL gerekliydi. Yani, bu olanak sadece parası olanlar için vardı. Cumartesi günkü yazım "Siz de yılda net % 118 faiz alabilirsiniz" başlığını taşıyordu. Yüksek reel faizler nedeniyle, Türkiye'deki sistemle yıllık % 118 faiz kazanabileceğini açıklamıştım. Çünkü, şimdiye kadar hiç bir dönemde, enflasyon oranının % 120'sine varan reel faiz olmamıştı. Dolayısıyla da, enflasyonun 15-18 katı faiz alınamadı. Önce, yabancı bir bankada, adınıza "fiduciary" bir hesap açtırıp, bu bankadan 9 milyon YTL tutarında, yabancı para cinsinden bir kredi istiyordunuz. Bu krediyi çekmeyeceğinizi ve yabancı bankanın parayı doğrudan Türk sistemine yatırmasını isteyeceğinizi ve kredinin faizinin garantisi olarak önceden yatırdığınız 1 milyon YTL'yi göstereceğinizi söylediğiniz anda bu kredi verilecekti. Çünkü, hesabı kullanma hakkı yabancı bankada olacağı için, anapara ve faizin yabancı bankaya geri ödenmesinde, "Türk Lirası'nın devalüasyonu riski" dışında hiç bir risk yoktu.

Yazının Devamı

Siz de yılda net % 118 faiz alabilirsiniz

19 Kasım 2005

Hazine Müşteşarı'nın "Paranın sıcağı soğuğu olmaz" demesine bakmayın. Paranın sıcağı soğuğu, temizi kirlisi, akı karası vardır. Şimdi size, mevcut sistemden % 118 faizi nasıl alabileceğinizi anlatacağım. Göreceksiniz, sistem çok basit. Sayın Müsteşar da, sayın Başkan da, sayın Devlet Bakanı da, sayın Başbakan da "tarihin en büyük faiz rantı yaratan sistemi"nin nasıl oluştuğunu anlayacaklar. Çünkü, şimdiye kadar hiçbir dönemde, enflasyon oranının 15-18 katı faiz olmadı. Bütün kâğıt üstündeki göstergeler krizi gösterdiği halde, neden kriz çıkma olasılığı olmadığını ve bu gidişle de uzun süre olmayacağını açıklamamdan sonra, çok iyi anlayacaksınız. Ülkeye bol döviz girişinin nedenine de rahatlıkla teşhis koyacaksınız. İsteyenin yüksek reel faizler nedeniyle, "babalar gibi" yıllık % 118, üstelik net faiz kazanabileceğini göreceksiniz. Şimdi, yemek tarifine geçelim.Gerekli malzeme: - Asgari 1.000.000.- YTL,- Uluslararası bir banka,- Bir Türk bankası veya Türk Hazinesi,Yapılacak işlemler: Asgari bir milyon YTL paranızı, yabancı bir bankanın Türkiye'deki hesabına yatırınız. Yabancı bankanın, resmi işlemle sizin adınıza, yurtdışında "fiduciary" bir hesap açmasını isteyiniz. Böylece, Türk

Yazının Devamı

Patlamanın sonu nereye varacak?

17 Kasım 2005

Bazı müteahhitler olmayan binaları satıyorlar. Bazı bankalar da olmayan binalara kredi veriyorlar. Ülkemizde, bu konuda da kontrolsüz bir büyüme sürüyor. Gayrimenkul satın alırken, kişilerin gözden kaçırmamaları gereken çok önemli noktalar var. Aynı biçimde, bankalar da gayrimenkul kredisi verirken bu hususlara dikkat etmeliler: Gayrimenkul sektöründe büyük bir patlama yaşanıyor. Gayrimenkul fiyatları neredeyse iki misli arttı. Muhtemelen, bazı yerlerdeki fiyatlar daha da artacak. Özellikle İstanbul'da, yeterli arsa olmaması fiyatları şişirdikçe şişiriyor. A) Kredi kullanmasa bile gayrimenkul yatırımcısına en çok kazandıracak, bankaların verdikleri kredileri rahatlıkla garanti edecek, alınan kredilerin kolayca geri ödenmesini sağlayacak en önemli husus, alınan veya kredilendirilen gayrimenkulün ilerideki değerinin şimdikinden önemli biçimde yüksek olmasıdır. Buna, "alırken kazanmak" derler. Yabancı gayrimenkul yatırımcılarının baktıkları en önemli husus da budur. Bu konuda, size yön gösterebilecek sihirli sözcük, "iyi yer seçimi"dir. Buna yabancılar, "location and location" diyorlar. İyi yer seçimi, fiyattan önemlidir.B) Bakılacak ikinci husus, gayrimenkulün bitirilip

Yazının Devamı

Amerikan dış politikası ne kadar başarılı?

14 Kasım 2005

"Bush Doktrini", oturup beklemek yerine, kitle imha silahlarının tiranların elinden alınmasına dayanıyor. Bu doktrin, "özgürlüğünü isteyen herkesin yanındayız" sloganıyla ifade ediliyor. Başkan Bush, daha ikinci halka seslenişi sırasında "özgürlüklerin yerleşmesi adına her despot yönetime karşı haçlı seferi düzenleyeceklerin" açıklamıştı.Şimdiye kadarki Amerikan başkanlarının söylemleri de bu yaklaşımlara benzerdi ama başka ülkelerin iç işlerine karışma konusunda çok daha temkinli konuştular. Önceki Amerikan Başkanlarının, Soğuk Savaş ve komünizm tehdidi sırasında bu söylemi dile getirmeleri ile Başkan Bush'un dünyadaki tek süper gücün Amerika olduğu bir ortamda aynı söylemi dillendirmesi, Amerikan dış politikasında çok farklı yaklaşımlarla karşılaşabileceğimizi gösteriyor. Gösterdi de.Amerikan Dışişleri Bakanı Rice, Kahire Amerikan Üniversitesi'nde bu yaz yaptığı konuşmada, Ortadoğu'da şimdiye kadar istikrarı savunduklarını, bundan sonra ise demokrasiyi savunmanın zamanının geldiğini söyledi. Ancak, örneğin Pakistan'da nükleer güç var ama terörizme de şiddetle karşı koyan Müşerref rejimi destekleniyor. Öte yandan, 11 Eylül saldırısında rol oynayan 19 teröristten 15'inin Suudi

Yazının Devamı

Amerika'da önemli gelişmeler

12 Kasım 2005

Amerika'da yapılan mahalli seçimler iktidardaki Cumhuriyetçilerin gerilediklerini gösteriyor.Amerikalılar Irak harekâtının yeni bir "haçlı seferi" olup olmadığını sorguluyor. Kürtler, Amerikan televizyonlarında verdikleri ilanlarda, Irak harekâtı nedeniyle Amerikalılara teşekkür ediyorlar. Kürtlerin bağımsızlık mücadelesine verdikleri destek için Amerika'ya teşekkür ediliyor. İlanda, Kürtlerin demokrasiye kavuşmaları ve daha iyi yaşamaları için Amerikalıların yaptıklarına, çeşitli Kürt vatandaşlar "Thank you" diyerek teşekkür ediyorlar. İlanın parasının Kürt Kalkınma Vakfı tarafından karşılandığı belirtiliyor. Bu ilan, bizim Irak politikamızın ne kadar başarılı olduğunun ve hükümetin Amerika'ya yaranmak için neler verdiğinin bir kanıtı. Anlaşılan, Irak harekâtının bir tek galibi var. O da Kürtler. İktidardaki Cumhuriyetçiler, bu hafta yapılan mahalli seçimlerde önemli ölçüde kayıplarla karşılaştı. Bunun nedeni, bir türlü sonuç alınamayan Irak savaşı ve hükümetin doğal afetler karşısındaki beceriksizliği. Cumhuriyetçi Parti'nin içinden bile karşı görüşlerin çıkmaya başlaması, Bush yönetimini gittikçe zora sokuyor. Bundan sonraki seçimler 3 yıl sonra ve seçimleri Cumhuriyetçilerin

Yazının Devamı

Kim haklı dersiniz?

10 Kasım 2005

Böyle bir durumda, yeren ve göğe çıkaranların kimler olduklarına bakmak lazım. Merkez Bankası politikalarını eleştirenler kurun düşüklüğünden şikâyet eden ihracatçılar. Aynı politikaları yüceltenler ise, sıcak para getiren yabancılar.İhracatçı diyor ki: Kuru düşük, Türk lirasının değerini olması gerekenden çok düşük tutuyorsun. Lira % 50 civarında değerli. Artık, ihracat yapılamaz hale geldi. İhracat olmayınca üretim olmaz. Merkez Bankası'nın hatalı politikaları nedeniyle ithalat yapmak, üretmekten ucuza geliyor. Enflasyonu düşüreyim derken, bu politikalar yüzünden üretim düşüyor, işsizlik artıyor. Bu politikaları devam ettirmek vatan hainliği ile eşdeğerdir.Merkez Bankası'na tapan ama hükümeti sevmeyen köşe yazarı diyor ki: Beyler, Merkez Bankası döviz kurunu kendisi belirlemiyor. Yasaya göre, hükümetle birlikte belirliyor. Demek ki, aslında hükümet liranın değerini düşük tutma peşinde. İhracatçı, hükümeti eleştirsin.Teknik yazmaya çalışan ama işi bilmeyen köşe yazarı diyor ki: Beyler, kabahat ne Merkez Bankası'nda ne de hükümette. IMF ile bir anlaşmamız var. Anlaşmaya hem hükümet hem de Merkez Bankası imza koymuş. Bu anlaşmaya göre, kurlar dalgalanıyor ve Merkez Bankası ve

Yazının Devamı

Bir örnek olay

7 Kasım 2005

Amir ve memurlar kendilerine verilen görevi zamanında, hiçbir şekilde ertelemeden, ülke ekonomisi ve çıkarı için ne ifade ettiğinin bilinci içinde sevgiyle, özveriyle ve isteyerek yaparlar.Memurlar görevlerini yerine getirirken, kendi adlarına değil, Bbankamız adına hareket ettiklerinin bilinci içinde olmalıdırlar. Bu nedenle, gerek görevlerini yaparken ve gerekse bankamızı dışarıda temsil ederken bu bilinç ile ölçülü, saygın ve örnek davranışta bulunacaklar ve bankamız itibarını zedeleyici hareketlerden kesinlikle kaçınacaklardır.Memurlar banka içi ve dışındaki davranışlarında, görgü kurallarına kesinlikle ve detaylı olarak uyarlar. Kütüphanemizde görgü kitapları mevcuttur.İş temposu çok yüksek olduğundan ve bir arada çalışma zorunluluğu nedeniyle, memurlarımızın ağız ve vücut kokularından arınmaları gereklidir. Bayan ve erkek memurlar mutlaka vücut ve giysi temizliğine itina gösterecekler, hafif kokulu losyon, ağız spreyi ve deodoran gibi kozmetikler kullanacak ve diğer çalışanları rahatsız etmeyeceklerdir.Alınacak saatlik, günlük ve yıllık izinler önce servis amiri yoksa müdür yardımcısı ile görüşülür. Yıllık izin kullanımları genel müdür veya yetkili Yardımcısı tarafından

Yazının Devamı

Boynuz ararken, kulaktan olmak

5 Kasım 2005

Bu aşamaya gelindikten sonra, sorunun çözümü de belli. Borsa, savunmasını yapar. SPK, ya doğrudan karar verip, zararın tazminini ister ya da borsadan gelen savunmaya görüşünü ekleyip, tasarruf genelgesini çıkaran makamın yani Başbakanlık'ın görüşünü veya onayını almak üzere yeniden bir yazı yazar. Kısacası, olay medya önünde konuşmakla veya medyaya kızmakla halledilebilir durumda değildir. Hatta, medya önünde tartışmak, sorunu tırmandırır. Ama, sanıyorum asıl sorun artık tasarruf genelgesi filan değil. Sorun, borsada yıllardır taş üstüne taş koyulamaması ve her konuda tavizler verilmesi sonucu, giderek zafiyetin artması.Borsanın tasarruf genelgesi kapsamında düşünülmemesi görüşündeyim. Borsanın "kamu kurumu" sayılması bile bu uygulamayı haklı gösteremez. Örneğin, Merkez Bankası da bir kamu kurumudur ama tasarruf genelgesi kapsamında değildir. Olmamalıdır, da. İslamın şartı beş, altıncısı insaftır.Burada, tartışılması gereken tasarruf genelgesi değil, borsanın kendisidir. Artık, şu sorulara cevap aramak gerekiyor: a) Borsa yönetimi, SPK raporunun hazırlandığını ve içeriğini önceden bildiği halde, neden zamanında Başbakan, ilgili bakan ve SPK nezdinde gerekli girişimi

Yazının Devamı