Borsa, bu yazıyı 28.8.1991 tarihli yazısıyla özetle şöyle cevapladı: Bir Yürütme Komitesi kurulacağı ve bu konuda Borsa'mızla mutabakata varıldığı bildirilmiştir. Borsa'mızın bu konu hakkında hiçbir bilgisi yoktur. Borsa'nın bilgisi olmaksızın aracı kuruluşlara konu hakkında 8.8.1991 tarihinde bilgi verildiği henüz öğrenilmiştir. Bilgisayarlaşma işinin komitelere verilmesi sorunun çözümünü uzatacaktır. Zaten, Borsa'nın bu konuda bilgi birikimi vardır ve çalışmaları tamamlanma aşamasına gelmiştir. Öte yandan, bilgisayarlaşmanın sanıldığı gibi çok büyük harcamayı gerektirmediği ve Borsa tarafından finanse edilebileceği anlaşılmıştır. Komitenin kurulmasının durdurulması Sayın Başbakan Mesut Yılmaz ile 24.8.1991 günü yapılan görüşmede de emredilmiştir. Sermaye Piyasası Kurulu'nun (SPK) 23.8.1991 tarihli İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'na (Borsa) hitaben yazdığı yazıda özetle şöyle deniliyordu: Türk sermaye piyasasının modernizasyonu ile ilgili olarak, bir Yürütme Komitesi ve buna bağlı Borsa Otomasyonu, Takas ve Saklama, Piyasa Gözetimi ve Vadeli İşlemler Piyasası alt komiteleri kurulmuştur. Komitelerde bankalar ve aracı kurumlara ilaveten, üniversiteler ve sermaye kesimi de temsil
Demirören devam ediyor: "Kimse gerçekten çalışmak istemiyor. Makine başında mecburen çalışanlar hariç, dört saatten fazla çalışan kişi göremiyorum. Devlet bir sınav açınca binlerce kişi kuyruk oluyor da, üç-dört misli para verdiğimiz halde, neden bize bir kaç başvuru geliyor? Hiç merak ettiniz mi? Çünkü, devlette çok az çalışsan da olur. Kimse seni atamaz. Bu yüzden, az para verene çok rağbet var."Demirören'e göre, en önemli sorunlarımızdan biri, düşük verimlilik. "Gençler, iyi eğitim görmüşler ama tatbikatları yok. En pahalı şeyin tecrübe olduğu anlaşılmıyor. Üniversiteler bile tecrübeye yeterince önem vermiyor. Araştırma geliştirme çalışmalarına önem vermek lazım. Bu eksiklik de verimliliğimizi düşürüyor.""Fırtına atlatmayana kaptan denilmez. Yangın ne kadar uzakta ise, o kadar geç müdahale edilebilir. Neyse ki, şimdiki çağda teknoloji uzağı oldukça yakınlaştırabiliyor. Piston fabrikamda 525 işçim var, 18 milyon dolarlık ihracatım var. İthalatçı arkadaşım, tabir caizse bir telefonla 18 milyon dolarlık mal getirtebiliyor ve o benden fazla kâr ediyor. İşte, şimdiki sıkıntı bu. Basit izahla, cari açığın nedeni de bu." Demirören, Milangaz'ın sahibi. Ona, "Bu tüpler gerçekten
Her neyse, "İMKB Çalışanları" gönderdikleri iletide özetle şöyle diyor: İMKB'nin tabi olduğu hukuk, değerlendirmenizin aksine, sizin başkanlığınız dönemindeki şekliyle bugüne kadar aynen devam etmektedir ve değişmemiştir.Tasarruf genelgeleri gerekçe gösterilerek, İMKB'nin en basit tasarruflarının bile kontrol altına alınması uygulamaları hayata geçirilmek istenmektedir.Söz konusu edilen ve 2002 yılından itibaren İMKB'yi kapsamı altına aldığı söylenilen genelge, önceki genelgelerle aynıdır. Önceki genelgeler de 2002/45 sayılı genelge gibi "kamu kurumları" referansı ile çıkarıldıkları halde, İMKB'ye uygulanmamıştır. Aynı kapsam altında olmasına rağmen, önceki dönemlerde bu konuya ait hiçbir eleştiri getirilmemiş hatta, genelgelerin kapsamına girme halinde yapılamayacak olan birçok konuya SPK tarafından izin ve onay verilmiştir.İMKB'nin yazıları referans gösterilerek, İMKB'nin "tasarruf genelgeleri"ne uyması yönünde alınmış bir karar da İMKB'ye ulaşmamıştır.İMKB, bir meslek kuruluşudur. En üst organı, aracı kurumların oluşturduğu genel kuruldur. Yönetim ve denetim kurulu, genel kurulca seçilir. SPK'nın internet sitesinde de borsa, "meslek kuruluşu" olarak tarif edilmektedir.
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nın (borsa) kısmen Boğaz'ı gören arsası, Ağustos 1991'de özelleştirme kapsamında, Turban'dan alındı. 87481 metrekarelik arsanın yaklaşık 26000 metrekarelik bölümündeki koru alanı korundu. "Borsa Sarayı"nın inşaatı 1992 yılında başladı ve 1995 yılında bitirildi. Kapalı alanı 27180 metrekare olarak ruhsatı alınan inşaata sonradan havuz, spor ve dinlenme tesisleri ilave edildi. Binada, ülkemizdeki uluslararası standartta en büyük takas ve saklama sistemi var. Bu sistem, halen Merkez Bankası'nın sahip olduğu sistemden büyük. Binada ayrıca, 300 kişilik konferans salonu ile dünyanın en gelişmiş telefon santrallarından biri bulunuyor. 4000 kilovatlık yedekli jeneratör gurubu ve 1200 kilovatlık kesintisiz güç kaynağı ile elektrik kesintisi hemen hemen yok edilmiş durumda. Tüm bilgisayar sistemi sürekli yedekli çalıştığından, sistem çökmesi olasılığı bulunmuyor, denilebilir. Binada, olması gereken bütün teknik, elektronik ve mekanik özelliklerin en kalitelisi ve uluslararası anlamda bilinen en iyisi kullanıldı. Kısacası, bittiğinde "Borsa Sarayı"mız dünyanın en iyi ve en modern borsa binası idi. Halen de öyle olduğunu sanıyorum.Eski Turban genel
SPK'nın bu konuda verdiği bilgiler özetle şöyle: Yapılan denetim, borsanın 2003 ve 2004 yıllarına ilişkin hesap, işlem ve faaliyetlerini kapsamaktadır.Ayrıca, gerçekleştirilen performans denetiminde, borsanın verilen görevleri hangi süreçlerde ve ne ölçüde yerine getirdiğinin cevabı aranmıştır.4 Kasım 2002'de yürürlüğe giren Başbakanlık Tasarruf Genelgesi'nin kapsamı, bu tarihten itibaren borsayı da kapsamı altına almıştır. 27 Haziran 2003 tarihli Genelge'de de kapsam korunmuştur. Bu genelgeler yayımlanır yayımlanmaz, durum borsaya bildirilmiş ve uygulanması istenmiştir. Borsanın bu konulara cevaben yazdığı 5 Ağustos 2003 tarihli yazısı Başbakanlık'a iletilerek, borsaya satın alma, araç ve telefon kullanma, bağış ve yardım konularında izin verilmesi talep edilmiştir. Başbakanlık bu yazıyı 25 Eylül 2003 tarihinde cevaplamış ve cep telefonu kullanımında bazı olanaklar tanımış, taşıtların kullanımı konusunda genelgeye uyum istenmiş, diğer konularda bakanlıktan izin alınması gereği vurgulanmıştır. Genelge gereklerinin denetimlerde dikkate alınması bir zorunluluk ve SPK için kaçınılamaz bir sorumluluk olmuştur. Borsanın kendi mevzuatı dışında başka düzenlemelere de tabi olması, "tüzel
Yazdığım yazıyı tekrar okudum. Aslında, borsanın aleyhinde bir şey yoktu. Sorunun yasadan kaynaklandığını ve yasanın değişmesi gerektiğini söylemiştim. Birsen, SPK'nın art niyetli davrandığını, tasarruf tedbirlerinin kendisinden önceki dönemlerde de uygulanmadığını söylüyor; bu durumda, eski dönemler de sorgulanmalı demeye getiriyordu. Telefonun sesi açıktı ve İzmir Ekonomi Üniversitesi'nden bazı hocalar da konuşmaya istemeyerek şahit oldular. Birsen, çok gereksiz kelimeler kullandı. Kendisini uzun süredir tanır ve severim ama onu hiç bu kadar tedirgin ve psikolojik feveran halinde görmedim. Kendisine bazı şeyleri izah etmeye, paniğin işe yaramayacağını anlatmaya çalıştım. Dinletemedim. Bir basın toplantısı yaparak, açıklama yapacağından bahsetti. İsterse, bunu yapabileceğini söyledim.Açıklanması gereken önemli hususlar var:a- Çok önemli bir durum yoksa, borsa başkanı neden panik halindedir?b- SPK'nın raporunda neler vardır? Raporu ben görmedim, borsa aracı kurumları ve çalışanları da görmemiş. Acaba, borsa başkanını sıkıntıya sokacak ve başkanın cevap veremeyeceği konular mı vardır? c- Bir borsa yönetim kurulu üyesi hangi gerekçelerle istifa etmiştir?Bilinmesi gereken hususlar da
Borsa ilk kurulduğu günlerden beri SPK tarafından denetlenir. İlk yıllarda, çok dengeli ve yapıcı bir denetim yapılırdı. SPK müfettişleri raporlarını hazırlar, borsa yönetimine gönderir, borsanın görüşlerini de içeren raporlarını SPK'ya ve borsaya sunarlardı. Eksiklerin çoğu bu denetim sırasında tamamlanır, üzerinde anlaşma sağlanamayan hususlar için SPK'nın talimatı beklenirdi. Borsa yönetimi, bu talimatın gereğini yapar ve sonucu SPK'ya bildirirdi. 1991 yılına kadar borsada teftiş kurulu yoktu. İlk teftiş kurulunu ben oluşturdum. Bu kurul, daha SPK müfettişleri işe el atmadan tüm işlemleri teftiş ediyor ve borsa bütün eksiklerini tamamlıyordu. Alınan bu tedbirler sonucunda, 1992 yılında ilk kez SPK, borsaya yaptığı teftişi takiben hiçbir eksik bulamadı ve "teşekkür mektubu" yazdı. Bu, SPK'nın o zamanlar ne kadar yapıcı, katılımcı ve kendine güven içinde olduğunu gösteriyordu. Gerçekten de, müfettişler için "teşekkür mektubu" yazmanın ne kadar zor olduğunu bilirim. Ama, bu mektubu alan için de, sonuç bir o kadar mutluluk vericidir. Ben de, birçok durumda böyle mektuplar yazdım ve teftiş kurullarını bu biçimde yönlendirdim.1993 yılından itibaren, borsada "dışarıdan denetim"i de
Rıhtım Caddesi'ndeki Borsa, şimdiki gibi "farklı" ve "çağdaş" değildi. Otomobil parklarından yayaların yürümesine yer kalmayan bir keşmekeşin içine kendisini bırakmış, kaderine razı bir görünüm içindeydi. İşlemler tahtalara kalemlerle yazılarak yapılır, olası anlaşmazlıkları çözmek amacıyla seans sonrasında tahtalar videoya kaydedilirdi. Komisyoncular Borsa'yı kendilere ait bir yer olarak görür, kuralları bile kendi çıkarlarına göre yönlendirmeye çalışırlardı. "Halkın borsasına, halk girer" sloganıyla, büyük spekülatör ve manipülatörler salona girer, emirlerini kendilerine tahsis edilmiş olan temsilcilere bizzat verirlerdi. Borsa çalışanlarının işi gücü "borsa oynamak" olmuştu. Borsa, bu yeni binasına taşınmadan önce Rıhtım Caddesi'nde idi. Şimdi, hemen ilerisine Galataport'un yapılacağı Rıhtım Caddesi. Borsa aracı kurumlarından birisi ve şimdi Ofer'le Galataport'un ortağı olan Global Menkul Kıymetler döndü dolaştı, çok sevmiş olmalı ki, Rıhtım Caddesi'ne geri dönüş yaptı. Borsa çalışanlarından kıdemli olanların binanın alt katında satın aldıkları senetlerini koyacakları kiralık kasaları vardı. Salondaki, aracı kurum ve banka temsilcilerine emirler telsizle iletilir, bu nedenle