Mahsun Kırmızıgül, geçen hafta bu köşede yayınlanan “Sanatçılar Terörsüz Türkiye istemiyor mu?” başlıklı yazıya alınmış. Biraz çarpıtarak, çokça da abartarak hedef gösterildiğini iddia etmiş!
Kırmızıgül’ün fondaş medya ile el ele verip “Sanatçılar bir liste ile hedef gösterildi” diyerek ortaya attığı iddia bir kuyruklu yalan. O bir liste değil köşe yazısı. Kimsenin hedef gösterildiği falan yok. Sanatçılara yapılmış samimi bir “Barışa destek olun” çağrısı.
Köşe yazısını “Liste” olarak gösterip yazının başlığını da “Terörsüz Türkiye istemiyorlar” diye çarpıtan Kırmızıgül’ün hayal gücü müthiş. Çarpıtma ve algı becerisi on numara.
Türkiye tarihinin en önemli barış çabasına destek olmamasını yolsuzluğa bağlıyor ve “ Bu ülkenin terörden daha büyük bir sorunu var. O da yolsuzluk” diyor. Yolsuzluk yapan siyasetçinin en büyük terörist olduğunu söylüyor. Ve
Sezen Aksu...
Kadir İnanır...
Cem Yılmaz...
Halit Ergenç...
Mahsun Kırmızıgül..
Özcan Deniz...
Lale Mansur..
Nur Sürer..
Terör örgütünün kendini feshetme kararı almasından sonra gözler Kandil’deki elebaşlarında.
Nereye gidecekler? Bundan sonra ne yapacaklar? Elebaşlarının dışında kalan örgüt üyeleri için nasıl bir süreç işleyecek?
Öncelikle örgütün kendisini feshetmesiyle beraber açığa düşen kişi sayısı bazı kaynaklarda iddia edildiği gibi 4 binlerde değil. Yaklaşık 1300 kişi oldukları değerlendiriliyor.
Uzun yıllardır Kandil’de ikamet eden elebaşlarının yeni ikamet adresi kuvvetle muhtemel bir İskandinav ülkesi olacak. En güçlü ihtimal ise Norveç.
Kalanların Irak’ın kuzeyindeki kamplara yerleşmesine kesinlikle izin verilmeyecek. Özellikle Mahmur başta olmak üzere örgütün bugüne kadar kullandığı kamplar tamamen dağıtılacak.
Hakkında bir suç kaydı bulunmayan örgüt üyeleri için farklı bir yol izlenecek. Bunlar dışında kalanlar içinse bir yargılama süreci başlatılacak.
Bitirirse Erdoğan bitirir
Temelleri 1960’larda ABD’nin meşhur “Barış Gönüllüleri” oluşum
CHP yerel seçimden tartışılmaz bir başarı kazanarak çıktı. Uzun yıllar sonra AK Parti’yi geçerek birinci parti konumuna geldiler.
Bu tablo yerel seçimler sonrasında yapılan tüm anketlere de yansıdı. Ancak işler yavaş yavaş tersine dönüyor gibi. Optimar’ın nisan ayı araştırmasına göre CHP oyları eriyor.
İstanbul merkezli yolsuzluk soruşturmasında İmamoğlu’nun tutuklanmasının CHP oylarını daha da artıracağını söyleyen anketçiler bu işe ne der bilmem ama Optimar’ın araştırması ezber bozacak nitelikte...
Optimar’ın birkaç gün önce saha çalışması bitmiş olan “Nisan ayı Türkiye’nin Nabzı Araştırması”’na göre;
AK Parti yüzde 35,5 oy oranıyla birinci parti konumunda...
CHP ise yüzde 31’e gerilemiş durumda.
Araştırmada MHP oyu yüzde 7,8, İYİ Parti yüzde 5,3, DEM Parti yüzde 8,1, Memleket Partisi yüzde 1,1, Büyük Birlik Partisi yüzde 1,1, Zafer Partisi yüzde 3,2, YRP yüzde 2,8 çıkmış. Geriye kalan partilerin oyu yüzde 4 civarında.
Bu sonu&c
Mehmet Cemil Acar…
Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü’nde 1998 yılında işbaşı yaptı.
Bir memurun hayalini bile kuramayacağı dudak uçuklatan bir servete sahip oldu.
Hayatın olağan akışına uygun olmayan mal varlığı elbette ki birilerinin dikkatini çekecekti.
Öyle de oldu. CİMER’e ulaşan bir ihbarla Ulaştırma Bakanlığı tarafından hakkında soruşturma başlatıldı.
Acar şimdi cezaevinde.
Muhalefet haklı olarak “Bir bürokrat nasıl bu kadar zengin olur?” diye soruyor. Hatta işi Mansur Yavaş gibi İstanbul’da yürütülen yolsuzluk soruşturmasıyla kıyaslayan ve “Gördünüz mü, bizim arkadaşların evinden çıkan paraya bak, A-Ke-Pe’nin bürokratının evinden çıkana bak” noktasına götürenler de oldu.
Kazın ayağı öyle değil Mansur Bey… Keşke bu kıyası yapmakta bu kadar acele etmeseydiniz.
Hiç şaşırmayın.. Burası Türkiye…
Uğur Mumcu’nun ifadesiyle “Banka soyarken kar maskesi memleketi soyarken Atatürkçülük maskesi takanlar ülkesi..” Niye şaşıralım ki?
Olay Esenyurt- Hacıbektaş hattında geçiyor.
Esenyurt’un terörden alınan CHP’li belediye başkanı Ahmet Özer, 17 Ağustos 2024 tarihinde Hacıbektaş Belediye Başkanı Ali Kaim ile bir protokol imzalıyor.
Bu protokol ile Nevşehir İli, Hacıbektaş İlçesi, Bala Mahallesi Çoraklık mevkiindeki 956 ada, 3 parselde bulunan 2 bin 542,17 metrekarelik alanda kurulu Esenyurt Belediyesi’ne ait taşınmazın kullanımı Hacıbektaş Belediyesine devrediliyor.
Söz konusu taşınmaz “Hacı Bektaşi Veli Kültür Merkezi” adıyla faaliyet gösteren bir Cemevi aslında.
Ahmet Özer, Alevi vatandaşların ibadet merkezi olarak kullandığı taşınmazı belediye meclisinden yetki almadan Hacıbektaş Belediye Başkanlığına devrediyor.
“E ne var bunda” diyenler biraz sabretsin. Asıl hikaye şimdi başlıyor.
“İstanbul depremi bir milli güvenlik meselesidir…” Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un dün söylediği en kritik cümle buydu ama aşağıdaki cümle de en az ilki kadar önemliydi: İstanbul için her saniye değerli... 16 milyon İstanbullunun canının ve geleceğinin söz konusu olduğu bir yerde siyasete ve polemiğe yer yoktur. İstanbul’da yaşamayı hak eden milyonlara karşı hep birlikte el ele vermenin zamanıdır.
Kurum’un bu sözlerinin muhatabı deprem dönüşümünden doğrudan sorumlu İstanbul Büyükşehir Belediyesi… Artık herkes siyaseti bir kenara bırakıp, İstanbul için harekete geçmek zorunda. Allah korusun Anadolu yıkılırsa İstanbul ve çevresi onu yeniden ayağa kaldırır. Ama yıkılan İstanbul olursa işimiz çok ama çok zor olur. Bu can sıkıcı girişin ardından sorular ve rakamlarla devam edelim. .Belki durumun vahametini o zaman daha iyi anlarız..
■ İstanbul’da kaç riskli yapı var?
İl genelinde 7,5 milyon yapının bulunduğu İstanbul’da riskli yapı sayısı 1,5 milyon. Bunların yüzde 30’u
Halk TV ile vedalaştıktan sonra “Onlar TV” adında bir YouTube kanalı açan Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan’ın dedikodu ile gündem oluşturmak gibi tuhaf bir huyu var.
Haklarını teslim etmek lazım, çok güzel algı üretiyorlar. Hele de mevzu Atatürk ise..
Aslında sadece bu ikisinde değil iktidar karşıtı medyanın tamamında üstü örtülmek istenen bir gündem varsa hemen bir Atatürk tartışması başlatmak moda oldu. Zannedersin ki memlekette bir tek bunlar Atatürkçü. Kalan herkes Atatürk düşmanı!
Her konuyu bir şekilde Atatürk üzerinden tartıştırmak gibi bir tavır geliştiren ikilinin Teğmenler meselesinde üstlendikleri misyon ve yaptıkları malum. Bugün de kendilerine servis edilen yarım yamalak ve yanlış bilgiler üzerinden Türk Silahlı Kuvvetlerini hedef alma, askerler arasında da ayrılık yaratma çabalarına hız kesmeden devam ediyorlar.
Herkese gazetecilik dersi veren bu arkadaşlar niyeyse Milli Savunma Bakanlığı (MSB) ile ilgili gündeme taşıdıkları konularda Bakanlığı arayarak işin aslını sorma ihtiyacı duymuyor! En son Konya’da yaptıkları