Kim ne derse desin.. Şarm El Şeyh’de yürütülen Hamas-İsrail görüşmelerinin Gazze’de ateşkesle sonuçlanması yakın dönemin en önemli uluslararası gelişmesidir.
Öyle olmasa ABD’nin Başkanı koşa koşa Mısır’a gelmez ve “Barışın gerçek mimarı benim” mesajı vermeye bu kadar istekli olmazdı.
Trump istediği kadar Gazze’yi kişisel PR malzemesi yapmaya çalışsın. Herkes gerçeğin ne olduğunu biliyor...Perde arkasında bu ateşkesi sağlayan, ABD ve İsrail’i “Terör örgütü” ilan ettikleri HAMAS ile aynı masaya oturtan ve doğrudan muhatap haline getiren Recep Tayyip Erdoğan’dır.
Türkiye artık Gazze anlaşmasının garantör ülkesi. Ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifadesiyle “Filistin’de 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan, bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğü haiz bir Filistin devleti kurulana dek mücadelemizi sürdüreceğiz. “
Çünkü bu sadece Filistin ve Gazze meselesi değil artık. Dünyaya savaş açacak kadar gözünü karartmış
Ekrem İmamoğlu, Fransız Le Monde’a yazdı: “Hakkımda başka pek çok Kafkavari dava var: ‘hakaret’, ‘yolsuzluk’, ‘terörizm’. Çünkü 2024’te İstanbul’daki belediye listelerime Kürt adaylar koymaya cesaret ettim!”
Nereden bakarsanız bakın tutarsız bir yaklaşım bu. CHP’de İmamoğlu’ndan önce bir tane Kürt kökenli meclis üyesi yokmuş öyle mi?
Ulusalcı Baykal’ın 2 numaralı adamı Eşref Erdem Kürt kökenliydi.
CHP’nin sayısız Kürt kökenli milletvekili, genel başkan yardımcısı, meclis üyesi oldu. Hatta genel başkanı…
İnsanları etnik kökeni, mezhebi üzerinden değerlendirmek, buradan siyasi sonuçlar elde etmeye çalışmak son derece gereksiz ve yersiz bir hareket tarzı. Burası Lübnan değil..Ne CHP’nin ne Türkiye’nin böyle bir sorunu yok. Kürt Cumhurbaşkanı, Genelkurmay Başkanı çıkarmış bir ülke Türkiye.. Kendi ülkesinin gerçeklerine Fransız kaldığı anlaşılan Ekrem Bey biraz yakın siyasi tarih okusa iyi olur kanaatindeyim..
Bu arada hazır
Ankara’daki konser skandalına dair herkes bir şey söylüyor.
Mansur Yavaş’ın taktiği belli.. Ankara sokaklarında yürürken ayağı bir taşa takılsa “Eski dönemin suçu” deyip sıyrılıveriyor işin içinden. Olan vatandaşa oluyor.
Ama gerçeklerin bir gün ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu var.
Selahattin Çetinkaya ismini daha önce hiç duydunuz mu?
Bu kişi Mansur Yavaş’ın seçim dönemindeki “Az laf çok iş” sloganının mucidi.
Enfest ve Festiva şirketinin sahibi. İşte bu Çetinkaya, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmada 154 milyon lira kamu zararı tespit edilen 32 konserden 19’unu yapan kişi!
Kalan 13 konserden 12’si de Evren Teknik ve Universe adlı şirketin sahibi Onur Evren tarafından gerçekleştirilmiş. İddia o ki Çetinkaya ve Evren gayri resmi ortak! Yani kamunun 154 milyon lira zarara uğratıldığı 32 konserden 31’ini bunlar düzenlemiş!
Çok çarpıcı başka detaylar da var ama uzatmayalım.
Her şey Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın ABD’den yaptığı “Şu anda almayı beklediğimiz F-35 ve KAAN’ın motorları var. ABD Kongresi’nde bekletiliyor ve lisansları durmuş durumda. Onların lisanslarının hayata geçirilmesi ve motorların gelmesi lazım ki KAAN’ların üretimi başlayabilsin” açıklamasıyla başladı.
Muhalif medya ve ideolojik takıntıları her şeyin önüne geçmiş siyaset esnafı adeta müjdeli bir haber almış gibi üç gündür üzerinde tepiniyor bu açıklamanın. Ülkenin Milli Muharip Uçağı’nın üretiminin durma tehlikesi umurlarında bile değil. Onlara göre bu A-KE-PE içindeki bir kavganın dışa vurumu.. Ve buradan yürümeyi tercih ediyorlar…
Oysa Hakan Fidan o açıklamada “Bizim ABD ile olan ilişkimizde sınırlamaların olması, bizi ister istemez uluslararası sistemde daha farklı arayışların içerisine itecek” uyarısı yapıyor Trump yönetimine. Yani “Kaldırın şu yaptırımları artık, bizi farklı alternatifler aramak zorunda bırakmayın” mesajı veriyor. Ama kimse meselenin bu boyutu
Kim olduğunu hemen anladınız değil mi?
Elbette ki Mansur Yavaş..
Algısı, sokaktaki karşılığı oldukça yüksek. Ama ne zaman ağzını açsa; koca koca çamlar deviriyor.
Belediyenin düzenlediği 32 konserde kamunun 154 milyon lira zarara uğradığı iddiasına verdiği cevapta olduğu gibi: Çok özellikli elemanlar var; günlük 20 bin lira alanlar da var,100 bin alanlar da! Çünkü bunların tamamı uzmanlık istiyor!
Galiba “ Mansur Yavaş’tan Cumhurbaşkanı adayı olamaz. Çünkü konuştuğu anda susarak elde ettiği o muhteşem algı bir anda kaybolur” diyenler haklı.
Bu nasıl savunma? Memlekette büyükşehir belediye başkanı maaşı 235 bin 760 bin lira! Günlüğü 31 gün üzerinden 7 bin 900 liraya geliyor. Konser için sahne kuran adamın günlüğü ise 100 bin lira! Yani Mansur Yavaş’tan yaklaşık 12 kat fazla kazanıyor! Gel de buna inan şimdi…
Kusura bakmayın ama bir konser soruşturmasında tozşeker gibi dağıldınız Mansur Bey.. Madem ortada bir kamu zararı yok, siz neden o kadar bürokratı görevden uzaklaştırdınız?
Size yakın çevrenizde b
CHP lideri Özgür Özel’e göre Cumhurbaşkanı Erdoğan, Trump’ın adamı!
23 yıldır milletin sandıkta yetkiyi verdiği “Yürü” dediği adamla bu tarz bir yöntemle baş edemezsiniz Özgür Bey… O milletin adamı olmayı becerdiği, millet de onu kendinden gördüğü için 23 senedir mühür Erdoğan’da. Yani “Milletin adamı” sıfatı sadece sandıkta ve bizzat milletten alınabiliyor.
Sonra siz değil miydiniz daha 6 ay önce CNN International’a çıkıp “Cumhurbaşkanımızın Trump ile görüşmesi beni germiyor” diyen? O röportajda şu cümleyi kurarak “ABD’den Türkiye’ye müdahale etmesini istedi” eleştirilerine maruz kalan: “İki ülkenin iyiliği için bu ikili diyaloglar devam etmeli. Ancak bu Türkiye’yi demokrasi yoluna yeniden sokmayı da sağlamalı!”
Bitmedi… Bir de BBC’ye verdiğiniz röportaj var. Orada da kendi ülkenizi İngilizler’e şikayet edip “Kendimizi yalnız ve terk edilmiş hissediyoruz” demediniz mi?
Bu durumda ve bu mantıkla siz ABD
Emrah Serbes..
Behzat Ç., başta olmak üzere polisiye romanlarıyla tanınan bir yazar..
22 Eylül 2017 günü İzmir Torbalı’da aşırı hızlı kullandığı aracıyla önündeki otomobile arkadan çarptı.
Araçtaki Ayhan Özçelik, eşi Nilgün Özçelik ve kızları Zeynep Özçelik (16) hayatını kaybetti. Bir aile yok oldu!
Kazayı önce Emrah Serbes’in yanındaki arkadaşı üstlendi. Emrah Serbes, yaklaşık 1 hafta sonra sosyal medyadan dizi senaryosu tadında bir mesajla özür diledi ve “Kazayı ben yaptım” dedi.
Tabii ki alkollü çıkmadı. Kendi ifadesine göre bir kliniğe yatmış ve psikolojik destek almıştı.
Kaza yerinden 207 metre sonra durabilen aracının arka koltuğunda içki şişeleri olduğu iddiası arada kaynadı gitti.
13 yıl 4 ay hapis cezası aldı. 4 yılda çıktı. Bu Emrah Serbes’e özel bir durum değil. Kanunlarımız böyle!!
CHP’nin 38’inci Olağan Kurultayı’nın iptali davasında Özgür Özel yönetiminin tedbiren görevden uzaklaştırılması talebi reddedildi. Dava 24 Ekim’e ertelendi.
Mahallede bir bayram havası...
“Özgür iyi direndi, iktidara geri adım attırdı” diyen de var!
“Ankara’da hakimler var, yargı ne diyorsa o” diyen de!
Eğer iptal kararı çıksaydı aynı isimler şu an koro halinde “Erdoğan yargısı... İktidar yargı eliyle CHP’yi dizayn ediyor” türküsünü çağırıyor olacaktı.
İşlerine gelen yargı kararlarını düğün-bayram modunda karşılayıp, beğenmedikleri her karara “Darbe” yaftasını yapıştırmalarına alıştık. Cumhuriyeti kurmakla övünen bir partinin kişiye özel, partiye özel hukuk istemesine de.
Ama bu dava da CHP’nin bitmek bilmeyen parti içi iktidar kavgası da Türkiye’yi yordu. İnkar etseler de CHP’yi de yordu. Mitinglere katılan kişi sayısına bakın, ne demek istediğimi anlarsınız. CHP süratle normalleşmeli. Türkiye’yi germekten artık vazgeçmeli.
Bu ülkenin içeride v