Restoratör Er, atölyede restorasyonu devam eden 16. yüzyıla ait tombak kalkan ile 16. yüzyılın sonu 17. yüzyılın başına ait olduğu düşünülen zülfikar şeklindeki kılıcın onarım çalışmalarına ilişkin şu bilgileri verdi:
"Tombak kalkan, bakır üzerine eski yöntemle altın kaplama yapılmış. Ana maddesi bakır olduğundan bakırın bozulmasından kaynaklı altın yüzeyde aşınma meydana gelmiş. Bakır oksidasyon atar. Restorasyon sürecinde mümkün olduğunca altını muhafaza ederek oksidasyonu alıyoruz. Sonrasında orayı pasifize edip koruyucu sürerek tekrar sergi alanına gönderiyoruz."
"Yine zülfikar kılıç, benzersiz bir eser. Bir padişah ya da devlet büyüğüne hediye olduğunu düşünüyoruz. Demir üzerinde ahşap ve altın kaplamadan oluşuyor. Bundaki problemimiz, demirden kaynaklı korozyon yüzeydeki altın işlemelere zarar veriyor. Altın yüzeyi komple kaldırıyor. Bu korozyonu durdurup mevcut altını korumaya çalışıyoruz. Ona yönelik işlemi yapıyoruz. Restorasyonda mümkün olduğunca özgün malzemeyi korumak ve geri dönülebilir malzeme kullanmak çok önemli. Bunlara dikkat ederek restorasyon yapıyoruz."
Kompozit Eserler Atölyesi'nde bir yıldır görev yaptığını dile getiren Er, bu süreçte Kanuni Sultan Süleyman'a ait miğfer, kılıç ve hançer ile mukaddes emanetlerden bazı eserlerin restorasyonunu yaptığını anlattı.
Eserin mevcut durumu ve yapılan uygulamalara tepkisi restorasyon sürecini belirliyorEserin restorasyon sürecini eserin kendisinin belirlendiğine işaret eden Er, "Eserin mevcut durumu ve yaptığımız uygulamalara verdiği tepkiler restorasyon süresini belirler. Eserdeki korozyonu yüzeyden aldığımız zaman eseri izlemeye alıyoruz. Korozyon tekrar oluştuğu zaman süreç devam ediyor demektir ama durduysa artık bunu koruyucu ve konservasyon yöntemiyle sergileme alanına alıyoruz. Restorasyonu biten her eseri tekrardan sergilendiği alana konulup ziyaretçiye açılıyor." şeklinde konuştu.
Milli Saraylar Silah Koleksiyonu Sorumlusu Ayşe Merdanoğlu da koleksiyonun en zengin örneklerini Fatih Sultan Mehmet döneminden itibaren gelen padişahlara ait silahlar, onlara hediye gelen silahlar ve yapılan savaşlar sonucunda gelen ganimetlerden oluştuğunu anlattı.
Yavuz Sultan Selim'in Mısır'ı fethinden sonra Mukaddes Emanetler ile birlikte gelen Emevi ve Abbasi halifeleri ile sultanlarına ait olan kılıçlar, Memluk sultanları Kayıtbay ve Kansu El-Gavri'ye ait silahlarında koleksiyonda mevcut olduğunu aktaran Merdanoğlu, diplomatik ilişkilerle İran, Mısır, Suriye gibi ülkelere ait silahların bulunduğunu kaydetti.Merdanoğlu, koleksiyondaki eserlerin her birinin sanatsal değeri çok yüksek ve en kaliteli materyallerin kullanıldığı nadide eserler olduğunu sözlerine ekledi.