04.11.2020 - 01:01 | Son Güncellenme:
Merhaba biz Ebru ve Cihan, 4 senedir evliyiz. Ben (Ebru) Fethiye'ye taşınmadan önce İstanbul'da bir reklam şirketinde grafikerdim. Cihan ise 20 senedir Fethiye'de bulunan aile pansiyonunda çalışıyor.
Evlendikten sonra Fethiye'de yaşamaya ve beraber çalışmaya başladık. Ortak zevkimiz olan seyahati ve uzun zamandır istediğimiz minimal yaşamı deneyimlemek adına iki senedir hayatımızı karavanda sürdürüyoruz.
Bu hikayeyi anlatmayı hep çok sevmişimdir:) istanbul'da metrobüse bindiğim bir gün Cihan'ın annesiyle tanıştım ve Edirnekapı'dan Beylikdüzü'ne süren yolculukta uzun uzun sohbet etme şansımız oldu.
Bir saatlik yolculuk sonrası aynı durakta inip vedalaşıp ayrıldık ve yaklaşık beş saat sonra tekrar metrobüste karşılaştık.
Kader ağlarını örmeye başlamıştı:) ayrılırken iletişim bilgilerimizi paylaştık ve Fethiye'ye döndüğünde Cihan sosyal medya üzerinden fotoğrafımı görüp yazıyor bana, tanıştıktan 2 sene sonrada evlendik:)
20li yaşlarımızın ortasına kadar çadır kamplarında oldukça zaman geçirdik. Evlendiğimiz sene takılan tüm takıları yurt dışı seyahatımız için harcadık:) yani karavan hayatı hem cebimizi hem kamp malzemeleri ağırlığından yorulan sırt bölgesini rahata kavuşturdu:)
Biz doğaya dönüş içgüdümüzle cesareti birleştirdik, karavanımızı yapmaya başladığımızda bildiğimiz tek şey buydu.
Hatalarımız oldu, bir çok şeyi tekrar yaptık ama hep öğrenerek ilerledik. Gerekli ön çalışmayı yaptıktan sonra ve doğru insanlardan alınacak ufak desteklerle isteyen herkes kendi karavanını yapabilir bizce.
Zemin:) başlangıç bizim için çok zordu. Neyi nasıl yapacağımızı bilmiyorduk ve bunu bir de sosyal medyadan paylaşmak, bizi izleyen insanlara yanlış bilgi vereceğimiz düşüncesi zorladı bizi biraz.
Ama sonra bir minibüsün yavaş yavaş eve dönüşmesine şahitlik etmek üstesinden gelmemize yardımcı oldu ve iki ay gibi kısa bir sürece bitirdik karavanımızı.
Yaz aylarında çalıştığımız için karavanımıza klima almadık, tek eksiğimiz bu diyebiliriz.
Yazın turizmde çalışıyoruz ve kışları yazın kazandığımız parayla geçiniyoruz. Karavanımızı yapmadan önce kirada oturuyorduk, yapım sürecine başladığımızda evden ayrılıp tüm eşyalarımızı sattık.
Yıllık vergi, benzin ve bazen sanayi masrafları haricinde giderimiz eve oranla çok daha düşük kalıyor.
Gereksiz eşyalardan arınarak yaşamayı göze aldıktan sonra karavanda yaşamanın zorluğu minimuma iniyor aslında.
Her zorluk çözümü de beraberinde getiriyor ve üstesinden geldiğimiz her durum bizim için bir ödüle dönüşüyor.
Kışın biraz soğuk, duş biraz sancılı, çamaşır yıkamak can sıkıcı, yazın biraz gürültülü, tuvalet temizliği yer yer iç gıcıklayıcı olabiliyor evet, ama günlerin güzellik derecesi manzarayla ölçülür hep bizde.
Güvenlik için sadece tedbirli olmaya çalışıyoruz, konaklama yapacağımız yer merkez dışındaysa elimizden geldiğince erken saatte varıp bölgeyi keşfediyoruz.
Telefonlarımızın çekmesi önemli kıstaslarımızdan. Değerli eşyalarımızı yanımızda taşımaya özen gösteriyoruz.
İki senelik karavan hayatımızda başımıza hiç kötü bir şey gelmedi.
Son gezimizde Marmaris'teydik, daha önceden görmediğimiz Söğüt, Selimiye ve Bozburun beldelerinde zaman geçirdik.
Şuan ise Demre'deyiz,bir terslik olmazsa Artvin'e kadar devam edip oradan yurtdışına çıkıp çıkamayacagımıza göre hareket edeceğiz.
Bu sorunun cevabı ilk olarak yazın işlerimizin nasıl geçeceği daha sonra pandemi sürecinin izin verdiği ölçüde değişiklik gösterecektir.
Ama elbette ülkemizi bitirdikten sonra her gezginde olduğu gibi gönüllerde dünya turu var:)
Ekincik koyu ve Gökçeova göleti bizim enlerimizden.
Kesinlikle yetersiz olduğunu düşünüyoruz. Doğal güzellikleri bakımından sayısız alternatifi karavancıların önüne seren ülkemizde imkanların bu kadar dar olması bizi üzüyor.
Biz karavan kamp alanlarını kullanmadığımız için pis suyumuzu boşaltmakta, her geçen gün temiz su bulmakta biraz daha zorlanıyoruz ama karavana artan ilgi ile olanakların daha iyiye gideceğini düşüyoruz.
Planlı ilerlemek. Biz yapım için gereken malzemeleri toplu alamadık ve en büyük zaman kaybımız siparişlerin elimize ulaşmasını beklemek oldu.
İyi çalışılmış listelerle yapım esnasında ihtiyaç duyulacak bütün malzemeler önceden alınıp hazır tutulmalı ve karavan yapımına öyle başlanmalı diye düşünüyoruz.
Minibüste yaşamanın bizi törpülediği kısım sanırım burası, sadeleşmek.
Karavanda yaşarken 2 tabak 2 kaşıktan fazlasına aslında ihtiyacımız olmadığını, istemeden ve farkında olmadan aynı desenli takımların alınmasına mecbur bırakıldığımızı fark ettik, tümümüz adına.
Gereksinimler doğrultusunda değil de; kimin koltuğu daha güzel, pahalı yarışına girdiğimiz bu düzenden çıktığımız için biz çok mutluyuz..
Eşyalara değil kendimize yatırım yapıyoruz…İki yıldır gereksiz alış verişten kaçınıyoruz.
Duş mu alacağız ,bulaşık mı yıkayacağız, elektrik mi harcayacağız her şeyi, her adımı düşünüp yapmak aslında bizi harika bir yola itiyor.
Değer bilmek, azla daha da çoğalmak gibi…Tekerlek üzerinde yaşam fikri zor gelebilir ama izin verin hayatınız değişsin.