10.05.2025 - 16:21 | Son Güncellenme:
Saatler icat edilmeden önce insanlar, zamanı anlamak için doğaya bakıyordu. Güneş’in her sabah doğması, öğlen gökyüzünde yükselmesi ve akşam batması, zamanın geçtiğini gösteriyordu. Mevsimlerin değişmesi, yıldızların gece gökyüzündeki yer değiştirmesi de onlara zaman hakkında ipuçları veriyordu.
Milattan önce 4000’lü yıllarda, Mısır’da yaşayan insanlar, Güneş’in bu düzenli hareketini kullanarak güneş saatini buldu. Güneş gökyüzünde hareket ettikçe, gölge de yer değiştiriyordu. Bu gölge, insanlara günün hangi saatinde olduklarını söylüyordu. Ama tabii, bu saatler bugünkü gibi dakika ve saniye göstermiyordu.
Peki, saatin kaç olduğuna nasıl karar verdiler? Mısırlılar, günü belirli parçalara böldü. Güneş’in hareketine bakarak gece ve gündüz kavramını çıkarmış oldular. Daha sonra da bu bölümleri küçük bölümlere ayırdılar. Yüzlerce yıl sonra, Orta Çağ’da insanlar zamanı 24 saate bölmeyi kabul etti. Romalılardan gelen bu fikir, bugünkü saat sisteminin temeli oldu.
Saat, dakika ve saniye gibi kavramlar, çok daha sonra ortaya çıktı. İnsanlar daha hassas aletler yapmaya başladığında, zamanı daha küçük parçalara böldü. Mekanik saatler, kum saatleri ve nihayet modern saatler icat edildi.
Zamanı bölmeyi ve ölçmeyi öğrenen insanlar bunu doğayı izleyerek ve zamanları bölerek ilerletti. Yani saatin kaç olduğunu anlamak, aslında doğayla konuşmaktan geçti. İnsanlar bazı toplumsal kararlarda birleşerek saatin hangi zamanda olduğuna karar vermiş oldu.