SiyasetDarbeyi önlemeye çalışıyorum Bican!

Darbeyi önlemeye çalışıyorum Bican!

02.07.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:

“Dün gece darbe bekleniyormuş ama olmadı dedim. Çiller önce tereddüt etti. Sonra ‘Darbenin önüne geçmeye çalışıyorum, Amerikalılara bu demeçleri verdiren benim!’ dedi”

Darbeyi önlemeye çalışıyorum Bican


ESKİ Başbakan Tansu Çiller’in iktidarda olduğu dönemde yakın kurmayları arasında yer alan gazeteci Mehmet Bican, 28 Şubat süreci çerçevesinde, Refahyol’un son günlerinde yaşanan olağanüstü gelişmelerin perde arkasını “28 Şubat’ta Devrilmek” adını verdiği kitabında anlattı. Bican, ABD yönetiminden Türkiye’de askeri müdahele olmaması yönünde 1997 yılının Haziran ayı başında yapılan açıklamalara göndermede bulunarak, Çiller ile o günlerde yaptığı özel görüşme konusunda, “Biraz sakinleşince, ‘Dün gece darbe bekleniyormuş ama olmadı’ diyorum. Çiller, önce tereddüt gösteriyor, konuyu konuşmak istemiyor ama bir anlık bir sessizlikten sonra müthiş açıklamasına tanık oluyorum:
‘Darbenin önüne geçmeye çalışıyorum Bican! Amerikalılara, bu demeçleri verdiren benim!’ “ diye yazdı.

Karakutusuydu
Bican, Tansu Çiller’in Başbakanlığı ile Refahyol Hükümeti dönemindeki başbakan yardımcılığı görevi sırasında basın müşaviri olarak görev yaptı. Bican, Çiller’in iktidarda olduğu dönemde, “karakutusu” olarak adlandırılan az sayıdaki isimlerden biriydi.
Bican’ın “28 Şubat’ta Devrilmek” adını taşıyan kitabı, önümüzdeki hafta içinde Truva Yayınları’ndan çıkacak. Bican’ın piyasaya çıkacak kitabında, 28 Şubat 1997’de yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısı ile dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan’ın istifa ettiği 18 Haziran 1997 arasındaki kritik dönemde yaşanan bazı gelişmelerin perde arkasına ilişkin şu ifadeler yer aldı:

Gül yardımcısı olacaktı
Ankara kulislerinde söylenenlere göre, Erbakan istifasını verdikten sonra Cumhurbaşkanı’na RP, DYP ve BBP’nin anlaştığını bildirerek, güvenoyu alacak parlâmento çoğunluğuna sahip olduklarını belirtir bir yazılı bildirimde bulunacak. Çiller de, Refahyol-B koalisyonunu kurarak kabine listesini Cumhurbaşkanı’na sunacak. Erbakan’ın liste dışı kalacağı kabinede, RP’den Abdullah Gül ve BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu Başbakan Yardımcısı olacak...
Çiller’in ‘BBP’yi ortak almayacağım!’ sözü bunları yalanlıyor. Şaşkınlığım doruktA... Dudaklarımdan ‘Peki ne olacak?’ sorusunun döküldüğünü duyuyorum. ‘Göreceksin!’ diye cevaplandırıyor beni Çiller... O dakikadan sonra söyledikleri daha da ilginç:
‘Erbakan Hoca, Başbakanlık görevini bana 1 Temmuz’da değil, 15 Haziran’da verecek...’

‘Demeci ben verdirdim’
Biraz sakinleşince, ‘Dün gece darbe bekleniyormuş ama olmadı’ diyorum.
Çiller, önce tereddüt gösteriyor, konuyu konuşmak istemiyor ama bir anlık bir sessizlikten sonra müthiş açıklamasına tanık oluyorum:
‘Darbenin önüne geçmeye çalışıyorum Bican! Amerikalılara, bu demeçleri verdiren benim!’
Çiller, ABD’den son iki gündür üst üste gelen mesajlardan söz ediyor.
ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albright, ‘Türkiye’de hangi tartışma yaşanırsa yaşansın, bunun demokratik bir kapsamda kalması ve Anayasa dışı yaklaşım içermemesi gerekmektedir. ABD, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na saygı gösterilmesini, lâik demokrasi geleneklerine uyulmasını beklemektedir’ uyarısında bulunuyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nicholas Burns, ertesi günü (13 Hazirdan 1997) yeniden kameraların karşısına geçiyor ve ‘Türkiye’de lâik demokrasinin bir saldırı ile karşı karşıya olduğunu’ vurgulayarak, şunları söylüyor:
‘Değerli bir NATO müttefikimiz olan Türkiye’deki siyasi gelişmeleri çok yakından ve büyük bir dikkatle izliyoruz. Türkiye’nin güç bir dönemden geçtiğini biliyoruz. Ülkede bir siyasi, çekişme yaşanıyor. Biz ABD olarak çekişmelerin bir parçası olmak istemiyoruz. Biz bu çekişmelere taraf olmayacağız. AskerÓ müdahale dâhil, Anayasa dışı hiçbir önleme başvurulmayacağını umuyoruz. Türkiye’nin lâik demokrasisinin kuvvetli bir şekilde devam etmesini bekliyoruz.’
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Burns, bu ikinci açıklamasını, Genelkurmay İkinci Başkanı Org. Çevik Bir’in New York Times’a verdiği demecinin yayınlandığı gün yapmak ihtiyacını duyuyor.
Çevik Paşa, New York Times’a yaptığı açıklamada, ‘Cumhuriyetin tehlikede olduğunu görüyoruz. Bunun için harekete geçmek mecburiyetindeyiz’ diyor.

28 Şubat rahatsız etmedi
Bican, Milliyet’e, şu değerlendirmede bulundu:
“Tansu Hanım, 28 Şubat MGK’sındaki kararlardan hiç rahatsızlık duymadı. Bunu bana açık ve net şekilde söyledi. Kitabımda da yazdım. Uzun bir süre Erbakan’la uğraştı. Çünkü o rahatsızdı. Rahatsızlığı MGK kararlarından kaynaklanıyordu. Onu ikna ettiği gün, her şey tepetaklak oldu. Erbakan başbakanlık görevinden ayrılacak, yerine Tansu Hanım geçecekti. DYP ve RP’de herkes hazırdı buna. Ancak işte asıl darbeyi o gün yediler. Çankaya Köşkü’nün sahibi Olmaz!’ dedi, gitti, yeni Hükümeti kurma görevini önce DYP’den olaylı şekilde ayrılan partisiz Yalım Erez’e, o da olmayınca TBMM’deki üçüncü partinin sahibi olan Mesut Yılmaz’a verdi. İşte, Tansu Çiller’in ‘Bu Çankaya darbesidir’ dediği, 28 Şubat darbesi budur. Silahlı kuvvetler sadece izlemiş, Başkomutan Demirel görevini yerine getirmiştir. Bir gerçek var: Darbe yoktur. Bir iktidarı komployla koltuğundan etme operasyonu vardır. Bu darbeyse, Tansu Çiller’in dediği gibi ‘Çankaya Darbesi’dir...”

Haberin Devamı

Kaddafi’ye kızıp çadırı terk etmiş
Refahyol hükümetini en çok zorlayan konulardan biri de Libya lideri Kaddafi’nin Erbakan tarafından ziyareti oluyor. Kitabında bu dönemi aktaran Bican, 2 Kasım 1994 yılında Trablusfarp’ta Kaddafi’yle Başbakan olarak görüşen Çiller’in, Kaddafi’nin “Onlar bağımsızlıkları için çarpışan Kürtlerdir. Onları öldüremezsiniz” sözlerinden sonraki anı şöyle anlatıyor:
“Çiller Kaddafi’nin bu çıkışına çok sinirleniyor. Elinin altında not tuttuğu bir bloknot var. Onu fırlatıp atıyor; ayağa kalkıyor ve derhal Kaddafi’nin çadırından çıkıyor.”

İftar yemeğini görünce çok utandım
28 Şubat sürecinin en önemli dönüm noktalarından biri de Erbakan’ın dini liderler ve şeyhlere Başbakanlık da verdiği iftar yemeğiydi. Bican, Çiller’in iftarla ilgili ilk tepkisini şöyle anlatıyor: “Hiç sorma Bican, televizyonlarda görünce çok utandım.”
Ancak Bican basına bu konuda, “Gayet normal bir yemek ne var bunda canım” cevabını verdiğini tarikatları savunan açıklamasını da kendisine dışarıdan destek veren Mümtazer Türköne ve Hüseyin Kocabıyık’ın yazdığını anlatıyor.

Reuters’ın haberine kahkaha
28 Şubat’ın en hareketli günlerinde hem parti içi hem de kamuoyundan Çiller’e hükümetten çekilme baskısı yapılıyor. Gazeteler, Cumhurbaşkanı’nın 26 Şubat’taki köşk görüşmesinde Çiller’den çekilmesini istediği yazılıyor. Bu sırada 27 Şubat 1997 tarihinde Başbakan’ın odasına Reuters’ın bir haberiyle girdiğini yazan Bican, Çiller’in habere kahkahayı bastığını ve “Ben neden ayrılayım ki görevimden? Seneye başbakan benim” dediğini aktarıyor.
Görüşmenin devamı da ilginç; “Türkiye çok gerildi, herkes darbe peşinde, herkes darbe bekliyor. Dün gece telefonlardan baş edemedim Bican. Harkes darbeye karşı. Gerekirse tankın önünde de yatarız, üzerine de çıkarız’ diyorlar. Gece saat 1-2’ydi. Artık cevap veremez oldum, Kapattım telefonumu. Arkadaşlar korkunç tepkiler içinde.”
Bican, ‘Gorbaçov’a yapılan darbede Yeltsin’in tankın üzerine çıkması gibi bir şey mi?” hatırlatmasına Çiller’in “Öyle diyorlar” yanıtını verdiğini belirtiyor.

28 Şubat gecesi film seyretti
28 Şubat’a ismini veren tarihi Milli Gavenlik Kurulu’nun yaşandığı güne ilişkin tanıklıklarına da kitabında yer veren Bican, Çiller’in o gece hiç uyumadığını ve ABD’den getirttiği filmleri seyrettiğini aktarıyor.

KEŞFETYENİ
Nihal Candan ile aynı hastalığa yakalanmış! Yıllar sonra açıkladı
Nihal Candan ile aynı hastalığa yakalanmış! Yıllar sonra açıkladı

Cadde | 21.06.2025 - 12:09

Nihal Candan'ın vefatının ardından aynı hastalığa yakalandığını açıklayan Derya Uluğ, o dönem yaşadıklarını anlattı.