09.03.2008 - 01:11 | Son Güncellenme:
GökçerTahincioğlu
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın önceki gün Uşak’ta bir vatandaşın af talebine, “Devlet katili affetme yetkisine sahip değil. Yetki maktulün ailesine aittir” yanıtını vermesi tepki çekti. Hukukçular, laik sistemde af yetkisinin parlamentoya verildiğine dikkat çekerken, CHP Grup Başkanvekili Hakkı Süha Okay, “Her söyleminde mutlaka şeriat hukuku bağlantısı var” dedi.
CHP ve MHP ile hukukçular, Erdoğan’ın sözlerini şöyle yorumladı:
‘Laik devlette olmaz’
- Eski Adalet Bakanı Prof. Dr. Hikmet Sami Türk: Laik bir devlette bu olmaz. Genel ve özel af ilanı TBMM’nin yetkisindedir. Hatta TBMM’nin karar yeter sayısı bile anayasada gösterilmiştir. Genel ve özel af için beşte üç çoğunluk aranmıştır.
Başbakan, İslam hukuku açısından değerlendirilecek bir yaklaşım göstermiş. Laik bir devletin başbakanının bunu söylememesi gerekir. Aslında Şartla Salıverme Yasası çıkarken de birçok kimse devletin katili affedemeyeceğini söylemiştir. Çünkü zararı gören, yakınlarını kaybeden kişilerdir. Belki bir anlamda bu düşünceyi ifade etmek istedi ama bu şekilde söylememesi gerekir.
Şunu da unutmamak lazım; yeni TCK’da bazı suçların cezası indirilerek adeta genel af çıkarıldı. Şimdi de hükmün açıklanmasının geriye bırakılması uygulaması getirildi. Bu da cezaevlerini boşaltacak yeni bir uygulamadır.
‘Devletin yetkisi’
- Prof. Dr. Yüksel Ersoy (Ceza Hukuku): Bizim sistemimizde af, devletin yetkisindedir. Kişisel bir sorun olarak bakılamaz. Suçun tamamen ortadan kalkmasına ancak TBMM karar verebilir. Şunu söylemek de yarar var; af, belli zamanlarda sosyal barışı sağlamak için kullanılan bir mekanizma. Bunun da kötüye kullanılmaması lazım. Özellikle devlete karşı işlenilen suçlarda bu müessese düşünülmeli. Kişiye karşı işlenmiş suçlarda daha sınırlı kullanılmalı.
- CHP Konya Milletvekili Atilla Kart: Gerek afla ilgili gerekse çocuk yapılmasına yönelik sözleri, kamu yönetimi kültürünü gösteren dramatik örnekler. Başbakan’ın laik devlet yapısını içine sindirmediğini, hedeflemediğini, laiklik karşıtı ve faşizan devlet anlayışını gösteren bir örnek. Nasıl bir siyasi iklim yarattığını ve amaçladığını gösteren ibret verici bir örnek. Gerçek kimliğini gösteren yeni bir örnek.
- CHP Grup Başkanvekili Hakkı Süha Okay: Başbakan, hâlâ Türkiye’nin çağdaş hukuk devleti olduğunu kabullenmek istemiyor. Her söyleminde mutlaka şeriat hukuku bağlantısı var. İlk defa olmuyor. AİHM’nin kararından sonra ‘ulemaya sordunuz mu?’ dedi. Danıştay kararından sonra ‘Diyanet’e sordunuz mu?’ dedi. Hukuk sistemini dinle bağlantılı yapmak gibi kurtulamadığı saplantıları var. O çerçevede bakmak lazım. Bu tip söylemler şeriat hukukunun hükümlerinden geliyor. Yakında kısasa kısas da isteyebilir.
Kafası karışık
- MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır (ANKA’ya yaptığı açıklama): Toplumsal, dünyevi bir hadiseyi ilahi bir kuralla yorumlamış olması hem tutarsızlığını hem de kafasının karışıklığını gösteriyor. Partisi idam cezasının kaldırılmasına destek verdi. Şimdi Kuran-ı Kerim’deki kısasla meseleyi yorumlaması çelişkidir. Kaldı ki af meydan nutuklarına konu olmamalı ve politik malzeme yapılmamalı. Af yetkisi TBMM’dedir.
Tartışılan yanıt
Erdoğan, tartışma yaratan açıklamayı önceki gün Uşak’ta halka konuşurken kalabalıktan gelen, “Af yok mu?” sözleri üzerine yaptı. Erdoğan, “Yok. Suç işleyen cezasını çeker. Devlet katili affetme yetkisine sahip değil. Affetme yetkisi maktulün vârislerine aittir. Öyle olması lazım. Bununla ilgili kanun çıkardığında en büyük zulmü yaparsın. Allah’ın yarattığı kula biz öyle zulüm yapamayız. Biz yaradılanı Yaradan’dan ötürü sevmeyi biliriz” dedi.
Prof. Beyza Bilgin:
İslam hukukunda böyle bir şey var
İlahiyatçı Profesör Beyza Bilgin, Erdoğan’ın “af” konusundaki sözleriyle ilgili sorumuzu şöyle yanıtladı:
“Ben her iki tarafın da hukukçusu değilim ama İslam hukukunda böyle bir şey var. Cana kıymak onun vârisleri tarafından affedilebilir. Gerçekten cinayetse tabii, kaza değilse. Bilmeyerek de olabilir. Eğer böyle bir şey yoksa cezasını çekmek zorundadır, hukuken. İslam hukuku da olsa, şimdiki hukuk da olsa buna ceza verilir. Malına bir zarar gelmişse bu ödenebilir. Ancak mesela kızlığa zarar verme gibi bir suç işlenmişse bunu nasıl ödeyebilirsiniz? Ancak ondan af dilenmelidir, helalini almak gerekir. Ya da istediği şekilde tanzimi mümkündür. Ancak yine de söylüyorum, her iki tarafın da hukukçusu değilim.”