Korona Çağı, yeni eğitim modellerini, ihtiyaçtan öte zorunlu kılıyor.
Uzaktan eğitim de bunlardan biri!
Günü kurtarmak için getirildi ama sanki kalıcı olacak gibi!
Eğitimde yeni model; Türkçe, Matematik gibi temel dersler okulda, teorik dersler de şu anda olduğu gibi EBA’yla TV’den takip edilecekmiş!
Oran da yüzde 70 okul, yüzde 30-35 de dijital ortamda olacakmış!
Aynı süreç üniversiteler için de geçerliymiş.
Dünyadaki gidişat da bu yöndeymiş!..
Miş, miş diyorum, çünkü zaman ne gösterir hiç belli değil!
Meydan okumayı, hele ki başımıza buyruk olmayı çok severiz. Bu yüzden hâlâ pek çoğumuz koronavirüsün önemini tam olarak anlayabilmiş değil. Karantina süreçlerine ara verildiğinde bunun örneklerini fazlasıyla gördük.
Doktora gitmekte direnen, bana bir şey olmaz diyen, çareyi bilimde değil de şehir efsanelerinde arayanların sayısı hâlâ çok fazla.
Oysa, “Silah icat oldu, mertlik bozuldu” atasözünde olduğu gibi, korona çıkalı tüm dengeler altüst oldu!
Korona aylardır “En büyük benim” diye, tüm dünyaya meydan okuyor ve dur diyebilen hâlâ çıkmadı!..
Yel değirmenlerine savaş açan Don Kişot durumuna düşmemek gerek!..
Onlar taşıyıcı!
Gençlerin koronaya karşı çok daha dirençli oldukları kesin. Ama yine kesin olan bir şey daha var ki o da onların taşıyıcı olma riskleri! Öyle çok yere girip çıkıyor ve bazen öylesine kendilerinden geçiyorlar ki daha nereden, nasıl kaptıklarını anlamadan, evdeki yetişkinlere ya da başkalarına bulaştırma riskleri
Hayatın normale dönmesi için tüm sektörler üzerine düşeni fazlasıyla yapmalı. Eğitim de bunların en başında geliyor.
Çocuklarımızı evde daha ne kadar kapalı tutacağız, eğitimi daha ne kadar öteleyeceğiz?
Eğitim ve sosyal psikolojinin önemi elbette yadsınamaz ama kişi ve toplum sağlığı da bir o kadar önemli!..
Koronavirüsle mücadelede destan yazdık!
Dünya Sağlık Örgütü’nün takdirini aldık. Tüm ülkelere örnek gösterildik.
Bugüne kadar sürdürdüğümüz bu başarılı mücadele, hayatı normale döndürürken de aynen devam etmeli!..
Sınavlar ve okullar neden çok önemli? Çünkü on milyonlarca kişiyi ilgilendiriyor!
20 milyon öğrencimiz, bir milyonu aşkın öğretim kadromuz, 30 milyon da velimiz var.
Uzaktan yaşam hep vardı ama koronayla birlikte, olmazsa olmaz hale geldi.
Önce eğitim uzaktan oldu, sonra iş modeli zorunlu olarak rağbet görmeye başladı, hastanelerde yoğunluk yaşanmasın ve turist kaçmasın diye uzaktan karantina başladı, alışveriş, oyun, sanal geziler derken dijital hayat, bir yaşam biçimi haline geldi...
23 Nisan ve 19 Mayıs ile milli bayramlarımızı uzaktan yaşamıştık, şimdi de Ramazan Bayramı’nı yine uzaktan, çok uzaktan yaşayacağız...
Daha önce yasaklar yoktu da herkes birbirini ziyaret mi ediyordu ya da bayram demek tatil demek olduğunun hâlâ farkında değil misin diyenler mutlaka olacak ve “Nerede o eski bayramlar” diye iç geçiren çok olacaktır...
Dünü dünde bırakalım, bugünü yaşayalım, gelecek hayallerinden de hiç vazgeçmeyelim. Yoksa, üzüldüğümüzle kalırız...
Uzun yıllar önce, bayramlarda Gazeteciler Cemiyeti Bayram Gazetesi çıkarır, bizler de 3-4 gün izin yapardık.
Sonra birileri çıkıp, biz bayramda da çıkacağız dedi ve tüm gazeteler bayram seyran demeden yayına devam etti.
Şimdi,
Uzaktan eğitim gibi turizm sektöründe karantina süreci de uzaktan olacakmış!
Kişi nereye geldiyse ya da tatil sonrası nereye döndüyse karantina sürecine orada devam edecek ve kontroller de sanal ortamda gerçekleşecekmiş!..
Ciddiyetle yapılırsa, yığılmaları önler, yaşam kolaylığı sağlar ve normal yaşamı hızlandırır. Yoksa kimse tatile gitmeyi göze alamaz!..
Yurtiçi tatil süreci bizim kontrolümüzde olduğu için sıkı denetimler dışında bir sorun yok gibi. Kesin kurallar konulmalı ve uymayanların ruhsatları, devamlılığın sağlanması açısından, ikinci uyarıdan sonra anında iptal edilmeli...
Bilim Kurulu’nun bugüne kadar aldığı en zor karar sanıyorum sınavlar oldu!
Enteresan bir şekilde olsa da, giriş sınavlarının yapılmasına karar verildi.
Yeni tartışma konusu, sınavın maskeli mi, maskesiz mi olacağı yönünde!
Bilim Kurulu, sınava girdikten sonra, maskelerin istenirse çıkarılabileceğine karar verdi.
Sağlık Bakanı Koca, maskesiz sınav için adaylar arasındaki mesafenin dikkate alınacağını ve bu konuda bir kılavuz hazırlandığını söyledi...
Zor karar
Okullar risk var diye kapatılırken, milyonlarca öğrencinin gireceği sınavların yapılmasına karar vermek çok zor bir sorumluluktu. Çünkü vicdani yükümlülükleri çok fazlaydı. Bilim Kurulu, son kararını verirken, eminiz ki tüm seçenekleri göz önünde bulundurmuş ve en doğru olanı yapmıştır. Şimdi onlara düşen görev, bu kararın haklılığını bıkmadan usanmadan anlatmak! Yoksa, kendilerini çok yönlü bir tartışmanın göbeğinde bulabilirler!..
Gözlüklü öğrencilerin maskeyle sınava girmesine itirazlar vardı. Dikkate alınması sevindirici. Esneklik tüm adayla
2019-2020 öğretim yılı resmen sona erdi!
Eğer şartlar elverirse, yeni öğretim yılı eylülde başlayacak.
LGS, YKS, KPSS ve benzeri sınavlara yönelik yeni bir açıklama yok.
EBA ile uzaktan eğitim devam edecek!
Peki ya karneler ve diploma törenleri?
Onlar ya hep içimizde bir ukde olarak kalacak ya da sonraki günler ne gösterir bilinmez, belki de karneler internetle gönderilir, törenler de gecikmeli olarak yapılır.
Erken tatil
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın okulların kapanmasına yönelik açıklaması şöyle:
19 Mayıs 1919’u doğru okursak, Mustafa Kemal’i, Milli Mücadele’yi, Meclis’i, Cumhuriyet’i, demokrasiyi çok daha iyi anlarız!
Atatürk’ü hâlâ anlamak istemeyenlere önerimiz, bir de Mustafa Kemal’siz ve 19 Mayıs’sız bir senaryoyu göz önüne getirmeleri.
Eğer böylesi bir senaryo içlerine siniyorsa, yollarına aynen devam etsinler. Yok eğer zerre kadar değer veriyorlarsa, o zaman hak ettiği önemi göstermek zorundalar...
Değerlere saygı
Bazı değerler var ki asla sorgulanmamalı.
Örneğin milli ve manevi değerler.
Örneğin Atatürk, örneğin demokrasi, hukuk, basın özgürlüğü, eğitim, sağlıklı yaşam hakkı, çocuk ve gençler...
Hepimizi bir şemsiye altında toplayan ortak değerlerimizi de kaybedersek, geriye ne kalır ki!