Mahsun’un Mucize’si

1 Şubat 2015

Onu önce türkücü olarak tanıdık. Sonra dizilerde, filmlerde gördük. Ve şimdi, sıkı bir yönetmen... Filmlerini izliyorum. Kayda değer de buluyorum. Farklı bir bakış açısı var ama sinemacı olması belli ki biraz zaman alacak. Başarısız mı, kesinlikle hayır. Ama bazılarının göklere çıkardığı kadar da değil. Bizde âdettir ya yerin dibine batırırız ya da arşıâlâya çıkarırız. Ortası yok!Mahsun, ağlatmayı seviyor ve bunu da iyi başarıyor. Filmlerine gidip de hüngür hüngür ağlayan ya da gözü dolmayan yok gibidir... İyi de gişe yapıyor. Daha şimdiden pek çok filmi geride bıraktı. Hem de film eleştirmenlerinden ve medyadan, başkaları kadar destek görmese de. Peki, o zaman eksik olan ne?..
Aceleye getirmiş!
Mahsun’un Türkiye’de yaşadıklarını, gördüklerini, zorluklarını, aynı yaş kuşağında olan, aynı yörelerde yaşayan, gezen, gözlemleyen ve yüreğinde herkese yer olan hemen herkes bilir. Zaten bu yüzden de işi zor. Hayal satmıyor, gerçekleri anlatıyor. Ama anlatırken de bazen abartıya, bazen de kolaycılığa kaçıyor... Örneğin filmin geçtiği köy. Binlerce ücra köyümüzden biri. Filmde burayı, “4 ay devlete, 8 ay da Allah’a bağlıyız” şeklinde anlatıyor. Çünkü kar nedeniyle köy yolları 8 ay

Yazının Devamı

Tıp ve hukukta taban puanlar göz korkuttu!

31 Ocak 2015

Üniversiteye, özellikle de tıp ve hukuk fakültelerine giriş, eskiye oranla, bu yıldan itibaren çok daha zor olacak.
Bu yıl, ikinci basamak sınavı LYS’de ilk 40 bine giremeyen tıp fakültelerine, ilk 150 bine giremeyen de hukuka giremeyecek.
Bu sıralamaların puan karşılığı ise tıp için MF-3’te 400, TM-3’te ise 300 civarında olacak...
Üniversiteye başvuran aday sayısının bu yıl da iki milyonu aşması bekleniyor. Peki tıp ve hukuk için kaç kişi yarışacak?
2014’ün LYS verilerine baktığımızda, tıp fakülteleri için gereken MF-3 puan türünde 313 bin, hukuk için gereken TM-2’de ise 518 bin aday yarıştı.
Hukuk fakülteleri bu yıl TM-2 yerine TM-3 puan türüne göre öğrenci alacak. Geçen yıl bu puan türünde de 527 bin aday mücadele verdi.
Peki, kaç tıp ve hukuk fakültesi var?

Yazının Devamı

Okul servislerine çekidüzen geliyor

30 Ocak 2015

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), okul servislerine çekidüzen verecekmiş.
Baktılar ki eğitime çekidüzen veremiyorlar, servisleri düzeltelim bari diye kolları sıvadılar herhalde.
Ama sakın ola, servis deyip geçmeyin, tıpkı kantinler gibi onlar da çok önemli!..
En ufak bir denetimsizlik, başıboşluk ya da suistimal çocuklarımızın yaşamını altüst edebilir.
İşte bu yüzden kendilerini canı gönülden kutluyoruz...
Niye ille de servis?
Her ne kadar ikamete dayalı kayıt sistemi söz konusu olsa da herkes bir yolunu bulup, en uzaktaki okullara kaydını yaptırabiliyor. Kesin rakamlar belli değil ama örneğin İstanbul’da servisler için harcanan para, İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün bütçesinden daha fazla ise hiç şaşırmam.

Yazının Devamı

5 yılda 5 bin hayal kırıklığı (2)

28 Ocak 2015

Yurtdışındaki master ve doktora öğrencilerinden mail yağıyor.
Türkiye’deki aileleri de dert küpü.
Oysa ne büyük hayallerle gitmişlerdi.
Ya anne babalar?
Çocuklarının devlet bursuyla yurtdışına okumaya gönderilmesi en çok onları gururlandırmıştı...
Atatürk’ten sonra, Demirel, Özal ve son olarak da Erdoğan bu projeye gönül verdi...
Ve maalesef gelinen nokta hiç de iç açıcı değil.

Yazının Devamı

Staj neden önemli?

28 Ocak 2015

Türk eğitim sisteminin en önemli zaaflarından biri de teoriye dayalı olması. Yani uygulamaya yönelik eğitimin neredeyse hiç olmaması.
İşte bu yüzden staj çok önemli ama maalesef ona da hak ettiği değeri vermiyoruz.
Staj sadece üniversiteler için değil liseler, özellikle de meslek liseleri için çok önemli.
Yoksa, öğrencilerin, hayata hazırlanmaları, mesleği yakından tanımaları çok zor.
Pek çok ülkede, sağlıklı meslek seçimi için klasik liselerde bile staj zorunluluğu var.
Hem de her seferinde bir başka meslek kolunda çalışmak üzere.
Örneğin sağlığa ilgi duyuyorsanız bir doktor, eczacı ya da diş hekimi yanında, mühendisliğe ilgi duyarsanız fabrikalarda, ekonomiye ilgi duyuyorsanız banka ya da şirketlerde, yargıya ilgi duyuyorsanız da avukatlık büroları ya da adliyelerde staj yapmanız gerekiyor. Yoksa mezun olamıyorsunuz...

Yazının Devamı

Beş yılda beş bin hayal kırıklığı!..

27 Ocak 2015

Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğitim ve gençlere yönelik neyi hayal ettiyse, MEB eline yüzüne bulaştırdı.
Bu konuda bugüne kadar onlarca proje sayabiliriz ama bugünkü konumuz “Beş Yılda Beş Bin Öğrenci Projesi”.
İşte o günlere dair bir haber: “Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2012 yılı sonuna kadar ‘Beş Yılda Beş Bin Öğrenci Projesi’ kapsamında lisansüstü eğitim için yurtdışına gönderilecek öğrencileri bilgilendirme toplantısı Milli Eğitim Bakanlığı Şura Salonu’nda 6 Ocak 2010 tarihinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla gerçekleşti.
Dualarla gittiler
Erdoğan, hali hazırda 1408 öğrencinin bu proje kapsamında yurtdışında burslu statüde lisansüstü öğrenim gördüğünün altını çizdi. Bugün atılan adımla da 2009 yılında seçilen 941 öğrenciyi yurtdışına uğurladıklarını belirten Erdoğan, çalışmaların devam ettiğini ve açığı kapatmak için 2010 yılında 1000-1500 öğrenci için duyuru yapma hazırlıklarının sürdürüldüğünü söyledi.
Başbakan Erdoğan; Gazi Mustafa Kemal bunu 1920’li yıllarda fark etmişti. Yurtdışına ilk öğrenci gönderme kararı bizzat Gazi Mustafa Kemal’in verdiği talimatla 1929 yılında çıkarılan kanunla verilmiştir. Yeni Türkiye’nin fabrikaları, demiryolları,

Yazının Devamı

Başarı nedir ne değildir?

25 Ocak 2015

Liselere giriş sınavı TEOG’da 5 bine yakın şampiyonun çıkması bir başarı örneği mi yoksa bir ölçme değerlendirme hatası mı?
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı bunun bir başarı olduğunu söylüyor. Ben ise tam aksini iddia ediyorum.
Sınavlar, başarılılar ile başarısızları sıralamak için yapılır.
Yoksa işin içinden çıkılmaz.
Örneğin binlerce öğrenci tam puan alırsa Robert, Galatasaray, İstanbul Erkek, Ankara Fen Lisesi gibi gibi gözde liselere nasıl öğrenci seçeceksiniz?
Örneğin 500’lük bir puan sistemi uyguladınız ve 5 bin öğrencinin 500 puanı var, öğrenciler neye göre sıralanacak?
Yönetmelik, eğer tüm koşullar eşitse, yaşı küçük olana öncelik verilir diyor.

Yazının Devamı

O karneler öğrencilerin değil, hepimizin

24 Ocak 2015

Gerçi her karne günü aynı şeyleri yazıyoruz ama hâlâ değişen bir şey yok. Aslına bakılırsa, artık eski karne heyecanı da kalmadı. Çünkü okullarda yer kalmadığı için sınıfta kalma yani sınıf tekrarı artık yok gibi!..
Peki, sınıfta kalmanın yok denecek düzeye indirilmesi iyi mi, kötü mü?
Öğrenci, veli ve MEB açısından baktığınızda her şey yolunda.
Çocuklar boş yere yıl kaybetmiyor, MEB de yeni okullar açmak zorunda kalmıyor...
Peki ya madalyonun öteki yüzü?
Siz öyle TEOG’da 5 bine yakın şampiyon çıktığına ve Bakan’ın bunu başarı gibi göstermesine bakmayın, önemli olan PISA benzeri uluslararası değerlendirmelere göre, hangi düzeydeyiz? Onu ne siz sorun ne de ben söyleyeyim. Yoksa ulusça sınıfta kalmış oluruz!..
Kabahatli kim?

Yazının Devamı