Üniversite demek sadece akademisyen demek değil!

31 Temmuz 2013

Üniversitelerde on binlerce akademisyen ve bir o kadar da idari personel var.
Hep hocaların özlük hakları ve maaşları gündeme gelir ama nedense idari personel hep unutulur. Oysa, üniversitelerin en önemli ayaklarından birisini de onlar oluşturuyor. Yani onların mutlu olmadığı bir üniversitede huzuru ve başarıyı yakalamak mümkün değil!
Daha da vahimi, eşdeğer pozisyonda olan diğer kamu görevlileri onore edilirken, üniversiteler ya hepten unutulur ya da çifte standart uygulanır. Tıpkı hocalara yapıldığı gibi. Bir dönem profesör ve doçentlere zam yapılmış, diğerlerine de daha sonra sıra gelecek denmişti! Hala gelecek..

Çifte standart
Türkiye Kamu-Sen ve Türk-Eğitim-Sen İstanbul İl Başkanı Yrd. Doç. Dr. Hanefi Bostan, kendisi de üniversite kökenli olduğu için bu konularla yakından ilgileniyor. Son düzenlemeler çarpıcı bir şekilde özetliyor ve soruyor:
Bu adaletsizlik ne zaman sona erecek?

Yazının Devamı

Eğitimdeki kısır döngü nasıl aşılır?

30 Temmuz 2013

Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete tekerlemesi, belki pek çok konuda söylenebilir ama eğitim söz konusu olduğunda, kesinlikle birinciliği hiç kimseye kaptırmaz. Çünkü kendi içinde bile bir mantığı yok. Aynı iktidar döneminde bile bugün ak denilene, yarın kara deniliyor.
Peki yoğun bir kayıt dönemi yaşanırken ve daha da önemlisi yeni bir öğretim yılına hazırlanırken, önümüzü görebiliyor muyuz?
Evet demek mümkün değil.
Hemen her konuda ciddi sorunlar yumağı ile karşı karşıyayız ve Bakan Avcı’nın üzerindeki baskı giderek artıyor. Oysa sorunların hiçbirisini o yaratmadı. Ama çözüm ondan bekleniyor...

Kavramsal bakış!
Okurlarımızdan Ertuğrul Güreşci, eğitimde yaşanan sıkıntılara farklı bir bakış açısı getirmiş. “Eğitime olan ilgi ve katkınız herkes tarafından biliniyor ve sanırım büyük ölçüde destekleniyor. Özellikle de eğitimle ilgili bir sorunu dile getirme, kamuoyu oluşturma ve çözüme katkı sağlama konusunda...” diye başladığı mailinde, MEB ve ÖSYM’nin yaptığı gibi 4, 5 seçenekli, ezbere dayalı bir mantık yerine, sizi de içine alan farklı bir çözüm yolu öneriyor:

Yazının Devamı

En gözde meslekler hangileri? Niye?..

28 Temmuz 2013

Üniversite giriş sınavları, iyi analiz edildiğinde, Türkiye’nin bugünü ve geleceğine yönelik müthiş ipuçları yakalamak mümkün.
Örneğin hangi meslekler yükseliyor, hangileri dibe vuruyor?
Hangi üniversiteler öne çıkıyor, hangileri kontenjanlarını bile dolduramıyor?
Hangi kentler ilgi görüyor, hangilerine hiç kimse gitmiyor?
Ne tür reklamlara geri dönüş oluyor, hangilerinin yüzüne bile bakılmıyor?
Hangi üniversitelerde bedava eğitime bile ilgi yokken, hangilerine oluk oluk para niye akıtılıyor?
Hangi konularda en büyük hataları kim yapıyor?

Yazının Devamı

Üniversite hayal olmaktan çıktı mı?

27 Temmuz 2013

Eskiden anne-babaların da, gençlerin de en büyük hayali üniversiteydi. Bu konuda hemen herkes en büyük fedakarlığı yapmaya hazırdı. Ama son yıllarda, üniversiteye dudak bükenlerin sayısı giderek artıyor. Çünkü, iş arayan her iki üniversite mezunundan birisi işsiz!..
ÖSYM tarafından dün açıklanan yerleştirme sonuçlarına göre 109 bin kontenjan boş. Buna kazanıp da, kayıt yaptırmayanları da eklediğinizde, en az 130 bin kontenjan boş kalacak. Yerleştirme sonuçlarını iyi analiz ettiğinizde karşınıza korkunç bir tablo çıkıyor.
Örneğin kontenjanın yarısını bile dolduramayan vakıf üniversiteleri var.
Fen-Edebiyat fakülteleri gibi, işletme ve mühendislik fakültelerinde de büyük kontenjan açıkları bulunuyor.
İşin garibi üniversiteyi kazananlar da mutsuz. Örneğin bu yıl tercih yapan adayların yarısından fazlası, daha önce herhangi bir yükseköğretim kurumuna yerleşenlerden oluşuyor. Yani kazanamayanlar gibi kazananlar da mutsuz ve yeni arayışlar içerisinde!..

Katsayı kandırmacası!

Yazının Devamı

Türkiye’nin en önemli sorunu: İŞSİZLİK!

26 Temmuz 2013

Sizler ve siyasetçiler ne düşünüyor bilmem ama bana göre Türkiye’nin en önemli sorunu, kesinlikle ve kesinlikle işsizlik.
Ve bu işsizlerin en başında da öğretmenler geliyor...
Türkiye İş Kurumu, İŞKUR’un 2012’ye yönelik yaptığı analizler ise tam anlamıyla ürkütücü.
İlk kez iş arayanların yani genç işsizlerin, her ikisinden birisi, üniversite mezunuymuş!
Eğitim ve istihdam ilişkisi açısından çok daha vahim olanı ise mesleki beceriye sahip eleman bulunamaması!..
İşgücü piyasası temininde güçlük çekilme nedenlerine bakıldığında, ilk sırada yüzde 54,5 ile gerekli mesleki beceriye, niteliğe sahip eleman bulunamaması, ikinci sırada yüzde 50,9 ile ilgili meslekte eleman yokluğu yer alıyor!
Peki DPT, YÖK ve MEB bu konuda ne yapıyor?..

Yazının Devamı

Öğretmenlik işte böyle bir şey!..

24 Temmuz 2013

Öğretmenlik öylesine bir sevda ki, başka hiçbir meslek için böylesine eziyet çekilmez, böylesine özveride bulunulmaz...
İlle de öğretmen olacağım diye ömrünü buna adayanlar var. Ama öylesine çarpık bir sistem var ki, KPSS gibi deli saçması bir sınavla uğraşmak zorunda kalıyorlar ve bazen Türkiye birincisi de olsalar atamaları gerçekleşmiyor. Çünkü mantığı yok!
İşte size kendisini eğitime ve çocuklara adayan bir öğretmenin gözyaşlarıyla yazdığı yüz binlerce mücadele örneğinden sadece birisi:

KPSS denen o sınav!
“Ben bir Fen ve Teknoloji öğretmeniyim. 4 yıl boyunca mesleğim ile ilgili eğitim aldım.
2011 yılında mezun oldum ama mezun olmak demek, devlet için öğretmen olma yeterliliğini taşıdığımız anlamına gelmiyor!

Yazının Devamı

Öğrencilere sağlık sigortası!

23 Temmuz 2013

Yabancı öğrenciler de sağlık sigortası kapsamına alınacakmış.
Peki ya yerli öğrenciler?
Yani bizimkiler!...
Bir arkadaşımızın çocuğu, geçtiğimiz hafta, bir üniversitenin açtığı yaz okulunda, çok ciddi bir kaza geçirdi. Günlerdir hastanede.
En az altı ay, destek almadan yürüyemeyecek.
Balkondan ayağı kayıp tepe taklak aşağı düşmüş. Eğer sporcu kıvraklığı olmasa hasar çok daha büyük olabilirmiş.
Arkadaşlar, şu an için çocuklarının sağlığı dışında hiçbir şey düşünmüyorlar. Ama yaşadıkları derin üzüntünün yanında, hastane masrafı şimdiden on binlerle ifade edilmeye başlamış.

Yazının Devamı

Engelli öğretmene engelli bakış açısı!

21 Temmuz 2013


Milli Eğitim Bakanlığı’nı anlamak gerçekten mümkün değil.
Üç, beş olumsuz örnek olsa, hadi neyse dersiniz ama hemen her gün onlarca şok haberle karşılaşıyorsunuz.
Daha da vahimi sorunlar çözüleceğine, giderek içinden çıkılmaz hale geliyor.
Bugünkü örnek çarpıcı, hem de çok çarpıcı.
Başbakan Erdoğan miting alanlarında çıktı müjde verdi.
Artık engel tanımıyoruz dedi ve engelli öğretmenlerin de her türlü haktan yararlanabileceklerinin müjdesini verdi.

Yazının Devamı