Milyonlarca genç, daha iyi bir gelecek arayışı içerisinde. Bugün bu amaçla 800 bin kişi daha LYS’de ter döküyor. Sanıyorlar ki, üniversiteye girdiklerinde mutlu sona hemen ulaşacaklar. Ama asıl zorluklar ondan sonra başlıyor. Hem de ne zorluklar...
Bir an geliyor, o güne kadarki tüm kazanımları yok olup gidiyor ya da bir adım daha öteye geçmek istediklerinde hevesleri yarım kalıyor. Hem de canla başla çalışmalarına rağmen...
İşte size üç pırıl pırıl geçten, üç çarpıcı yaşam öyküsü:
Dil bursu arıyor
“Boğaziçi Üniversitesi öğrencisiyim. Anadolu öğretmen lisesinden mezun olduğum için İngilizce konusunda sıkıntılar yaşadım. Okuluma Türkiye derecesiyle girmeme rağmen İngilizcede çok zorlanıyorum. Ailem bana elinden gelen desteği göstermek için çabalasa da ne fazlasını ben isteyebilirim ne de onlardan bekleyebilirim.
Eylülde sınavım var ve pes etmeyi sevmeyen biriyim. Okuduğum lisede çok nadir böyle başarılar çıktığı için Boğaziçi’ni istediğimi söylediğimde herkes için bir rüyaydı.
Milli Eğitim Bakanlığı, çok yoğun bir şekilde, yeni öğretim yılına hazırlanıyor. Bu yüzden de öğretmenleri kampa aldı. Hedef, “Reform Yılı“ ilan edilen 2012/2013 Öğretim Yılı’ndan önce, öğretmenleri, moral, motivasyon, teknik ve taktik açıdan maça hazır hale getirmek.
Peki, mucizevi reformlar için mucizevi bir kamp dönemi mi uygulanıyor?
İsterseniz gelin lafı hiç uzatmadan, mikrofonu kamptaki öğretmenlerden birine uzatalım ve gelişmeleri ondan dinleyelim:
“Sorunlar yüreğimizi acıttıkça bunu sizinle paylaşma ihtiyacı duyuyorum.
17 yıllık sınıf öğretmeniyim. Hani gün geçtikte değersizleştirilen öğretmenlerden birisiyim
İnanın meslek hayatım boyunca yaptığım işin bu kadar itibarsız olduğunu düşünmemiştim.
Ama biz yine de öğrencilerimiz için canla başla çalışmaya devam edeceğiz.
YÖK ve ÖSYM’nin ortaklaşa operasyonuyla Ağırlıklı Orta Öğretim Başarı Puanı, son dakikada kaldırıldı. Bu durum başarılı okulları özellikle de fen ve Anadolu liseleriyle popüler kolejleri önemli ölçüde etkileyecek.
Daha önce, öğrenci başarısı kadar, okul başarısı da önemliydi. Şimdi ise sadece öğrencinin bireysel başarısına bakılıyor. Bu da şişirilmiş not alan ve verenleri bir adım daha öne çıkartıyor. Bu yüzden gelecek yıllarda iyi okullara olan talep azalırsa, hiç şaşırmamak gerekir.
Velilerden bazıları bu son dakika operasyonu için yargı yoluna gitti. Yürütmeyi durdurma kararı çıkabilir. Yani en azından bu yıl için tekrar eski sisteme dönülebilinir. O da yakında belli olur.
Tuvalet yasağı
YGS’de, kraldan çok kralcı gözetmenler yüzünden on binlerce aday hak ettiği performansı gösteremedi. Abartılı güvenlik önlemleri ve yanlış saatler yüzünden, adaylardan kiminin morali altüst oldu kimi de zaman sorunu yaşadı.
Sınav öncesinde kemerlerin bile çıkartıldığı okullar var ki buna akıl sır erdirmek mümkün değil. Daha da vahimi tuvalet yasağı. Bu yüzden altına yapmak zorunda kalan ya da sınavı yanan öğrenciler oldu. Hiçbir insani yönü bulunmayan ve sağlık açısından da çok
Sınav güvenliği elbette çok önemli. Ama üç-beş kişi ya da üç-beş yüz kişi kopyaya teşebbüs edecek diye de 800 bin adayın burnundan getirilmesin.
Önceki sınavlarda adaylar, sınav öncesinde adeta sinir küpü haline getirildiler. Arabalarının anahtarı bile içeri sokulmadı. Hiçbir manyetik özelliği olmayan saatler çıkartıldı. Kolyeler, küpeler, yüzükler yani her türlü takıya izin verilmedi. Bu yıl da benzer uygulamanın olacağı söyleniyor. Umarız aşırıya kaçmaz ve hayati önem taşıyan bu sınavda adayların moralleri altüst edilmez…
Kaç net gerekli?
En çok sorulan sorulardan birisi de, nereye kaç netle gireriz yönünde. Bu konuda net bir şey söylemek mümkün değil. Çünkü şu ana kadar yayınlanan tüm puanlar, önceki yıllara ait. Yani her yıl değişiyor. Ayrıca, örneğin hukukta her üniversite için farklı bir puan söz konusu. Bazı fakülteler arasında örneğin bilgisayar mühendisliğinde puan farkı, vakıf üniversiteleri de ele alındığında iki katına kadar çıkabiliyor.
Zaten şu anda, hiçbir şekilde puana odaklanmamalısınız. Hedefiniz mümkün olduğunca fazla net çıkarmak ve mümkün olduğunca yüksek puan olsun. Gerisi kendiliğinden gelecektir. Alacağınız puana göre girmek istediğiniz
LYS’ye sayılı günler kaldı. Adaylar artık son kontrollerini yapıyorlar. Şu saatten sonra artık ders çalışarak kafa karıştırmanın çok fazla önemi yok. Bu yüzden, son günleri belki de sadece önceki yılların sorularına göz atarak geçirirseniz, en doğru olanı yaparsınız.
Ama bugün bizim asıl hatırlatmak istediğimiz sınav günü dikkat edilmesi gerekenler.
Daha önce on binlerce aday aşağıdaki konularda hata yaptıkları ya da inat ettikleri için sınav mağduru oldular, işte sizler de aynı duruma düşmemek için aşağıdaki uyarıları mutlaka dikkate almalısınız:
* Sınavda bir soruyu kesinlikle ikinci kez okumayın. Çünkü zamanınız yetmez.
* Seçeneklerin tümünü okumadan kesinlikle karar vermeyin.
* Doğru şıkları cevap kartına geçirirken soru sayısıyla cevap kartındaki rakamları her defasında kontrol edin.
* Cevaplara emin olduğunuz, kendinize en çok güvendiğiniz testlerden başlayın.
Uzun ve meşakkatli bir yolculuktan sonra dün akşam saatlarinde Gürcistan üzerinden Artvin'e zor vardım. Çünkü kestirme yol buymuş. Yarın bir de bunun Trabzon üzerinden dönüşü var. O da uzun yolmuş, bakalım ne kadar sürecek...
Eğitimin 2012 Karnesi paneli, okullar tatil olmasına rağmen, tıklım tıklımdı. Görünen o ki Artvin'de eğitime olan ilgide dünden bugüne önemli değişiklikler var.
Panele başlamadan önce, 2003'te Milliyet Tır'ı ile bütün Türkiye'yi gezerken, Artvin'e yaptığımız ziyaret sonrasında yazdığım yazı okundu. Bakalım dünden bugüne neler değişti, denildi. İsterseniz gelin 26 Ağustos 2003 Artvin profiline bir göz atalım:
‘Stajyer öğretmen gelmesin’
On yıl öncesine kadar Artvin deyince akla eğitim gelirdi. Anadolu liseleri, fen liseleri ve üniversiteye giriş sınavlarında dereceye giren öğrenciler çıkartır, genel sıralamada mutlaka ilk 20'ye girerlerdi.
SBS bitti. Öğrenciler rahatladı. Ama veliler panik halindeler. Çünkü, geçen yılın birinci yerleştirme taban puanlarına baktıklarında önlerini göremiyorlar.
95 üzeri neti olan bile sevinemiyor. Tamam, Robert olmasın da Üsküdar, Alman, Avusturya da mı olamıyor tedirginliği içerisindeler.
Haklılar hem de çok haklılar çünkü geçen yılların taban puanları, onları yanıltıyor. Aslında tercih sıralaması yaparken en doğru olanı, geçen yıl, en son kaçıncı öğrencinin o okula girdiği. Puanlar değişebilir ama sıralarda çok fazla oynama olmuyor.
Değişeme örnek olarak, Saint Benoit’nın ilk ve son yerleştirmedeki puanlarına bir göz atmanızı istiyorum. 8. 9,10 Ağustos’taki ilk kayıt döneminde taban puanı 477. Yılan hikayesine dönen kayıt maratonundan sonra 30 Eylül’de gerçekleştirdiği son kayıtın puanı ise 427. Yani tam 50 puan fark var!
Puan aralığı, elbette tüm okullarda bu kadar fazla değil. Tepelerde daha az, aşağılara indikçe daha da artıyor.
Bu durumun nedeni ise Anadolu liseleri ile kolejler aynı sınavla öğrenci almalarına karşın, farklı dönemlerde kayıt yapmaları. Aynı öğrenci, yer açılıp puanlar düştükçe, her iki tarafa da sürekli olarak kayıt yaptırıyor ve bu doldur-boşalt
Cumhurbaşkanı Gül’ün, dünkü gazetelerde yer alan fotoğrafını görmüşsünüzdür. 70’li yılların İstanbul’unda, İstanbul Üniversitesi’nin önünde çekilmiş. Pos bıyıklı ve külhanbeyler gibi ceket omuzda, elinde de tespih var. Belli ki o dönemde de ağır ağabeymiş. Saçlar sim siyah. Göbek falan da yok. Tabiri caizse filinta gibi delikanlıymış...
Sonra diğer liderlerin ve diğer ünlülerin fotoğraflarına baktım. Onlar da öyle. Tayyip Bey’in çocukluk ve gençlik fotoğraflarının neredeyse tümünde, yüzünde hep gülücük var. Ara ara hatları ve bakışları sertleşse de duruş hep aynı. Kısa pantolonlu bir fotoğrafı var ki, sevimli mi, sevimli. Bu fotoğrafları görmek isterseniz, egitimajansi.com’a göz atmanızda yarar var. Sadece onların çocukluk ve gençlik fotoğrafını görmekle kalmaz, kendi çocukluk ve gençlik yıllarınıza da keyifli bir yolculuk yaparsınız.
Ve yılların, özellikle de siyasetin neleri alıp götürdüğünü, kare kare o fotoğraflara bakarken çok daha iyi anlıyorsunuz...
Öğrenci olmak?..
Kimilerine göre dünyanın en keyifli dönemi öğrencilik yılları. Ekmek elden, su gölden. Hele bir de dersler iyiyse değme keyfine.