Sağlık alanında çok önemli gelişmeler yaşanıyor. Ama sanki hiçbiri kök hücre kadar heyecan yaratmadı. Çalışmaların önemli bir bölümü henüz laboratuvar aşamasında. Ama gelecek için çok önemli ipuçları veriyor.
Kocaeli Üniversitesi’ndeki Genç Bakış’ta dün bu konuyu ele aldık. Müthiş tespitler vardı. Pek çok konuda treni kaçıran Türkiye’nin en azından bu konuda dünyaya paralel çalışmalar içinde olduğunu gördük.
İşte programdan bazı satırbaşları:
Prof. Dr. Erdal Karaöz (Kocaeli Üniversitesi Kök Hücre Merkezi Başkanı)
- Üzerinde etik tartışmalar yapılan kök hücre çeşidi embriyonik kök hücre. Bu çalışmalar şu an 10-15 yıl geriden gidiyor. Başta Bush yönetimi zamanındaki ABD olmak üzere birçok ülkede yasaktı. Yakın bir gelecekte embriyonik kök hücre çalışmalarına izin verileceğini umut ediyorum.
- Bizde diyanetin karşı çıktığı kök hücre yöntemlerinden bir diğeri de 5 günlük insan embriyonlarından alınan kök hücre ile yapılan çalışmalar. Bu noktada tartışmalar embriyo ruhunu ne zaman kazanır çerçevesinde yoğunlaşıyor. Fakat bu tartışmalara çarpıcı bir örnek şu ki; embriyonik kök hücre konusunda en çok araştırma yapan ülkelerden bir tanesi İran.
- Embriyonik kök hücre ile ilgili
Bir önceki İstanbul Milli Eğitim Müdürü Ata Özer tarafından hazırlanan İstanbul Veli Eğitim Projesi çerçevesinde, okullara dağıtılan eğitim CD’lerinde yer alan haritada, Türkiye’nin topraklarında genişleme var! CD, yeni Milli Eğitim Müdürü Yıldız’a da şok yaşattı
Ders kitaplarında 30 Ağustos’u unutan, 23 Nisan’ı karıştıran Milli Eğitim Bakanlığı, şimdi de Kerkük, Musul, Erbil, Batum, Nahcivan ve Kıbrıs’ı Türk topraklarına kattı.
18 Eylül’de başlayan İstanbul Veli Eğitim Projesi çerçevesinde, İstanbul’daki tüm okullara dağıtılan eğitim CD’lerinde yer alan haritada, daha önce farklı kesimlerde yayımlanan haritaların aksine Türkiye’nin topraklarında azalma değil, genişleme var.
Bir önceki İstanbul Milli Eğitim Müdürü Ata Özer tarafından hazırlanan ve büyük bir törenle tanıtımı yapılan İstanbul Veli Eğitim Projesi için hazırlanan CD, yeni Milli Eğitim Müdürü Muammer Yıldız’a da şok yaşattı.
Yıldız, “Böyle bir harita, bırakın kendi ülkemizi, farklı ülkelere ait olsa bile kabul edilmezdi. Olmaması gereken, farklı tartışmalara neden olabilecek büyük bir yanlış. Çok üzgünüm” dedi ve konuyla ilgili soruşturma başlattı.
Kaynağı belli değil
Üniversitelerde dersler başladı. Ama ek kontenjan başvuruları 5 Ekim’de start alacak. Anadolu liseleri ve kolejlerde de yeni öğretim yılı çoktan açıldı. Ancak 5. kayıt dönemi için hâlâ binlerce veli ayakta. Ama en önemlisi de gelecek yıl, hem ÖSS‘de hem de SBS’de köklü değişiklikler olacak. Öğrenciler çoktan dershaneye başladı. Ancak sınav sisteminin ana hatları henüz belirlenebilmiş değil. Örneğin, gelecek yıl 6, 7 ve 8’inci sınıflarda yapılan SBS yerine, anadolu liseleri ve kolejlere girişte OKS benzeri tek sınava geçilirse ne olacak? Yüz binlerce öğrenci dershaneye ödediği paraya mı yansın, yoksa harcadığı emeğe mi? Ya dershaneler? Onca öğretmeni ne yapacak?..
Farklı konularda yapılacak bir değişiklikle ilgili olarak, önceden uyarmak kesinlikle önemli ama özellikle eğitimde, bu çok daha önemli. Çünkü müfredat değişikliklerinden giriş sınavlarına, ders kitaplarından atanacak öğretmen sayılarına kadar uzun vadeli perspektiflerin olması gerekir.
Okulların açılmasına birkaç gün kala bazı dersler kaldırıldı. Bu yüzden on binlerce kitap çöpe atıldı. Seneye muhtemelen 6, 7 ve 8’inci sınıflarda uygulanan liselere giriş sınavı SBS kaldırılacak. Ama bu konuda henüz netleşen bir şey
Dünyanın bir numaralı üniversitesi Harvard komşu kapısı oldu. Neredeyse her hafta bizi ilgilendiren bir gelişme oluyor. Ama bu defaki gelişme gerçekten süper.
İsterseniz gelin önce şu bilgi notunu okuyalım:
“Avrupa Birliği Genel Sekreterliği (ABGS) ile Harvard Üniversitesi Kennedy School of Government arasında imzalanan işbirliği protokolüyle bir burs programı oluşturuldu. BM toplantıları nedeniyle New York’ta bulunan ve 24 Eylül Perşembe günü Boston’a geçerek Harvard Üniversitesi’nde bir konuşma yapan Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, 25 Eylül günü Burs Programı Protokolü’nün imza törenine katildi. Protokole ABGS adına Devlet Bakanı Bağış, Harvard Üniversitesi adına Kennedy School of Government Dekanı David Ellwood imza attı.
ABGS ile dünyanın bir numaralı kamu yönetimi okulu olarak kabul edilen Kennedy School of Government arasında “Türkiye’nin Avrupa Birliği Genel Sekreterliği Yüksek Lisans Burs Programı” adıyla oluşturulan burs programı uyarınca her yıl bir ABGS uzmanı, Kennedy School of Government’ın Kamu Yönetimi yüksek lisans programında burs imkânından yararlanabilecek. Programın amacı olarak protokolde “Türkiye’nin AB katılım sürecinde önemli rol oynayan
İlk ve orta dereceli okullar, aç-kapa şeklinde de olsa yeni öğretim yılına başladı. Üniversitelerin bir kısmında da derslere başlandı. Ama çoğu gelecek haftadan itibaren kapılarını öğrencilerine açacak. Her ne kadar 150 bine yakın kontenjan açığıyla yollarına devam etseler de...
Üniversitelerde ek yerleştirme başvuruları 5 Ekim’de başlayacak. Kayıtları ise ekim ortasında gerçekleşecek. Her ne kadar dersler başlamış olsa da, onlar kervana daha sonradan katılacaklar.
Yeni öğretim yılında üniversite öğrencilerini dağ gibi sorunlar bekliyor. Yurt ve burs en önemlileri. Kalabalık sınıflar, hocaların yetersizliği, ulaşım, harçlar, ders kitaplarının pahalılığı ve en önemlisi de mezuniyet yaklaştıkça üzerlerindeki işsizlik baskısının artması.
Yüz binlerce son sınıf öğrencisi, girmek ve okumak için maddi ve manevi olarak çok büyük bedeller ödedikleri üniversitelerden mezun olma aşamasına gelmelerine sevinemiyor. Mezuniyeti düşündükçe midelerine kramp giriyor. Çünkü onları bekleyen en büyük ödül işsizlik...
Burslar artırılsın
Ekonomik durumu iyi olmayan öğrencilerin en büyük sorunu, barınma ve burs. Kalacak yer bulamadığı için evine dönen ya da burs bulamadığı için kaydını donduran
Yeni öğretim yılı dün başladı. Bakan Çubukçu, daha ilk günden, çok şeylerin değişeceği sinyallerini verdi. “Ters giden ne varsa düzelteceğiz. Bu konuda kararlıyız“ dedi.
Peki neler değişecek? Örneğin Türk eğitim sisteminin en büyük baş ağrısı olan giriş sınavlarından kurtulacak mıyız? Adeta eziyete dönen ve okulların açılmasına rağmen hâlâ dolmayan kayıt sistemi değişecek mi?
Bakan Çubukçu, “Sınavların azaltılması, kayıt sisteminin değiştirilmesi için talimatı çoktan verdim. Gelecek yıl tek kontenjanın bile boş kalmayacağı bir sistem getireceğiz“ iddiasında bulundu.
Şu an için velilerin en fazla merak ettiği konulardan birisi olan, fen ve anadolu liselerinde 5. kayıt dönemi açılacak sorusu için ise temkinli “Henüz ne kadar kontenjan açığı var belli değil. Gelecek yıl bir daha böylesi durumlar yaşanmayacak. Kontenjanlar boş kalsın istemiyorum. Ama okullar da açıldı. Gelişmeleri çok yakından izliyorum“ şeklinde konuştu.
Henüz resmen açıklanmasa da anadolu liselerinde hâlâ 4 bine yakın kontenjan açığının bulunduğu belirtiliyor...
Peki öğretmen sorunu? Bu konuda da mevcut durumdan fazlasıyla rahatsız. Sözleşmeli ve ücretli öğretmen yerine kadrolu öğretmen uygulamasına geçilmesini
Yeni öğretim yılı bugün başlıyor. Öğretmeninden öğrencisine, velisinden bürokratına tüm eğitim camiasına başarılar diliyoruz.
Bu yılın öncekilerden en önemli farkı, yeni öğretim yılına, yeni bir bakanla giriyor olmamız.
Bakan Nimet Çubukçu, hukukçu kimliğiyle eğitim konularının çok uzağında, müsteşarı da merkez valisi. Onun da eğitim sorunlarına vakıf olduğunu düşünmek yanıltıcı olur. Müsteşar yardımcıları ve daha alt kadrolar ise Çelik’e yakın oldukları için o kadrolarda bulunuyor.
Peki Bakan Çubukçu kendi kadrosunu neden kurmadı, daha doğrusu, kuramadı? Yeni öğretim yılına, en azından yakın kadrosunu değiştirerek neden giremedi?
Hüseyin Çelik, Başbakan Başdanışmanı sıfatıyla, eğitimin üzerindeki etkisini hâlâ hissettirmeye çalışıyor. Şimdilik, etkili de. Ama nereye kadar devam edecek? İşte o belli değil.
Bakan Çubukçu, milli eğitimde başarılı olmak istiyor. Dersini çok iyi çalışıyor. İlk beş aylık performansı da memnuniyet verici. Ama bu kadroyla eğitimin temel sorunlarına çare üretmesi ve eğitime yeni bir vizyon kazandırması çok zor.
Eminim ki kendisi de bunun fazlasıyla farkında. Kıvranması da zaten bu yüzden.
9. Cumhurbaşkanı Demirel’i, son yıllarda, bayramdan bayrama da olsa mutlaka arıyorum. Her defasında da çok şeyler öğreniyorum.
Öğrencilik yıllarında çok kızardım. Başbakanlığı hep tartışmalı oldu, Ama cumhurbaşkanlığı döneminde bambaşka bir Demirel ile karşılaştık. Aklın ve sağduyunun sesiydi.
Kendisini Genç Bakış’ta defalarca konuk ettik. Her defasında birikimine, sakinliğine, hemen herkese verdiği değere, mütevazılığına ve tükenmek bilmeyen enerjisine, gayretine derin saygı duyduk.
Bayramda Antalya’daydı. Genç Bakış’ı sordu. Bu gece başlayacağımızı söyledim. “Parçalanmış bir gençlik seni bekliyor. Aman dikkatli ol” dedi. Siyasetin kamplara bölündüğünü, gençlerin de bundan etkilendiğini belirten Demirel, “Parçalanmışlık, bölünmüşlük, kimseye bir yarar getirmez. Hele hele ülkeye hiç getirmez” uyarısında bulundu.
Epeyce ara verdiniz, peki bir daha ne zaman programımıza konuk olacaksınız sorumuza verdiği cevap ise fazlasıyla politikti:
“Hele bir başlayın, yolda, belde biz de size katılırız.”
Demirel çok haklı. Ankara’da sesler yükseldiğinde, bu, anında üniversitelere yansıyor. İktidar ile muhalefet partileri arasındaki derin görüş ayrılıkları ve kamplaşma, maalesef