Asıl amaç ne?

23 Temmuz 2009

Katsayılar konusunda hemen herkes konuşuyor. Ama asıl konuşması gerekenler hâlâ susuyor. Bunların en başında da Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu ve üniversite rektörleri geliyor.
Ortada çok çelişkili kararlar var. ÖSYM Başkanı’nın dünkü basın toplantısından öğreniyoruz ki, sınavsız geçiş için yasal düzenleme gerekiyor. Ama bu konuda daha yasa teklifi bile hazırlanmamış. İstim arkadan gelecekmiş! Hayret ki hayret...
ÖSYM Başkanı’nın açıklamalarından öğreniyoruz ki, meslek liselerine kendi alanlarıyla ilgili fakültelere girişte yine kısıtlama var. Örneğin iletişim lisesini bitiren, iletişim fakültesine girerken ek puan alamayacakmış.
Hangi fakültenin hangi puanla öğrenci alacağı bile hâlâ belirlenmemiş. Peki bu acele niye? Hem de tam da tercihlerin başladığı gün!
Adayların kafası zaten karışıktı. Şimdi karmakarışık oldu. Neye göre tercih yapacaklar? Bu yıl bekleyip gelecek yıl yeniden sınava girmek avantaj mı yoksa risk mi? Sınavsız geçiş konusunda, ya yasal düzenleme gerçekleşmez ise ne olacak?

Yazının Devamı

YÖK’ten kaosa davetiye

22 Temmuz 2009

YÖK, dün, eğitim sistemini altüst edecek tarihi bir karara imza attı. Katsayıları neredeyse tümüyle kaldıran bu karar, MEB’in en büyük projesi olan erken yönlendirme sistemine büyük darbe vuracak. Alınan kararın en büyük özelliği ise öğrencileri dershanelere daha da bağımlı hale getirmesi. İşte olası sonuçları:
-  Söz konusu karar kesinlikle pedagojik değil, siyasi.
-  Meslek liselerine avantaj değil tam aksine dezavantaj getirdi. Sınavsız geçişin kaldırılması, öğrencilerin meslek yüksekokullarına da girmelerini zorlaştıracak.
-  Bu karar ile hem Başbakan hem de MEB hiçe sayıldı. Erdoğan, “Çocuklarımızı, bu sınav ve dershane garabetinden kurtarın” demişti, tıpkı SBS’de olduğu gibi tam aksi yapıldı. Sınav sayısı artırıldı, dershaneler adeta zorunlu hale getirildi. Meslek lisesi öğrencilerinin dershaneye gitmeden sınav kazanmaları mümkün değil.
-  Çağdaş eğitim sistemlerinin en temel özelliği olan ilgi ve yeteneklerin mümkün olduğunca erken yaşlarda keşfedilip o alana yönlendirilmesi

Yazının Devamı

YÖK’te tarihi gün

21 Temmuz 2009

ÖSS tercih konferansları için gittiğimiz Antalya dönüşünde, uçakta CHP lideri Baykal ile karşılaştık. Güncel konuları konuştuk. Eğitimdeki “kara tablo”yla ilgili haberleri çok yakından izliyor ve ilgileniyor. Bu konuda, kısa süre içinde çok önemli açıklamalar yapabilir ve hükümete hesap sorabilir. Bende bıraktığı izlenim bu.
Eğitimin, ülkemizin ve çocuklarımızın geleceği açısından en önemli mesele olduğunun altını özellikle çizen Baykal, bu konuda çok yanlışlar yapıldığını, çok zaman kaybedildiğini ve gelinen noktanın da hiç övünç duyulacak bir nokta olmadığını özellikle vurguladı.
TBMM açıldığında eğitimdeki başarısızlıkların nedenlerinin araştırılması için çok yönlü çalışma yapacaklarını da sözlerine ekledi.
Bekleyip göreceğiz. Söz konusu oturumların, TBMM’nin en renkli tartışmalarına sahne olacağından hiç kimsenin kuşkusu olmasın. İktidarıyla, muhalefetiyle hemen herkesin şikâyetçi olduğu eğitimdeki gidişat, umarız,

Yazının Devamı

Antalya, tercihler ve YÖK

19 Temmuz 2009

Antalya’nın eğitim sevdalısı bir kent olduğunu en iyi bilenlerdenim. Dün buna bir kez daha şahit oldum. 40 derecelik sıcağa rağmen, ÖSS adayları ve velilerle Cam Piramit’te, biri sabah, diğeri de öğleden sonra olmak üzere iki toplantı gerçekleştirdik. Konu tercihlerdi. Öylesine donanımlı sorular sordular ki, üniversiteye girmeyi çoktan hak ettikleri ortadaydı. İçlerinde ilk 500’e, 100’e girenler de vardı; ilk 5000’e girenler de. Hedefleri, Ankara ve İstanbul’daki iddialı üniversitelerdi. Genel ilgi alanları ise tıp, hukuk ve mühendislikti.
Vakıf üniversitelerinin yaptığı cazip teklifler belli ki pek çoğunun aklını çelmiş. Hâlâ tereddütleri vardı. Ama genel olarak pek çoğu kararını vermiş, ayrıntılarla ilgileniyordu.
Üniversiteye giriş sürecinde ne istediğini biliyor olmak, avantajların en büyüğü. Ne istediğini bilen adaylar, hedeflerine çok daha kolay ulaşabiliyorlar. Onlar için ayrıntı, A üniversitesi mi yoksa B üniversitesi mi? Keşke her aday bu noktaya gelebilse...
Sorulara bakıldığında

Yazının Devamı

Milli Eğitim Bakanı’nı gören var mı?

18 Temmuz 2009

Eğitimde adeta yer yerinden oynuyor. Öğrenciler sınavlarda lime lime dökülüyor. YÖK, lise eğitimine darbe niteliğinde çok önemli kararlar alıyor. Öğretmen atamaları tam bir kördüğüme dönüşmüş durumda.
Konu, gazete manşetlerinin çok ötesine geçti. Radyolardan televizyonlara, ev sohbetlerinden siyasi tartışmalara kadar hemen her yerde, eğitimin içine düştüğü bu dramatik tablo konuşuluyor.
Tartışılan konuların bir bölümüne, bugün gelinen kara tablonun mimarlarından eski Bakan Hüseyin Çelik cevap verdi. Ama konunun asıl muhatabı Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu ortalarda yok.
Sanki konu eğitim değil, o da Milli Eğitim Bakanı...
Tamam, göreve geleli çok uzun bir süre olmadı. Tartışılan sorunlar, bugünden yarına hemen düzelecek de değil. Ama yine de ortaya çıkıp öyle ya da böyle, eğitimin patronu olduğunu hissettirmeli ve bozulan morallere umut ışığı verebilmeliydi...
Sakın ola eski Bakan ya da YÖK Başkanı gibi, mevcut gidişatı savunmaya kalkmamalı. Her şey o kadar net ki,

Yazının Devamı

Kültür başkenti nasıl bu hale geldi?

17 Temmuz 2009

Eğitimde en sorunlu kentlerin başında İstanbul geliyor. ÖSS’de 81 il arasında 68’inci sıraya düşmesi tesadüf değil. İstanbul, alınan yanlış kararlar yüzünden, son 6 yılda tam 37 sıra birden geriledi. Peki bunun sorumlusu kim?
Hızlı göç, yatırımların azlığı ve alınan siyasi kararlar. Örneğin bir önceki Milli Eğitim Müdürü Ömer Balıbey’in görevden alınması, il, ilçe ve okul müdürlüklerine hak etmeyen isimlerin atanması, onların da güçlerini, yaptıkları hizmetten değil de Bakan Çelik’ten alıyor olmaları, gelinen noktanın en önemli tetikleyicileri oldu.
İstanbul, sadece sınavlarda dökülmüyor. Okuma yazma oranının en düşük olduğu kentlerin başında da yine bu dünya kentimiz geliyor. Okuma yazma kurslarının en fazla İstanbul’da açılması da bu yüzden.
Göçün altında ezildi
İstanbul’da ilk ve orta dereceli okullarda 2.5 milyon öğrenci öğrenim görüyor. Üniversiteleri de dikkate aldığınızda toplam öğrenci sayısı 3 milyonu geçiyor. Bu da en

Yazının Devamı

Eğitim sistemi niye sınıfta kaldı?

14 Temmuz 2009

ÖSS sonuçlarından sonra, pek çok kişinin sokağa çıkamaması gerekiyor. Çünkü ortada eğitim adına tam bir facia söz konusu.
Ama bu yetmiyormuş gibi bir de kamuoyu yanıltılıyor. En başarısız öğrenciler bile, başarılıymış gibi gösteriliyor.
Bu bir kandırmacadır. Hem de vebali çok büyük bir kandırmaca!..
Dünyanın neresinde, 100 üzerinden 15-20 alan bir aday başarılı sayılıyor?
Çıtayı aşağı indirdikten sonra, herkes barajı aşsa ne olacak, aşmasa ne olacak? Sonuçlar ortada. Sıfırcıların sayısı artıyor, ortalamalar düştükçe düşüyor.
Fende bir milyon 229 bin adaydan 704 bini sıfır çekti. Türkiye ortalaması 30 soruda 4’te kaldı. Diğer derslerde de durum farklı değil.
Peki bunun sorumlusu kim?

Yazının Devamı

Sınav komedisi

12 Temmuz 2009

SBS ve ÖSS’de baraj neredeyse kaldırıldı. Anadolu lisesine girmek için 3-5 net, üniversiteye girmek için de 12 net yeter hale getirildi. Dünyanın hiçbir yerinde böylesine bir rezalete şahit olmak mümkün değil
Siz milyarlarca dolar harcayın, milyonlarca öğrenciyi yarış atı gibi yıllarca süren bir maratona sokun, ondan sonra da sınavla öğrenci alan okulların kapısını sonuna kadar açın. Bunun mantığını anlamak mümkün değil.
Milyonlarca öğrenci ve ailesiyle adeta dalga geçiliyor.
Tek sınav yerine üç sınav getirip öğrenciyi stresten, veliyi de masraftan kurtardık kandırmacası yetmedi ki, şimdi de herkese sınav kazandırılıyor. Sanki ortada girmeye değer okul kalmış gibi.
Dün de dikkat çektim, böyle bir saçmalık olabilir mi?
Fen ve anadolu liseleri için, biri geçen yıl, biri de bu yıl iki sınav yapıyorsunuz ve bu iki sınavda da soruların tümünü yanıtlayan öğrenciler şampiyon olamıyor. Böyle saçmalık olabilir mi?
Başarının tesadüf olmadığı ortada. Peki böylesine başarılı öğrenciler

Yazının Devamı