Eğitim önemli mi? Eğer önemliyse...

22 Ekim 2008

Güncel sorunların dışına çıkıp kişi ya da ülke açısından, “Sizin için en önemli sorun ne?” diye bir soru sorsanız, ilk 3’e girecek konulardan biri mutlaka eğitim olacaktır. Aynı soruyu devlet büyüklerine ya da topluma yön veren diğer kurumları yönetenlere sorduğunuzda da cevap değişmeyecektir: Eğitim bizim öncelikli konularımızın başında geliyor...
Peki böylesine önemli bir konu, yönetenlerin, yönlendirenlerin gündeminde yeterince yer alıyor mu? Örneğin eğitimin, öğretmenin, öğrencinin, velinin, üniversite mezunu işsizlerin, af bekleyen öğrencilerin sorunları yeterince medyada yer alıyor mu? İşte size bu konuda çarpıcı bir eleştiri:
“Akşam oturup haber izlediğim zaman üzülerek görüyorum ki eğitimle ilgili haber çok az ya da hiç yok. Buna karşılık manken, sanatçı, futbolcu haberleri had safhada. Bir ülkenin gelişmesi için en önemli unsur eğitimdir. En fazla eğitime önem verilmelidir. Halk bilinçlendirilmelidir. Binlerce öğrencimiz ÖSS’ye giriyor ve genel olarak bakıldığında ÖSS puanlarının çok düşük olduğu görülmektedir. Bunun nedenlerinden biri de öğretmen sayısının eksikliğidir. Son yıllarda özellikle lise matematik, fizik, kimya ve biyoloji öğretmenliklerinden yok denecek

Yazının Devamı

Çocuklar kimsenin umurunda değil!

21 Ekim 2008

Dünyada eğitimde gelinen en son nokta, bireye göre yeni eğitim modellerinin geliştirilmesi. “Nasıl ki her çocuk farklı ise ona sunulacak eğitim modeli de farklı olmalı” görüşü giderek önem kazanıyor. Eğitim kurumlarının yeniden yapılanması da bu görüş üzerine oturtuluyor. Kalabalık okullar, kalabalık sınıflar ve tek tip eğitim yerine rehberlik ve bireysellik öne çıkıyor. Amaç ilgi ve yetenekleri dikkate alarak öğrenmeyi sevdirmek. Bu başarıldığında zaten gerisi geliyor.
Peki biz bunu ne kadar başarabiliyoruz? Önemli olan ilgi ve yetenek mi yoksa sınavlar mı?
Bu konuda istenenler ile yapılanlar öylesine farklı ki, bu çelişkiyi, başbakanından öğrencisine kadar hepimiz yaşıyoruz.
İşte size çok çarpıcı iki mektup:
‘Yarış atı yetiştiriyoruz’
“Bursa’da görev yapan bir öğretmenim. Burada öylesine bir yarış var ki akıllara zarar. SBS sonuçları, iller bazında açıklanır açıklanmaz, adı konmayan savaş (yarış) başladı. Herkes geleceğimiz olan çocuklarımıza ihanet içinde. İl Milli Eğitim Müdürü, SBS ve ÖSS sıralamasında Bursa’nın kötü olan konumunu değiştirerek koltuğunu sağlamlaştırma ve bir üst koltuğa geçme derdinde. İlçeler de İl Müdürü’ne amade olmuş durumda. Okullar asli işlevi

Yazının Devamı

Beyin avcıları işbaşında

19 Ekim 2008

Dünyanın en değerli hazinesi, üstün yetenekli gençler oldu. İşte bu yüzden beyin avcıları dünyanın dört bir yanını dolaşarak, parlak beyinlere her türlü burs olanaklarını sunuyorlar. Bu çerçevede en çok ziyaret edilen ülkelerden biri de Türkiye.
Uluslararası eğitim fuarlarının biri başlıyor, diğeri bitiyor. Yabancı üniversite ve liselerin biri gidiyor, diğeri geliyor. Onlar çok iyi öğrenci, biz de çok iyi okullar aradığımız için her iki taraf da memnun.
Bu fuarlardan ikisi dün Hilton’da başladı. Biri üniversite adaylarına, diğeri de lise öğrencilerine yönelik. İlkini İEFT, ikincisini ise ISE düzenliyor. Bu çerçevede Türkiye’ye gelen bir grup üniversite ve lise temsilcisiyle görüştüm. İlginç şeyler anlattılar. Onlar için Türkiye, hem büyük bir pasta hem de mutlaka kazanılması gereken bir ülke.
Cuma akşamı, Beyoğlu’ndaki Fransız Sarayı’nda 27 Fransız yükseköğretim kurumunun temsilcileri vardı. Önce Fransa’nın İstanbul Başkonsolosu Christine Moro konuştu. Bu sürecin Fransa ile Türkiye arasındaki dostluğa yeni bir ivme kazandıracağını anlattı.
Bu konudaki önemli bir başka anekdot ise tıpkı bizdeki gibi Avrupa’nın en iyi beyinlerinin de ABD’ye gitmesi. Avrupa geç de olsa bunun

Yazının Devamı

Üniversiteden kaçış / Kontenjanlar boş kaldı

18 Ekim 2008

Üniversite kontenjanları ikinci ek yerleştirmeye rağmen dolmadı. Tam 31 bin 92 kontenjan boş kaldı. Bunlardan 13 bin 589’u lisans düzeyinde. Üstelik 2 bin 650’si de devlet üniversitelerinde. Kazanıp da kayıt yaptırmayanlarla birlikte bu sayının 40 bini aşması bekleniyor.
Üniversite önündeki yığılma nedeniyle, neredeyse her hafta yeni bir üniversite kuruluyor. Ama görünen o ki öğrenciler tabela üniversiteler ve sıradan bölümler değil, gerçek anlamda üniversite ve mezun olduklarında işsiz kalmayacakları meslekler istiyorlar.
ÖSYM’nin önceki gün açıkladığı rakamlar bu açıdan çok önemli. Tıpkı yurtdışında olduğu gibi çok yakında Türkiye’de de yükseköğrenime olan talep azalabilir. Şu andaki yoğunluğun iki nedeni var. İlki hızlı nüfus artışı, ikincisi ise istihdam. Ama son yıllardaki işsizlik rakamlarına bakıldığında, ilk sırada üniversite mezunları geliyor. İşte bu yüzden, öğrenciler de aileler de yavaş yavaş harcadığımız emeğe, zamana ve paraya yazık oluyor noktasına geliyorlar. Üniversiteler gibi dershanelerdeki kaçışın da nedeni bu.
Türkiye’de çok şeyler değişiyor. Ülkeyi yönetenlerin de eğitime yatırım yapanların da artık attıkları her adıma çok daha fazla dikkat etmeleri

Yazının Devamı

‘Döviz yükselecek, emlak etkilenmeyecek’

17 Ekim 2008

Dünyadaki ekonomik kriz Türkiye’yi etkiler mi? Ankara’ya bakılırsa, “Kesinlikle etkilemez. Belki teğet geçer“. Ama kamuoyu hiç de öyle düşünmüyor. Genç Bakış’ın bu haftaki SMS anket sorusu buydu ve katılımcıların yüzde 86’sı, küresel krizin Türkiye’yi de etkisi altına alacağına inanıyor.
Ekonomiden sorumlu eski Devlet Bakanı, Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, kayıtdışı ekonomi uzmanı Prof. Dr. Osman Altuğ ve dünya piyasalarını yakından izleyen gazetecilerden biri olan Yiğit Bulut’un konuk olduğu Genç Bakış, dün bir rekora daha imza attı. Gece yarısı 00.41’de yayına girmesine rağmen sadece o yayın diliminin değil tüm gün programlarının tamamına yakınını geride bıraktı. Özellikle de en çok izleniyor denilen kadın programlarını. Bu da mutfaktaki yangının en önemli göstergelerinden biri olarak dikkatleri çekti.
Programda müthiş anekdotlar vardı. İşte Arel Üniversitesi’ndeki programdan satırbaşları:

Abdüllatif Şener
- Türkiye bu krizden etkilenmeyecek demek Türkiye’yi tanımamaktır.
- Bir işsizin yaşadığı sıkıntıyı hissetmeden Türkiye’de ekonomik sorun yok demek duyarsızlıktır.

Yazının Devamı

Sema Hanım Aydın Bey'i kıskandıracak

15 Ekim 2008

Patronla ilgili yazı yazdığımızda eleştirenler oluyor. Geriye dönüp baktığımda, gerçekten de çok yazmışım. Şimdi bir yenisini daha yazdırdığı için Aydın Bey'e kızmak mı gerekir, yoksa teşekkür mü? Bunun kararını da artık siz verin.
İsterseniz dünden öncesine gidip Aydın Bey'le ilgili neden yazılar yazmışız ona bir bakalım. Eğitim, bilim ve gençlik adına neler yapmış? İşte yapıp, bağışladığı on milyonlarca dolarlık yatırımlarından bazıları:
Sema Işıl Doğan İlköğretim Okulu (Kelkit), Atatürk Üniversitesi Aydın Doğan Özel İlköğretim Okulu (Erzurum), Aydın Doğan İlköğretim Okulu (İstanbul), Yaşar ve İrfani Doğan Endüstri Meslek Lisesi (Kelkit), Milliyet Anadolu Öğretmen Lisesi (Erzincan), Hürriyet Anadolu Otelcilik Meslek Lisesi (Erzincan), Anadolu İletişim Meslek Lisesi (İstanbul), Erzincan Üniversitesi Kelkit Aydın Doğan Meslek Yüksek Okulu (Kelkit), Aydın Doğan Bilim ve Sanat Merkezi (Afyon), Gümüşhane Aydın Doğan Spor Salonu, Galatasaray Üniversitesi Aydın Doğan Oditoryumu (İstanbul), Türkiye Spor Yazarlar Derneği Aydın Doğan Eğitim Merkezi (İstanbul), Gazeteciler Cemiyeti Aydın Doğan Kültür ve Sanat Galerisi (Ankara), Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Aydın Doğan Geriatri

Yazının Devamı

TEV, TEVİTÖL ve üstün yetenekli öğrenciler

14 Ekim 2008

Türk Eğitim Vakfı TEV, Türkiye’nin en köklü ve en güçlü sivil toplum örgütlerinden biri. TEV İnanç Türkeş Özel Lisesi TEVİTÖL de üstün yetenekli ve üstün zekâlı öğrencilere yönelik eğitim veren, Türkiye’nin bu alandaki tek öğrenim kurumu. Üstün yetenekli ve üstün zekâlı çocuklar ise IQ’ları 130’un üzerinde olan seçkin öğrenciler. Nüfusun yüzde 2’sini oluşturuyorlar.
Ülkeler için en büyük servet, üstün yeteneğe ve üstün zekâya sahip çocuklar. En değerli madenden daha değerliler. Ama tabii keşfedilip işlendikleri takdirde. Yoksa, çoğu zaman hiç farkına varmadan heba olup gidiyorlar.
Hafta sonu, 50’ye yakın seçkin isimle iki gün boyunca, Arama’cı Oğuz Babüroğlu’nun moderatörlüğünde oturup bu konuları konuştuk.
Müthiş bir beyin fırtınası oldu. İş dünyasından gelenler kendi bakış açılarıyla, üniversitelerden gelenler akademik bir yaklaşımla, liselerden gelenler gözlemleriyle, sivil toplum örgütlerinden gelenler de toplumsal değerler çerçevesinde, önce mevcut durumu değerlendirip ardından da yeni öneriler getirdiler.

Üstün ve özel yetenek?
Toplantının konularını ve gelinen noktayı irdelemeden önce isterseniz gelin, üstün ve özel yetenekli çocukların temel özelliklerini ele alalım

Yazının Devamı

Çocuklar kitap okuyor mu?

12 Ekim 2008

Aktif okur oranının azaldığına yönelik endişeler giderek artıyor. Gazete, dergi, kitap satışlarına bakıldığında ve dün ile kıyaslandığında bu durum çok net olarak görülebiliyor.
Televizyon ve internetin yaşamımızdaki payının her geçen gün artması ve ezbere dayalı eğitim sistemlerinin çocukları kitaptan uzaklaştırması, sadece bizim değil pek çok ülkenin sorunu.
Oysa hemen her ülkenin öncelikli hedefi, okuyan, soran, sorgulayan, sorun çözen, muhakeme gücü yüksek nesillerin yetişmesi. Ama bu basamakların daha ilkinde erozyon yaşanıyor.
Yetişkinler gibi çocuklar da kitaptan uzaklaşıyor. Zoraki aldıkları pek çok kitap raflarda kapağı açılmadan duruyor...
Önceki gün Ankara’da Geothe Enstitüsü’nde bu konu tartışıldı. Türk ve Alman çocuk kitapları yazarları bir araya geldi. Paneli Konrad Adenauer Vakfı’ndan Dirk Tröndle yönetti. Türkiye’den Gülten Dayıoğlu, Zehra İpşiroğlu, Sevim Ak, Almanya’dan da Paul Maar ve Jutta Richter katıldı. Açılışı ise Geothe Enstitüsü

Yazının Devamı