Antalya, tarımın, turizmin, kültürel zenginliklerin başkenti. Ama aynı zamanda eğitimin de başkenti. ÖSS ve OKS’de en başarılı illerden biri. Diğer alanlardaki zenginlikleri, eğitime olan ilgiyi köreltmenin aksine, daha da pekiştiriyor. Aslında yumurta-tavuk ilişkisi gibi. Pek çok zenginliği bir arada yaşadığı için mi eğitimde başarılı? Yoksa eğitimde başarılı olduğu için mi tarımda, turizmde, ticarette, sanatta böylesine ileri?..
Antalya’dan bir hafta içerisinde iki sevindirici haber geldi. Diğer kentlerin pek çoğu bir vakıf üniversitesi kuramazken, onlar iki yeni üniversite için çalışma başlattı. İlki Alanya’dan, ikincisi Antalya’dan. Alanya’dakini Hamdullah Emin Paşa ve Haremi Hatice Tahire Hanım Vakfı, Antalya’dakini ise Antalya Kültür ve Eğitim Vakfı kuruyor.
Darısı diğer illerimizin başına...
Vakıf üniversiteleri?
Vakıf üniversiteleri, dışarıdan, tek tip gibi görünüyor. Ama biraz yakından izlediğinizde, farklı yapılanma içerisinde oldukları dikkat çekiyor. Devlet üniversiteleri gibi vakıf
Türkiye’nin gündemi öyle hızlı değişiyor ki yetişebilene aşk olsun. Konular da öylesine ağır ki vatandaşın sorunları arada unutulup gidiyor. Tıpkı fillerin kapışmasında altta malan çimler gibi.
Hemen her gün çok farklı alanlarda yüzlerce mail geliyor. Hemen hepsi de şikâyet dolu. Tutunacak bir dal, çözüm getirecek bir yetkili arıyorlar. İşte bu mail’lerden bazıları:
Bugün son gün
“Bu yıl, il içi atamalarda, meslek dersleri öğretmenlerinin karşılaştığı bir sorunu sizinle paylaşmak istedim. MEGEP projesi kapsamında, meslek liseleri alanlara ve dallara ayrıldı. Ancak meslek dersleri öğretmenlerinin branşları, alanlara göre değiştirilmedi. Ben muhasebe grubu öğretmeniyim. Şimdi muhasebe ve finansman oldu. Branşım muhasebe ve finansman olarak değiştirilmediği için il içi atamalara müracaat edemiyorum.
Atanmak için seçmek istediğim okul bu yüzden tercihler listesinde yok. Müracaatlar da 25.03.2008’de bitiyor. Biz meslek dersleri öğretmenlerinin mağduriyetini gündeme getirirseniz, seviniriz. Öğretmen
Özel Türk ve yabancı okullar için başvurular sona ermek üzere. 6 Mart’ta başladı. Eğer bir uzatma olmazsa 28 Mart’ta bitecek.
Kolejler, parası olanlar için farklı bir seçenek.
Özel okullar içinde çok iyi olanlar da var, çok sıradan olanlar da.
Öylesine geniş bir özel okullar yelpazesi var ki, beklentilerinizi karşılayacak her türden okul bulmak mümkün.
Yurtdışına hazırlayanlar, ÖSS’de çok başarılı olanlar, çok iyi yabancı dil öğretenler ve ayağı yere basan donanımlı gençler yetiştirenler gibi adeta parayla diploma satıyor izlenimi verenleri görmek de mümkün.
Yabancı kolejler gibi Türk kolejler de artık hemen her konuda çok iddialı. En iyilerini arayıp bulmak da sizin göreviniz. Ve bu konuda ciddi anlamda zaman harcamanız gerekiyor.
Lise seçimi öylesine önemli ki, bir anlamda çocuğunuzun geleceğine yön veriyorsunuz.
Türkiye’de güzel şeyler de oluyor. Günlük tartışmaların dışında kalıp eğitim ve öğrenciler için canla başla çalışan sivil toplum örgütleri de var. Türk Eğitim Vakfı TEV’de bunlardan biri.
Her yıl on binlerce öğrenciye burs veriyor. Onun dışında, farklı alanlarda hizmet sunan eğitim kurumları da bulunuyor. Ama biri var ki Türkiye’nin gururu. İsterseniz gelin önce kayıtla ilgili basın bültenine hep birlikte göz atalım:
“Ülkemizdeki üstün zekâ ve özel yeteneklilerin, ihtiyaç duydukları eğitimi lise düzeyindeki yaş grubuna, karma ve yatılı olarak veren tek kurum TEVİTÖL, başarılı öğrencilerini arıyor.
Kocaeli Muallimköy-Gebze’deki 416 dönümlük çağdaş kampüsünde 1993 yılından bugüne başarılı öğrencilere eğitim veren TEV İnanç Türkeş Özel Lisesi, ilköğretimin 8. sınıfında okumakta olan öğrencileri sınavla okula alacaktır.
TEVİTÖL’de, başarılı ve yaratıcı çocukların gelişimini destekleyen, yeniliğe ve özgür düşünceye
Genç Bakış, önceki gece, Işık Üniversitesi’nde, “Türkiye nereye gidiyor?” sorusuna cevap aradı. SMS’le de AKP’nin yasaları ihlal edip etmediğini sordu. On binlerce katılımcının bu konudaki fikri ilginçti. Yüzde 80’i “Evet, ihlal ediyor” dedi.
Çok çarpıcı tespitler ve yorumlar yapıldı. En iddialı olanı ise daha önceki parti kapatma davalarının Savcısı Vural Savaş’tan geldi: Dış güçler, AKP’yi de, DTP’yi de kapattırmaz.
İşte satırbaşlarından bazıları:
Vural Savaş Onursal Yargıtay C. Başsavcısı
- Sırf cumhuriyeti korumak için bu işi yapan savcılara sizler de sahip çıkmazsanız hiç kimse çıkmaz.
- Siyasi partiler demokratik hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır. Ama pek çok ülke, aykırı faaliyetlerde bulunan partilere karşı, yargının gereğini yerine getirmediği için felakete sürüklenmiştir. Hitler de seçimle işbaşına gelmiştir. Eğer o devrin savcıları, hâkimleri gereğini yapsaydı, Almanya o felaketleri yaşamazdı.
Dünyanın en eski yerleşim merkezi neresi? Daha doğrusu nereleri? Başka ülkelerdeki merkezler bir yana Antakya ile Gaziantep bu konuda bir hayli iddialı. Her iki kentimiz de “en eski”nin kendileri olduğu konusunda tartışma kabul etmiyor. Tıpkı mutfak konusunda olduğu gibi.
Günümüzde girişimciliğin simge kentlerinden biri olarak öne çıkan Gaziantep’in tam 600 bin yıllık tarihi varmış. Öylesine çok medeniyetler gelip geçmiş ki tarihçiler ve turizmciler dışında, bu medeniyetleri sokakta hatırlayan bile yok.
Birecik Barajı’nın suları altında kalan Zeugma mozaikleri, bu yüz binlerce yıllık tarihi mirasın ayakta kalan en çarpıcı örnekleri. Çağdaş müzecilik anlayışıyla sergileniyor. Sizi bir anda yüz yıllar öncesine götürüyor. Keşke toprak altında kalan diğerleri de çıkarılabilse!..
Zeugma, Roma İmparatorluğu’nun Doğu’daki en son kalesiymiş. En büyük ikinci lejyon merkezi buradaymış. Fırat Nehri kıyasındaki Zeugma’dan belki şu anda eser yok ama ticari zekâları genetik olarak bugünlere kadar gelmiş.
Zeu
Hatay, Gaziantep, Adana turunda ilk durağımız Hatay’dı. Diğer adıyla Antakya. Her yönüyle farklı bir kent. 1938’de Türkiye Cumhuriyeti’ne katıldı. Daha öncesinde 20 ay Hatay Cumhuriyeti adı altında bağımsız bir devletti. Onun öncesinde de 20 yıl Fransız işgali altında kaldı. Kendisini feshederek bir başka ülkeye katılan tek devlet olduğu söyleniyor. Suriye ile hem karadan hem de denizden sınırı var. Halep ve Lazkiye’ye bir saatlik bir mesafede.
Son günlerde Kanal D’nin önemli dizilerinden Asi ile birlikte gündeme gelen Hatay’a daha önce, uzun aralıklarla üç kez gelmiştim. Ama bu defa birkaç gün kalıp tarihini, kültürünü, insanını daha yakından tanıma olanağı buldum.
Coğrafi olarak müthiş bir kent. Asi Nehri ile sulanan Amik Ovası, bolluğun, bereketin simgesi. Buğdaylar şimdiden başak vermiş. Ekili olmayan alan yok gibi. Mutfağı, Türkiye’nin en zengin mutfaklarından biri. Ama beni asıl etkileyen tarihi oldu.
Roma, Paris, İstanbul yokken, Antakya varmış. Kentsel serüveni, MÖ 1860’ta Yamhat Krallığı ile başlamış. Bu
Üniversitelerarası Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS) için başvurular başladı. Bu yıl, bu kadar sessiz ve sakin geçmesinin nedeni, liselerin 4 yıla çıkması nedeniyle, pek çok okulun mezun vermemesi. Yani bu yılki ÖSS maratonunda, bir anlamda sadece eski mezunlar yarışacak.
Peki bu durum, bu yıl ÖSS’ye girecekler için bir avantaj mı yoksa dezavantaj mı? Herhangi bir olumsuzluk yaratmayacağı kesin. Ama bu yıl sınava gireceklere çok büyük avantajlar sağlayacağını söylemek de abartılı olur.
ÖSS’ye yönelik geçmiş yılların istatistiklerine baktığımızda, yeni mezunların, üniversiteyi kazananlar içinde ortalama beşte bir oranında olduklarını görüyoruz. Yani en fazla yüzde 20’lik bir avantaj söz konusu.
Aslına bakılırsa bu oran bile abartılı. Çünkü bu yıl mezun veren liseler, iddialı liseler ve kazanma oranları yüzde 20’lerin çok üzerinde gerçekleşecek.
İşte bu yüzden başvuran aday sayısını ve bu yılki özel durumu hiç dikkate almadan hazırlıkları sürdürmek en doğru