Öymen: AKP yüzde 47 değil, yüzde 33 oy aldı

18 Nisan 2008

Genç Bakış’ta önceki gece CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen vardı. Özellikle AB ile ilgili konularda çarpıcı açıklamalarda bulundu. Ama en enteresanı, “AKP her iki seçmenden birinin oyunu aldı” söyleminin yanlış olduğunu iddia etmesiydi. Ona göre AKP, her iki seçmenden birinin değil, her üç seçmenden birini oyunu aldı. Peki bu hesabı nasıl yaptı? Devlet İstatistik Enstitüsü’ne göre seçmen sayısı 48 milyon. AKP’nin aldığı oy ise 16 milyon. Yani üçte biri. Bu yüzden sandığa gelen seçmenin yüzde 47’sinin oyunu aldı kavramı doğru, ama her iki seçmenden birinin oyu aldı yorumu yanlış diyerek yeni bir tartışmanın fitilini ateşledi.
SMS anketinin sorusu ise “AB’ye girmek istiyor musunuz?” şeklindeydi. Sadece yüzde 10 evet çıktı. Doğuş Üniversitesi öğrencilerinin yaklaşımı da farklı değildi. Bunun üzerine, Öymen, öğrencilere şu soruyu yöneltti: “Peki Almanya, Fransa, İtalya ile eşit koşullarda, eşit haklara sahip olacağınız bir AB üyeliği

Yazının Devamı

Yanlış soru iptal edilmeyecekmiş!

16 Nisan 2008

Milli Eğitim Bakanlığı, OKS’yi kaldırıp yerine neden SBS getirdi, anlayana aşk olsun. Okul ziyaretlerinde, bu konuda öğrenci, veli ve öğretmen değerlendirmelerini alıyorum. Bugüne kadar doğru oldu diyen tek kişi çıkmadı..
Bakan Çelik, söz konusu yeni sistemi anlatırken, dershaneye olan bağımlılığı azaltacağız demişti. Tam tersi oldu. Dershaneye başlama yaşı 4. sınıflara kadar inmiş. Bu yüzden dershaneler kendilerine şeref madalyası takmalı!..
Bakan Çelik’e özel okullar da ayrıca bir şeref madalyası takmalı. Çünkü onlar ne isterse o oluyor. Güya sınav birleştirildikten sonra tercihler de birleştirilecekti. Hatta Bakan Çelik bu konuda söz vermişti. Ama görünen o ki, bu konularda o değil, başkaları karar veriyor!..
Söz OKS’den açılmışken, 2008 Ortaöğretim Kurumları Öğrenci ve Yerleştirme Sınavı Kılavuzu’ndaki şu ifadenin ne anlama geldiğini de Sayın Bakan’a sormak istiyorum. Malumunuz, bu konularda uzman. Bu uzmanlığı sayesindedir ki her yıl anadolu liseleri ve fen liselerinde ortalama 5 bin kontenjan boş kalıyor. Dershaneler tıklım

Yazının Devamı

Köy Enstitüleri’ne iadei itibar verilmelidir

15 Nisan 2008

17 Nisan’larda aklıma hep Köy Enstitüleri gelir. Okudukça, tanıdıkça, mezunlarıyla karşılaştıkça gururla, burukluğu bir arada yaşarım.
Böylesine önemli bir eğitim modelini yaratan bir ulusun ferdi olarak gururların en büyüğünü yüreğimde hissederim. Ama bir hiç uğruna kapatıldıkları aklıma geldiğinde de nasıl bunu yaptılar diye içim içimi yer.
Eğer 60 yıl önce Köy Enstitüleri’nin kapısına kilit vurulmasaydı, bugün karşımızda, çok farklı bir Türkiye tablosu olurdu. Ne 7.5 milyon okuma yazma bilmeyenimiz, bir utanç anıtı gibi karşımızda dururdu ne de üreten değil tüketen ezberci nesiller yetiştirmiş olurduk.
Demokrat Parti’nin artıları kadar eksileri de vardı. En büyük hatası da bu okulları kapatmak oldu. Tıpkı, daha sonra kendilerini kapatanların yaptığı gibi.
Hafta sonu, Yeni Nesil Köy Enstitüleri Derneği Kartal Şubesi’nin açılış töreni vardı. Gün boyu etkinlikler gerçekleşti. Başkan Prof. Dr. Kemal Kocabaş’ın müthiş sunumunda, mezunların konuşmalarında ve

Yazının Devamı

Cambridge’ten kabul aldı ama gidemiyor!

13 Nisan 2008

Alev, milyonlarca öğretmen çocuğundan sadece birisi. Uşak’ta doğdu, Uşak Anadolu Lisesi’ni bitirdi. Hacettepe Tıp’a girebilecek bir puanı varken, o ideallerinin peşinde koştu ve Marmara İngilizce İşletme’yi tercih etti. Başarıyla bitirdi. Ama okuma hırsı dur durak bilmiyordu. Hedefi iyi bir akademisyen olmaktı. Mastır için arayışa girdi. Yurtiçinden ve yurtdışından kabuller aldı. Tercihini, burs veren Kanada Ontario’daki University of Guelph’ten yana kullandı. Orayı da başarıyla bitirdi. Sırada doktora vardı ve dünyanın en iyi üniversitelerine başvurdu. Ve hayalini kurduğu Cambridge’ten ekonomi doktorası için kabul aldı. Hem de dünyanın dört bir yanından başvuran binlerce başarılı adayı geride bırakarak. Ama sevinemiyor. Çünkü, öğrenim ücretini denkleştiremiyor. “İlk yılı bir halletsem gerisi gelir. Çok çalışır, burs alırım“ diyor. 
Alev gibi başarılı pek çok gencimize burs veren hayırseverler çıktı. Eminim onu da ortada bırakmayacaklar. Ama isterdim ki, öğretmen çocuğu olduğu için MEB ya da

Yazının Devamı

Müjde, 10 yeni hukuk fakültesi daha kuruldu!

12 Nisan 2008

AKP iktidarı döneminde 50’ye yakın tabela üniversite kuruldu. O yetmedi ki 10 yeni hukuk fakültesinin açılmasına onay verildi. Ve bu arada yeni YÖK yönetimi döneminde, yani aylardır, boşalan dekanlıklara atama yapılmıyor. Akademik yükseltmeler de dondurulmuş durumda. Üniversite kurmak kolaylaştı diye müjdelenen haberin perde arkasında ise yeni açılan üniversitelere fen-edebiyat fakültesi açma zorunluluğunun kaldırılması yatıyor. Temel bilimler olmadan nasıl bilim üretilecekse!..
Yeni kurulan üniversitelerin neredeyse tamamı perişan durumda. Adeta ortada kalmış haldeler. Bazılarına rektör bile atanamadı. Yeterince öğretim üyesi olmadığı için seçim de yapılamıyor. Bütçe ve kadroları ise hak getire. Tabela değiştirmekle üniversite olunmuyor!..
Yeni açılan üniversitelerin bu perişanlığı yüzünden, üniversite kavramı derin yaralar alıyor. Ama bu kimin umurunda?..
Bu arada Türkiye’de hukukçu enflasyonu yaşanırken, YÖK, 10 yeni hukuk fakültesinin açılmasına daha onay verdi. Yargı ve

Yazının Devamı

Malkoçoğlu’ndan AB ve ABD’ye veryansın

11 Nisan 2008

Türk sinemasının “efsane” oyuncularından Cüneyt Arkın, filmleriyle olduğu kadar, söylemleriyle de gençleri etkiledi. Marmara Üniversitesi’nde gerçekleşen Genç Bakış’ta salonu tıklım tıklım dolduran öğrenciler, üç saati aşkın bir süre, Arkın’ı adeta alkış bombardımanına tuttular.
Arkın, sinemanın yanı sıra güncel konulardaki söylemleriyle de alkışların odağı oldu. AB ve ABD’yi eleştirdikçe alkış aldı. Alkış aldıkça da sinemadan çok güncel konulara yöneldi. Başbakan’ın “Yahu“lu konuşmasından Orhan Pamuk’a, aydınların Türk toplumundan kopukluğundan sansüre kadar hemen her konuda, herkese verdi veriştirdi.
Köyde koyun güderken bir anda kendini tahta valiziyle Haydarpaşa Garı’nda bulduğunu, ardından tıbbı bitirdiğini, yarışmayla sinemaya girdiğini, ismini değiştirdiğini ve 400’e yakın filmde rol aldığını ilginç anekdotlarla anlatırken müthiş ilgi çekti. Ve öğrencilerden son dönemlerin en iyi karnesini aldı. Bu arada Malkoçoğlu olmak isteyen

Yazının Devamı

ÖSS’de başvurular neden azalmadı?

9 Nisan 2008

4 yıla çıkmaları nedeniyle, liselerin pek çoğu bu yıl mezun vermiyor. Ama ÖSS başvurularında ciddi bir azalma söz konusu değil. ÖSS’ye geçen yıl 1 milyon 776 bin aday başvurmuştu. Bu yılki tahmini rakam ise 1 milyon 643 bin. Oysa geçen yıl lise son sınıf düzeyindeki aday sayısı, 801 bin idi. Yani en az 600-700 binlik bir azalma beklenirken, düşüşün 100 bin civarında kalması şaşkınlık yarattı.
ÖSYM, başvurulara yönelik analizleri henüz tamamlamadığı için, şimdilik bir açıklama yapmıyor. Ama söz konusu artışın, yeni YÖK Başkanı’nın, katsayıların kaldırılacağına yönelik açıklamasından kaynaklandığı tahmin ediliyor.
Eğer liseler bu yıl tümüyle mezun vermiş olsalardı, başvuru sayısı rahatlıkla 2 milyonu geçecekti.
AKP’nin iktidara geldiği ilk yıllarda da başvurularda ciddi artışlar olmuş, ama katsayılara yönelik bir düzenleme gerçekleşmeyince, başvurular yıldan yıla azalmıştı. Bu yılki artış ise üniversiteye girmekten umudunu kesen meslek lisesi mezunlarından kaynaklanıyor. Çünkü bu konuda

Yazının Devamı

Üniversiteler neden kaynıyor?

8 Nisan 2008

Üniversiteler sıkıntılı günler geçiriyor. Rektöründen öğretim üyesine, öğrencisinden idari personeline kadar hemen hepsi tedirgin. Bir o kadar da huzursuz. Öylesine gerginler ki, kavgaya tutuşmaları için herhangi bir kıvılcım yetiyor. Ama, 70’li, 80’li yılların Ankara’dan beslenen siyasi gerginlikleri gibi değil. Tam aksine, Ankara, durun, yapmayın diyor. Ancak onlar yine de gergin. Hem de çok. Rakip olarak kimseyi bulamazlarsa, kendi aralarında bile kavga edebiliyorlar.
Peki üniversiteler ve üniversite gençliği bu noktaya nasıl geldi? Son zamanlarda tırmanan kavgalar kadar, araştırılması gereken en önemli konu aslında bu.
Evet, öğrenciler neden gergin? Neden patlamaya hazır bomba gibiler?
İşte bu nedenlerden bazıları:
-  Üniversiteyi kazanıncaya kadar çok büyük emek ve para harcıyorlar. Bunun karşılığını aldığına inananların sayısı ise yok denecek kadar az. Pek çoğu hayal kırıklığı yaşıyor. İlk 5 tercihine girenlerin oranı, yüzde 3’lerde.
-  Ekonomik sıkıntı içerisindeler. Ailelerinden yeterince para gelmiyor.

Yazının Devamı