Matematik, dün yine ezdi geçti!
Allah aşkına ne olur birisi söylesin:
ÖSYM ne yapmaya çalışıyor?
Verilen eğitimle, özelliklere pandemi döneminde verilen eğitimle, sorulan sorular ne kadar örtüşüyor?
Bu yıl hem eğitim yoktu hem de ek süre!
O zaman “gaddarlık” niye?
Son iki gündür, sınav sonrası yaşanan tablo, umarız bir kez daha yaşanmaz. Çünkü çocuklarımız, artık bu yükü bir daha kaldıramaz!..
Adaylara ve onların karşısında eriyip biten velilerimize, bu eziyeti çektirmeye, enkaza çevirmeye hiç ama hiç kimsenin hakkı yok.
Üniversite giriş sınavları-nın ilk aşaması dün tamamlandı.
Zor muydu, zordu ama dünü dünde bırakıp, bugüne odaklanalım. Çünkü bugünkü sınavlar çok daha önemli.
YKS’nin bugün ikinci aşaması yapılacak ve 2.6 milyon adaydan bir milyona yakını artık resmen hayaline kavuşacak.
Eminiz ki barajı rahatlıkla aşarsınız, asıl belirleyici olan bugünkü sınavlar olacak!
Bugünkü sınavda, zamanın doğru kullanımı ve moral en önemli ayırt edici olacak!
Bu yüzden, tempolu olmakta yarar var. Uzun metinli sorularda sıkılmayın, çok işlem gerektiren sorularda ise dikkatinizi sakın dağıtmayın.
Hangi derste olursa olsun, ille de çözeceğim diye sorularla inatlaşmayın, peş peşe kök söktüren sorular gelse de motivasyonunuzu bozmayın!
Bugün, dünden daha güçlü olun, çünkü hayallerinize kavuşmanıza sayılı saatler kaldı!..
Üniversiteye giriş sınavları hafta sonu gerçekleşecek.
Adaylar gibi ailelerde de heyecan dorukta.
YKS’de 2.6 milyon aday yarışacak ve ülke genelinde müthiş bir hareketlilik yaşanacak. Bu yüzden, ne olur zorunlu olmadıkça evden çıkmayın, özellikle sınav saatlerinde, adayların dikkatini dağıtacak her türlü hareketten uzak durun.
Pandemi her ne kadar kontrol altına alınsa da dikkatli olmakta yarar var.
Gençler, Kovid-19’a karşı dirençliler ama yine de tedbiri elden bırakmamak gerekir.
Eminiz ki bu konuda her türlü ayrıntı, enine boyuna düşünülmüş ve gerekli önlemler alınmıştır.
Ulaşım ve barınma konusunda, normal dönemlerde de sıkıntılar olabiliyordu, şimdi de olacaktır.
Seyrekleştirilmiş ulaşım için gerekiyorsa ek seferler konulmalıdır. Yerel yönetimler, ulaşım ve barınma konusunda adaylara destek hizmetler verirlerse, eminiz ki bu iyilikleri ömür boyu unutulmayacaktır.
Yüz binlerce öğretmen atama bekliyor.
1 Temmuz’da her şey normale dönerken, temmuz ataması da keşke bu normalleşme sürecinin bir parçası olsa.
Eğitimde çok açığımız var, pandemi riski de henüz tümüyle ortadan kalkmış değil!
Görünen o ki seyreltilmiş yüz yüze eğitime eylülde tam zamanlı olarak geçilecek. Bu da daha çok öğretmen demek.
Temmuzda atama, eskiden hep olurdu, yine olsun, ayakta alkışlayalım...
Zor günler
Anı biriktirmek en büyük zenginliktir derler.
Son yıllarda öylesine çok sıkıntılar yaşadık ki biriktirdiğimiz anılar zenginlik mi yoksa keder mi, bin kere düşünmek gerekir. Hele ki öğrenciyseniz, hele ki iş arıyorsanız.
Sınav maratonu tüm hızıyla devam ediyor.
Veliler daha LGS şokunu atlatmadan, şimdi de YKS için soğuk terler döküyor.
Bu yıl içerisinde, hem LGS hem de YKS’ye girecek çocukları olan velilerimize sabır diliyoruz.
Üniversiteye başvuran adayların şansı liselere başvuranlara göre çok daha fazla!
Üniversitelerin pek çoğunda kontenjanlar dolmazken zorunlu eğitim kapsamında olmasına rağmen yüz binlerce öğrenci gidecek lise bulamıyor!..
LGS sonuçları ay sonunda açıklanacak, milyonlarca gencin kaderini belirleyecek olan üniversite giriş sınavları da gelecek hafta sonu yapılacak.
Peki, önümüzdeki bu son bir haftayı nasıl değerlendirmek gerekir?
Gelin bu konuda şansınıza şans katmak için neler yapabilirsiniz, ona bakalım.
Hayatta alınan çok zor kararlar vardır. Onlardan biri de okul ve meslek seçimi. Diğer zor ve yanlış kararlar bir şekilde telafi edilir ama okul ve meslek seçiminde, zamanı geri getiremeyeceğimiz için nasıl başlarsa öyle gider! İşte bu yüzden çok dikkati olmak gerekiyor!
Okul ve meslek seçimi istediği puanı alamayan ya da ekonomik özgürlüğü olmayan öğrenciler için zor da, şampiyonlar ve paraysa para, torpilse torpil, yani her türlü olanağa sahip olanlar için kolay mı? Kesinlikle hayır.
Nice güç sahipleri gördük ki en çok yıkılan onlar oldu, nice şampiyonalar gördük ki hayatın içinde eriyip gittiler.
İşte bu nedenle, olmayanın peşinde koşmak ya da kaçan fırsatlara kahrolmak yerine gelin ezber bozalım!
En iyi okulları, en uzaklarda aramayalım! Devlet, millet el ele, en yakındaki okulları, gelin hep birlikte en iyisi yapalım!
Kaynak mı?
Sınav sektörüne ve uzaktaki okullara akıtılan paralar yeter de artar!
İstihdam ve mutluluk odaklı yeni bir eğitim sistemi inşa etmek o kadar da zor ve uzakta değil.
Edirne’den döneli günler oldu ama aklım hâlâ orada.
Böylesi dünya mirası efsane bir kente sahip çıkmak, sadece Edirnelilerin değil, hepimizin görevi.
Sadece Edirne’ye mi? Elbette hayır. Ülkemizin daha pek çok kenti Edirne gibi görkemli bir tarihe sahip ve maalesef onların durumu da farklı değil.
Edirne ile bunu başarabilirsek devamı da gelir. İşte bu yüzden yeni bir model arayışına girmek gerekiyor. Bugüne kadarki çözüm yollarının işe yaramadığı kesin ve sonuç ortada!..
Tarihi kentlerin korunması için, tıpkı yerli aşıda olduğu gibi, devlet iradesini ve her türlü desteği içine alan bir fon oluşturulmalı ve gereği yerine getirilmelidir.
Ve her şeyden önce de kendi çabalarıyla tarihe sahip çıkanlara köstek değil, destek olunmalıdır!
Neden mi? İşte cevabı:
“Edirne’nin Karaağaç Mahallesi’nde doğup büyüdüm. Dedemlerden kalan evler kerpiçtendi. Şimdi o evleri yapmamız mümkün değil. Baba mirası olan bu yerde, yasalara uygun ev yapmaya kalktık. Karaağaç’ı güzelleştirelim
Ülkemizin her karesi bir başka güzel. Petrolümüz, doğal gazımız, altın madenlerimiz yok ama güzeller güzeli bir coğrafyamız, tarihimiz ve en önemlisi de dünya mirasımız var. Kaç ülke, böylesi zengin bir maziye sahip ki!..
Edirne’ye çok kez gittim ama bu defa bir bilenle gezdim. Kentine âşık gönüllülerin donanımı, heyecanı, anlatımı hiç kimsede yok. Paylaşımları ne resmi bir söylem içerir ne de kırgınlık ve kızgınlık yüklüdür. Sadece mekânları gezdirir, hikâyeleri paylaşır, yorumunu size bırakırlar.
Gezilerde hep onlardan birini ararım, çünkü kentlerin binlerce yıllık tarihini, tüm yönleriyle, sanki onlarla birlikte yaşıyor gibi olursunuz.
Edirne’yi her ne kadar Osmanlı’nın başkentlerinden biri olarak hatırlasak da, 6 bin yıllık bir tarihe sahip. Efsanelere göre olmazlardan birini barındıran bir kent. Dünya üzerinde üç nehrin (Meriç, Tunca, Arda) birleştiği ender kentlerden biri. Bizden önce de dönemin en büyük medeniyetlerine ev sahipliği yapmış!..
Osmanlı&rsq