<#comment>#comment>ÖSS sonuçları eğitimde fırsat eşitliğinin tamamen ortadan kalktığını gözler önüne serdi. Eğer paran yoksa ancak Adalet Yüksek Okulu'na girip mübaşir olabilirsin ama 5 - 6 bin doları bastırdın mı avukat, hakim olman işten bile değil. Yine aynı şekilde aynı puanı alan iki kişiden biri ancak hemşire ya da teknikerlikle yetinirken, diğeri rahatlıkla doktor ya da genetik mühendisi olabiliyor...
Dolara endeksli eğitimde ısrar eden özel üniversitelerin kontenjanlarının önemli bir bölümü bu yıl boş kaldı. Bu yüzden puanlara bakılmaksızın başvuranların hemen hepsini aldılar. Durum böyle olunca da devlet üniversitesinde hemşireliğe giremeyen bir öğrenci özel üniversitelerde tıp fakültesini rahatlıkla kazandı. İşte örnekleri:
Marmara Üniversitesi Ebelik Bölümü; puanı 157.
Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi; onun da puanı 157.
Marmara Ünivesitesi Tıp Fakültesi'nin puanı ise 214.
Cebinizde dolarlarınız var ve doktor değil mühendis olmak istiyorsunuz. Hem de şöyle en çok tercih edilenlerden biri. Onun da kolayı var. İşte size çok çarpıcı iki örnek daha. Öyle KKTC ya da Türk cumhuriyetleri gibi uzağa gitmenize de gerek yok. Örneğin Bilgisayar
™yle bir sitmem ki 6 bin lise birincisinden bin 800'ü hiçbir yere giremedi. Bu bin 800 lise hangisi ve bu "ğrenciler nasıl birinci oldu hemen açıklanmalı. Açıklansın ki, sistemin nasıl bir kandırmaca düzeni olduğu daha net g"rülebilsin. Sistemin aksayan bir başka noktası ise 700 bini aşkın genç daha "rgün "ğretim hayali kururken 26 bin kontenjanın boş kalması. En çarpık g"rüntü ise, 180 / 200 puanlı "ğrenciler devlet üniversitelerinde tıpa, hukuka, mühendisliğe giremezken parayı bastıran çok daha düşük puanlı gençlerin vakıf üniversitelerine paraşütle inmeleri. Hani eğitimde fırsat eşitliği vardı? Hani hiç kimseye ya da zümreye avantaj sağlanmazdı? Demek ki hepsi hikayeymiş!.. Bu arada sınavı kazanmayanların hemen ümitlerini yitirmemelerini "neririz. Ek kontenjan d"neminde en az 30 bin "ğrenciye daha şans doğacak. Kesin kayıtlardan sonra bu haklarını kullanmalarını "neririz... šniversiteyi kazananlar açıklandı. Ama sanki üç beş bin kişi dışında mutlu olanı yok. Hemen herkes kazandığı yerden çok, kaçırdığı yere girememenin burukluğunu yaşıyor. Sınav sisteminin yarattığı en büyük çarpıklık da bu. Kazanan da, kazanamayan da mutsuz!.. Borçlu geçme işe yaradı mı? ™rneğin tek dersten
<#comment>#comment>Üniversiteyi kazananlar açıklandı. Ama sanki üç beş bin kişi dışında mutlu olanı yok. Hemen herkes kazandığı yerden çok, kaçırdığı yere girememenin burukluğunu yaşıyor. Sınav sisteminin yarattığı en büyük çarpıklık da bu. Kazanan da, kazanamayan da mutsuz!..
Öyle bir sitmem ki 6 bin lise birincisinden bin 800'ü hiçbir yere giremedi. Bu bin 800 lise hangisi ve bu öğrenciler nasıl birinci oldu hemen açıklanmalı.
Açıklansın ki, sistemin nasıl bir kandırmaca düzeni olduğu daha net görülebilsin. Sistemin aksayan bir başka noktası ise 700 bini aşkın genç daha örgün öğretim hayali kururken 26 bin kontenjanın boş kalması. En çarpık görüntü ise, 180 / 200 puanlı öğrenciler devlet üniversitelerinde tıpa, hukuka, mühendisliğe giremezken parayı bastıran çok daha düşük puanlı gençlerin vakıf üniversitelerine paraşütle inmeleri. Hani eğitimde fırsat eşitliği vardı? Hani hiç kimseye ya da zümreye avantaj sağlanmazdı? Demek ki hepsi hikayeymiş!..
Bu arada sınavı kazanmayanların hemen ümitlerini yitirmemelerini öneririz. Ek kontenjan döneminde en az 30 bin öğrenciye daha şans doğacak. Kesin kayıtlardan sonra bu haklarını kullanmalarını öneririz...
Borçlu
DSP milletvekillerinden oluşan parti eğitim komisyonun raporuna g"re, okullarda MHP'li kadrolaşma had safya çıktı. Rahşan Hanım ve eğitim k"kenli komisyon üyesi milletvekilleri bu g"rüşte. Aslında bu noktadaki yakınmaları en son duyan onlar oldu. Ama Milli Eğitim Bakanı Bostancıoğlu, Rahşan Hanım'ın gündeme getirdiği bu konuyu, enine boyuna araştıracağına, hemen her konuda olduğu gibi hiç soruşturmadan bu iddiaya kargalar bile güler diye adeta alaya aldı. Ama daha düne kadar "nünde el pençe divan durduğu Rahşan Hanım'ın bu alaycı tavıra cevabı sert oldu:"Kargalar gülmüyor, ağlıyor. Okullar açılınca çocuklar da ağlayacak..."Evet, Rahşan Hanım'ın teşhisi fazlasıyla doğru. Bakan Bey, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da "ğrencileri ağlatmaya devam edecek. Aslında kendisiyle ilgili izlenimleri merak ediyorsa ve bu konuda kendisine karşı haksızlık yapıldığı inancındaysa, çevresindeki birkaç yağdanlığın s"ylediklerine değil bilimsel araştırmalara başvursun. Veliler, "ğrenciler, "ğretmenler, "ğretmen adayları ve kamuoyu kendisine nasıl bakıyor bir araştırsın. Araştırmayı da kendi seçeceği bir araştırma kuruluşuna yaptırsın ki, bahanesi olmasın.Milli Eğitim Bakanlığı'nda asıl
<#comment>#comment>DSP Genel Başkan Yardımcısı Rahşan Ecevit ile aynı partiden Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu arasındaki karga muhabbeti anlaşılan mutlu sonla bitmeyecek. Bakanlıkta sayılı günleri kaldığı dilden dile dolaşan Bostancıoğlu, vuruşarak çekilmekten yana ki parti yönetimiyle ipleri kopma noktasına getirdi...
DSP milletvekillerinden oluşan parti eğitim komisyonun raporuna göre, okullarda MHP'li kadrolaşma had safya çıktı. Rahşan Hanım ve eğitim kökenli komisyon üyesi milletvekilleri bu görüşte. Aslında bu noktadaki yakınmaları en son duyan onlar oldu. Ama Milli Eğitim Bakanı Bostancıoğlu, Rahşan Hanım'ın gündeme getirdiği bu konuyu, enine boyuna araştıracağına, hemen her konuda olduğu gibi hiç soruşturmadan bu iddiaya kargalar bile güler diye adeta alaya aldı. Ama daha düne kadar önünde el pençe divan durduğu Rahşan Hanım'ın bu alaycı tavıra cevabı sert oldu:
"Kargalar gülmüyor, ağlıyor. Okullar açılınca çocuklar da ağlayacak..."
Evet, Rahşan Hanım'ın teşhisi fazlasıyla doğru. Bakan Bey, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da öğrencileri ağlatmaya devam edecek. Aslında kendisiyle ilgili izlenimleri merak ediyorsa ve bu konuda kendisine karşı haksızlık
Tatil "ncesinde tatil programı yapmanın ne kadar zor olduğunu uzun uzun anlatmıştım. Kaygılarımın boşuna olmadığını anladım. Siz siz olun en ince ayrıntısına kadar program yapmadan tatile çıkmayın. Tabii benim gibi binlerce kilometre yol kat edecekseniz. Yoksa yabancı turistler gibi uçakla gelip, tatil k"yünün de hiç dışına çıkmayacaksanız sorun yok. Bu durumda yapacağınız tek şey, turizm acentenize güvenmek. Ha bu arada vaat edilenlerle sunulanları karşılaştırmayı da sakın ihmal etmeyin!..İşte tatil anekdotlarından bazıları:* İstanbul üzerinden Ege ya da Akdeniz'e karayolu ile gidecekseniz mutlaka feribotu tercih etmelisiniz. Bandırma'ya kadar süren yolculukta zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz. * Nereye giderseniz gidin kuytu bir yerlerde bir radar olduğunu sakın aklınızdan çıkarmayın. Trafik polisleri trafiği düzene koyma yerine nedense pusuya yatıp hız sınırını aşanlara ceza yazmaktan zevk duyuyorlar. O halde hız yapmayın diyebilirsiniz ama durum farklı. Dakikalarca tek şeritli yolda kamyonların arkasında kağnı hızıyla giden araçlar tam boş bir yol bulup gaza bastıklarında canlarına okunuyor. ™yle hızlı araba sürmem ama geçen yıl üç kez yakalanmıştım. Bu yıl ise vatandaş
<#comment>#comment>On günlük bir tatil iyi geldi. Her ne kadar birkaç günü aile ziyareti ve öğrenci affını takiple geçse de. Bu yıl bir kez daha iyice anladım ki, öyle uzun tatiller biz gazetecilere göre değil. Aklınız fikriniz işte oluyor. Her karşılaştığınız olaya gazeteci gözlüğü ile bakıyorsunuz. Şikayetçi değilim. Zaten o heyecan olmazsa gazeteciliğin de hayatın da bir tadı kalmıyor.
Tatil öncesinde tatil programı yapmanın ne kadar zor olduğunu uzun uzun anlatmıştım. Kaygılarımın boşuna olmadığını anladım. Siz siz olun en ince ayrıntısına kadar program yapmadan tatile çıkmayın. Tabii benim gibi binlerce kilometre yol kat edecekseniz. Yoksa yabancı turistler gibi uçakla gelip, tatil köyünün de hiç dışına çıkmayacaksanız sorun yok. Bu durumda yapacağınız tek şey, turizm acentenize güvenmek. Ha bu arada vaat edilenlerle sunulanları karşılaştırmayı da sakın ihmal etmeyin!..
İşte tatil anekdotlarından bazıları:
* İstanbul üzerinden Ege ya da Akdeniz'e karayolu ile gidecekseniz mutlaka feribotu tercih etmelisiniz. Bandırma'ya kadar süren yolculukta zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz.
* Nereye giderseniz gidin kuytu bir yerlerde bir radar olduğunu sakın aklınızdan
Aslında bu karar haftalar "ncesinden alınmalıydı. Hatırlayacaksınız uygulanan sistemin yanlışlığını bu k"şede defalarca dile getirmiş ve eninde sonunda değiştirilmek zorunda kalınacağını üzerine basa basa vurgulamıştık.Bakan Bostancıoğlu, aylarca yanlışta direnerek hem kendini yıprattı, hem "ğrenci ve velilere ızdırap çektirdi, hem de mahkemelerde boş yere on binlerce dava açılmasına neden oldu.Rahşan Hanım devreye girmeseydi ve bakanlık koltuğunu kaybedebileceği ima edilmeseydi, Bakan Bostancıoğlu bu kararı alır mıydı?Evet demek çok zor. Bakan beyin sistemde değişiklik yapılmayacağını defalarca açıkladıktan sonra nasıl bu noktaya geldiği çok "nemli.Demek ki "nemli olan yüz binlerce veli, milyonlarca "ğrenci, on binlerce dava değil, varsa da yoksa da koltuk!..Bakanın "ğrencilere müjde niteliğindeki kararı açıkladığı günün "ncesinde ve sonrasında Ankara'daydım. Okulların açılmasına çok kısa bir süre kaldığı için baskının dozu giderek artıyordu. Bakanın da direnecek hali kalmamıştı. Değişik formüllerden en uygulanabilir olanı buydu ve bu açıklandı. Oysa bu noktaya bir an "nce gelinseydi, sokağa atılmaktan kurtulan "ğrenci sayısı 70 bin değil en az 100 bin olurdu. Milli Eğitim Bakanı