<#comment>#comment>
Adana deyince akla bolluk, bereket gelirdi. Oysa şimdi en az yarısında diz boyu yoksulluk hakim. Hem de Güneydoğu’yu hiç aratmamacasına. Dolayısıyla eğitim de hak getire.
Anne babalar 10 - 12 yaşındaki çocuğunu bile okula gönderme yerine bir - iki milyon lira yevmiye ile işe gönderiyor. Çünkü onun gelirine ihtiyacı var. Çark başka türlü dönmüyor...
Eğitim seviyesi korkunç
Adana’nın kabuk değiştirmesi nedeniyle okumuş ve zengin Adanalılar başka kentlere özellikle de İstanbul’a göç ediyorlar. Okumuşlar gidiyor, okumamışlar geliyor. İşte Adana’nın kâbusa dönüşen eğitim tablosu:
Bir yandan Alorko Holding "te yandan devlet Fuat'ı sokaktan kurtarıp okutmak için seferber oldu. Helal olsun kendilerine! Demek ki, Fuatlar'ın sokaktan kurtarılmaları için b"ylesine acımasız bir cinayet işlenip, ardında da haksız yere suçlanmak gerekiyormuş...Peki Fuat kurtuldu. Ya diğerleri ne olacak? Sadece İstanbul'da okulda olması gerekirken sokağa itilen çocukların sayısı yüz binlerle ifade ediliyor. Türkiye genelinde ise, milyonlar s"z konusu.Anayasa'ya g"re 8 yıllık kesintisiz ilk"ğretim zorunlu. Daha dün gazetede bir haber vardı. Çocuğunu ilk"ğretim okuluna g"ndermeyen baba, "nce parayla cezalandırılmış, "demeyince de 10 günlüğüne hapse atılmış. Çok gaddarca gibi g"zükse de dünyadaki uygulama da bu y"nde.Çocukların eğitimden mahrum bırakılması, gerekçesi ne olursa olsun onlara yapılmış en büyük k"tülük olarak g"rülüyor. Oysa Türkiye'de Cumhurbaşkanı'ndan Başbakan'a, Milli Eğitim Bakanı'ndan mahalle muhtarına kadar Anayasa hükümlerini yerine getirmekle hükümlü tüm yetkililer bu konuda kusurlu. Tabii en başta da anne babalar...Evet, "nümüzdeki hafta okullar açılıyor. Çankaya destekli yetişkinlere y"nelik Ulusal Eğitim Kampanyası da başlıyor. Ama yine milyonlarca çocuk
<#comment>#comment>Üzeyir Garih cinayetinin katil zanlısı olarak gösterilen "Deli Fuat"ın aslında ne katil, ne de deli olmadığının anlaşılması uzun sürmedi. O sadece ailesi, devlet ve toplum tarafından sokağa itilmiş milyonlarca çocuktan birisiydi. Katil olmadığı anlaşılınca spotlar üzerine çevrildi. Haksızlık yapıldığı kabul edildi ve bir anda şansı döndü. Kafasına adeta talih kuşu kondu.
Bir yandan Alorko Holding öte yandan devlet Fuat'ı sokaktan kurtarıp okutmak için seferber oldu. Helal olsun kendilerine! Demek ki, Fuatlar'ın sokaktan kurtarılmaları için böylesine acımasız bir cinayet işlenip, ardında da haksız yere suçlanmak gerekiyormuş...
Peki Fuat kurtuldu. Ya diğerleri ne olacak? Sadece İstanbul'da okulda olması gerekirken sokağa itilen çocukların sayısı yüz binlerle ifade ediliyor. Türkiye genelinde ise, milyonlar söz konusu.
Anayasa'ya göre 8 yıllık kesintisiz ilköğretim zorunlu. Daha dün gazetede bir haber vardı. Çocuğunu ilköğretim okuluna göndermeyen baba, önce parayla cezalandırılmış, ödemeyince de 10 günlüğüne hapse atılmış. Çok gaddarca gibi gözükse de dünyadaki uygulama da bu yönde.
Çocukların eğitimden mahrum bırakılması, gerekçesi ne olursa olsun
Eğitim sistemi "ylesine sorun üretir bir noktaya geldi ki, ç"züm için alınan "nlemler bile sorun yaratıyor. Bunun en bariz "rneği; lise 1'ler için çıkarılan af ve kayıtların daha da karmaşık hale gelmesine neden olan dünkü ekstra tatil...Bu arada af için kapı kapı dolaşan bir başka kesim ise, üniversiteyi kazanıp da liseden mezun olamayanlar. Yüz binlerce genci geride bırakıp üniversiteyi kazanan "ğrencilerin de, velilerin de sevinci yarım kaldı. İçlerinde tıbbı, mühendisliği, hukuku kazananlar da var. Ama nedense "ğretmenleri bu başarıyla gurur duyacaklarına, ellerinden gelen tüm çabayı g"steren "ğrencilerini yüzüstü bırakıyorlar.İçinizden, hak etmediyse kalsın diyenleriniz çıkabilir. Ama durum çok farklı. Kaldıkları dersler ile kazandıkları b"lümler "ylesine farklı ki! Bir daha hayatta o dersle hiç karşılaşmayacaklar. Ama bu kimin umurunda... ™ğrenci, veli ve "ğretmenlerin sorunları bitmiyor. Hemen her gün farklı konularda mesaj yağıyor. Eğitimle uzaktan yakından ilgisi olup da memnun kalanı bulmak neredeyse olanaksız... šniversite harçları ne zaman açıklanacak? Bir yılı aşkın bir süredir beş kuruş zam almayan, dahası alım güçleri yarı yarıya azalan velilere yüzde 54'lük bir zam
<#comment>#comment>Öğrenci, veli ve öğretmenlerin sorunları bitmiyor. Hemen her gün farklı konularda mesaj yağıyor. Eğitimle uzaktan yakından ilgisi olup da memnun kalanı bulmak neredeyse olanaksız...
Eğitim sistemi öylesine sorun üretir bir noktaya geldi ki, çözüm için alınan önlemler bile sorun yaratıyor. Bunun en bariz örneği; lise 1'ler için çıkarılan af ve kayıtların daha da karmaşık hale gelmesine neden olan dünkü ekstra tatil...
Bu arada af için kapı kapı dolaşan bir başka kesim ise, üniversiteyi kazanıp da liseden mezun olamayanlar. Yüz binlerce genci geride bırakıp üniversiteyi kazanan öğrencilerin de, velilerin de sevinci yarım kaldı. İçlerinde tıbbı, mühendisliği, hukuku kazananlar da var. Ama nedense öğretmenleri bu başarıyla gurur duyacaklarına, ellerinden gelen tüm çabayı gösteren öğrencilerini yüzüstü bırakıyorlar.
İçinizden, hak etmediyse kalsın diyenleriniz çıkabilir. Ama durum çok farklı. Kaldıkları dersler ile kazandıkları bölümler öylesine farklı ki! Bir daha hayatta o dersle hiç karşılaşmayacaklar. Ama bu kimin umurunda...
Üniversitelerde kayıtlar için sayılı günler kaldı. Ama nedense gelecek öğretim yılının harçları hala açıklanmadı. Oysa
Yani son yılların tartışmasız işsizlik şampiyonu, yıllarca üniversiteye girmek için çaba g"sterip milyarlar akıttıktan sonra bir o kadar para ve emeği üniversiteyi bitirmek için harcayan gençler...Pek çoğu haklı olarak soruyor:Bugüne kadar bizden ne istendiyse fazlasıyla yerine getirdik. Okuyun dediler okuduk, çok çalışın dediler çok çalıştık. Ama yolun sonuna geldiğimizde g"rdük ki elimizdeki diplomalar hiçbir işe yaramıyor. Onca eğitimi boşuna mı aldık? Onca sıkıntıyı boşuna mı çektik?..Evet birileri gençlerin bu sorularının cevabını vermelidir. šniversite mezunlarının işsizliği, krizden mi yoksa plansız programsız eğitim sisteminden mi kaynaklanıyor? Yeni üniversiteler açılırken Y™K'ün, DPT'nin, ekonomistlerin ve istihdam politikalarına y"n verenlerin mi g"rüşleri alınıyor, yoksa politikacılar mı karar veriyor? G"rünen o ki, yüksek"ğretim kurumlarının açılışı tamamen politik bir yatırım haline geldi. İsteyen politikacı istediği yere fakülte ve yüksekokul açtırabiliyor. Mezunları iş bulmuş bulamamış, bu alanda istihdam fazlalığı varmış, kimsenin umrunda değil.Japonya, ABD ve Avrupa'da eğitimi yapılan meslek çeşitliği 7 bin civarında oysa Türkiye'de bini bile bulmuyor. On
<#comment>#comment>Üniversiteyi bitirenlerin de en az üniversiteyi kazanamayanlar kadar mutsuz olduğunu biliyor muydunuz? İş ve İşçi Bulma Kurumu'nun verilerine göre, işsizler arasında ilk sırada yükseköğrenim mezunları geliyor...
Yani son yılların tartışmasız işsizlik şampiyonu, yıllarca üniversiteye girmek için çaba gösterip milyarlar akıttıktan sonra bir o kadar para ve emeği üniversiteyi bitirmek için harcayan gençler...
Pek çoğu haklı olarak soruyor:
Bugüne kadar bizden ne istendiyse fazlasıyla yerine getirdik. Okuyun dediler okuduk, çok çalışın dediler çok çalıştık. Ama yolun sonuna geldiğimizde gördük ki elimizdeki diplomalar hiçbir işe yaramıyor. Onca eğitimi boşuna mı aldık? Onca sıkıntıyı boşuna mı çektik?..
Evet birileri gençlerin bu sorularının cevabını vermelidir. Üniversite mezunlarının işsizliği, krizden mi yoksa plansız programsız eğitim sisteminden mi kaynaklanıyor?
Yeni üniversiteler açılırken YÖK'ün, DPT'nin, ekonomistlerin ve istihdam politikalarına yön verenlerin mi görüşleri alınıyor, yoksa politikacılar mı karar veriyor? Görünen o ki, yükseköğretim kurumlarının açılışı tamamen politik bir yatırım haline geldi. İsteyen politikacı
Dolara endeksli eğitimde ısrar eden "zel üniversitelerin kontenjanlarının "nemli bir b"lümü bu yıl boş kaldı. Bu yüzden puanlara bakılmaksızın başvuranların hemen hepsini aldılar. Durum b"yle olunca da devlet üniversitesinde hemşireliğe giremeyen bir "ğrenci "zel üniversitelerde tıp fakültesini rahatlıkla kazandı. İşte "rnekleri:Marmara šniversitesi Ebelik B"lümü; puanı 157.Maltepe šniversitesi Tıp Fakültesi; onun da puanı 157. Marmara šnivesitesi Tıp Fakültesi'nin puanı ise 214.Cebinizde dolarlarınız var ve doktor değil mühendis olmak istiyorsunuz. Hem de ş"yle en çok tercih edilenlerden biri. Onun da kolayı var. İşte size çok çarpıcı iki "rnek daha. ™yle KKTC ya da Türk cumhuriyetleri gibi uzağa gitmenize de gerek yok. ™rneğin Bilgisayar Mühendisliği'ni ele alalım. İşte puanlar:Boğaziçi šniversitesi: 224İTš: 221Marmara: 218Şimdi bir de "zellere bakalım:Kültür šniversitesi: Kontenjanını dolduramamış, 120 puanlı "ğrenci de yazsa girebilecekti. Bahçeşehir, Doğuş ve Atılım üniversiteleri için de durum aynı.Haliç šniversitesi: 134Tıp ve mühendislik size ağır geliyor ve sosyal ağırlıklı fiyakalı bir mesleğim olsun diyorsanız Uluslararası İlişkiler b"lümü tam size g"re. İşte