Aman dikkat!

28 Temmuz 2000


       ÖSS puanları belli oldu. Asıl kaygılı bekleyiş şimdi başlıyor. Hangi şehir, hangi üniversite, hangi meslek, devlet mi yoksa özel mi, yüzdelik dilimler, puanlar derken adayların kafası karmakarışık.
       Yılların getirdiği birikimle olaya baktığımızda ne çok yüksek puan alanların yüzde yüz istediği bölümlere girme şansı var, ne de çok düşük puanların açıkta kalma riski söz konusu. Örneğin, ODTÜ, Boğaziçi, İTÜ, Koç, Sabancı, Bilkent ve Marmara'nın gözde bölümleri için ilgili puan türünde ilk 5 bine giremeyenlerin hiçbir garantisi yok. İlk 30 bine girmeyenlerin de Ankara, İzmir, İstanbul beklentileri her an hüsrana dönüşebilir. Bu konuları adım adım açacağız. Tercih konusunda gelin bugün, şehir, üniversite ve meslek seçimini yapın. Detaylara yarın ve sonraki günlerde devam edelim.

Depremzedeler unutulamaz!
       Yalova, 1997 ÖSS'de en başarı il, 98'de de ikinci olmuştu. Yalova Lisesi de Türkiye'nin en başarılı liselerinden biriydi. 17 Ağustos depreminde yerle bir oldu. Pek çok öğretmen ve öğrencisi yaşamını yitirdi. Aylarca ders yapılamadı. Sakarya, Kocaeli, Bolu ve

Yazının Devamı

ÖSS ve YÖK'te her şey karmakarışık

27 Temmuz 2000


       ÖSS sonuçları açıklandı. Her ne kadar internet, 900'lü hatlar ve cep telefonları zaman zaman kilitlenme noktasına gelseler de, büyük bir çoğunluk sonuçları öyle ya da böyle öğrendi. Sanal ortamdan sonuca ulaşamayanlar için de bugün ayrıca Sınav Sonuç gazetesi çıkıyor...
       ÖSS sonuçları her zamanki gibi ilginçliklerle dolu. İşte en çarpıcı olanlardan bazıları:
       . 9 bin 322 aday sıfır puan aldı.
       . 48 bin 109 aday başvurduğu halde, unutkanlık, geç kalma ve benzeri nedenlerle sınava girmedi.
       . Sınava giren bir milyon 336 bin adaydan, bir milyondan fazlası elenecek.
       . Adaylar Fen ve Matematik'te döküldü. 88 sorunun yer aldığı Sayısal'da Türkiye ortalaması 11.55, Türkçe ve Sosyal Bilimler testlerinin yer aldığı Sözel bölümde ise 90 soruda 33.05 oldu. Adayların en başarılı olduğu alan ise Yabancı Dil olarak belirlendi. Adaylar, Almanca ve Fransızcada 100 sorudan 71'ini, İngilizcede ise 58'ini doğru olarak yanıtladılar.

Yazının Devamı

Eğitimin kaderi

26 Temmuz 2000


       YÖK olayı bir kez daha gösterdi ki Ankara'yı anlamak kolay değil. Bir YÖK başkanı düşünün ki Başbakan'dan, Cumhurbaşkanı'ndan, başbakan yardımcılarından randevu bile alamıyor. Adeta dışlanmış durumda. Ama hala ahkam kesebiliyor!..
       Üniversiteler, bilim adamları rektörler hocalar, maalesef ne acıdır ki artık ilimle bilimle değil farklı özellikleriyle kamuoyunun önüne geliyorlar.
       TBMM YÖK Araştırma Komisyonu, yüzlerce sayfadan oluşan onlarca dosya hazırladı. Usulsüzlükten suiistimale, kayırmacılıktan haksız kazanca kadar akademik hayatla bağdaşmayacak ağır suçlamalar söz konusu. Dosyalardan bir bölümü mahkemelere bir bölümü de Sayıştay'a gitti.
       Rektörlük seçimleriyle ilgili suçlamaların da ardı arkası kesilmiyor. Yok sayılan seçimler, tarikat bağlantıları, haksız ihaleler, ulufe gibi dağıtılan kadrolar ve daha neler neler...
       İşte böyle bir ortamda Cumhurbaşkanı YÖK'ten gelen listelere, dosyalara güvenmiyor ve adaylarla ilgili yeni bir güvenlik soruşturması yaptırıyor...
  

Yazının Devamı

Gergin bekleyiş

25 Temmuz 2000


       Dokuz Eylül Üniversitesi'nin 1'er oy alan iki adayı nihayet dün akşam saatlerinde adaylıktan çekildiler. Cumhurbaşkanı Sezer'in bugün YÖK'ten iki aday istemesi bekleniyor. YÖK Genel Kurulu, muhtemelen yarın toplanarak seçimlerde en çok oy alan Emin Alıcı ve Rektör Fethi İdiman'ı Çankaya'ya bildirecek. Erzurum ve İnönü'de ise henüz bir hareketlilik yok. Çözümün YÖK'ten değil üniversitelerden gelmesi, YÖK ile Çankaya arasındaki gerginliğin daha da artmasına neden oldu.
       YÖK, YÖK olalı hiç böyle köşeye sıkışmadı. Eleştirildiği çok oldu. Kaldırılması için defalarca yasa teklifi de verildi. Ama her defasında, yara alsa da galip çıkan hep YÖK oldu...
       Şu anda ise yapyalnızlar. Arkalarında ne Çankaya var, ne de Başbakanlık. Meclis'teki partiler gibi kamuoyu da bırakın desteklemeyi hiçbir dönemde olmadığı kadar eleştiri bombardımanına tutuyor. Öğretim üyeleri ve öğrencilerin de memnun olduğunu söylemek çok zor. Peki böylesi bir ortamda YÖK bu badireyi nasıl atlatır? Ankara kulislerinde en çok konuşulan konulardan biri de bu. Hem de sadece akademik değil, en etkili

Yazının Devamı

Geri dönüşü yok

23 Temmuz 2000


       Rektörlük krizinde ortada fiili bir durum var. YÖK başkanı kendini Cumhurbaşkanının da üzerinde görüyor. Posta koymadığı, bir tek cumhurbaşkanlığı makamı kalmıştı. Şimdi o eksiğini tamamlıyor. Hocaları, rektörleri, milletvekillerini, bakanları hiç saymıyoruz bile. Erbakan'ın başbakanlığı döneminde başbakana bile fırça çekmenin hazzını tatmıştı. O gün ona, bugün başkalarına. Gürüz işte bu. Hatta bir ara, ya o , ya ben noktasına gelmiş. İstifa söz konusu olunca, doğru yapanın kendisi, yanlış yapanın Çankaya olduğunu ima ederek, niye ben edeyim ki demiş. Söz konusu bir başkası olsa, örneğin Doğramacı olsa, kesinlikle bu sözü söylemez, o haddini bilir der ve geçip giderdik. Ama Gürüz için kızgınlık anına geldiyse söylemiştir demenin ötesinde aklımıza birşey gelmiyor...
       22 kişilik rektörler kararnamesi hafta içinde Çankaya'ya götürülecek. Bugüne kadarki uygulama: YÖK başkanı listeyi Çankaya'ya çıkartır ve bir kaç saat sonra da imzalanmış olarak geri alırdı. Listeler verilirken ya da alınırken bir Cumhurbaşkanı / YÖK Başkanı zirvesi mutlaka gerçekleşirdi. Oysa şimdi böyle bir görüşme olacağı yönünde hiç

Yazının Devamı

Şimdi ne olacak?

22 Temmuz 2000


       YÖK'ün tarihi toplantısından Cumhurbaşkanı Sezer'e "rest" çıktı. Sezer'in seçim sonuçlarını dikkate alarak yeniden inceleyin diye YÖK'e iade ettiği rektör adayları listesi, hiç değiştirilmeden aynen iade ediliyor.
       Geçtiğimiz hafta tek kararname şeklinde sunulan rektör adayları listesi, şimdi 22 ayrı kararname şeklinde Çankaya'ya gönderiliyor. Cumhurbaşkanı Sezer, muhtemelen üzerinde tartışma olmayan üniversitelerin rektörlerini kısa sürede atayacak, tartışmalı olan 5-6 üniversitenin kararnamelerini ise bekletecek. Şu ana kadar ortaya çıkan eğilim; YÖK'ün bu üniversitelere vekaleten birer rektör atayıp ardından yeniden bir seçim yapılması şeklinde.
       Tarihi YÖK toplantısında Cumhurbaşkanı'na gönderilecek mektup konusunda da tartışmadan kaçınılması görüşü benimsendi. Kararnamelerle birlikte sadece sunuş yazısı gönderilecek. Cumhurbaşkanı'nın 4 sayfalık mektubundaki görüşlerine ise karşılık verilmeyecek.
       YÖK toplantısında benimsenen bir başka ortak görüş ise Cumhurbaşkanı'nın ortada hukuki açıdan yapacak bir şey yokken,

Yazının Devamı

YÖK aynen gönderiyor

21 Temmuz 2000


       Çankaya / YÖK gerginliğinde son raund bugün. YÖK, daha önce tek kararname olarak Çankaya'ya gönderdiği atama listesini, bugünkü taplantı sonrasında 22 ayrı kararname olarak hiç değiştirmeden geri gönderecek. YÖK'de dün gün boyu süren toplantılarda cumhubaşkanı ile polemiğe girmeme ve karşı bir mektup gönderme kararı alındı. Bu mektupta YÖK'ün bugüne kadar yasalar çerçevesinde hareket ettiği dile getirilerek, yapacak birşeyin olmadığı vurgulanacak...
       YÖK üyeleri, bu arada, kendilerini o makama atayan kurumların duyarlılığını, bugünkü toplantıda dikkate alacaklar mı merakla bekleniyor.
       Üyelerden 7'si Cumhurbaşkanlığı'nca atanıyor. Nitekim Cumhurbaşkanlığı makamı başkandan rahatsız. Diğer 7'si de Bakanlar Kurulu'nca atanıyor ki, hükümet ortaklarının YÖK'ten memnun olduğunu kimse söyleyemez. Üçüncü 7 kişi ise Üniversitelerarası Kurul'ca belirleniyor. Üniversitelerden yükselen seslere bakıldığında YÖK'ten memnun olmayanların sayısı, olanlardan kesinlikle çok daha fazla. Geriye kalan bir üyelik ise Genel Kurmay kontenjanından. Onların tavrının ne olduğu konusunda

Yazının Devamı

Güle güle Gürüz!

20 Temmuz 2000


       Her şey apaçık ortada. Bir dönemin sonuna az kaldı. Yarından sonra ya Gürüz istifa edecek ya da tıpkı Gürüz'ün rektörleri azlettiği gibi Cumhurbaşkanı Sezer ona güle güle diyecek...
       Ankara'da çok sıcak saatler yaşanıyor. YÖK şu ana kadar kendini kurtaracak bir formül bulmuş değil. Ne acıdır ki, tıpkı Erbakan gibi, YÖK de bugüne kadar görmezden geldiği hukukun ve yasaların arkasına sığınıyor. Yaptıklarında yasal olmayan bir şey yokmuş. Bozuk plak gibi onu tekrarlayıp duruyorlar. Peki ya demokrasi, seçim, etik ve ahlaki değerler! Onların YÖK için hiç önemi yok. Madem ki yasa onlara hak tanımış, isterlerse bir dönem bazı liderlerin dillerinden düşürmedikleri gibi odunu bile getirip rektör yapabilirler. Her şey de usulüne uygun olur. Buna da kimse itiraz etmemeliymiş. Bugüne kadar hep böyle olmadı mı demeye getiriyorlar...
       Ama şimdi durum farklı. Çankaya'da ne Özal var, ne de Demirel! Çankaya'da artık hukukun, demokrasinin, kamuoyonun, ulusal ve etik değerlerin savunucusu olacağını daha baştan ilan eden bir Cumhurbaşkanı var. Ülke sevgisini, Atatürk ilke ve

Yazının Devamı