Tartışmalı üniversiteler

6 Ağustos 2000


       Samsun 19 Mayıs, Diyarbakır Dicle ve İzmir Dokuz Eylül üniversitelerini arkadaşlarımız gittiler, yerinde incelediler. Anlattıkları ilginç. Yazdıklarını hep birlikte okuyacağız. Amacın üniversiteleri daha iyi noktalara getirmekten çok, post kavgası olduğu yönünde kuvvetli sinyallar var...
       Çankaya'yı bile tartışmalı konuma getiren rektörlük krizinde, beni en çok meraklandıran Erzurum ve Malatya oldu. Atatürk ve İnönü üniversitelerinde de en çok oy alan adaylar veto yedi. Ama öğretim üyelerinden çıt çıkmadı. Bu sessizlik, yasalara ve kurumlara olan saygılarından mıydı, yoksa uygulanan vetonun haklılığından mıydı pek anlaşılamadı..
       Bu arada Başbakan'dan sonra Cumhurbaşkanı'ndan da randevu alamayan YÖK Başkanı, bakalım o koltukta daha ne kadar oturacak? Oysa inatçılığını ve dayatmacılığını bir yana bırakabilmiş olsaydı, ne kendisi ne de üniversiteler böylesine tartışmalı konuma düşerdi. Umarız, Gürüz'ün yanlışları kendisi kadar, burnundan kıl aldırmayan diğer bürokratlara da önemli bir ders olur.

Eyvah eyvah demeden
      

Yazının Devamı

Tercih işkencesi

5 Ağustos 2000


       Son günlerde rektörlük seçimlerine öylesine yoğunlaştık ki, milyonlarca öğrencinin tercih sıralaması sanki bir anda ikinci plana düştü. Öğrenci ve velilerden bu konuda sitem var. Kimin nasıl rektör olduğu hiç umurumuzda değil. Ahmet değil de, Mehmet geldiğinde üniversiteye daha fazla öğrenci mi alacak, daha iyi eğitim mi olacak, daha iyi sosyal olanaklar mı sağlayacak diyorlar. Haksız da sayılmazlar. Günlerdir bütün Türkiye güya üniversite sorunlarını tartışıyoruz. Ama rektörlük seçimi de tıpkı Cumhurbaşkanlığı seçimi gibi halkın, özellikle de gençlerin hiç umurunda değil. Ayrıca günlerdir, rektörlük seçimlerini tartışıyoruz da ne oldu? YÖK, Çankaya, öğretim üyeleri, rektörler ve hatta eşleri de herkes bildiğini okumadı mı? Değişen ne oldu?..
       YÖK Başkanı Gürüz'ün dayatmacı sistemi nedeniyle üniversite adaylarının ağzını bıçak açmıyor. Ellerindeki kılavuzları ve tercih listelerini günlerdir evirip çeviriyor ama, bir türlü işin içinden çıkamıyorlar. Puanlar, yüzdelik dilimler, iş olanakları, ücretler, barınma sorunları her biri ayrı sorun.
       Önceki günlerde

Yazının Devamı

Farklı bir bakış

4 Ağustos 2000


       Rektör atamaları konusunda Çankaya suskunluğunu sürdürüyor. Ancak, Cumhurbaşkanı Sezer'e tercüman olanlar da yok değil. İşte onu destekleyen iki farklı mesaj. İlki Samsun'dan bir profesör, ikincisi ise Ankara'dan bir özel sektör yöneticisi. Birlikte okuyalım:
       Cumhurbaşkanı Sezer, Dokuz Eylül'le ilgili ilk mesajından sonra, Samsun'daki tercihi ile ikinci mesajını verdi. Bu mesaj ikincisinden daha önemli. İşte benim çıkardığım sonuçlar:
       1. Kemal Gürüz'e güvenmiyorum. (Eski rektör YÖK Başkanı'nın çok yakın arkadaşı idi)
       2. Rektörler ikinci kez atanmak için siyasi ve keyfi kadrolaşma yaparlarsa buna izin vermem. (Yani demokrasi araç değil amaçtır)
       3. Ben toplumdan gelen tepkilere açığım (Üniversitenin durumunu bilen herkes bireysel veya bir kurum adına Cumhurbaşkanı'na ulaşarak durumu anlattı)
       4. Üniversitede siyaset değil bilim istiyorum.

Yazının Devamı

Çankaya susuyor

3 Ağustos 2000


       Kamuoyu, Ondokuz Mayıs ve Dicle üniversiteleri için Çankaya'dan açıklama bekliyor.
       Cumhurbaşkanı Sezer, YÖK'e gönderdiği mektupta şunları söylemişti:
       * Yöneticilerin seçimle işbaşına gelmeleri demokrasilerin en temel ve vazgeçilmez kurallarındandır.
       * Üniversiteler seçilmiş organlar eliyle yönetilmelidir.
       * Bu seçimin doğru ve adil yapılmış sayılabilmesi için her şeyden önce üniversite öğretim üyelerinin iradesine, hukuka ve demokrasiye saygı gösterilmelidir..
       * Geçerli bilgi ve kanıt yokken aday adaylarının aldıkları oyları gözetmeyerek birer oy alan kişileri rektör adayı olarak seçmek demokrasiyle ve özerk üniversite anlayışıyla bağdaşmaz...

Yazının Devamı

Eşlerin onur savaşı

2 Ağustos 2000


       Dertsiz başa dert açma konusunda herhalde bizden daha başarılı bir ulus yok. Hiç yoktan bir rektörlük krizi yarattık ve devletin en tepesinden üniversitelere kadar en çok güvenilmesi gereken kurumları tartışmalı hale getirdik.
       Düne kadar günah keçisi YÖK ve Kemal Gürüz'dü. Şu anda ise hedef konumuna gelen Çankaya oldu.
       Sezer, YÖK'e gönderdiği ültimatom niteliğindeki mektubunda, üniversitedeki seçim sonuçlarının dikkate alınmasını istemiş ve YÖK'ü keyfi karar almakla itham etmişti. Şimdi aynı ithamlar Çankaya için yapılıyor. Cumhurbaşkanı Sezer'in eğitim danışmanı kimdir bilmiyoruz. On gün içerisinde birbiriyle çelişen kararlar almasının gerekçesi nedir onu da bilmiyoruz. Ama bildiğimiz bir şey varsa, Çankaya, eğer kısa süre içinde kamuoyunu tatmin edici bir açıklama yapmaz ise geçen haftalarda kazandığı puanları, fazlasıyla kaybedecek...
       Birkaç yıl önce İstanbul Erkek Lisesi Mezunlar Derneği'nin kurduğu ilköğretim okulunun kura çekiminde, içinde gizli bölme olan İzmir usulü kura torbası ile karşılaşmıştık. Şimdi de

Yazının Devamı

Bu nasıl demokrasi!

1 Ağustos 2000


       Haftalardır süren rektörlük krizi nihayet çözüldü. Dokuz Eylül Üniversitesi'nde seçimlerde en yüksek oyu almasına karşın YÖK'ten veto yiyen Emin Alıcı rektör olarak atandı.
       Cumhurbaşkanı Sezer'in en çok oyu alanı atama yönündeki demokratik tavrı, Ondokuz Mayıs ve Dicle üniversitelerinde tersine işledi. Mevcut rektörler Osman Çakır ve Mehmet Özaydın seçimlerde en fazla oyu almalarına karşın Çankaya'dan veto yiyerek rektörlüğe veda ettiler.
       Ondokuz Mayıs'taki seçimlerde eski Rektör Osman Çakır 297, yeni Rektör Ferit Benay 73 oy, Diyarbakır'da ise eski Rektör Mehmet Özaydın 214, yeni Rektör Fikri Canoruç 186 oy almıştı.
       Atatürk ve İnönü üniversitelerindeki seçimlerde en fazla oy alan Cevat Gerni ve Eşref Yüksel de YÖK vetosu nedeniyle, daha önce rektörlük şansını kaçırmışlardı.
       Bu arada en çarpıcı gelişmelerden birisi ise bazı partilere ve tarikatlara yakınlığı alenen bilinen isimlerin ne YÖK'ten, ne de Çankaya'dan veto yememeleri.
       Rektörlük

Yazının Devamı

Kültürel miras

30 Temmuz 2000


       Türkiye'de adettir popüler bir konu oldu mu hemen bir dernek, vakıf ya da grişim grubu kurulur.
       Üyeler de konuyla uzaktan yakından ilgisi olsun, olmasın popüler isimlerden seçilir.
       Önemli olan vitrindir. Konuyla ilgili çalışmalara, toplantılara katılıp, katılmayacakları hiç önemli değildir...
       Eğitimin yükselen değer olduğunda hemen eğitim dernekleri, vakıfları, girişim grupları kurulur.
       Sanatın, kültürel mirasın, sporun, etik değerlerin, enflasyonla mücadelenin, temiz toplumun popüler olduğu dönemlerde de onlara yönelik olanlar bir anda gazetelerin manşetlerini süslemeye başlar.
       Rektörlük kriziyle birlikte şimdi de batılı anlamda mütevelli heyetleri gündeme geldi. Yakında her üniversitede bir mütevelli heyeti kurulursa hiç şaşırmayın.

Yazının Devamı

Tercihin püf noktası

29 Temmuz 2000


       Üniversiteye girişte tercih sıralaması çok önemli. Bu konuda hepimiz hemfikiriz. Peki neden bu kadar önemli? Önce ona bakalım. Ardından da, neler yapılması gerektiğini irdeleyelim.
       Tercih sıralaması çok önemli çünkü:
       * Hayatınızın bundan sonraki akışı, yapacağınız bu tercihler doğrultusunda yönlenecek.
       * 24 tercih hakkınız var. İlk 5 tercihe girenlerin oranı sadece ve sadece yüzde 5. Bu yüzden ilk 3 tercih ne kadar önemliyse, son üç tercih de o kadar önemli.
       * Kazandığınızda gidip okumayacağınız fakülteleri kesinlikle tercih listesine almayın. Her yıl en az 50 bin öğrenci bu yanlışı yapıyor ve bir sonraki yılın kazanma şansını riske sokuyor.
       * Tercih sıralamasında puan mı, yoksa istek sırası mı önemli? Bu sorunun cevabı, kesinlikle istek sırasıdır. Daha az istediğiniz bir fakülteyi, sırf puanı yüksek diye çok daha fazla istediğiniz bir fakültenin üzerine kesinlikle yazmayın.

Yazının Devamı