2000'li yıllarda güya en büyük sermayemiz eğitilmiş insan gücü olacaktı. Doktorlarımız, mühendislerimiz, bankacılarımız, bilim adamlarımız dünyanın dört bir yanına yayılarak gururumuzu okşayacaktı. 60'lı, 70'li yıllarda işçi gönderdiğimiz ülkelere, milenyumda ustabaşılar, patronlar, yöneticiler gönderecektik. Hayalimiz buydu. Sonra bir sabah uyandık ki Hintli mühendisler, elimizdeki işleri kapmışlar. Yarın
Avrupa Birliği'ne girdimizde Fransız doktorlar, İngiliz öğretmenler, Alman Mühendisler, İsviçreli bankacılar da kalan iyi işleri kaparsa hiç şaşırmayalım...
Öylesine çok doktor, mühendis yetiştirdik ki, ne iş bulurlarsa onu yapar hale geldiler. Pek çoğu da öğretmen oldu. Bu arada
İşsiz Mühendisler Derneği bile kuruldu. Tabip ve mühendis odaları YÖK'ü, DPT'yi, siyasetçileri sürekli uyardı. Doktor ve mühendis fazlalığı var. Kısıtlı kaynakları, diplomalı işsizler için değil, kaliteyi artırmaya ve yeni mühendislik alanlarına kaydırın dediler. Ama bu kimsenin işine gelmedi. Politikacılar memleketlerine seçim yatırımı yapmak istiyorlardı, bol bol yeni üniversite açtı. Öğrenciler, üniversiteye girelim