Rektörlük seçimleri

15 Şubat 2000


       Önümüzdeki aylarda 24 üniversitede rektörlük seçimi var. Akademik çevreler için bu seçimler cumhurbaşkanlığı seçiminden çok daha önemli. Çünkü hocaların geleceği rektörlerin iki dudağının arasında. Astıkları astık, kestikleri kestik. Dünyanın hiçbir yerinde böylesine sınırsız yetkiyle donatılmış rektör bulmak mümkün değil. Bu yüzden koltuğa bir oturan Demirel gibi bir daha bırakmak istemiyor...
       Rektörler, YÖK öncesinde seçimle işbaşı yapıyorlardı. YÖK'ten sonra uzunca bir dönem atamayla geldiler. YÖK öneriyor, cumhurbaşkanı atıyordu. Son yıllarda ise yeniden seçime dönüldü. Ama bu tam bize özgü alaturka bir seçim.
       Aday belirleme seçiminde en fazla oy alan 6 aday YÖK'e bildiriliyor, YÖK de bunlardan 3'ünü Cumhurbaşkanı'nın onayına sunuyor. O da onlardan birini rektör olarak atıyor. Dışardan bakıldığında demokratik bir süreç gibi gözüküyor. Ama seçimler mercek altına yatırıldığında Bizans entrikaları yanında hafif kalıyor...
       Önceki yıl, dünya üniversitelerine yaptığımız gezi sırasında da yazmıştım. Onların çoğunda bizde

Yazının Devamı

Tatil bitti

14 Şubat 2000


       Okullar, iki haftalık yarı yıl tatilinin ardından bugün yeniden ders başı yapıyor. Ama bu yarı yıl, öncekinden çok farklı. Daha yoğun geçecek. Hele hele Anadolu liseleri, kolejler, fen liseleri ve üniversite giriş sınavlarına hazırlananlar için sıradan yarı yılların ötesinde bir kader yarı yılı olacak. Girecekleri sınavlar, alacakları sonuçlar, yaşamlarının bundan sonraki akışına yön verecek. Pek çoğu daha şimdiden sınav sancısı çekiyor. Bu yüzden yarı yıl tatilinde dinlenme yerine, kurslarda ter döktüler...
       Her yeni başlangıç, yeni bir umut, yeni bir heyecandır. Tıpkı bugün Sevgililer Günü'nde duyulan heyecan gibi. Ne kadar alevli de olsa ateşlenmek ister. İkinci yarı yılın hemen başında, her ne kadar öğrenciler her şeyin bilincindeyse de, Nasrettin Hoca misali testi kırılmadan bazı hatırlatmalarda bulunmak istiyoruz. Yoksa iş işten geçtikten sonraki çabaların bir anlamı olmuyor. Sonuç alınsa bile üzüntüsü kahrediyor. İşte size bazı hatırlatmalar:
       * Hangi sınıfta olursanız olun, not ortalamanızı mutlaka yüksek tutturun. Sınıfı geçeyim, gerisi önemli değil

Yazının Devamı

Cinsel eğitim

11 Şubat 2000


       Okullarda ikinci yarı yılda başlayacak cinsel eğitim, daha uzun süre tartışılacağa benziyor. Yarar mı, zarar mı getireceğini zaman gösterecek. Ama bu arada zaman zaman İsveç'te olduğu gibi baş ağrıtırsa hiç şaşırmamak gerekir...
       Okullarda bilinçli seks eğitimine ilk kez 1917'de Rusya'da başlandı. Ancak amacına ulaşılamadığı için 1948'de vazgeçildi. Sonraki yıllarda yeniden ele alındı. ABD'de ise Reagan döneminde hafife alınınca sorunlar giderek arttı. Bunun üzerine konu çok yönlü olarak mercek altına yatırıldı ve çok olumlu sonuçlar alındı. En ilginci ise İsveç'te yaşandı. Bir yatılı okulda her yıl bir, iki hamilelik oluyor diye kurslara başlandı. Ancak bir yılın sonunda hamilelik sayısı 10'a yükselince müthiş bir panik yaşandı. Sonuçta anlaşıldı ki; dersi anlatacak öğreticiler ve verecekleri mesajlar çok önemli. Bu denemelerden sonra, ergenlik dönemi cinsellik eğitimi bilimsel boyutlarda ele alınıp süreklilik kazandı...
       John Hopkins Tıp Fakültesi'nce amaca yönelik program hazırlanıp, konunun uzmanı kişilerce aktarılınca ortaya şu sonuçlar çıktı:
  

Yazının Devamı

Hintli mühendisler

10 Şubat 2000


       2000'li yıllarda güya en büyük sermayemiz eğitilmiş insan gücü olacaktı. Doktorlarımız, mühendislerimiz, bankacılarımız, bilim adamlarımız dünyanın dört bir yanına yayılarak gururumuzu okşayacaktı. 60'lı, 70'li yıllarda işçi gönderdiğimiz ülkelere, milenyumda ustabaşılar, patronlar, yöneticiler gönderecektik. Hayalimiz buydu. Sonra bir sabah uyandık ki Hintli mühendisler, elimizdeki işleri kapmışlar. Yarın Avrupa Birliği'ne girdimizde Fransız doktorlar, İngiliz öğretmenler, Alman Mühendisler, İsviçreli bankacılar da kalan iyi işleri kaparsa hiç şaşırmayalım...
       Öylesine çok doktor, mühendis yetiştirdik ki, ne iş bulurlarsa onu yapar hale geldiler. Pek çoğu da öğretmen oldu. Bu arada İşsiz Mühendisler Derneği bile kuruldu. Tabip ve mühendis odaları YÖK'ü, DPT'yi, siyasetçileri sürekli uyardı. Doktor ve mühendis fazlalığı var. Kısıtlı kaynakları, diplomalı işsizler için değil, kaliteyi artırmaya ve yeni mühendislik alanlarına kaydırın dediler. Ama bu kimsenin işine gelmedi. Politikacılar memleketlerine seçim yatırımı yapmak istiyorlardı, bol bol yeni üniversite açtı. Öğrenciler, üniversiteye girelim

Yazının Devamı

Aman dikkat!

9 Şubat 2000


       Terör örgütleri ve tarikat üyelerinin tamamına yakını genç. Bir bir yakalandıklarında görüyüyoruz ki, yine çok azı dışında tamamına yakını, ya hiç eğitimsiz ya da eğitimini yarıda bırakmış...
       Terör ve tarikatlar tükenme noktasına geldiğine göre bu şer odaklarına yönelen gençleri, bir başka şer odağının kapmaması için süratle onlara sahip çıkmak gerekiyor. Hükümetler, Doğu ve Güneydoğu ile ilgili bugüne kadar pek çok paket açtı. Açmaya da devam ediyor. Ama ne yazık ki bu paketlerin içinde gençlere yönelik projeler yok.
       Bazılarınca siyaset filozofu ilan edilen Demirel'in Türkiye'ye attığı en büyük kazık, bekle gör politikası. Kriz çıkmadıkça sorunla ilgilenmiyoruz. Bu mantık çerçevesinde de gençler anarşist, terörist, ayrılıkçı ya da farklı bir uç noktaya gelmedikçe dikkatlerimizi onlara yöneltmiyoruz. Gençlere pedagojik açıdan değil, hep polisiye tedbirlerle yaklaşıyoruz. Ki o zaman da iş işten geçmiş oluyor...
       Yeni PKK ve Hizbullah'ların ortaya çıkmaması için hiç olmazsa bu kez gençlere sahip çıkalım. Bu

Yazının Devamı

Nelerle uğraşıyoruz?

8 Şubat 2000


       Eğitim camiasında ilginç gelişmeler yaşanıyor. Hem de ne gelişmeler. Her biri bomba gibi. Yakında epey ses getirirler. İşte bazıları:
       * Milli Eğitim Bakanlığı, okullara cinsellik dersi koyuyor. Öğretmenler için hazırlanan ergenlik dönemi el kitabı, okuyanların yüzünü kızartıyor. İkinci yarı yılda başlayacak dersleri kim verecek ve öğrencilerin tepkisi ne olacak merakla bekliyoruz...
       * Profesörler üniversiteye sokulmuyor. İstanbul Üniversitesi, 50 yıllık akademik hayatın ardından üç ay önce emekli olan Prof. Dr. Celal Erçıkan'ın üniversiteye alınmaması için kapılara fotoğrafını dağıttı.
       * ilköğretim okullarından sonra liselere de zorunlu din dersleri için ortam hazırlanıyor. Hizbullah ve benzeri örgütlerin, dini bilgilerin yetersizliği nedeniyle taraftar buluduğunu öne süren çevreler, okullarda daha yoğun din dersi verilmesini istiyor. Diyanet İşleri de bu görüşü destekliyor.
       * TBMM YÖK Komisyonu, üniversiteleri yerinde değil de sarayda soruşturuyor. Akademik kökenli

Yazının Devamı

Gençler ne istiyor?

7 Şubat 2000


       Hemen herkes gençler adına bir şeyler düşünüyor, bir şeyler yapıyor. Bunların en başında da anne babalar geliyor. Devlet, öğretmenler, dedeler, nineler, komşular, bakanlar milletvekilleri. Onlar da hepsi gençler için seferber. Her şey onların iyiliği için diyorlar...
       Madalyonunun görünen yüzü böyle. Ya diğer yüzü? İşte o biraz farklı! Sevgimiz bir yana işimiz gereği, onlarla en yoğun diyalog içerisinde olanlardan biri de bizleriz. Bazen bir derste, bazen bir panel ya da konferansta, bazen de kantinlerindeyiz. Gördüğümüz, konuştuğumuz, birlikte heyecanlarını paylaştıklarımız, sadece okuyan gençler değil. Her türlü ilgiden yoksun sokaktakilerle de, bardaki ve meyhanelerdekilerle de konuşuyoruz. Her ne kadar farklı konumlarda, farklı mekanlarda olsalar da özlemleri, sıkıntıları ve duydukları heyecan birbirinin benzeri.
       Gençlerle yazılı basındaki birlikteliğimiz 20, radyo ve televizyondaki ise 10 yılı buluyor. Birinde okuyanlarla, diğerinde izleyenlerle buluşuyoruz. Şimdi bir de internetçiler var. Sanal ortamda gezinenler, diğerleri gibi karakteristik değil.

Yazının Devamı

Okuyana eziyet

4 Şubat 2000


       Okumanın önemini anlatmaya bilmem gerek var mı? Sizler için elbette böyle bir soru sormaya bile gerek yok. Ama herkes için, özellikle de ülkeyi yönetenler için durum aynı mı? İşte buna evet demek biraz zor.
       Başta ABD Başkanı Clinton olmak üzere dünya liderleri eğitim seviyesini yukarılara çekmeye çalışırken, bizde gençler daha fazla öğrenim görmesinler diye engel üzerine engel çıkartılıyor. Caydırıcı nedenler de cabası...
       Televizyon ve gazeteleri izlediğinizde de durum farklı değil. Topluma star diye sunulanlara bir bakın; ya hiç eğitimleri yok ya da eğitimi angarya olarak görüyorlar...
       Eskiden okumak, daha çok okumak, çalışkan olmak bir fazilet olarak değerlendiriliyordu. Şimdi ise enayilik olarak yorumlanıyor. Bunun binlerce örneği var. İşte size üst düzey yönetici olarak çalışan bir başmühendisin yazdıkları:
      "Devlet yöneticileri, üretim alanı dışında kalan vasıfsız çalışanlara, GAP projelerinin, barajların, otoyolların, büyük sulama ve enerji tesislerinin yaratıcısı olan biz

Yazının Devamı