Gürüz depremi (9)

8 Eylül 1999


       ÖSYM kayıtları, tarafsız bir bilirkişi tarafından incelense ortaya bilmediğimiz daha neler çıkar, neler...
       200 puanla açıkta kalan süper bir öğrenci ısrarla optik okuyucuların hata yaptığını söylüyor ama derdini kimseye anlatamıyor. "Sınav sonuçları geldiğinde fen sorularında 4 netimin eksik hesaplandığını gördüm. ÖSYM'ye itiraz ettim, sonuçlar optik okuyucuyla iki kez okunuyor hata olması imkansız deyip başvuruma olumsuz cevap verdiler. Üstelik bir de azarladılar. Nerede hata olabilir diye düşündükçe 4 soruda cevap şıklarını değiştirdiğim aklıma geldi. İyice sildim ama yine de iz kaldı. Tahminim, çok hashas olan optik okuyucu çift cevaplı diye bu 4 soruyu da iptal etti. Şimdi ikinci kez cevap kartımın incelenmesini ve bana da gösterilmesini istedim. Bakalım gösterecekler mi?" diyor. Öğrenci kendisinden çok emin. Üstelik optik okuyucular da sabıkalı. Orta öğretim başarı punlarının hesaplanmasında hata yaptıklarını YÖK Başkanı'nın kendisi söyledi. Ayrıca hatalı değilse bile öğrencinin rahatlatılması gerekir.
       Hemen her gün benzeri yüzlerce şikayet

Yazının Devamı

Gürüz depremi (8)

7 Eylül 1999


       Türk yükseköğretim tarihinde bugüne değin hiç kimse Doğramacı kadar eleştirilmedi. Ama Gürüz onu bile aratmaya başladı. Doğramacı'nın eksileri yanında artıları da vardı. Hacettepe'yi, Bilkent'i ve Anadolu'nun dört bir yanındaki üniversiteleri o kurdu. Oysa geriye dönüp bakıldığında, özel üniversiteler dışında Gürüz'ün diktiği bir tek ağaç yok. Onlar ise tartışmalı. Lisans eğitimini bile doğru düzgün yapamazken yüksek lisans eğitimi için gazetelere boy boy ilan veriyorlar. Parayı bastıranı üniversitelere aldıkları yetmiyormuş gibi şimdi de, parayı bastırana akademik unvan dağıtıyorlar...
       Bir dönem, yurtdışındaki uyduruk bir üniversiteyle anlaşıp, bir de apartman dairesi kiralayanlar ileri öğretim kurumu açıyordu. Parayı bastırana Avrupa ve Amerikan üniversitelerinin diplomalarını vaat ediyorlardı. Binlerce öğrenci kaydettiler. YÖK de bunları defalarca "korsan üniversite" ilan etti. Aradan birkaç yıl geçmedi ki Gürüz'ün de onayıyla hepsi anlı şanlı vakıf üniversitesi oldu...
       Önümde bir dizi belge var. YÖK'le onun önce korsan ilan edip ardından özel

Yazının Devamı

Gürüz depremi (7)

6 Eylül 1999


       YÖK Başkanı Kemal Gürüz, bir bilim adamına yakışmayacak manipülasyonlarla kendini haklı çıkarmaya çalışıyor. Ama konuştukça batıyor.
       Diyor ki, sistemden rahatsız olan hiç kimse yok. Bir insanın böyle konuşabilmesi için, her türlü değerden yoksun olması gerekir. Ancak, henüz o noktaya geldiğini sanmıyorum. Koltuk hırsı demek ki neler yaptırıyor!
       Her yıl dershanelere 1 milyar dolar yani 450 trilyon lira gittiğini, bunun da boşuna olduğunu söylüyor. Sistemi sürekli eleştirenlerin de o 'rantçılar'la birlikte hareket ettiğini vurguluyor. Utanmasa onların adamı olduğunu dile getirecek. Ama en büyük rantçının kendisi olduğunu unutuyor. 'Yeni sistem dershaneye olan bağımlılığı azaltacak' dedi. Oysa gelecek yıl için dershaneler daha şimdiden tıka basa doldu. Devam eden öğrenci sayısının 400 binlerden 600 binlere yükselmesi bekleniyor. Kendisi ve yardımcısının da, çocuklarını dershaneye göndererek sektörün büyümesine katkıda bulunduklarını bu vesileyle hatırlatalım. Gürüz ve yardımcısının bu davranışıyla, illa da imam hatip deyip, çocuklarını koleje gönderen

Yazının Devamı

Gürüz depremi (5)

3 Eylül 1999


      Kemal Gürüz'ün YÖK başkanı olduğu sürece, üniversiteye giriş sorununun çözülemeyeceği artık iyice kesinlik kazandı. Gürüz bir bilim adamından çok, dayatmacı bir diktatör gibi davranıyor. Eline geçen yetkiyi, kamuoyunun şikayetlerini zerrece dikkate almayarak dilediğince kullanıyor.
       Hükümet de Gürüz'le aynı kafadaydı. Hukuki ve ahlaki değerleri bir kenara iterek af yasasını çıkarttı. Ama gördü ki her yaptığı yanına kar kalmıyor. Önce kamuoyunun sesi yükseldi. Ardından da Cumhurbaşkanı yasayı veto etti. Çıkaranların bile içine sindiremediği büyük bir yanlış son anda önlendi...
      İzmit depremi Türkiye'de yeni bir miladın başlangıcı olarak olağanüstü kabul gördü. Artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı kesin. Bu çerçeveden bakıldığında Gürüz'ün aynı dayatmacı tutumunu sürdürdüğü sürece ikinci kez aynı göreve atanması mümkün değil. Cumhurbaşkanı Demirel'in kimi hangi göreve atayacağına elbette kimse karışmaz. Ama Cumhurbaşkanı da olsa artık onun da Kemal Demir ve Kemal Gürüz gibi yıpranmış isimlere arka çıkması beklenemez.
     &

Yazının Devamı

Vicdanları rahatmış!

2 Eylül 1999


       ÖSYM Başkanı Fethi Toker dün naklen yayımlanan basın toplantısında 65 milyonun gözünün içine baka baka ÖSYM'nin eleştirilecek bir yönünün bulunmadığını açıkladı. YÖK Başkanı Kemal Gürüz de yeni sistem konusunda vicdanının rahat olduğunu, kendisini rahatsız eden bir durumun söz konusu olmadığını sürekli vurguluyor. Toker ve Gürüz, yapılan yanlış ve hataları hafife alarak "İsteseydik açıklamazdık. Hiç kimsenin de haberi olmazdı" diyerek sorumsuzluk örneklerine bir yenisini eklediler.
       Her ikisini de en az 15 yıldır çok yakından tanıyorum. Her ikisi de kişi olarak mükemmel insanlar. Dürüstlüklerine toz kondurmam. Ama bu işi yapamıyor, oturdukları koltukların hakkını vermiyorlar.
      Toker, rahmetli Altan Günalp'in çok iyi bir yardımcısıydı. İyi bir teknokrat. Ama çok kötü bir yönetici. Zaten böyle bir iddası da yok. Hep itelene itelene o koltuğa oturtuldu. Eğer vizyon sahibi bir yönetici olsaydı, şiddetle karşı çıktığı bugünkü sistemin taşeronu olma yerine, istifa edip giderdi. Ayrıca toplumun karşısına çıkıp bugün yaşanan felaketleri aylar öncesinden

Yazının Devamı

Gürüz depremi (4)

1 Eylül 1999


       YÖK ve ÖSYM, öğrenci hatalarını en ağır şekilde cezalandırıyor. Basit kodlama hataları nedeniyle binlerce öğrencinin üniversite hayali sona erdi. Oysa aynı YÖK affedilmez hatalar yapıyor. Sistemden kaynaklanan dayatmaları bir kenara bıraksak bile, 354 okulun orta öğretim başarı puanının yanlış hesaplanması affedilir gibi değil. Benzer hata yapan öğrencilere bir düzeltme hakkı bile verilmeden canlarına okundu. YÖK başkanı Gürüz ve arkadaşları ise, olayı bir özürle geciştirip pişkin pişkin koltuklarında oturmaya devam ediyor. Adalet bunun neresinde?..
       Elimizde binlerce örnek birikti. Sınavda başarılı olan değil, okulunda şişirme not alanlar üniversiteyi kazandı. Öğrencilerin isyanı boşuna değil. ÖSS Sözel'de 600'üncü sıradaki aday yerleştirmede 4 bininci sıraya, Sayısal'da 6 bininci aday 11 bininci sıraya düştü. Yabancı Dil'le ilgili korkunç adaletsizliği ise mantık ölçüleri içinde açıklamak mümkün değil. Türkiye 1'inci Elif Tatoğlu 100 İngilizce ve 88 Sözel sorularının tamamını doğru cevapladı. Zonguldak M. Çelikel Liesesi'nden 5 üzerinden 5 ortalamayla okul birincisi olarak mezun oldu. Yani

Yazının Devamı

Gürüz depremi (3)

31 Ağustos 1999


       YÖK Başkanı Kemal Gürüz'ün üniversite adayları arasında yarattığı sarsıntının artçıl depremleri giderek artıyor. Ama doğal depremden çok farklı. Onda artçıl depremlerin şiddeti azalırken, Gürüz depreminin artçıllarında şiddet giderek yükseliyor...
       354 okulun ağırlıklı ortaöğretim başarı puanı hesaplanmasında ortaya çıkan yanlışlık, YÖK'e olan güvenin tamamen yok olmasına ortam hazırladı. Bu aradaGürüz'ün dayatmaları karşısında "elimizden bir şey gelmiyor" diyen hükümetin, çete elmanlarına, katillere, deprem müteahhitlerine af çıkartması bardağı taşıran son damla oldu. 1.5 milyon genci hayati derecede ilgilendiren bir konuda Başbakan'ın ve diğer parti liderlerinin duyarsız kalışı, Milli Eğitim Bakanı'nın konuyla uzaktan yakından hiç ilgilenmeyişi, velileri mahkemeye yöneltti. Binlerce veli ortaya çıkan haksızlık ve yanlışlıklar nedeniyle bugünden itibaren Bölge İdare Mahkemelerinde yürütmeyi durdurma ve müktesep hak davası açmaya hazırlanıyor. Benzeri haksızlık ve yanlışlıkların önceki yıllarda da yaşandığına dikkati çeken hukukçular, bu tür davalarda kazanılan bir davanın emsal teşkil

Yazının Devamı

Gürüz depremi (2)

30 Ağustos 1999


       İzmit depremi, 45 saniye sürdü. Oysa ÖSS sonuçlarının öğrenciler üzerinde yarattığı sarsıntı hala devam ediyor. bitecek gibi de değil. Gelecek yıl sistemin sil baştan yeniden değişeceği kesin. birkaç ay sonra, muhtemelen Gürüz de, o koltuğa veda edecek. Ama talihsiz kuşağın yaşama ve YÖK'e olan küskünlüğü ömür boyu tazeliğini koruyacak.
       Anadolu liseleri ve kolejler sınavında olduğu gibi, üniversiteye girişte de sınav soruları çalındı. Aynı eziyeti iki kez yaşadılar. Moralleri altüst oldu. O yetmiyormuş gibi, ÖSS'de ağırlıklı orta öğretim başarı puanı gibi saçmalığı da ilk kez onlar yaşadı. Ne eğitime yön verenlere ne de devlete güvenleri kaldı. Her seferinde moral bulacaklarına, bir darbe daha yediler...
       Çocuklarımıza, öğrencilerimize doğruluğun, dürüstlüğün yanında başarılı olmaları için de hep telkinde bulunduk. Sürekli karınca ile ağustos böceği hikayesini anlatıp, sadece çalışanların kazanabileceğini beyinlerine kazıdık. Sonuç: Doğru dediklerimiz, doğru bildiklerimiz Gürüz depremi ile yok oulp gitti.
      

Yazının Devamı