Chicago Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ufuk Akçiğit ve Dr. Elif Özcan Tok tarafından hazırlanan ve Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) tarafından yayımlanan Türkiye Bilim Raporu, bu alanda şimdiye kadar yapılan en kapsamlı yayın olma özelliğini taşıyor.
Türkiye’deki üniversite ve akademisyenlerin dünü, bugünü ve geleceğine ilişkin önemli veriler sunuyor.
TÜBA Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker, “Türkiye’nin bilimsel kapasitesinin geliştirilmesi, bilim insanlarımızın niteliğinin artırılması ve uluslararası akademi arenasında ülkemizin konumunun iyileştirilmesi, sorunların doğru tespiti ve doğru yol haritası oluşturmak ile mümkün olacak” derken, Prof. Akçiğit ve Dr. Özcan Tok da “Rapor, Türkiye’deki akademik ve bilimsel ortamın her yönüyle detaylı resmini çekmeyi, uluslararası karşılaştırmalarını yapmayı, eksiklerini ortaya koymayı ve bu doğrultuda çözüm önerileri geliştirmeyi hedefliyor” dedi.
Kırılma var!
İşte rapordan bazı tespitler:
Ülkelerin refah ve zenginliği bilimsel faaliyet
Turizmin dünya başkentlerinden biri olan Antalya’ya 15 Kasım’a kadar 3.5 milyon yabancı ziyaretçi geldi. Bu sayı geçen yılın aynı döneminde 15 milyonu aşmıştı.
Geçen yıl günlük 200’e yakın uçuş gerçekleşen Antalya’ya günlük uçuş sayısı 20’ye kadar geriledi. Antalya Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü verilerine göre, bu yıl 15 Kasım itibarıyla Antalya’ya gelen toplam turist sayısı 3 milyon 356 bin oldu.
Gelen turistlerin ülkelere göre dağılımına bakıldığında, ilk sırada 1 milyon 459 bin kişiyle yine Rusya ilk sırada yer alıyor. Rusya’yı 554 bin kişi ile Ukrayna, 359 bin 759 ile Almanya, 209 bin 649 ile İngiltere ve 85 bin 929 kişi ile Polonya izliyor...
Nereden nereye?
100 milyon turist hayalimiz, koronayla yerle bir oldu ama hâlâ umudumuzu kaybetmiş değiliz. Yeter ki pandemi sürecinden gerekli dersleri çıkartıp ona göre önlem alalım!
Prof. Dr. Fatma Füsun İstanbullu Dinçer, küresel salgının turizm üzerindeki etkilerini ve yeni fırsatları anlattı.
2019’da
Kafamız karışıktı ama pandemi sürecinde daha da bir karıştı. Bilim Kurulu’na kulak verdiğimiz ilk aylarda, ölümler tek haneli rakamlara inecek diye beklerken, bir anda üç haneli rakamlara ulaştı.
Eğitime yönelik kararlar da her gün değişiyor. İlk çağlarda olduğu gibi deneme yanılma yöntemiyle yol almaya çalışıyoruz...
Yeni kararlar çerçevesinde, 13.00-16.00 saatleri arasında çocuklar dışarı çıkabilir diyoruz ama aynı saatlerde online ders koyuyoruz!
Geçen hafta “Tüm sınıflarda eğitime başlanacak” denildi, okullar tümden kapandı!
Önceki gün “Tüm eğitim faaliyetlerine son verildi” diye açıklama yapıldı, şimdi “Okul öncesi açık” kalacak denildi!
Dünya Sağlık Örgütü, ”Okulların kapanması salgını yavaşlatmaz” diyor ama biz tümden kapattık!
Maske aşı kadar önemli ama ciddiye alan yok!
Öğrenciler de anne babalar da ikilem içerisinde!
Uzaktan eğitim sadece öğrencileri değil, aileleri de her türlü ekrandan kaçar hale getirdi.
Daha düne kadar, çocuklarımız ekran bağımlısı olmasınlar diye kural üzerine kural koyuyorduk, şimdi hepten ekranlara kilitledik!
Öğrenciler bütün gün ekran karşısında.
Yüz yüze eğitim müfredatını uzaktan eğitimle vermek büyük hata!
MEB, bu süreçte, daha esnek müfredat denemeli ve öğrencileri “ekran bağımlısı” ya da “ekran bıkkını” haline getirmemelidir!..
Ekran dayatması!
Uzaktan eğitimde, elbette, ekrandan başka çare yok ama yaratacağı her türlü sıkıntıyı şimdiden düşünmekte yarar var. Gözler çoktan bozuldu, oturma şekilleri değişti, psikolojiler altüst oldu!
MEB yine hazırlıksız yakalandı.
Yeni kararlar alındı.
“Ara tatilde olan okullardaki eğitim öğretim, yıl sonuna kadar online olarak sürdürülecek. 65 yaş ve üstü için uygulanan belirli saatlerde sokağa çıkma uygulaması, çalışanlar hariç olmak üzere 20 yaş altına da teşmil edilecek...”
İşte bu noktada en çok merak edilen sorular:
- 20 yaş altı olanlar, saat 10.00-16.00 arası dışında sokağa çıkamayacak, onun dışındaki saatlerde, kurslara ya da anaokuluna gidebilecek mi?
- Özel okullar açık kalacak mı?
- Sınavlar online mı olacak?
- Online eğitim, yılsonuna kadar mı yoksa dönem sonuna kadar mı?
- Rehabilitasyon merkezleri ne olacak?
İşsizlik sıralamasının en tepesinde üniversite mezunu gençler geliyor.
Sınavlar yüzünden ne çocukluklarını yaşayabildiler ne de gençliklerini.
Ödülleri ise işsizlik oldu!
Milyonlarcası perişan durumda. Aileleri de onlarla birlikte kahroluyor!
Peki, bu konuda bir şeyler yapılamaz mı?
Elbette yapılır hem de fazlasıyla.
İşte o alternatiflerden biri CHP Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhan’dan geldi.
Genç üniversiteli işsizlere yönelik kanun teklifi, istihdam eksikliği sorununa çare bulmayı hedefliyor.
Eğitim, yaşam hakkından sonra gelen en temel haklardan biridir.
Herkese ulaşılabilir olmasının yanında, herkesin eşit koşullarda yararlanmasına da olanak sağlanmalıdır.
Fırsat eşitliğinin olmazsa olmazlarından biridir.
Devletler bunun için vardır. Okumak isteyenlerin her daim yanındadır.
Ülkemiz bu konuda şanslı. Cumhuriyet tarihi boyunca, gelen tüm hükümetler eğitime çok özel bir önem gösterdi ve bütçeden en büyük payı, her dönemde olmasa da, çoğu zaman eğitime ayırdı.
Peki, ayrılan kaynaklar doğru kullanılıyor mu? O ayrı bir tartışma konusu! Ama fırsat eşitsizliği ve ulaşılabilirlikte sürekli sorunlar yaşandı. Yaşanmaya da devam ediyor!
Peki, iddia edildiği gibi bir kasıt söz konusu mu? Kesinlikle hayır!
En azından böyle olduğuna inanmak istiyorum.
Ara tatilin eğitim açısından kime ne yararı olacağı konusunda tartışmalar süredursun, turizme katkı sağlayacağı kesin. Özellikle de iç turizme!
Peki, korona riskini daha da artırır mı? Onu da zaman gösterecek…
Dış seyahatler zor olur çünkü pek çok ülke, karantina ya da uçuş yasağı uyguluyor. Koşullar da bizden daha iyi değil.
İç turizmde ise “sarı yaz” avantajları yaşanacak. Özellikle, Ege ve Akdeniz bandında havalar hâlâ güzel, ulaşım daha kolay ve daha ekonomik, indirimler de hiç olmadığı kadar fazla. Yani ara tatil yapmak isteyenler için sınırsız seçenekler var...
Farklı seçenekler?
Kış turizmi için henüz koşullar oluşmuş değil ama açık hava gezileri için en uygun dönemden geçiyoruz. Pamukkale, Kapadokya, Efes, Çanakkale, Mardin ve daha pek çok dış gezi için turlar da var ama bireysel seçenekler de mümkün.
Bu arada termal kaplıca ya da spa arayışında olanlar için de müthiş avantajlar söz konusu.
Umarız fiyatlarla birlikte kalite de düşmemiştir!..