20 yıllık gazetecilik yaşamımda öylesine çok milli eğitim bakanı tanıdım ki, birkaçı dışında iz bırakan olmadı. Avni Bey iz bırakan biriydi. Deprem onu da aramızdan aldı götürdü.
Kendi çocukları gibi sevdiği öğrencilerden birkaçı yaptırdığı yurtta yaşamını yitirince kahrından öldü. Oysa sadece onun vakıf ve yurt binası değil Düzce'nin yarısı yıkılmıştı. Ama onun yüreği dayanamadı...
Bugün onun ölüm yıldönümü. Düzce'deki mezarı başında saat 11'de bir kez daha anılacak. Gönül isterdi ki Milli Eğitim Bakanlığı da ansın. Onun yüreğindeki sevgi selini, eğitim aşkını bir kez daha yeni kuşaklara anlatsın.
Hani insanlar birilerini özler. Arada bir konuşmak ister. Acaba o bu konuda ne düşünüyor der. İşte Avni Bey kendisini tanıyanlar için böylesine bir tutkuydu. Rahmetle anıyor, yakınlarına sabır diliyoruz...
İstanbul'un eğitim ayıbı
Türkiye gerçeklerini görmek için uzağa gitmeye gerek yok. Yoksulluğu, karanlığı, aymazlığı görmek için İstanbul en ideal kent.
Suları akmayan, elektriği yanmayan, kaloriferleri çalışmayan, hizmetlisi bulunmayan okullarıyla tam bir megaköy İstanbul.
Kayıtlı okuma yazma bilmeyen sayısı 300 bin. Kayıt dışıları da sayarsanız 400 bin. Bakan Bey şimdi yine; bunlar İstanbullu değil göçle geldiler diyecek. Ama hepsi de burada yaşıyor...
İki milyonu aşkın öğrenci var İstanbul'da. Bakanlığın gönderdiği para ise 13 trilyon lira. 10 trilyon da Özel İdare veriyor. O kadar. Gerisi velilerin insafına kalmış. Onlar da olaya sahip çıkmadığı için elektrikler kesildi, sular akmıyor.
Evet, okullarda bilgisayar var ama elektrik yok. Tuvaletler modern ama sular akmıyor. Kaloriferleri doğalgaza bağlı ama yakıt parası ödenmediği için çalışmıyor...
Sorunları görmemezlikten gelerek bir yere varamayız. Bunun böyle olacağı aylar öncesinden belliydi. Ama Sevgili Bakanımız olayları izlemekle yetiniyor. Dahası: Birçok okulda hem de İstanbul'un göbeğinde dersler boş geçiyor...
Türkiye'de en fazla vergiyi İstanbul ödüyor. Ama okullarında sular akmıyor, elektrikler yanmıyor. Bu ayıp hepimize yeter.
Nerede bu kentin işadamları, yerel yöneticileri, sivil toplum örgütleri? Evet nerede?..
400 bin okuma yazma bilmeyenin bulunduğu bir kentte yaşamak hoşunuza gidiyor mu? Bir gecede barlarında, restoranlarında Milli Eğitim'in bir aylık bütçesinden daha fazla para harcanırken elektriksiz, susuz okullar ve 400 bin okuma yazma bilmeyen vicdanlarınızı rahatsız etmiyor mu?
Belediyelerin sıradan bir ihalesi bile eğitimin yıllık bütçesinden daha fazla. Acil olmayanlardan birini erteleyip okulların sorunlarına sahip çıkmak o kadar zor mu?.. Evet İstanbul! Bu ayıbı temizlemelisin. Okullarının suyunu akıtamayan, elektriğini yakamayan, 400 bin okuma yazma bilmeyenine sahip çıkmayan bir kent nasıl olimpiyat düzenleyecek?
Bu kentin sahipleri nerede? Valisi, belediye başkanı ve İstanbullu olmanın gururunu yaşayanlar. Neredesiniz?
Özetin özeti: İstanbul'u sevenleri, eğitime gönül verenleri, çocuklarımızın geleceğin mimarları olduğunu düşünenleri, her şeyin cahillikten kaynaklandığı kaygısını taşıyanları, İstanbul için bir mum yakmaya çağırıyoruz. Kış gelmeden bu sorunu çözmeliyiz. Yoksa çok geç olur!..