Ankara'da hafta sonunda enteresan bir kurultay vardı. Türk Psikologlar Derneği'nin düzenlediği Birinci Ulusal Psikoloji Kurultayı'nda mesleğin sorunları ve Türkiye'nin psikolojisi tartışıldı.
Açılışta psikolojileri her geçen gün bozulan milyonlarca öğrenci ve öğretmeni temsilen Milli Eğitim Bakanı yoktu ama Sağlık, Kültür ve Sosyal Güven'lik bakanları oradaydı.
Kurultayla uzaktan yakından ilgisi olmayan konularda da konuştular, rahatladır. Önce tuttukları takımı açıkladılar, ardından onların psikolojilerini. Sonuçta kurultayla ilgili olarak yayımlanan tüm haberlerde bakanların bu yöndeki sözleri yer aldı. Kurultayda ne konuşuldu, hangi kararlar alındı? Anlaşılan bizim Ankara medyasının bu hiç umurunda değil. Onlar için varsa, yoksa politikacılar. Bakanlar açılış konuşmalarını yapıp gittikten sonra, medya ordusu da peşlerinden gitti.
Peki ya 25 yıllık bir beklemenin ardından hazırlıkları aylarca süren kurultayda alınan kararlar neydi? Onları yazmak da anlaşılan bize düşüyor. Aslında bu konuda medyanın, özellikle de televizyonların ciddi bir şekilde sorgulanmaları gerekiyor. En ciddi konularda bile olayın magazin yönü veriliyor, ana hatları ise pas geçiliyor.
Medya, hem bu yönüyle hem de toplumsal konulardaki duyarsızlığı nedeniyle kurultayda da ciddi şekilde eleştiri odağı oldu. Batılı yayın organlarında editoryal toplantılara, psikolog ve sosyologların da katıldığı ve yayınlar üzerinde etkili oldukları dile getirildi. Türkiye'deki kan revan görüntüler, tele vole'ler ve şiddete yönelik sorumsuz yayınların toplum psikolojisini olumsuz yönde etkilediği vurgulandı. Önlem alınması için girişimde bulunulması kararlaştırıldı...
Psikoloji, bütün dünyada temel bir bilim dalı ve bağımsız bir meslek alanı olarak görülüyor. Ama gelin görün ki diğer pek çok konuda olduğu gibi bu alanda da fazlasıyla eksiklerimiz var. Hala 1928'de yasallaşan Tababet Yasası kapsamında ele alınıyor. Üniversitelerimizde psikoloji eğitimi 1930'larda başlamış ama hala bir meslek yasaları yok!..
İki gün süren kurultayın açılış panelinde Bozkurt Güvenç, Güneri Cıvaoğlu ve Alev Alatlı ile birlikte dışarıdan bakıldığında psikoloji nasıl görünüyoru tartıştık. Ardından eğitim, uygulama, yasal statü ve etik ilkeler konusunda bir dizi oturumlar yapıldı. Dernek Başkanı Prof. Dr. Nesrin Şahin, kurultayın çok yararlı geçtiğini, bakanlardan yıllardır geciken meslek yasasının çıkartılması konusunda söz aldıklarını dile getirdi. Türkiye'nin dört bir yanından gelen psikologlar da bir araya gelmenin sevincini yaşadılar.
İşte sonuç bildirgesinde yer alan kararların satır başları:
* Lisans eğitimi AB standratına getirilmelidir.
* Klinik psikolojisinin, sağlık psikolojisine indirgenemeyeceği, psikometrinin de psikolojinin bir başka önemli uzmanlık alanı olduğu YÖK'e anlatılmalıdır.
* Mesleki eğitim kursları ceşitlendirilmeli ve sayıları artırılmalıdır. Görev alacak öğretim üyeleri teşvik edilmelidir.
* Meslek yasası bir an önce çıkartılmalıdır.
* Mesleğin standartı ve icraatları denetim altına alınmalıdır.
* Yasa çıkıncaya kadar TPD içinde etik kurul ve akreditasyon kurulu bu görevi üstlenmelidir.
Özetin özeti: Hani bir şarkı var; oynatmaya az kaldı, doktorum nerde? diye. İşte aranılan doktor, onlar. Ama onların da sorunları çok. Önce onları rahatlatalım ki, onlar da bizi rahatlatsın...