Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İktidarın, kamuoyuna şirin gözükmek için, sivrilerini törpüleme yönünde harekete geçeceği dilden dile dolaşıyor. Senaryoların bini bir para. İktidar, yargı ve kamuoyuyla inatlaşma yerine uzlaşmacı tavır sergileyecekmiş. Böylece hem kapatma davasına etkilemeye çalışacak hem de “Bakın, biz değiştik” mesajı verecekmiş. Topun ucundaki ilk isim ise Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’miş. Kızağa çekilecekmiş. Yerine de Mehmet Sağlam getirilecekmiş...
Başkalarını bilmem ama ben AKP’nin Çelik’ten kolay kolay vazgeçeceğini hiç sanmıyorum. Çünkü bindiği dalı kesmiş olur. Özellikle de Doğu ve Güneydoğu’da. AKP’nin bu bölgelerdeki oy patlamasının ardındaki ismin Çelik olduğunu bilmeyen yok. Hatta Başbakan Erdoğan’a yerel seçimlerde Diyarbakır sözü verdiği de gelen duyumlar arasında. Şimdi böyle bir ortamda Çelik harcanır mı?
Mantık harcanmaz diyor. Hele hele AKP’nin iç yapısı düşünüldüğünde. Ama kapatma davası nedeniyle köşeye sıkıştı da bu yüzden böyle bir yaptırıma gidecekse, uygulayacağı yöntem görevden alma değil, onore edici bir makam olabilir. Örneğin Devlet Bakanlığı ve Başbakan Yardımcılığı gibi. Olmaz demeyin. Bekleyin!
Hüseyin Çelik, AKP iktidarının kadrolaşma açısından en önemli isimlerinden biri. Parti bu kadar büyüdüyse, Tayyip Bey’den sonra en etkili isim o. Ne Gül’ün ne de Arınç’ın bu kadar geniş tabanı var. Ama Çelik öyle mi? AKP için Milli Eğitim’i ve Doğu’yu seferber etti. Bu konularda becerikli mi becerekli!
Ancak madalyonun bir de öteki yüzü var. Bunu çok geç fark ettiler. Eğer bugün AKP kapatılmanın eşiğine geldiyse, bunun birinci derecedeki sorumlularından biri de yine Hüseyin Çelik.
Çelik’in çok karmaşık ilişkileri var. Etkileyici konuşuyor. Kolay samimiyet kuruyor. İnandırıcı olmak için elinden geleni yapıyor. Usta takiyeci. Bu yüzden onu çözebilmek o kadar kolay değil. Çözüldüğünde ya da daha yakından tanındığında ise genelde iş işten çoktan geçmiş oluyor.
Mevcut hükümet açıklanırken Milli Eğitim Bakanlığı’ndan gideceğine kesin gözüyle bakılıyordu. Kendisi de bunu bekliyordu. Ama hizmetlerinin karşılığı olarak yerinde bırakılarak ödüllendirildi. Aynı dönemde, aynı koltuğa atanacağına kesin gözüyle bakılan isim ise Mehmet Sağlam’dı. Ben de o zaman Sağlam geleceğine Çelik olsun diye yazmış ve çok tepki almıştım. Çünkü Mehmet Sağlam’ı rektörlüğü, YÖK Başkanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı dönemlerinden yakından tanıyorduk.
Şu an ise ne Çelik ne de Sağlam diyorum. AKP içerisinde bu koltuğu dolduracak başka isimler de var. Hem de daha ilk günden polemik yaratmayacak, eski defterleri karıştırılmayacak, bakanlığı politize etmeyecek, en önemlisi de eğitim ve çocuklarımız için kafa yoracak yeni isimler...
Mehmet Sağlam dünden bugüne ne kadar değişti?
Dün neyse, bugün de o diyenler çoğunlukta. Bakanlık koltuğuna oturursa, ülke için yararlı olur mu? Fazla iddialı bir yaklaşım. Ama AKP için çalışacağı kesin. O da Çelik gibi yaptıklarını iyi kamufle ediyor. Ama nereye kadar!..
Sağlam, Gürüz gibi, Doğramacı’ya en yakın isimlerden biriydi. Aynı gün, ikisini de rektör yaptı. Birini Samsun’a, diğerini Trabzon’a. Daha sonra ikisini de YÖK Başkanlığı’na getirdi. Ama Sağlam daha hırslı olduğu için yeni ufuklara yelken açtı. Siyasete girdi. İlk durağı DYP oldu. Çiller’in gözüne girdi. Bakan oldu. Parti inişe geçtiğinde ise siyasetin parlayan yıldızı AKP’ye girdi. Olası bir kapanma durumu için o çoktan tedbirini almıştır. Bilin ki, o neredeyse, o an için en güçlü olan odur. Nerede duracağını çok iyi biliyor.
Erdoğan, özellikle de Gül, Doğramacı’yı çok yakından tanıyor ve kendisine itibar ediyor. Sağlam’ı bakanlığa getirmeden önce, fikir alışverişinde bulunmalarında sonsuz yarar var. Çünkü onu en iyi o tanıyor.
Özetin özeti: Eğitimin ve Türkiye’nin o kadar çok sorunu var ki, bakan o ya da bu olmuş hiç önemli değil. Yeter ki sorun değil, çözüm üretsin.
Genç Bakış’a bu gece, hepimizin gurur duyacağı, Türkiye’nin süper öğrencileri konuk olacak.