Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Fakülteler içerisinde en ağır ve en uzun eğitim tıp fakültelerinde. Ama o kadarı yetmiyor. Uzmanlık eğitimi için de çok geceler uykusuz kalmaları gerekiyor. Zorunlu hizmetse olmazsa olmazların başında geliyor...
Daha önce, tüm doktorlar aynı süreçten geçtikleri için sıkıntılı bir durum söz konusu değildi. Ama görünen o ki, sağlık sektöründe de çok şeyler değişmiş:
“Gerçek bir hikâye: Sağlık ocağında çalışan bir pratisyen hekim, uzmanlık sınavına girer ve üniversitede 3,5 yılda uzmanlık yapar (bu sırada, sağlık ocağındaki arkadaşları, aile hekimliğine geçip 3 katı maaş almaya başlar).
Devlet, bu kişiyi uzman oldu diye eşinden çocuğundan ayırıp doğuya mecburi hizmete gönderir. Uzman kişi, mecburi hizmeti bitirip yine eski şehrine döndüğünde, sağlık ocağındaki bütün arkadaşları, oturdukları yerde uzman olmuştur bile.
Hatta mecburi hizmetten muaf ve TUS sınavı, nöbet ve tez hazırlığı olmadan, sanal yolla...
Şaka gibi ama Sağlık Bakanlığı budur. Uzmanlık derneğimizin bütün çabaları yetersiz kaldı.
Lütfen böyle bir haksızlığı manşetten verin artık...”
Sağlık Bakanlığı umarız bu konuya bir açıklık getirir...

Bilim yapana ceza!
Mastır ve doktora yapan öğretmen sayısı çok fazla değil. Çünkü bir artısı yok. Hele bir de bir önceki bakan döneminde olduğu gibi bin bir engelle karşılaştıklarında heyecanları iyice azaldı.
Eskiden öğrenim özrü ataması vardı. Yani mastır ve doktora yapana, atama kolaylığı sağlanıyordu. İstismar ediliyor diye kaldırıldı. Başkaları bunu yapsa, ilk karşı çıkması gereken MEB olmalıydı, ama o, ilim ve bilim yapmayı istismar kapsamına aldı. Allah’tan uzun sürmedi. Ancak hâlâ ciddi sıkıntılar yaşanıyor.
MEB de umarız bu konuya bir açıklık getirir...

Okul öncesi?
Okul öncesinin zorunlu olması gerektiğini defalarca yazdık. Ve her defasında abartıya kaçılmaması gerektiğini de. Ama görünen o ki, bu konu da kafa karışıklığı var ve ciddi anlamda bir yarış söz konusu:
1- Okul öncesi eğitim için tavsiye edeceğiniz birkaç yuva veya eğitim yeri var mı? Montesorri, RemEglia veya Amerikan sistem şekillerinden hangisini tavsiye edersiniz?
2- İlkokul için şunlardan hangisi daha iyi bir eğitim veriyor: KOÇ, BİLFEN, İTÜ, ENKA, HASAN ALİ YÜCEL, MEF, IŞIK, Üsküdar Amerikan?
3- Yurtdışında üniversite okumak isteyen biri için hangi ilkokul daha mantıklıdır? Oğlunuz tekrar ilkokula başlayacak olsa hangisini istersiniz?
Cevap mı? O yaşta, en iyi okul, en yakındakilerdir!..

Bayram izlenimleri
Ali Özdemir bayram izlenimlerini bizimle de paylaşmış. Eminim ki sizlerin de farklı gözlemleri vardır. Özellikle de trafiğe, tatil yörelerine, köylere ve insani ilişkilere yönelik olarak.
Orta yaşı biraz geçenlerimiz ah nerde o eski bayramlar derken, 20’nin altındakilere bayramın ne olduğunu anlatmak eminim ki hiç de kolay olmamıştır. İşte o tespitlerden bazıları: “30’lu yaşlarıma kadar bayramların gereksiz olduğunu düşünürdüm.
30’lı yaşlara ulaşınca algım değişti. Bayramlar sayesinde toplumun kaynaştığını, tanıştığını, dayanıştığını, manevi dünyalarının düzeldiğini fark ettim. Bayram tatillerinin en fazla 3 gün ile sınırlanması gerektiğine inanıyorum. 9 günlük tatiller ülkemizin üretimini, eğitimini aksatıyor. 9 gün okul ortamından uzak kalan çocuklarımız çok zarar görüyorlar.
Bu yıl tanıdık/akraba ziyaretlerinde bazı gözlemler yaptım. Naçizane bunları aktarmak istiyorum.
- Her ailede mutlaka bir işsiz ya da işinden memnun olmayan kişi var.
- Her ailede ağır bir hastalık ya da sağlık sorunu var.
- 20 yaşın altındaki nesil elinden telefonu, tableti düşürmüyor.
- Yoksulun evinde de zenginin evinde de son model elektronik cihazlar (klima, led TV, derin dondurucu, akıllı telefon vb.) arz-ı endam ediyor.
- Herkes alım gücünün çok üzerinde fiyatlara satılan taşıtlara sarkmış. Çoğu ailenin bankalara kredi borcu var.
- TV’lerde dinsel yorumlar yapan zatlar halkın İslami konulardaki anlayışlarını karman çorman etmiş. Kafalar çok karışık. Kanalların anlattığı İslamiyet birbirine benzemediği için dinin özü yakalanamaz olmuş.
- Evladı üniversitede okuyan ailelerin aylık masrafı 800-1200 TL arasında değişiyor. Bu da ana-babaların belini büküyor.
- Elektrik, su, telefon, internet, doğalgaz, akaryakıt, sigorta, gıda, ulaşım giderlerinin bütçeleri zorlamasından herkes şikâyetçi.
- Sigara içen kişi sayısı iyice azalmış.
- Evine gazete, dergi, kitap alan aile pek yok. Evlerde kitaplık bulunmuyor.
- Sağlık uzmanları şekerin sigara kadar zararlı olduğunu söylemesine rağmen bayramlaşmalarda en çok şeker tüketiliyor.
- 30 yaşın altındaki kuşaklar bayramlaşma konusunda son derece duyarsızlar. Yani bayramı tatil olarak algıladıklarını gözlemliyorum.”

Özetin özeti: Değişimin olmadığı yerde kalkınma da olmaz, huzur ve güven de ama her değişim de iyiye alamet değil!..