Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Güya bazı özel üniversiteler dolarla eğitimden vazgeçip TL'ye dönmüşlerdi. Ama ek kontenjan kılavuzunda söylenenlerin tam bir aldatmaca olduğu ortaya çıktı. Ücretler hala dolara endeksli...
Kolejler gibi üniversiteler de bindikleri dalı kesiyor. Tek ölçüleri var, daha çok para kazanmak. Şu an için kapılarının önünde kuyruk var diye ücretler konusunda tam bir dayatma içerisindeler. Parası olan okur, olmayan başının çaresine baksın yaklaşımındalar...
Öğrencilerin sırtından vakıf ağalığı yaptıkları için ülkedeki kriz umurlarında değil. Velilerden çoğu iki yıldır beş kuruş zam almadıkları halde, bir de üstüne üstlük gelirleri dolar bazında üçte bire indiği bir ortamda, özel okul sahiplerinin sanki hiçbir şey olmamışçasına dolarda ısrar edip bir de dolar bazında zam yapmalarını anlamak mümkün değil...
Ne Türkiye ne de dünya umurlarında değil. Ne savurganlıklarına son veriyorlar ne de velinin yaşadığı sıkıntıyı paylaşalım diyorlar. İşte böylesine hoyratça bir tutum içerisinde oldukları için yakında pek çoğu batarsa hiç şaşırmayın!..
Eğitimin rantını yiyen bir başka kesim olan dershanecileri de aynı hoyratlık içerisinde görüyoruz. Ücretleri 2 milyar lira sınırına dayandı. Veli bu yükün altından kalkabiliyor mu, kalkamıyor mu hiç umurlarında değil. Zam üstüne zam yapıyorlar...
Dershaneye gidenlerin üniversiteyi kazanma şanslarının arttığı kesin. Böyle bir durumda milyarlık ücreti ödeyemediği için dershaneye gidemeyenlerin yaşadığı ezikliği hissedebiliyor musunuz? Ya da anne baba olarak çocuğunuzun gözünüzün önünde eriyip gittiğini düşünebiliyor musunuz? Türkiye'de her yıl yüz binlerce aile bu ıstırabı çekiyor ve bu kimsenin umurunda değil.
İstanbul'da iki milyon öğrenci var ve bu iki milyon öğrenciye devlet tarafından ayrılan para, sıradan bir dershane grubunun cirosundan daha az!..
Peki dershanelere, özel üniversitelere bu kadar çok para harcanıyor da ne oluyor? Tam anlamıyla keyif çatıyorlar. İliklerine kadar sömürdükleri velilerin sırtından ağalık yapıyorlar.
Vakıf üniversitelerine bir bakın! Kime ne bağışlamış? Devletten ve öğrenciden aldıklarını bir kenara bırakın birkaçı dışında ayakta kalan olmaz. Büyük holdinglere sırtını dayayanlar da kaynakları adeta har vurup harman savuruyorlar. Dedim ya davul başkalarının sırtında, tokmak onların elinde...
Dershanelere akan para, herhalde artık katrilyonlarla ölçülüyordur ama tek öğrenci dahi fazladan yükseköğretim olanağına kavuşamıyor. Velilerin cebinden çıkıp da özel üniversitelere giden para da yine her geçen gün artıyor ama alınan diplomalar ne işe yarayacak, işte o şüpheli...
Özel üniversitelerin kurumsallaşabilmeleri için gerçek bir mütevelli heyeti sistemine kavuşturulması gerekiyor. Aile şirketi ve babadan oğula geçen yönetim anlayışı ile bir yere varılmaz...
Özetin özeti: Türkiye eğitime ayrılan kaynakların çok kısıtlı olduğu ve ekonomik gücün gençlerin geleceğini direkt etkilediği bir ülke. Bu yüzden bir yandan mevcut kaynaklar en iyi şekilde değerlendirilirken öte yandan da parası olanlar kadar beyni olanlara da sahip çıkması gerekir.