Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Afrika’nın ta ortalarına gidip binlerce kilometre yol kat ettik. Onlarca görüşme yaptık. Ama aklımız hep buradaydı. Çünkü, okulların açılmasına ramak kalmıştı. Öğretmen atamaları yapılmak üzereydi. Üniversite kayıtları için nihayet start verildi. Serbest kıyafet konusunda karar verilmek üzereydi. SBS’nin yerine ne geleceği konusunda karar aşamasına gelinmişti. 4+4+4’e yönelik yeni kararlar açıklanacaktı. Açıkta kalması muhtemel yarım milyon ortaokul mezunu için yeni açılım getirilecekti. Fen ve anadolu liselerindeki boş kontenjanlar için karar haftasıydı. FATİH Projesi sil baştan yeniden ele alınacaktı. Dershanelerin kapanıp kapanmayacağı konusunda nihai karar verilecekti...
Peki değişen ne var?
Koskocaman bir hiç!

Değişen ne var?
Görünen o ki 5 gün değil, 5 bin gün sonra da gelinse, değişen fazla bir şey olmayacak.
Kendi öğrencilik yıllarınıza gidin, o günden bugüne sorunlar hep aynı değil mi?...
Oysa okullar açıldı açılacak. Yeni atanan öğretmenler ne zaman görev yerlerini öğrenecek, ne zaman gidip kendilerine düzen kuracak ve ne zaman oryantasyon eğitiminden geçip göreve başlayacaklar belli değil!
Liselerin önünde yüz binlerce öğrenci adeta nöbet tutarken, boş kontenjanlara hala seyirci kalınmasını ve bu konuda üç maymunun oynanmasını anlamak çok zor. Eğer o boş kontenjanlarla yeni öğretim yılına girilirse, yuh olsun hepimize!..
Atamaların bu kadar geciktirilmesinin mantığını çözen varsa, ne olur bize de anlatsın! Eğer bir ay az maaş vermekse, cimriliğin bu kadarına da yuh olsun!
Serbest kıyafet konusunda ise tam bir kaos var. Okul alışverişi yapılacak ama hala önlük mü, forma mı yoksa serbest kıyafet mi belli değil...
4+4+4’te geçen yılın değerlendirilmesi yapılacaktı, hala yapılacak...
Liseler tıka basa dolduğu için yeni çok programlı liseler açılacak denmişti. Peki bu okullar belli oldu mu? Hayır. Ne zaman belli olacağı konusunda bir emare var mı? Ara ki bulasınız. Yazık, çok yazık...
36 sınavlı yeni SBS’ye yönelik tartışmaları da ciddiye alan yok. En azından önceki bakanlardan, bu konuda bir açıklama bekliyorduk ama onlar da sus pus...

Üniversite kayıtları internetten yapılsın
Üniversitelerde kayıt maratonu son hızla devam ediyor. Cuma günü sona erecek.
Süre çok kısa ve kayıtlar çok masraflı.
Üniversite öğrencilerinin yüzde 70’ten fazlası, ailesinin bulunduğu ilden başka bir ilde okuyor.
Yeni kazananların durumu da farklı değil.
Yani kayıtlar için çok uzaklardan gelecekler.
Bu da hem çok zahmetli hem de çok masraflı.
Kayıtlar neden internet üzerinden yapılmıyor anlamak mümkün değil.
Gitme olanağı olanlarınki yüz yüze yapılsın ama gitme durumu olmayanlarınki internet üzerinden gerçekleşebilir.
Bu durumu, Tanzanya gezisi sırasında rektörlere sordum, kendileri açısından hiçbir sakınca olmadığını ama YÖK’ün buna onay vermesini istediler.
Bakalım değişen ne olacak?..
Bu yıl için olmasa da umarız gelecek yıldan itibaren, on-line kayıtlara da başlanır...

Trafik ve gerginlik
İlk ve orta dereceli okulların açılması, büyük kentlerde trafiği altüst edecek. Kent sakinleri şimdiden bunun endişesini yaşıyor. Umarız, valiler ve belediye başkanları, ücretsiz ulaşım dışında başka bir formül düşünmüşlerdir...
Üniversitelere gelince. Rektöründen öğrencisine, velilerden siyasetçilere herkes tedirginlik içerisinde.
Eylül sendromunun bir parçası olarak üniversite açılışlarını da tetikleyici olarak görenler var.
Açılışların mümkün olduğunca sade ve siyasetçilerden uzak olmasına dikkat edilecekmiş.
Polisin üniversiteye gelmesine ise sıcak bakan yok gibi. Özel güvenlik sistemleri oturmuştu diyorlar...
Özetin özeti: Eğitimde kat etmemiz gereken daha çok yol var. Ama bunu sadece MEB ve YÖK’ten beklemek haksızlık olur. Herkes taşın altına eline koymak zorunda...