Bir bakanlık, hele hele Milli Eğitim Bakanlığı kitap okumayı, kitaptan yararlanmayı yasaklayabilir mi? İstisnalar dışında mümkün olmamalı. Ama eğer söz konusu ülke Türkiye ise bal gibi oluyor.
Ders kitabı yayıncılığı trilyonların döndüğü büyük bir sektör haline geldi. Yılda 100 milyondan fazla ders kitabı basılıyor. Bu yüzden de rüşvetten torpile, korsan basımdan sansüre kadar mantık dışı ne ararsanız var.
Kendi kitabı okunsun diye avanta dağıtmak zorunda kalmayan yayınevi yok gibi. Ders kitaplarının sık sık değişmesi bu yüzden. Talim Terbiye Kurulu'ndan onay almayan kitapların okula girmesi mümkün değil. Ama onay almak Türkiye'nin AB'ye girmesinden çok daha zor. İçerik umurlarında değil, varsa yoksa şekilcilik ve her türlü söylentiye açık farklı uygulamalar.
Son günlerde veli ve öğretmenlerden okullar açılalı daha bir ay olmadı kitaplar liğme liğme oldu yönünde yoğun şikayetler geliyor. Dikiş değil de yapıştırma yapıldığı için yapraklar çevirdikçe kopuyormuş. Talim Terbiye biraz da kitabın kalitesi ile ilgilense ya! Ama bu kimin umurunda?..
Talim Terbiye Kurulu sanki kendi onayladığı kitaplar değerli, diğerleri değersizmiş gibi yanlış bir tutum içerisinde. Onayladığı kitaplar içerisinde yanlışlarla dolu olan, ideolojik saplantıları bulunan, çağın çok gerisinde kalanlar olduğu gibi onayından geçmeyenler arasında da çok değerli olanları bulunuyor.
Okutulacak ders kitabı ile ilgili elbette bir denetim olmalı. Ama yardımcı ders kitapları konusunda da öğretmenine güvenmeli. Öyle bir mantık ki çocukları eline teslim ederken güveniyor ama kitap seçiminde güvenmiyor. Böyle bir çifte standart olur mu?
Bakan adına Zeki Bilgin İnanlı imzasıyla okullara gönderilen şu yazıya bakın:
"Talim ve Terbiye Kurulu'nca önerilmeyen hiçbir kitap ya da doküman öğrencilere aldırılmayacak, kullanılmayacak ve okutulmayacaktır. Gerektiğinde öğretmenler programa uygun olarak ortak mataryel hazırlayacaklardır."
Evet gelinen nokta bu. Ortada bir sorun mu var, getir sansürü kurtul. Çocuklara, öğretmenlere, niye farklı kitaplar okumuyorsunuz diye hep kızıyordum ama hepsi boşunaymış. Böylesi yasaklayıcı bir ortamda beyinler nasıl gelişip, nasıl özgür olabilsinler ki!..
Üniversiteler devletten alamadıkları parayı öğrencinin sırtından çıkarmaya çalışıyor. Ödeyebilir mi, ödeyemez mi hiç umurlarında değil. Zorunlu bağışlar, ilk ve orta dereceli okullardan sonra üniversitelerde de yaygınlaştı. Paralı yaz okulları ve yüzde 20'lik ekstra harç zammından sonra şimdi de tek dersten kalan öğrencilere yıl kaybettirdikleri yetmiyormuş gibi bir de katmerli harç alıyorlar.
Harçlar Batılı ülkelerde olduğu gibi ders bazında olmalı ve bu öğretim yılına ait tek ders sınavı için gelecek öğretim yılı harcı alınmamalıdır...
Anadolu Üniversitesi'nin üniversite öğrencileri ve mezunları için başlattığı sınavsız ikinci üniversite diploması projesi kasım ayında başlıyor. Rektör Engin Ataç, çalışmaların son aşamasına geldiğini ve başvuruların ekim sonu ya da kasımda başlayacağını söyledi. Projeye göre üniversite öğrencileri ya da mezunları, öğrenim gördükleri alanın dışında farklı bir alanda Açıköğretim Fakültesi'ne sınavsız girerek ikinci bir diploma sahibi alabilecekler...