Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Adana'da dün başlayan ve bugün de devam eden çok önemli bir toplantı yapılıyor. Türkiye ve KKTC'deki mühendislik fakültesi dekanlarının oluşturduğu Mühendislik Fakültesi Dekanlar Konseyi'nde, mühendislik eğitiminin geleceğini tartışıyor. Bu toplantı sonrasında kurulacak Mühendislik Akreditasyon Kurulu (MAK) sayesinde artık Batılı ülkelerde olduğu gibi bizim üniversitelerimizin mühendislik fakülteleri de akreditasyon sınavından geçecekler.
Mühendislik eğitiminde mükemmelliğe yolculuk şeklinde özetlenen girişime, ODTÜ Mühendislik Fakültesi Dekanı Yıldırım Üçtuğ öncülük ediyor.
Akreditasyon bir başka deyişle kalite güvence sistemi konusunda Türkiye çok geç kaldı. 74 üniversite içerisinde ABD kökenli uluslararası akreditasyon kurulu ABET'ten geçen sadece üç üniversitemiz var. ODTÜ, Bilkent ve Boğaziçi. İTÜ ile ilgili değerlendirme ise devam ediyor. Bunun anlamı Batı standartlarındaki üniversite sayımız sadece üç beş tane.
İşte toplantıda bunlar tartışılıyor. Ne yapıp edip bir an önce çıtamızı Avrupa, ABD standartlarına nasıl yükseltirizin yolları aranıyor. Üçüncüsü yapılan toplantılara en başından beri Türkiye Mühendis ve Mimarlar Odası temsilcileri de katılıyor ve gönülden destekliyor. YÖK Başkanı Gürüz ve rektörlerin de konuya sıcak baktıkları öteden beri biliniyor. İşadamı ve sanayicilerin en fazla şikayetçi oldukları konuların başında da zaten bu konu geliyordu...

79 mühendislik fakültesi
Türkiye genelinde halen 62 üniversitede 79 değişik fakültede mühendislik ve mimarlık eğitimi yapılıyor. 300'e yakın değişik alanda mühendis yetiştiriliyor. Bu yıl mühendislik fakültelerine alınan öğrenci sayısı 24 bin 649. Toplam öğrenci sayısı ise 125 bin civarında. Her yıl 20 bine yakın mühendis hayata atılıyor ve alanlardan çoğu doyuma ulaştığı için genç mühendisler ya farklı mesleklere yönelmek zorunda kalıyorlar ya da işsizler.
Türkiye'nin gelişmiş ülkeler sınıfına girebilmesi için öncelikle mevcut bilgi birikimimizi ekonomik değere dönüştürmemiz gerekiyor. Bunu yapacakların en başında da mühendisler geliyor. Bu yüzden mühendisi kaliteli ve üretken olmayan bir ülkenin kalkınması, zor hem de çok zor. Dünkü konuşmaları izlerken bunu bir kez daha anladım.
Mühendislik Akreditasyon Kurulu (MAK) sivil bir inisiyatif olarak doğdu ve bağımsız olarak kalmak istiyor. Ne bir devlet kurumunun ne de bir başka sivil inisiyatifin şemsiyesi altına girme düşüncesinde. Tıpkı Batılı örneklerinde olduğu gibi.

Her mezun mühendis olamayacak
Bir süre sonra akredite olmayan üniversitelerden mezun olanların durumu gerçekten tartışmalı hale gelecek. Uzman Mühendislik Yasası da bu konudaki en önemli zorlayıcı etken olacak. Evet mühendis olmak çok zorlaşacak ama artık bir deprem olduğunda binalar kartondan devler gibi bir bir yıkılmayacak yollar da üç gün kar yağdığında köstebek yuvasına dönüşmeyecek.
Aslında bu işten en karlı biz vatandaşlar çıkacağız. Hiç farkında olmadan yaşam standartımız yükselecek. Umarız bu girişimin hemen ardından diğer meslek gurupları da aynı arayış içerisine girerler.
Toplantının dünkü bölümünde ulusal akreditasyon sistemiyle ilgili olarak çalışma grubunun hazırladığı öneriler tartışılıp karara bağlandı. Bugün ise teknik terimlerin Türkçeleştirilmesi konusunda Türk Dil Kurumu ile ortak çalışma yapılacak.
Özetin özeti: Türkiye'de hep hırsızlık, yolsuzluk, arsızlık olmuyor. İşte Çukurova Üniversitesi Mühendislik Fakültesi'nin ev sahipliğinde gerçekleşen akreditasyon çalışması da bunlardan birisi. Bravo mühendislik fakültelerine.