Diyarbakır, Batman, Siirt gibi Adana'nın sokakları da okuma çağında olan ama okula gidemeyen çocuklarla dolu. Türkiye'nin pek çok ilinde olduğu gibi, okulların açılması onların da umurunda değil. Çünkü önceki yıllarda olduğu gibi bu yıl da okula gidemeyecekler...
Oysa Türkiye'nin geleceği onlar. Onlar iyi eğitim almazsa, onlar mutlu olmazsa, onlar geleceğe güvenle bakamazlarsa, nasıl mutlu bir Türkiye yaratılabilinir ki!..
Çocuğu okula gidemeyen anne babanın içindeki ıstırabı ancak yaşayanlar bilir. Adana sokaklarında gezerken bunu öylesine net ifade ettiler ki, başka söze hacet kalmadı:
Sanır mısınız ki biz çocuklarımız okumasın istiyoruz. Sanır mısınız ki bizim yapamadıklarımızı onlar yapsınlar istemiyoruz. Hayır hayır, hayır. Ama bize önayak olan birileri yok. Karnımızı zor doyururken onların masraflarını nasıl karşılayacağız?..
Evet kelimelerin hiçbirisi abartılı değil. Gerçek durum bu. Anayasa ve yasalar anne babaları çocuklarını okula göndermeleri konusunda zorunlu kılıyor ama bunun nasıl olacağı konusunda hiçbir şey söylemiyor.
Dünyanın her yerinde yasalar gereği zorunlu eğitim tamamen parasız ve devletin şemsiyesi altında. Gelişmiş ülkeler için en büyük utanç, zorunlu eğitim çağındaki çocukların okul dışında kalmasıdır. Ama nedense bizde kimsenin yüzü kızarmıyor...
Pazartesi günü okullar açılıyor. Ankara bu konuyu bir an önce ele almalı ve zorunlu eğitim çağındaki tüm çocukların eğitime başlaması için bir seferberlik düzenlemelidir.
Anayasa takipçileri de çocuğunu okula gönderemeyen anne babaları değil yasaların gereğini yerine getirmeyen Milli Eğitim Bakanı'nı neden bu öğrencilere eğitim ortamı hazırlamadın diye sorgulamalıdır.
Türkiye'nin hemen hemen pek çok kentinde olduğu gibi Adana'da da iki farklı Adana var. Attığınız her adımda, dinlediğiniz her konuşmada söz dönüp dolaşıp bu noktaya geliyor. Son 20 yılda Adana'nın nüfusu ikiye katlanmış. Ama doğumla değil, PKK teröründen kaçanların göçüyle gerçekleşmiş.
Almanya'daki Türk işçilerinin konumundalar. Entegrasyonları bir türlü gerçekleşmemiş. Ne onlar uyum sağlamada girişken davranmışlar, ne de onları bütün sorunların kaynağı olarak gören eski Adanalılar.
En büyük kabahat de devletin ve yerel politikacıların olmuş. Nüfus patlaması yaşanırken, Adana köyleşirken sadece seyretmekle kalmışlar...
Seyhan ve Yüreğir Adana'nın iki büyük merkez ilçesi. Seyhan yüzde 1.63'lük GSYİH payı ile ilçeler sıralamasında 9. sırada yer alırken hemen yanı başındaki Yüreğir yüzde 0.58 pay ile 39. sırada!..
Yüz binlerce genç şu günlerde üniversiteyi kazanamamanın üzüntüsünü yaşarken, Adanalı gençlerin derdi işsizlikti. Sayıları öyle çoktu ki... Kimi elektronik mühendisi, kimi öğretmen, kimi de hukuk mezunuydu. Umut olabilecek bir ışık arıyorlardı. Devlet Memurları Sınavı DMS'de en yüksek puanları almışlar ama bir türlü işe başlayamıyorlar. Neredeyse hiç kimseye güvenleri kalmamış.
Bugün uzunca bir yolculuktan sonra Sivas'tayız. Yarın Kayseri, Niğde ve Konya. Hafta sonuna kadar Milliyet TIR'ında onları dinlemeye devam edeceğiz. Bir okurumuzun dediği gibi hiçbir şey istemeden, hiçbir şey beklemeden onları dinlemeye, sorunlarını paylaşmaya, sıkıntılarını Türkiye'nin gündemine getirmeye gidiyoruz...